Connect with us

Videolar

Ercüment Özkan Ne Söyledi? – Abdullah Pamuk

Yayınlanma:

-

Özgür Yazarlar Birliği seminerlerinde bu hafta (14.01.2023) İktibas Çizgisi dergisinden Abdullah Pamuk, İslami mücadelenin öncü isimlerinden Ercümet Özkan’ı anlattı. Vefatının yıl dönümü vesilesiyle gerçekleştirilen programın başında kısa bir Ercüment Özkan belgeseli gösterildi. Konuşmacı Abdullah Pamuk, Ercüment Özkan’la tanışıklık ve birlikteliğini, İktibas Dergisini, İslam Partisi girişimini ve Ercüment Özkan’ın öne çıkan ilkelerini anlattı.

Video kaydı sayfamızdan izlenebilecek programdan bazı notlar şu şekilde:

  • Rahmetli Ercüment Özkan, dışarıdan göründüğü gibi bir öncü kişilik değil sadece, öğrencisi, dava arkadaşı olduğum, 19 yıl birlikte olduğumuz bir abimiz.
  • İslami kesimden temel bir farklılığı vardı. Kendine çağırmıyordu, tanıdığı kişileri öncelikle Kur’an’la tanıştırıyordu. Siyer tavsiyesinde bulunuyordu. Ayrıca, siyasi bilinç eksikliğini ortadan kaldıracak şekilde onlara içerdeki ve dışarıdaki gelişmelerden haberdar olmaları için basını takip etmelerini öneriyor, aynı zamanda, yardımcı oluyordu.
  • İktibas, alıntı anlamına gelir. Bu alıntı bir bilinç gerektiriyor. Alıntıladığınız şeyleri öyle bir kompozisyon oluşturacaksınız ki bir anlam oluşsun.
  • Hakikati arayış sürecim, “Bir kitap okudum, tüm hayatım değişti!” gibi oldu. Necip Fazıl’ın “Sahte Kahramanlar” kitabını okuduğumda ülkücüydüm. Çok kitap okuyan biri değildim. Öğrencilik döneminde Ulus’tan geçerken, benim kahraman dediğim insanlara “sahte kahraman” diyen bir kitap gördüm. Onların kahraman olmadığını, İslam’a aykırı adamlar olduğunu gördüm. Necip Fazıl’ı takip etmeye başladım. Böyle böyle Özkan’ı tanıdım.
  • Şekilciydim o zamanlar. Grand kravat giyimli birini görünce şaşırdım o yüzden.
  • Ankara Siyasalı bitirdim. Bu arada Ercüment abiyle sık sık görüşüyoruz. Bununla da kalmadım. Arayışa devam ediyorum tabii. Tarikatlara, partilere, Nurculara, Süleymancılara gittim. Hakikat arayışı bir yerde bir kişi üzerinde olmayacağını az çok fark etmiştim. Ercüment abi de bu konuda bana katkıda bulundu.
  • Süleymancılara gittik muhabbete. Herkesin kendince İslami hareket yöntemi var. Bizim ne olmalı, dedi. Hiç duymamıştım bunu. Biz kimi örnek alarak namaz kılıp oruç tutuyoruz? Resulullah’a göre. O zaman yöntemimiz de ona dayanacak.
  • Kur’an’da da kıssalar anlatılıyor. İlkesel ortaklıklarını anlatıyor peygamberlerin. Bunları görünce o sözün değerini anlamış oldum.
  • Kişi merkezli bir mücadele değil, ilke merkezli bir mücadele… Çünkü bir kişiyi merkeze alırsanız, o yanıldığında siz de yanılırsınız. Ama eğer ilkeleriniz varsa onları referans alarak hem siz yanlışa düşmezsiniz hem o kişiyi de uyarırsınız. Rahmetlide de bunu gördüm. Bizi buna teşvik ederdi: “Beni uyarmazsanız siz yanlış edersiniz, ben uymazsam da ben!”
  • Siyasi ve düşünsel duruşta netlik gerekiyor. Düşünsel olarak bize yakın olanların mesela, siyasi duruşları sakattı.
  • Hayat bir bütündür. Siyasal yaşamı ve hayatı ayırmak doğru değil. Ekonomik, sosyal, siyasi boyutlarını görmezden gelemeyiz bir konuşmada.
  • İnsanları değerlendirirken, kişiliğini, temel inançlarını ve duruşunu dikkate alarak değerlendirme yaparım. Kur’an’ı ve peygamberi temel alarak gözden geçirilir. Çünkü kimseyi sırf sevdiğimiz için övemeyiz.
