Connect with us

Haberler

Nöbetler Sürüyor: Sevkiyat Dursun, Üsler Sökülsün

Yayınlanma:

-

Eğitim İlke-Sen, TOKAD, ÖYB, Sağlık İlke-Sen “Emperyalist-Siyonist Kuşatma ve Katliama Karşı Somut Adımlar” nöbetlerine devam ediyor.

17 Aralık 2023 pazar günü, Üsküdar Mihrimah Camii önünde yapılan eylemde konuşan Eğitim İlke-Sen başkanı Ahmet Örs, İsrail’le yapılan bütün anlaşmaların hemen iptal edilmesini, ekonomik-diplomatik ilişkilerin kesilmesini, İsrail’i koruyan İncirlik üssüyle Kürecik Nato radarının sökülmesini istediklerini söyledi ve İsrail’e her türlü sevkiyatın durdurulmasında ısrarcı olduklarını vurguladı.

“NATO’dan Çıkılsın Emperyalist Üsler Kapatılsın, Kürecik Radarı İsrail’in Kalkanı, Kürecik Radarı Kapatılsın, İncirlik Üssü Kapatılsın, 9 Milyar Dolarlık Ticaret Kesilsin, İşbirlikçi Rejimler Hesap Verecek, Katil ABD Ortadoğu’dan Defol, İşbirlikçi AKP Hesap Verecek, Katil İsrail Filistin’den Defol, Yaşasın Gazze Direnişimiz, Hamas’a Selam Direnişe Devam, Yaşasın Filistin Direnişimiz, Vanalar Kapansın Gemiler Bağlansın, Vanalar Kapansın Petrol Kesilsin, Çelik İhracı Durdurulsun, Nehirden Denize Özgür Filistin” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

Topluluk adına Cahit Erdem Örs’ün okuduğu açıklamanın tam metni şu şekilde:

EMPERYALİST-SİYONİST KATLİAM VE KUŞATMAYA KARŞI;

-İSRAİL’LE ANLAŞMALAR İPTAL EDİLSİN,

-DİPLOMATİK VE TİCARİ İLİŞKİLER KESİLSİN,

-İNCİRLİK-KÜRECİK ÜSLERİ KAPATILSIN!

Bismillahirrahmanirrahim,

Arkadaşlar,

Siyonist İsrail, 2 buçuk milyona yakın insanın sadece 360 kilometrekarelik bir alanda açık cezaevi koşullarında yaşadığı Gazze’de, emperyalizmin desteğiyle 70 gündür eşi benzeri görülmemiş katliamlar gerçekleştiriyor.

Egemen dünya düzeni, İsrail’in yaptığı katliamlara açık destek veriyor. Başta büyük şeytan ABD olmak üzere emperyalist blok, Siyonist işgal rejiminin kayıtsız şartsız yanında duruyor.

İsrail katliamlarının başladığı andan itibaren Amerika, on binlerce ton mühimmat ile asıl katil rolünü îfâ ediyor. Öteden beri hiçbir yaptırım hükmü olmayan yeni BM kararları almaya çalışan batılı devletler ise ayaklanan vicdanlı halklarına karşı timsah gözyaşı dökmeyi bile beceremiyor.

Filistin dostları,

Filistin’deki katliama, vahşete karşı dünya halklarının vicdanı ayağa kalkmıştır. Yeryüzünün hemen her noktasında sokaklara dökülen milyonlar, benzersiz bir küresel vicdan devrimine imza atmaktadır.

Emperyalist-Siyonist kuşatma ve katliam, eşsiz Filistin direnişinin sarsılmaz iradesine çarpmakla kalmamış, o direnişin ateşlediği “Küresel İntifada”nın önüne geçilemez bir dalgaya dönüştüğünü görmeye başlamıştır.

Her zaman mazlum ve mustazaf halkların özgürlük mücadelesinin sembolü ve mihveri olan Filistin Direnişi yine tarihi, küresel bir uyanışı tetiklemiştir.

Direnişin dostları!

Egemen dünya düzeninin paydaşları tarafından sönümlenmesi istenen, bunun için bütün bölgesel işbirlikçiliklerin ve ihanetlerin harekete geçirildiği Filistin mücadelesi, üzerine serpilmek istenen ölü toprağını Aksâ Tûfânı ile bertaraf etmiş ve Direniş’in tarihinde yeni bir sayfa açmıştır.

