“Bu nasıl bir soru böyle, elbette ki haktır!” diyeceksiniz.
Doğru, haktır. Hatta anayasal güvence altındaki bir haktır. Gel de bunu polislere, polislere talimat verenlere anlat!
O kadar sık ve hoyratça ihlal ediliyor ki bu hak, işte bu yazı ile isyan ediyorum bu apaçık zulme.
— Direniş Çadırı (@direniscadiri) April 10, 2025
Dün, 10 Nisan’da Ankara Adliyesi’nde bu hakkı ihlal edilen göstericiler, uyduruk sebepler gerekçe gösterilerek yargılandıkları davanın ilk duruşmasına katıldılar.

Haksız yere yargılanan Filistin dostlarıyla dayanışmak için duruşma salonu önündeydik.
Ardından Mısır Konsolosluğu önünde bir basın açıklaması ve protesto yapmak istediler.
Mısır devletinin, Refah Sınır Kapısını açarak Gazze’de soykırım ve açlık ile imtihan olan insanlar için gönderilen yardımları ihtiyaç sahiplerine ulaştırması çağrısında bulunuyorlardı.
Sertliği ile bilinen Ankara polisi yine göstericileri kasıtlı olarak gerdi, taciz etti, darp etti ve gözaltına aldı.
Bunun adı sertlik değil sadece, ayrıca serserilik de!
“Arkadaşlar, süpürün bunları!”
Görüntülerde, yine barışçıl gösteri hakkını kullanan, çoğu kadınlardan oluşan küçük bir gruba haksız ve hukuksuz olarak müdahale eden polisleri görüyoruz. Bir polis, eline megafonu almış, kaldırıma sıkışmış kadınlar için arkadaşına hiddetle sesleniyor: “Arkadaşlar, süpürün bunları!”
Polise bak! Allah rızası için işini gücünü bırakmış, açlıktan ölen çocuklar için çabalayan, barışçıl gösteri yapan, savunmasız kadınlar için, “Süpürün bunları!” diye talimat veriyor.
Yazıklar olsun senin insanlığına! Ellerinde pankartlarla mazlumlar için çare arayan bu insanlar haşere mi? Sen kimsin ve neyi, kimi süpürüyorsun? Aklınca o insanları aşağıladığını sanıyorsun. Bu iğrenç üslup ve yaklaşımla aşağıladığını sandığın o insanlar, senin kendi ülkenin vatandaşları!
Kirli dil ve üslubunla, zorba tavrınla aslında kendi karakterin hakkında kameralar önünde kanaatini beyan ediyorsun, haberin yok!
Bir Allah’ın kulu bu şikâyetimi Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne ulaştırırsa sevinirim. Memurlarınızı çirkefleşmemeleri, edepli, ahlaklı, birazcık nazik olmaları konusunda uyarır mısınız?
İnsan sormadan edemiyor: Herkesin içinde kadınlarımız, kızlarımız için “Süpürün bunları!” talimatı veren polis, onlara kuytuda neler yapmaz? Nasıl emin olacağız? Mesela kuytuda bir yerde bir polis amiri gaza gelmiş erkek polislere “mıncıklayın bunları” şeklinde talimat verse, bu tacizin nerede ve ne şekilde sona ereceğinden nasıl emin olacağız?
Ankara polisi sertliği ile meşhurmuş. Aman ne güzel bir nam!
Bu işin Ankara’sı, İstanbul’u yok!
Hak ve hukuk var!

Barışçıl toplantı ve gösteri hakkı anayasal güvence altındadır, engellenemez.
2911 Sayılı Kanun Neyi Düzenliyor?
Anayasa, madde 34 açık: “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.”
2911 sayılı kanun, bu anayasal hak ışığında düzenlenmiş. Ne var ki bu kanuna, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu‘na, göstericilerden çok daha fazla yerde, çok daha fazla kere polislerin muhalefet ettiğine şahit oluyoruz.
Bu yasaya aykırı davranan onlar, gelin görün ki darp edilen, gözaltına alınan ve tutuklanıp yargılanan çoğu zaman mağdur göstericiler oluyor. Böylece halka gözdağı veriyorlar: “Sakın ha, haklarınız için sokağa çıkmayın. Zulme uğradığınızla kalın! Yıllar sonra bir sandık gelirse önünüze, oy verirsiniz!”
(Oylar geçersiz sayılmaz, çalınmaz, seçimler iptal edilmezse, yönetim değişirse, ölme eşeğim ölme!)

“Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü” ifade özgürlüğü hakkının ayrılmaz bir parçasıdır.
Barışçıl gösteri hakkı, ifade özgürlüğünün ayrılmaz bir parçasını oluşturuyor.
Polis, gösteri düzenleyenlerin güvenliğini sağlayacağı yerde onları taciz ediyor, engelliyor!

“Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu”nun 3. maddesi
Madde 3 – Herkes, önceden izin almaksızın, bu Kanun hükümlerine göre silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılacağını önceden emniyete bildirmek, izin talebi anlamına gelmiyor. Bunun anlamı şu: Biz; şu gün, şurada, şu saatte bir eylem/protesto/yürüyüş/basın açıklaması yapacağız. Siz de bu hakkımızı kullanmamıza engel olunmaması için gerekli tedbirleri alın!

Toplantı ve gösteri sırasında emniyet mensuplarının görevi eylemcilerin güvenliğini sağlamaktır.
Bu hakkı kullanmak isteyenlere polisin yaptığı sistematik hukuksuzluk şöyle oluyor genelde:
Yüzde yüz hakkı olan bir eylemde bulunmak isteyen göstericilere polis, öyle bir tavır takınıyor ki, haklarından habersiz biri şöyle düşünebilir pekâlâ:
“Burada göstericiler yüzde yüz haksız bir iş yapıyorlar da iyi niyetli polis, göstericilere kendi belirlediği bir yerde, kendi belirlediği bir şekilde, uygun gördüğü bir süre için seslerini duyursunlar diye lütfediyor, hak tanıyor!”
Oysaki 2911 sayılı kanun bunun tam tersini söylüyor: Gösteri silahsız ve saldırısız olduktan sonra polise düşen görev, gösterinin sağ salim yapılabilmesi için bu hakkı kullananlara yardımcı olmaktır!
Türkiye’de bu hakkın kullanımında devletin öyle sistematik ve yoğun hak ihlâlleri var ki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sayısız kez hak ihlali kararı verdi. Anayasa Mahkemesinin de çok sayıda örnek kararı var bu konuda.
Evet, Türkiye’de hakkı en çok yenen haklardan biridir bu: Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı!
2000 li yıllar mersinde harıl harıl bir hocaefendinin dersine katılırız hemde hiç aksatmadan.tekstil atolyesi işleten hoca efendinin yanında 30 50 arası eleman çalıştırır ve o elemanların hiç biri hoca efendinin derslerine katılmazdı ve bilirlerdi ki hoca efendi yalan söylüyor çünkü piyasa bu diyip asgari ücreti bile verlmezmiş sigortamı nerde