  • “Abd” olarak, kul olarak, hata edebilir nebimiz. Ama örnek olarak Kur’an da düzeltiyor peygamberi. Hatasız değil yani. O çağın gelenekleriyle vs. değil, ilkesel olarak örnekliği her çağda geçerlidir.
  • Rahmetlinin benden on beş yıl önce başladığı Hizbu’t-Tahrir hareketiyle, sistem dışı tevhidi duruşuyla istisnai bir örnekti.
  • İnanan ve yaşayan adam Ercüment Özkan… Neye inanıyorsa onu yaşardı. Yanlış olduğu söylendiğinde, onu gündemine alırdı, arkadaşlarına danışırdı, orada da onaylanırsa dergide deklare ederdi. İlkeli değişim böyle olur. Bir konuda yanlışlık olduğunu düşündüğünüzde onu gündeminize alırsınız, vardığınız sonuca göre onu yeniden kontrol edersiniz. Değişim normal ve insani bir şeydir. Ama ilkeli değişim olmalı.
  • Hakikati arayış süreci ölene kadar devam eder. Özkan da böyleydi.
  • Hadis usulü konusunda -recmle ilgili hadisler peygambere ters düşen şeyler derdi, ki Sahih-i Buhari’ye bu lafları ettiğinizde tekfir edilirdiniz, ona rağmen bunları söylerdi.
  • Recmin Kur’an’da olmadığını, Kur’an merkezli din anlayışı yerine rivayet merkezli din anlayışının sonucu olduğunu deklare etti dergide.
  • Birçok konuda değişimini görebilirsiniz.
  • Hakikati arayış sürecinde inanan ve yaşayan bir insan olarak, ölünceye kadar bunun için uğraşan biri oldu.
  • Tevhidi eksende, Kur’an merkezli, bütüncül, hayatın bazı boyutlarını dışarıda bırakmayan bir din anlayışını anladığı bildiği kadarıyla yaşadı ve aktarmaya çalıştı. Bunu yaparken geleneksel dindarlarla ve rejimle mücadele etti.
  • Yani ilkeli bir değişim süreciyle devam ettirirken, zekâsı, basireti, halkın reyinden korkmaması, sadece ahiret gününü düşünmesiyle diğer insanlardan farklılaştı.
  • En son bir kalp rahatsızlığı sebebiyle iki yılı aşan bir süre dergiye ara verdi. Bu dönemde “Dergi çıkartmak zorunda değilsiniz dediğimde, hiçbir peygamber mücadelesini terk etmez, nasıl böyle dersin!” diye sinirlendi. Yani o hasta halinde bile çalışmaya devam ediyordu.
  • Rahmetli öldükten sonra arkadaşlarının yüzde onu hariç diğerleri hep duygusal yaklaşmaya başladı. Anlamamışlar orada verilen eğitimi. Bu mesele kişi meselesi değil hâlbuki!
  • Ercüment abinin Hizbu’t-Tahrir’den ayrılmasında birkaç husus vardı. 1. Nebhani rivayet esasına dayalı bir anlayışla İslam’ı yorumladı. Her ne kadar İslami hareket yönteminde peygamberlerin yöntemlerinin takip edilmesi gerektiğini söylediyse de bunu hep uygulayamamıştır.
  • Yani Hizbu’t-Tahrirle ortaklıkları olmasına rağmen, oradan aldığı şeyleri geliştirerek ayrılmıştır oradan. Fikirlerden etkilenilir. Ama aynen geçmez. Aynen kabul ettikleri de ortak doğrulardır zaten.
  • İslam Partisi… İslam Partisinin çok önceden kurulduğu, yetmişli yıllarda arkadaşlarıyla gezerken, “Bizim bir partimiz var.” diyor.
  • 141-142-163 yasaklamaları… “Bunlar olunca biz deklare edeceğiz.” demişler. Ama asıl nedeni, hastalanınca telaşa kapılması… O güne kadar edindiği birikimleri kitlelere anlatmak istiyor.
  • Açık olmayı legal olarak sundular.
  • Kur’an esasına dayalı, laik, seküler anlayışı reddeden bir tüzüğe sahibiz. Bu tüzük nasıl legal olabilir arkadaşlar? Ama maalesef bizim söylediklerimiz değil, konuyu çarpıtanların dedikleri olay oldu.
  • Ocak 2011, İktibas. Abdullah Pamuk olarak, “İnanan ve Yaşayan Adam Ercüment Özkan” başlıklı bir yazım var. Ona da bakabilirsiniz.