Ortadoğu ve İslam dünyasındaki işbirlikçi rejimler, yaptıkları ve yapmayı plânladıkları anlaşmalarla artık İsrail’in bölgede mutlak kalıcı olduğunu ilan etmeye başlamışlardı. Ticari, askeri ve siyasi bütün anlaşmalar buna yönelikti.

İbrahim anlaşmaları ile Siyonist rejim daha da meşrulaştırılmak, enerji koridorları projeleri ile küresel bir güç ve merkez olarak tanıtılmak ve dünyaya öyle kabul ettirilmek istendi. Arap Baharı sürecinde Filistin meselesi İsrail lehine olmak üzere unutturuldu.

Türkiye de bu sürece Mavi Marmara davasını kapatıp 9 Mart 2022’de Siyonist rejiminin katil cumhurbaşkanı Herzog’u ağırlayarak ve Ekim 2022’de İsrail’e tekrar büyükelçi atayarak katıldı.

Batı Şeria’da ise hemen her gün Filistinliler İsrail askerleri ve onların koruyup kolladığı “yerleşimci” denilen işgalci çeteler tarafından katlediliyordu. Filistinlilerin evleri çalınıyor, zeytin ağaçları sökülüyor, arazileri gasp ediliyor, Mescid-i Aksâ ise sık sık Siyonistlerin baskınlarına maruz kalıyordu.

İşte Direniş, büyük bir sessizliğe mahkûm edilen Filistin mücadelesini böyle bir aşamada bütün dünyanın tekrar temel gündemi hâline getirmeyi başardı.

Kardeşler,

70 gündür on binlerce kardeşimiz, yavrumuz, ana ve bacımız katil İsrail’in dünya tarihinde eşine az rastlanır saldırılarında can verdi, şehit düştü.

Görüyor ve anlıyoruz ki İsrail, katliamlarını, egemen dünya düzeninin izin ve desteğiyle yapıyor. Ayaklanan dünya halkları, bu izin ve desteği kesmek için canhıraş feryatlarıyla sokak ve meydanları dolduruyor.

Halklar; İsrail’e destek olan anlaşmaları, ticareti, silah sevkiyatını durdurmak için oradan oraya koşturuyor. Yasaklara rağmen meydanlardan çekilmiyor, hükümet ve devletlerine meydan okuyor ve hakikatten, Filistin halkından yana duruyorlar.

Bizler de İsrail’i besleyen damarları kesip kurutmak, kendisini bölgede meşrulaştırmaya çalışan anlaşmaları parçalamak için meydanlara çıkıyor, bu vesileyle Filistin halkının, Gazze’nin, Direniş’in yanında durduğumuzu ilan ediyoruz.

Direnişin yoldaşları,

7 Ekim’den bu yana katledilen on binlerce cana ve eşi benzeri görülmemiş yıkıma rağmen Türkiye hükûmeti İsrail’e karşı hiçbir yaptırım kararı alıp uygulamadı. Katliamın başından bu yana Ceyhan’dan İsrail’e petrol su gibi aktı. Kazakistan ve Azerbaycan’dan gelen ve katil İsrail’in ihtiyacının yüzde 60’ını karşılayan petrolü akıtan boruların vanaları kapatılmadı! Siyonistler, tank ve uçaklarına doldurdukları o petrolle kardeşlerimizi katletti, katletmeye devam ediyor; şehirlerini ve yuvalarını yakıp yakıyor!

Katil İsrail, çelik ihtiyacının yüzde 70’e yakınını Türkiye’den sağlıyor. Ülkemizden giden çelikle silah yapıyor. O çelik tank olup, top olup, uçak olup, mermi olup kardeşlerimizi katlediyor. Yuvalarını, bedenlerini, geleceklerini parçalıyor. Çelik İhracatçıları Birliği de bu ihracatla övünüyor! İşte böyle bir düzenbazlık ve ihanetle yüz yüzeyiz!

Filistin’de, Gazze’de soykırım ve katliam alabildiğine sürerken sefer sayısı 500’e ulaşan gemiler, Türkiye’nin farklı limanlarından İsrail’e sevkiyat yaptı, türlü çeşit mal taşıdı. Meydanlarda Filistin ajitasyonu yapan iktidar sahiplerinin yakınlarının da dâhil olduğu bu gemi ticareti utanç verici bir başka ihanet tablosudur!

Yine Filistinli kardeşlerimiz elektrik bulamazken Zorlu Holding, işgal topraklarında kurduğu santrallerle Siyonist işgalcilere enerji üretiyor! Siyonistlerin bombalarıyla kardeşlerimizin evleri başlarına yıkılırken Yılmazlar Grup işgal edilmiş topraklarda Siyonistlere ev yapıyor, bina dikiyor!

İsrail’le 2014 yılında 5 milyar dolar olan ticaret hacmi 2022 itibariyle 9 milyar doları aşmıştır. 100 civarındaki firma İsrail’le iş yapmaktadır. Bütün bu gelişmeler, bütün bu yol vermeler AKP iktidarı döneminde gerçekleşmiştir.

Direniş’in dostları,

İncirlik ABD üssü ve Kürecik NATO radarı halkımızın yıllardır süregelen itirazlarına rağmen bölgedeki gerçek katil ve işgalci olan ABD’yi ve emperyalizmin karakolu İsrail’i korumaya devam ediyor. Anadolu’ya çöreklenmiş, bilinen ve bilinmeyen ABD ve NATO üsleri Ortadoğu’daki, İslam dünyasındaki fitnelerin merkezleridir.  İşte bu üslerin kapatılması, NATO’dan çıkılması temel hedefimizdir.

Bütün bu işbirlikçilikler yetmezmiş gibi çalınan Filistin doğal gazını İsrail doğal gazı diye Avrupa pazarlarına ulaştırma hevesi de Direniş tarafından suçüstü yakalanmıştır. İsrail, hesabı sorulmayan bu adımlardan güç ve cesaret almaktadır. Bu hesabı sormak da elbette bize düşmektedir

Allah’ın izniyle Direniş’e destek olmak; İsrail’in köklerini, hayat damarlarını kurutarak Anadolu’dan, Ortadoğu’dan söküp atmak için mücadelemizi sürdüreceğiz.

Yaşasın Filistin direnişimiz!

İsrail, ABD, NATO yenilecek; direnen Filistin kazanacak! 

 

EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.egitimilkesen.org)

SAĞLIK İLKE-SEN (İlkeli Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.saglikilkesen.org)

TOKAD (Toplumsal Dayanışma, Kültür, Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği, www.tokad.org)

ÖYB (Özgür Yazarlar Birliği, www.ozguryazarlarbirligi.org)

(Topluluk adına, Cahit Erdem Örs)                            

Haberler

Tokat’ta Eylem: Siyonist Gemiler Türkiye Limanlarında Cirit Atıyor!

Yayınlanma:

-

Eğitim İlke-Sen, TOKAD, Özgür Yazarlar Birliği ve Sağlık İlke-Sen’in 10 Kasım 2024 günü Tokat’ta gerçekleştirdiği eylemde Filistin ve Lübnan’da katliamlar yapan İsrail’le Türkiye’nin ticaret yapmaya devam etmesi kınandı. Eylemde, Siyonist sermaye gemilerinin Türkiye limanlarından rahatça sevkiyatları sürdürmesi, Ceyhan’dan İsrail’e petrol gönderilmesi ve emperyalist üslerin faaliyetlerini sürdürmesi protesto edildi.

Topluluk adına Sağlık İlke-Sen başkanı Emre Ulukaya’nın okuduğu açıklamanın tam metni şu şekilde:

SİYONİST KATLİAM MAKİNESİNİ BESLEYİP KORUYAN PETROL SEVKİYATI VE TİCARET SÜRÜYOR, KÜRECİK RADARI ÇALIŞIYOR!

Bismillâhirrahmânirrahîm

Kıymetli arkadaşlar!

Sadece Filistin’i, Gazze’yi ve yine sadece Siyonist işgal rejimini derinden etkilemekle kalmayıp bütün dünyayı sarsan, halkları ve rejimleri bambaşka bir sabaha ve döneme uyandıran Aksâ Tûfanı’nın üzerinden 13 ay geçti.

Yüz binlercesiyle can veren Filistin ve ona bir kez daha katılan Lübnan halkları, egemen dünya düzeninin desteğiyle benzersiz katliamlar yapan Siyonist soykırım makinesinin hedefinde eşsiz bir mücadele yürütüyor!