Soru-Cevap:

  • Mücadelesinde örgütlülük oranı çok dardı. Zamanın şartlarından dolayı.
  • İran Devrimi’nin, Humeyni’nin yöntemi, kesinlikle nebevi yönteme benzeyen bir yöntem. O açıdan desteklendi ama hiçbir zaman düşüncesi desteklenmedi.
  • İran devleti Humeyni’nin ilkelerini terk etmeye başlayınca biz düşünsel eleştirilerimizi de yapmaya başladık.
  • Ciddi bir örgütlenmeden söz edilemez ama halkalar vardı, onlar kısmi bir örgütlenme sayılabilir. İktibas dergisinin düşünsel ve konjonktürel duruşu hiç değişmeden devam etmiştir ama örgütlenme ayağı ciddi anlamda eksik kalmıştır.
  • İslam dini örgütsüz yaşanmaz. Peygamberlere baktığımızda, eğer inkılap aşamasında küresel güçler bu değişimi engellerse orada bir şiddet ortaya çıkıyor. Yoksa hep savunma durumunda.
  • Temel referansının Kur’an olması, hakikati arayış sürecini hep devam ettirmesi, kişi değil, vahiy kaynaklı bir anlayış oluşturması…
  • Kitapta diyor ki, “Partiyi açıklamanın bir nedeni de Türkiye’de kendine İslami parti diyen partilerin aslında rejimin partileri olduğunu, İslami parti diye tanıttığımızda kendimizi, nasıl davranacaklarını ifşa etmek için partiyi deklare ettik.”

Notlar: Melike Belkıs Örs

Tıklayın, yorumlayın
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Haberler

Üsküdar’da MAERSK eylemi: Gemileri Durdur, Direnişi Büyüt

Yayınlanma:

-

Eğitim İlke-Sen, Sağlık İlke-Sen, Özgür Yazarlar Birliği ve TOKAD; Gazze nöbetlerine devam ediyor.

06 Nisan 2025 çarşamba günü Üsküdar’da, Mimar Sinan Meydanındaki nöbet eylemi “İsrail’e F-35 Parçaları Taşıyan Maersk Gemilerini Engelle, Mersin Limanına Sokma, Katliama Ortak Olma!” temasıyla yapıldı.

Eylemde konuşan Eğitim İlke-Sen başkanı Ahmet Örs, katliam ve soykırım bitene kadar nöbetlerine devam edeceklerini söyledi. Topluluk adına Cahit Erdem Örs ve Şeyma Yıldırımda birer açıklama yaptılar.

Cahit Erdem Örs, “İsrail’i Tanıma, Tam Ambargo Uygula” çağrısında ısrarlı olacaklarını vurgularken Şeyma Yıldırım, İsrail’e F-35 parçaları götüren MAERSK gemilerinin durdurulması gerektiğini dile getirdi.

Eylem boyunca “Limanlar Siyonizme Kapatılsın, Gemileri Durdur Direnişi Büyüt, İşbirlikçi Rejimler Hesap Verecek, Erdoğan Botaş’ın Vanasını Kapat, Katil İsrail Filistin’den Defol, Katil ABD Ortadoğu’dan Defol, Yaşasın Gazze Direnişimiz” gibi sloganlar atıldı, tekbir getirildi.

Devamını Okuyun

Haberler

Üsküdar’da “İsrail’i Tanıma, Tam Ambargo Uygula” Yürüyüşü

Yayınlanma:

-

Eğitim İlke-Sen, TOKAD, ÖYB ve Sağlık İlke-Sen, Üsküdar sahilde “İsrail’i Tanıma, Tam Ambargo Uygula” temalı bir yürüyüş ve eylem yaptı.