Siyonizm’e ve emperyalizme direnen kardeşlerimiz, önderi-takipçisi demeden birer birer şehit oluyorlar. En son Yahya Sinvar’la insanlığın onur ve haysiyet burcuna asılan şehadet sancağı, şirk, zulüm ve tuğyanın karşısına dikilme cesaretini kuşananların sarsılmaz imanlarına, azim ve kararlılıklarına emanet edilmiştir!

Filistin Direnişinin Dostları!  

Filistin’de, Gazze’de savaş, işgal, katliam yeni başlamadı. Tam yüz yıldır bu bölge emperyalizmin, Siyonizm’in muhasarası altındadır. İngilizlerin öncülüğünde Batı Asya’nın/Ortadoğu’nun kalbine bir hançer gibi saplanan, emperyalizmin ileri karakolu olarak konuşlandırılan İsrail’i püskürtmek için Filistin halkı sayısız evlâdını şehit verdi, yerinden yurdundan oldu, işbirlikçilik ve ihanet kıskacında nefessiz kaldı ancak hiçbir güçlük ve zorluğa boyun eğmedi; ilerleyen yaşına rağmen tank ve top atışlarına göğüs geren, son ânında dahî direnişten geri durmayan Yahya Sinvar örneğinde olduğu gibi zalimlere, işgalcilere teslim olmadı! Katledildi, sürüldü, aç ve açıkta kaldı lâkin yılgınlığa düşmedi!

Son bir yıl boyunca katliam ve direniş tarihinin zirvesine şahit olduk. Bütün dünyanın gözleri önünde ve kayda geçirilerek süren bir soykırım ve direniş süreci var. Küçücük bir coğrafyaya sıkıştırılan bir halk, benzersiz bir vâr oluş kavgası veriyor.

Bu vâr oluş kavgasına dünyanın her bir yanından onurlu halklar destek verdi, destek vermeye devam ediyor. Kendilerini derin bir minnet ve saygıyla andığımız bu insanlar kampüslerde, meydanlarda, cadde ve sokaklarda katliam düzenine karşı seslerini yükselttiler; işbirlikçi rejimlerinin ihanetlerine karşı hakikatin saflarında yer aldılar, hâlâ yılmadan bu mücadelelerine devam ediyorlar. Her biri bizim kardeşimiz ve yoldaşımızdır!

Biz de bu coğrafyada, Türkiye’nin dört bir yanında bu duruşa eşlik etmeye çalıştık. Siyonizm’in bölgedeki köklerini, damarlarını kurutmak için öteden beri dile getirdiğimiz hakikatleri daha bir yüksek sesle haykırmaya çalıştık.

İntifadayı Yükselten Yürekler!

Öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki Siyonist rejim ve onun değişmez destekçisi emperyalizm coğrafyamıza iyice kök salmış, bütün araç ve imkânlarıyla kendilerini muhafaza ve müdafaa edecek, koruyup besleyecek bir düzen kurmuş!

Takdir edersiniz ki işgalci İsrail, bölgesel dayanakları olmadan nefes alamaz, meşruiyet devşiremez! Bütün bu dayanakların ticaretten diplomatik münasebetlere, akademiden istihbarata, savunma sanayinden bilişim teknolojilerine ve şimdi burada hepsini sıralayamayacağımız pek çok alana yayılan anlaşmalarla mümkün olabileceğini biliyoruz.

Şimdi hep birlikte İsrail’i besleyip koruyan işleyişin farklı alanlarda nasıl seyrettiğini hep beraber hatırlayalım:

Öncelikle şuradan başlayalım: Biliyorsunuz Türkiye, İslam dünyasından İsrail’i tanıyan ilk devlet olmuştur. Başta Erdoğan olmak üzere iktidara yakın çevreler İsrail’i soykırımcı, terörist olarak suçlamakta ancak İsrail’i tanıma kararını geri çekme ihtimalinden bile bahsetmemektedirler. Hâlbuki İsrail’i tanımamak önemli bir samimiyet testidir ve imkânsız değildir. Birleşmiş Milletler üyesi 28 devlet İsrail’i tanımıyor arkadaşlar ve bu nedenle o ülkelerin halkları açlıktan, yoksulluktan ölmüş değil!