Eylemde, iki hafta sonra İsrail’e ulaştırmak üzere F-35 parçalarıyla yüklü Maersk gemilerinin durdurulması çağrısı yapılarak şöyle denildi:

Danimarkalı nakliye şirkeri Maersk’e ait Maersk Detroit ve Nexoe Maersk gemileri, ABDdeki Lockheed Martin tesislerinden alınan F-35 parçalarını İsrailin Hayfa Limanı’na taşımak üzere rotalarını belirlemiş bulunuyor. Bu rotada, Mersin Limanı kritik bir durak olarak plânlanmış durumdadır: Nexoe Maersk gemisi 28 Nisan 2025 tarihinde Mersine gelecek, kargosunu buradan İsrailin Hayfa Limanı’na ve nihayetinde Nevatim Hava Üssüne ulaştıracak! Bu üs, Gazzede Filistin halkını hedef alan Siyonist bombardımanların merkezidir. Bu yüzden, Nexoe Maersk’in Mersin’e yanaşıp buradan yoluna devam etmesine izin verilmesi durumunda, müdahale etmeyen herkes açıkça İsrail’in Filistin halkına yönelik soykırımına ortak olacaktır!

Yürüyüş ve eylem boyunca “Gazze Ölüyor İnsanlık İzliyor, İşbirlikçi Rejimler Hesap Verecek, Yaşasın Küresel İntifada, Bakü Ceyhan Hattından Akan Petrol Değil Kan, İşbirlikçi Hanedanlar Hesap Verecek, Vanaları Kapat Petrolü Kes, İsrail’le Ticaret Filistin’e İhanet, İsrail’e Değil Filistin’e Sevkiyat, Limanlar Siyonizm’e Kapatılsın, Kürecik Radarı İsrail’in Kalkanı, NATO’dan Çıkılsın Üsler Sökülsün, Emperyalistlere Limanları Kapat, İhaneti Bırak Direnişe Destek Ol, Katil ABD Ortadoğu’dan Defol, Zalime Yanaşma İşbirlikçi Olma, Gazze’de Çocuklar Açlıktan Ölüyor, Hamaseti Bırak Tam Ambargo Uygula, İsrail’i Tanıma Tam Ambargo Uygula, Rümeysa Öztürk Onurumuzdur, Filistin Davası Yargılanamaz, Fevziye Şenoğlu Onurumuzdur, İkinci Nakba’ya İzin Vermeyeceğiz, İşbirlikçi AKP Hesap  Verecek, Katil ABD İşbirlikçi AKP” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

Topluluk adına Meryem Karayıl ve Cahit Erdem Örs’ün okuduğu açıklamanın tam metni şu şekilde:

İSRAİL’İ TANIMA, TAM AMBARGO UYGULA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Gazze’de Siyonist soykırım savaşı tüm hızıyla devam ediyor!

Siyonist rejim, Gazze’yi boşaltmak için “YA ÖLÜM YA SÜRGÜN!” hedefiyle saldırılarını yoğunlaştırıp işgali derinleştiriyor!

Gazze halkı bütün bir dünya ve müslümanlar tarafından yalnız bırakılmış ve çıkışsız bir kıskaca alınmıştır!

Gazze’deki katliamlara paralel biçimde İsrail’in, Batı Şeria’daki mülteci kamplarına, köylere, mahallelere yaptığı baskın ve kuşatmalar sürüyor; işgal devleti zaten yetersiz olan alt yapıyı tahrip ediyor, kardeşlerimizi katlediyor!

Koca bir yalan ve iki yüzlülük sûretindeki İslam âlemi, bütün bunları görmemek için olan bitene gözlerini kapattı; işbirlikçilik ve ihanet utancı kara bulut gibi coğrafyalarımıza ve gönüllerimize çöküverdi!

İstanbul halkı!

Gazze’de katliamlar 18 aydır devam ediyor.

Tarihin hiçbir evresinde böyle bir katliam silsilesi görülmedi!

Dünyanın ve Türkiye’nin pek çok yerinde sokağa çıkan milyonlar, İsrail’e verilen destekleri durdurmaya çalıştı.

Biz de elimizden geldiğince bunun için mücadele ettik.

İsrail’i, bu mel’ûn Siyonist soykırım makinesini besleyen kaynakları kurutmak için çağrılarda bulunduk!

“İsrail’e akan petrolü kesin!” diye haykırdık!

“Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattından akarak İsrail’e ulaşan Azerbaycan petrolü, Siyonistlerin tank ve uçaklarını çalıştırıyor ve ölüm olarak Filistinli kardeşlerimizin üzerine yağıyor!” dedik.

Ama Türkiye’yi yönetenler, AKP iktidarı vanaları kapatıp petrolü kesmedi!

Bir de utanmadan varil başına 1 dolar 27 sent aldıklarını söylediler!

İsrail’in dostu olduğunu söyleyen Azerbaycan cumhurbaşkanı Siyonistlerin işbirlikçisi İlham Aliyey, Hazar petrolünü İsrail’e satmaktan vazgeçmedi! Katliamdan kazandığı kanlı parayı hanedanını ve iktidarını güçlendirmek için kullandı!

Aynı uyarıyı, çağrıyı yineliyoruz:

Derhâl vanaları kapatın, petrolü kesin!

Mazlumların dostları!

Yine yıllarca “İsrail’le ticareti kesin!” diye haykırdık.

Aksâ Tûfânı’ndan sonra da “İsrail’le Ticaret Filistin’e İhanet” sloganını ülkenin dört bir yanında dillendirdik.

Ancak, Türkiye’yi yönetenler, İsrail’i besleyen diğer bütün kalemleri, bütün bir lojistiği kâğıt üzerindeki birtakım numaralarla gizlemeye çalıştılar.

Filistin’e ihracatın yüzlerce, binlerce kat arttığını söylediler.

İşte bu yalan makinesinin “Filistin’e ihracat binlerce kat arttı!” dediği 2024 yılı aralığında Dünya Gıda Programı (WFP) yaptığı açıklamaya göre Batı Şeria’daki yaklaşık 700.000 Filistinlinin gıda yardımı ihtiyacının %100 artış gösterdi. Bu durum, bölgedeki artan gıda güvensizliğinin ve ekonomik zorlukların yalnızca Gazze ile sınırlı kalmadığını gösteriyor.

“İsrail’le ticareti kestik, Filistin’le ticaret patladı!” iddialarını işte bu açıklamalar yalanlıyor.

İsrail lojistik şirketleri karayollarımızda, limanlarımızda cirit atıyor!

Tekrar uyarıyoruz, tekrar haykırıyoruz:

Ticareti kesin, limanları Siyonist gemilere kapatın!

Kardeşler,

İşte bu meydanlar, bu Üsküdar iskelesi, karşıdaki Eminönü meydanı ve daha nice sokak ve meydanlar da şahittir ki yine yıllarca “İsrail’i koruyan Kürecik NATO radarını sökün, İncirlik ABD üssünü kapatın!” diye sayısız eylem yaptık.

Ancak, Kürecik NATO radarı kendi döneminde açılan AKP iktidarı bu çağrılara da kulak asmadı.

Evet, bunların hiçbirini yapmadılar ama yine de Filistin’i çok sevmeye devam ettiler!

Kırmızı çizgi hamaseti yapıp durdular!

Bakınız, güncel bir durum paylaşmak istiyoruz:

Danimarkalı nakliye şirkeri Maersk’e ait Maersk Detroit ve Nexoe Maersk gemileri, ABD’deki Lockheed Martin tesislerinden alınan F-35 parçalarını İsrail’in Hayfa Limanı’na taşımak üzere rotalarını belirlemiş bulunuyor. Bu rotada, Mersin Limanı kritik bir durak olarak plânlanmış durumdadır: Nexoe Maersk gemisi 28 Nisan 2025 tarihinde Mersin’e gelecek, kargosunu buradan İsrail’in Hayfa Limanı’na ve nihayetinde Nevatim Hava Üssü’ne ulaştıracak! Bu üs, Gazze’de Filistin halkını hedef alan Siyonist bombardımanların merkezidir. Bu yüzden, Nexoe Maersk’in Mersin’e yanaşıp buradan yoluna devam etmesine izin verilmesi durumunda, müdahale etmeyen herkes açıkça İsrail’in Filistin halkına yönelik soykırımına ortak olacaktır!