Her fırsatta İsrail’in gözünü Türkiye’ye diktiğini söyleyerek propaganda makinesini durmaksızın çalıştıran aynı merkezlere sormak gerekmez mi? “Madem öyle, peki siz bu işgal devletini neden tanıyorsunuz, tanımakla kalmayıp her türlü münasebeti kuruyorsunuz! Neden Siyonist cumhurbaşkanını, caddelerini İsrail bayraklarıyla süslediğiniz Ankara’da şaşaalı törenlerle karşılıyorsunuz? Katil Netanyahu ile New York’ta, hem de Aksâ Tûfânı’ndan 15 gün önce heyetler hâlinde buluşup Filistin halkından çalınan doğal gazı pazarlama plânlarını hangi yüzle müzakere ettiniz?”

Evet, Siyonizm’e ve emperyalizme karşı mücadele, sadece Filistin halkının değil de hepimizin yükümlülüğü ise yakıcı gerçeklerle yüzleşmek, Siyonizm’i besleyen merkezlerle kapışmak zorundayız. Bizim sorumluluğumuz öncelikle kendi ülkemizden başlamaktadır yoksa uzaktan direnişe selam göndermek elbette çok kolay ve zahmetsizdir.

Şimdi dönelim yine bir başka can alıcı hususa! Aksâ Tûfânı’ndan bugüne Türkiye ile İsrail arasındaki ticaretin kesilmesi için Filistin dostları sayısız eylem yaptı. İktidar, tepkileri savuşturmak için ticarete önce kısıtlama getirdi, sonra da ticareti tümden yasakladığını ilan etti. Hâl böyleyken zamanla ticaretin durmadığı, hileli yollarla devam ettirildiği ortaya çıktı. Önce üçüncü ülkeler aracılığıyla sürdürülen ticaretin daha sonra ve yoğunluklu olarak Filistin’in adı kullanılarak yapıldığı görüldü

Açık kaynaklardan herkesin ulaşabileceği ve her biri utanç ve ihanet vesikası olan bilgilere göre resmiyette İsrail’le kesilen ticaret birdenbire makyaj malzemelerinden tutun da çeliğe, kimyasallardan başka diğer tedariklere kadar türlü çeşit ürünlerin güya Filistin’e ihracatı yüzlerce kat artmış durumdadır!  Soykırım savaşı altındaki Filistin birden zenginleşmiş de ithalat patlaması yaşamış gibi!

İşte akıllara ziyan bu arsızlık, başta kendi arazisine yapılan özel gümrük aracılığıyla İsrail’e çelik ihraç eden ve bu yolla doğrudan katliamın destekçisi olan ama yeri geldikçe başta Mehmet Akif Ersoy gibi değerleri istismar etmekten çekinmeyen İÇDAŞ gibi işbirlikçi sermaye grupları tarafından yapılıyor!

Zaten Türkiye-İsrail ekonomik ilişkileri AKP iktidarında geçen yıllarda sürekli büyümüş ve 2002 yılında 1,41 milyar dolar olan ticaret hacmi 2022’de 9,5 milyar dolara kadar çıkmıştı. Siyonist katliam rejiminin nasıl ve kimler tarafından beslenip palazlandırıldığı bu örneğe göre son derece açık değil midir?

Kardeşlerimiz Gazze’nin kuzeyinde açlık ve Siyonist kuşatma altında direnişi sürdürmeye çalışırken bütün bu tezgâhı dağıtmak elbette boynumuzun borcudur! Bu tezgâhı dağıtmak bu coğrafyada yaşayanlar olarak temel önceliğimizdir! Bu tezgâhı dağıtmak insan ve mü’min olmanın temel şartlarındandır!

Direnişin dostları!

Peki, Siyonizm’i besleyen dayanaklar burada bitiyor mu? Elbette hayır!

Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattından İsrail’in petrol ihtiyacının yarısını karşılayan petrol, akmaya devam ediyor mu? Evet!

AKP iktidarı, binlerce eylemde dile getirilen çağrılara kulak tıkayarak yüz binlerce Filistinlinin katledilmesinde en önemli role sahip petrolün Siyonist katliam makinesine akmasına izin verdi mi? Evet!

Bir ucunu Azerbaycan devlet şirketi SOCAR’ın, diğer ucunu Türkiye Varlık Fonuna bağlı BOTAŞ’ın tuttuğu boru hattı Filistin halkına ölüm ve yıkım taşıdı mı, hâlâ taşımaya devam ediyor mu? Evet!

Şimdi can alıcı sorumuz şudur:

Ülkemiz bütün imkânlarıyla kimi desteklemelidir? Soruyoruz sizlere!

Elbette hepiniz “Tabii ki Filistin halkını!” cevabını vereceksiniz. Buna inancımız tamdır ancak gelin görün ki uygulama, tam olarak bunun aksi istikametindedir. Görüyor ve anlıyoruz ki Siyonist katilleri besleyip Filistin’le ağlayanlar tarafından idare olunuyoruz! Böyle bir iki yüzlülük ne duyuldu ne görüldü!

Bütün bunlar yetmezmiş gibi ABD’nin İncirlik üssü doğrudan bir işgal merkezi olarak İsrail’i koruyor; NATO’nun Kürecik Radarı, İsrail’e kalkan olmaya devam ediyor. Kürecik Radarının İsrail’e sağladığı koruma NATO genel sekreterleri tarafından çok daha önceleri de itiraf edilmişti. ABD öncülüğündeki emperyalist bloğun İsrail’i tahkim ve takviye etmek için nasıl canhıraş bir çaba içinde olduğunu görüyoruz. Kendi kontrollerinde bulunan Anadolu’daki üsler de elbette bu korumanın bir parçası olacaktır.

İşbirlikçiliğe ve İhanete Geçit Vermeyen Dostlar!

Türkiye, egemenlerin bütün aksi propagandalarına rağmen Siyonizm’e hizmet edenlerin elini kolunu sallayarak işlerini rahatça yapabildiği bir ülke olmuştur!

Türkiye limanları, katil İsrail’le ticareti pervasızca sürdüren, Siyonist katliam ve soykırım makinesine silah taşıyan gemiler için en güvenli sığınak olmuştur!

Herkes duyuyor ve görüyor ki başta Siyonist ZIM şirketinin gemileri, tırları olmak üzere İsrail’le ticareti sürdüren gemiler limanlarımızda, karayollarında cirit atıyor!

Bu ne büyük utanmazlık ve işbirlikçiliktir!

Gazze’ye gidecek yardım gemilerini engelleyen AKP iktidarı, Filistinli kardeşlerimizi katleden Siyonistleri her türlü tahkim ve takviye eden gemilerin, tırların önünü sınırsızca açıyor! Vicdan Gemisi, uluslararası Özgürlük Filosu kapsamında yola çıkmak isterken iktidar tarafından çıkışına izin verilmediği için 68 gündür Haydarpaşa Limanında bekletiliyor. Kardeşlerimiz iki ayı aşkın süredir orada nöbet tutuyor.

İsrail’e silah taşıdığı, dolayısıyla da soykırım ortağı olarak görüldüğü için pek çok ülke tarafından limanlarına giriş izni verilmeyen Kathrin gemisi, izin verilmediği için Haydarpaşa’da tutsak edilen Vicdan Gemisinin yanına demirleyebiliyor!

Yani katliama sevkiyat serbest, mazlum Gazze/Filistin halkına sevkiyat yasak!

Filistin dostları Kocaeli Diliskelesi’nde, İstanbul Ambarlı’da, Antalya ‘da ve pek çok başka noktada yaptıkları eylemlerle Siyonist ZIM şirketinin sevkiyatlarını ve diğer işbirlikçi ticari hareketleri engellemek için eylemler yapıyorlar. Siyasi irade ise sahte şaşkınlık gösterilerinde bulunarak bunca apaçık hakikate rağmen kendilerine iftira atıldığını iddia edebiliyor!

Herkes şunu bilsin ki biz bu gemilere, bütün bu mel’un sevkiyatlara karşı duracağız! Bu işbirlikçilik ve ihanete geçit verenlerin yakasını bırakmayacağız!

Emperyalist – Siyonist Saldırganlığın Karşısına Dikilen Kardeşler!

Sıralamaya gayret ettiğimiz bütün bu hakikatler bize ne yapmamız gerektiğini de açıkça söylemektedir!

Filistin’den Lübnan’a, Ortadoğu’nun dört bir yanına uzanan katliam ve işgal şebekesinin dayanaklarını, damarlarını, köklerini Anadolu’dan söküp atmak öncelikli sorumluluğumuzdur.

Öteden beri mücadelemiz bunun içindir! Direnişi buradan kurmalıyız.

İbrahim sûresi 42. ayette buyurulduğu gibi, “Sakın Allah’ı zalimlerin yaptığı şeylerden habersiz sanmayın!” Şüphesiz ki Allah’ın cezalandırması çok çetindir!