Gördüğünüz gibi işbirlikçilik ve ihanet bitmiyor!

Bu iktidar sahiplerine soruyoruz:

Neyi bekliyorsunuz? Filistin halkının tümüyle yok edilmesini mi!

Kıymetli halkımız,

Katil ve işgalci ABD ile katil ve işgalci İsrail, Ortadoğu’yu/Batı Asya’yı dizayn etmek için katliamlarına, savaş ve işgallerine hız vermiş durumdadır.

Suriye’de mevzi kazanan bu güçler; Lübnan, Filistin ve Yemen’de direnişi boğmak için 18 aydır amansız bir saldırı dalgası vâr ettiler.

İran’ı kuşatma plânlarının son aşamasına geldiklerini dost-düşman herkes bilmektedir.

Tarihin kritik bir evresindeyiz.

Türkiye, bu kritik eşikte nerede duracaktır? Kimlerle dost, kimlerle düşman olacaktır?

Buna iyi karar vermek zorundadır.

Egemen dünya düzeninden yana saf tutup mazlum ve mustazaf halklarımızın, coğrafyalarımızın karşısına mı dikilecektir yoksa yoksul Yemen halkı gibi şeref ve haysiyeti tercih edip ABD ve İsrail’i bölgeden kazımak isteyenlerle mi birlikte olacaktır?

İşte karşı karşıya kaldığımız/kalacağımız kritik seçim budur; tablo, bu kadar açık ve nettir.

Direnişin dostları,

Gazzeli çocukların, Gazzeli annelerin yürek parçalayan görüntüleri bizi, insanlığımızdan utanma aşamasına getirmedi mi?

Kerbela ıssızlığına, ölüm ve çaresizliğe sürgün edilen yavrularımız rüyalarımıza girmiyor mu?

Artık anlamış bulunuyoruz ki bugün kurtuluş eli, yardımı bekleyenler için insanlık tümüyle ölmüştür.

Bizdeki iktidar sahipleri ise birtakım alicengiz oyunları marifetiyle iktidarlarını daha çok pekiştirmek ve uzatmak derdine düşmüşlerdir.

Sahte Filistin duyarlılıkları bir kez daha ortaya çıkmış, kayyım ve görevden almaları protesto eylemlerinde tutabildikleri gençleri hapsederek asıl gündem ve niyetlerini açık etmişlerdir.

Ey iktidar sahipleri!

Bu ucuz numaraları bırakın!

Hem açlık ve yoksullukla boğuşan halkımızın gerçek gündemine yoğunlaşıp adaletsizlik ve hukuksuzluklardan vazgeçin hem de hemen yanı başınızda bir halk günde yüzlercesiyle katledilirken birazcık olsun utanın!

Neyle meşgulsünüz?

İktidarınız, o çok övündüğünüz hassasiyetleriniz, İHA ve SİHA’larınız neye yarıyor?

İmkânlarınızı mazlumların kurtuluşu için kullanmayacaksanız da ne için kullanacaksınız?

İsrail’i tanımaktan vaz geçin!

İsrail’i koruyan Kürecik NATO Radarını ve İncirlik ABD üssünü kapatın!

İsrail’e hilesiz hurdasız TAM AMBARGO uygulayın!

Biz sizin hamasetinizden bıkıp usandık; ya bunları hemen, derhâl yapın ya da artık susun, gölge etmeyin!

Kardeşler!

Filistin halkının özgürlüğü için mücadele eden Rümeysa Öztürk kardeşimizi haydut ABD gözaltına aldı.

Kardeşimizi hemen serbest bırakın!

Rümeysa Öztürk kardeşimiz de Rachel ve Ayşenur gibi size asla boyun eğmeyecektir!

Tutuklamalarla intifada yârenlerini yıldıramazsınız.

Bu hususta bir sözümüz de Rümeysa Öztürk’ü tutuklayan ABD’yi kınayan hükümet yetkililerinedir:

Siz ne yüzle böyle bir açıklama yapıyorsunuz?

“Gemileri durdurun, İsrail’le ticareti kesin!” diyen kardeşlerimizi işkenceyle göz altın alıp hapis istemleriyle yargılayan siz değil misiniz?