Duamız odur ki Rabbimiz bu amacımızda bizi muvaffak eylesin! Her dâim zalimlerin, katillerin, işbirlikçilerin karşısında olmayı nasip etsin!

Mazlum ve mustazafların, hürriyeti gasp edilenlerin yanında durma irademizden geri koymasın!

Yaşasın Küresel İntifada, Yaşasın Zulme Boyun Eğmeyen Direniş!

EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikasıwww.egitimilkesen.org)

SAĞLIK İLKE-SEN (İlkeli Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Dayanışma Sendikasıwww.saglikilkesen.org)

TOKAD (Toplumsal Dayanışma, Kültür, Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneğiwww.tokad.org)

ÖYB (Özgür Yazarlar Birliği, www.ozguryazarlarbirligi.org)

Devamını Okuyun

Haberler

ZIM, Aksâ Tûfânı Sürecinde de İsrail Ordusu Saflarında

Yayınlanma:

-

Gemileri ve tırlarıyla Türkiye limanlarında sevkiyatlarını sürdüren ZIM şirketinin, Aksâ Tûfânı başlar başlamaz İsrail’e destek açıklaması yaptığı 10 Ekim 2023 tarihli haberini ilginize sunuyoruz:

ZIM, İsrail’in ‘Ulusal İhtiyaçları’ İçin Gemi Tahsis Edecek

Gazze Şeridi’nde tırmanan son çatışmalara cevaben ZIM Integrated Shipping Services Ltd. (ZIM), Gazze ile savaş sırasında İsrail’in ulusal ihtiyaçlarına hizmet etme taahhüdüyle İsrail’e tüm gemilerini, gemilerini ve altyapısını teklif ettiğini duyurdu.

ZIM Başkanı ve CEO’su Eli Glickman, cumartesi gecesi yaptığı açıklamada İsrail ve vatandaşlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etti: “Bu sabah, Şabat günü, Simchat Torah bayramı sırasında, Gazze Şeridi’nden İsrail’e karşı, ülkenin bugüne kadar karşılaştığı en şiddetli savaşlardan biri olan ani bir savaş patlak verdi. Bu olaylar son derece acı vericidir ve önemli sayıda can kaybına, çok sayıda yaralanmaya; aralarında asker ve sivillerin de bulunduğu sayılamayacak kadar çok sayıda esire yol açmıştır.

“Sivilleri, çocukları ve çaresiz bebekleri ayrım gözetmeksizin öldüren kalpsiz katillerle karşı karşıyayız. Bu olay şüphesiz hepimize büyük acılar getirecektir. Bu büyük acıya rağmen bunun üstesinden geleceğimizden eminim. Terör örgütleri bu haksız saldırının bedelini çok ağır ödeyeceklerdir.”

IDF’yi destekleme çağrısı

Glickman, ZIM çalışanlarını, güvenlikleri için İç Cephe Komutanlığı’nın talimatlarına uyarak güney sakinlerini ve İsrail Savunma Kuvvetleri’ni (IDF) desteklemeye çağırdı. Bu zorlu zamanlarda kişisel ve ailevi dayanıklılığın yanı sıra toplumsal dayanıklılığın da önemini vurguladı.

“Kalplerimiz, ülkenin içinde bulunduğu ağır durum nedeniyle saldırı altında olan güney sakinlerinin yanı sıra güney bölgesindeki sevdiklerinin akıbetinden endişe duyan tüm ülke vatandaşlarıyla birlikte. Toparlanacağımıza, düşmana ağır bir darbe indireceğimize ve yaralarımızın üstesinden geleceğimize inanıyorum. Şimdi birlik zamanıdır. Sadece birlikte güçleneceğiz.”

Kaynak: https://www.jpost.com/israel-news/article-767539 (10 Ekim, 2023)

Devamını Okuyun

Haberler

Yazarlar Sally Rooney, Rachel Kushner ve Arundhati Roy’dan İsrail Kültür Kurumlarına Boykot Çağrısı

Yayınlanma:

-

Sally Rooney, Arundhati Roy ve Rachel Kushner “Filistinlilere yönelik ezici baskının suç ortağı olan veya sessiz gözlemcileri olarak kalan” İsrailli kültür kurumlarını boykot etme sözü veren bir mektubu imzalayan 1.000’den fazla yazar ve yayıncılık profesyoneli arasında yer alıyor.

Taahhütnameyi imzalayanlar, “ayrımcı politikalar ve uygulamalar” ya da “İsrail’in işgalini, apartheid’ını ya da soykırımını aklama ve meşrulaştırma” da dahil olmak üzere “Filistinlilerin haklarını ihlal etmede suç ortağı olan” İsrailli yayıncılar, festivaller, edebiyat ajansları ve yayınlarla çalışmayacaklarını söylüyorlar.

“Filistin halkının uluslararası hukukta yer alan devredilemez haklarını” hiçbir zaman kamuoyu önünde tanımayan kurumlar da boykot edilecek.

Kampanya, Filistin’in çeşitli şehirlerinde halka açık ücretsiz etkinliklerle her yıl bir festival düzenleyen Filistin Edebiyat Festivali (PalFest olarak da bilinir) ve kampanya grupları Soykırıma Karşı Kitaplar, Özgür Filistin için Kitap İşçileri, Filistin için Yayıncılar, Gazze Savaşına Karşı Yazarlar ve Fosilsiz Kitaplar tarafından organize edildi.

“Bizler; yazarlar, yayıncılar, edebiyat festivali çalışanları ve diğer kitap emekçileri olarak bu mektubu 21. yüzyılın en derin ahlaki, siyasi ve kültürel kriziyle karşı karşıya olduğumuz bir dönemde yayımlıyoruz.” diye başlayan açıklamada İsrail’in geçtiğimiz Ekim ayından bu yana Gazze’de ‘en az 43,362’ Filistinliyi öldürdüğü ve bunun ‘75 yıllık yerinden etme, etnik temizlik ve apartheid’ın ardından geldiği belirtiliyor.

Rapora göre kültür, “bu adaletsizliklerin normalleştirilmesinde ayrılmaz bir rol oynamıştır”. “Genellikle doğrudan devletle birlikte çalışan İsrailli kültür kurumları, on yıllardır milyonlarca Filistinlinin mülksüzleştirilmesi ve baskı altına alınmasını gizleme, gizleme ve sanatla aklama konusunda çok önemli bir rol oynamıştır”.

Taahhütte, endüstri çalışanlarının “oynaması gereken bir rol” olduğu belirtiliyor. “Apartheid ve yerinden edilme ile ilişkilerini sorgulamadan İsrail kurumları ile vicdanen ilişki kuramayız!” denilen mektupta, ‘sayısız yazarın’ Güney Afrika’daki apartheid’a karşı aynı pozisyonu aldığına dikkat çekilerek imzacılar tarafından meslektaşlarına taahhütnameye katılmaları çağrısında bulunuluyor.

Mektuba cevaben İsrail’i destekleyen avukatların oluşturduğu bir dernek olan UK Lawyers for Israel (UKLFI), Society of Authors, Publishers Association ve Independent Publishers Guild’e kendi mektubunu gönderdi. “Bu boykot İsraillilere karşı açıkça ayrımcıdır. Yazarlar, yayıncılara, festivallere, edebiyat ajanslarına ya da diğer uluslardan yayınlara benzer koşullar dayatmamaktadır.” iddiasında bulunan UKLFI, üyelerinin boykota katılmanın yasal riskleri olduğuna inandıklarını da sözlerine ekledi.

PalFest‘in kurucularından ve şu anki festival direktörü Omar Robert Hamilton, UKLFI’nin mektubunun “sadece ahlaki iflasıyla dikkate değer olduğunu ve İsrail’in savunucularının söyleyecek hiçbir şeyi olmadığını kanıtladığını” düşündüğünü söyledi.

Normal People ve son olarak Intermezzo kitaplarının yazarı Rooney, uzun zamandır Filistinlilerin haklarının açık sözlü bir savunucusu ve 2021 yılında üçüncü romanı Beautiful World, Where Are You‘nun İbranice çeviri haklarını İsrailli bir yayıncıya satmayı reddetti.

Roy ve Kushner aynı zamanda İsrail’i şiddetle eleştiren isimler… Bu ayın başlarında PEN Pinter ödülünü kabul eden Roy, konuşmasında Gazze’den bahsetmiş ve ödül parasını Filistinli Çocuklara Yardım Fonu‘na bağışlayacağını söylemişti.

Kaynak: theguardian.com

Devamını Okuyun

GÜNDEM