Adana’da, konsoloslukları önünde katil Amerika’yı protesto eden kardeşlerimizi işkenceyle göz altına alan siz değil misiniz!

Farklı noktalarda Filistin eylemleri yapan kardeşlerimizi İstanbul ve Ankara mahkemelerinde yargılayan, Ankara’da “Süpürün!” talimatıyla Filistin dostlarına saldıran, tekrar tekrar göz altı yapan siz değil misiniz!

Bu iki yüzlülüğünüzü affetmeyecektir!

Arkadaşlar!

Açıklamamızın sonunda mühim bir hususa değinmek istiyoruz.

Son günlerde iktidara yakın medyada yazan ve konuşan bazı isimler Gazzeli kardeşlerimizin hicretinden bahsediyor.

Bu kişiler, “Kudüs’ü fethederiz, bir gece ansızın İsrail’e gireriz!” hamasetini yapan AKP iktidarını alkışlıyorlardı.

Şimdi Gazzelilere açık açık “Bizden size fayda yok, kaçıp canınızı kurtarın!” diyorlar!

Bu arsızlara, bu işbirlikçiliğe teslim olanlara cevabımız şudur:

İkinci Nakba’ya izin vermeyeceğiz!

Filistin halkının tehcirini değil, geri dönüşünü konuşup savunacağız!

İşbirlikçilik ve ihanet politikalarına verdiğiniz destekle tarihin utanç sayfalarındaki yerinizi aldınız!

Veyl olsun duruşunuza, zihniyetinize!

Filistin dostları!

Allah’ın izniyle egemen dünya düzenine, emperyalizme, Siyonizm’e, işbirlikçilik ve ihanete karşı mücadelemiz sürecektir!

Şu şehir, şu deniz, şu gök yüzü, şu insanlar şahit olsun ki mazlumların yanında saf tutmaktan geri durmayacağız!

Herkesi bu cephede toplanmaya çağırıyoruz!

Allah’ın izniyle emperyalistler, Siyonistler yenilecekler ve cehenneme sürüleceklerdir.

Yeter ki biz doğru cephede saf tutalım!

EĞİTİM İLKE-SEN, SAĞLIK İLKE-SEN, TOKAD, ÖZGÜR YAZARLAR BİRLİĞİ

Devamını Okuyun

Haberler

Üsküdar’da “İsrail’i Tanıma, Tam Ambargo Uygula” Eylemi

Yayınlanma:

-

Eğitim İlke-Sen, sağlık İlke-Sen, TOKAD ve Özgür Yazarlar Birliği 09.04.2025 çarşamba günü Üsküdar Mimar Sinan Meydanında bir eylem düzenleyerek “İsrail’i Tanıma, Tam Ambargo Uygula” çağrısında bulundu.

Eylemde konuşan Eğitim İlke-Sen başkanı Ahmet Örs, Gazze için Siyonistlerin ve emperyalistlerin “ya ölüm ya da sürgün” seçeneğini dayattığını, pek çok bölge ülkesinin de bu dayatma için işbirlikçi bir pozisyona sahip olduğunu söyleyerek bu dayatmalar karşısında İsrail’e tam ambargo uygulanması ve İsrail’in tanınma kararlarının iptali için gayret etmeleri gerektiğini vurguladı.

Son günlerde “hicret” kavramı üzerinden Gazze’den sürgünü normalleştirmeye çalışıldığının altını çize Örs, bu zihniyeti reddettiklerini iafde etti.

Eylem boyunca “İsrail’i Tanıma Tam Ambargo Uygula, Katil İsrail Filistin’den Defol, İşbirlikçi Rejimler Hesap Verecek, İsrail’le Anlaşmalar İptal Edilsin, NATO’dan Çıkılsın Üsler Sökülsün, Kürecik Radarı İsrail’in Kalkanı, İncirlik Üssü Kapatılsın, Yaşasın Gazze Direnişimiz” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

Not: Youtube, videoyu kaldırıp akabinde ikinci kanalımızı da kapattığı için farklı bir sosyal medya mecraından link paylaşıyoruz.  

Devamını Okuyun

GÜNDEM

0
Would love your thoughts, please comment.x