Connect with us

Haberler

Nöbetler Sürüyor: Sevkiyat Dursun, Üsler Sökülsün

Yayınlanma:

-

Eğitim İlke-Sen, TOKAD, ÖYB, Sağlık İlke-Sen “Emperyalist-Siyonist Kuşatma ve Katliama Karşı Somut Adımlar” nöbetlerine devam ediyor.

17 Aralık 2023 pazar günü, Üsküdar Mihrimah Camii önünde yapılan eylemde konuşan Eğitim İlke-Sen başkanı Ahmet Örs, İsrail’le yapılan bütün anlaşmaların hemen iptal edilmesini, ekonomik-diplomatik ilişkilerin kesilmesini, İsrail’i koruyan İncirlik üssüyle Kürecik Nato radarının sökülmesini istediklerini söyledi ve İsrail’e her türlü sevkiyatın durdurulmasında ısrarcı olduklarını vurguladı.

“NATO’dan Çıkılsın Emperyalist Üsler Kapatılsın, Kürecik Radarı İsrail’in Kalkanı, Kürecik Radarı Kapatılsın, İncirlik Üssü Kapatılsın, 9 Milyar Dolarlık Ticaret Kesilsin, İşbirlikçi Rejimler Hesap Verecek, Katil ABD Ortadoğu’dan Defol, İşbirlikçi AKP Hesap Verecek, Katil İsrail Filistin’den Defol, Yaşasın Gazze Direnişimiz, Hamas’a Selam Direnişe Devam, Yaşasın Filistin Direnişimiz, Vanalar Kapansın Gemiler Bağlansın, Vanalar Kapansın Petrol Kesilsin, Çelik İhracı Durdurulsun, Nehirden Denize Özgür Filistin” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

Topluluk adına Cahit Erdem Örs’ün okuduğu açıklamanın tam metni şu şekilde:

EMPERYALİST-SİYONİST KATLİAM VE KUŞATMAYA KARŞI;

-İSRAİL’LE ANLAŞMALAR İPTAL EDİLSİN,

-DİPLOMATİK VE TİCARİ İLİŞKİLER KESİLSİN,

-İNCİRLİK-KÜRECİK ÜSLERİ KAPATILSIN!

Bismillahirrahmanirrahim,

Arkadaşlar,

Siyonist İsrail, 2 buçuk milyona yakın insanın sadece 360 kilometrekarelik bir alanda açık cezaevi koşullarında yaşadığı Gazze’de, emperyalizmin desteğiyle 70 gündür eşi benzeri görülmemiş katliamlar gerçekleştiriyor.

Egemen dünya düzeni, İsrail’in yaptığı katliamlara açık destek veriyor. Başta büyük şeytan ABD olmak üzere emperyalist blok, Siyonist işgal rejiminin kayıtsız şartsız yanında duruyor.

İsrail katliamlarının başladığı andan itibaren Amerika, on binlerce ton mühimmat ile asıl katil rolünü îfâ ediyor. Öteden beri hiçbir yaptırım hükmü olmayan yeni BM kararları almaya çalışan batılı devletler ise ayaklanan vicdanlı halklarına karşı timsah gözyaşı dökmeyi bile beceremiyor.

Filistin dostları,

Filistin’deki katliama, vahşete karşı dünya halklarının vicdanı ayağa kalkmıştır. Yeryüzünün hemen her noktasında sokaklara dökülen milyonlar, benzersiz bir küresel vicdan devrimine imza atmaktadır.

Emperyalist-Siyonist kuşatma ve katliam, eşsiz Filistin direnişinin sarsılmaz iradesine çarpmakla kalmamış, o direnişin ateşlediği “Küresel İntifada”nın önüne geçilemez bir dalgaya dönüştüğünü görmeye başlamıştır.

Her zaman mazlum ve mustazaf halkların özgürlük mücadelesinin sembolü ve mihveri olan Filistin Direnişi yine tarihi, küresel bir uyanışı tetiklemiştir.

Direnişin dostları!

Egemen dünya düzeninin paydaşları tarafından sönümlenmesi istenen, bunun için bütün bölgesel işbirlikçiliklerin ve ihanetlerin harekete geçirildiği Filistin mücadelesi, üzerine serpilmek istenen ölü toprağını Aksâ Tûfânı ile bertaraf etmiş ve Direniş’in tarihinde yeni bir sayfa açmıştır.

Ortadoğu ve İslam dünyasındaki işbirlikçi rejimler, yaptıkları ve yapmayı plânladıkları anlaşmalarla artık İsrail’in bölgede mutlak kalıcı olduğunu ilan etmeye başlamışlardı. Ticari, askeri ve siyasi bütün anlaşmalar buna yönelikti.

İbrahim anlaşmaları ile Siyonist rejim daha da meşrulaştırılmak, enerji koridorları projeleri ile küresel bir güç ve merkez olarak tanıtılmak ve dünyaya öyle kabul ettirilmek istendi. Arap Baharı sürecinde Filistin meselesi İsrail lehine olmak üzere unutturuldu.

Türkiye de bu sürece Mavi Marmara davasını kapatıp 9 Mart 2022’de Siyonist rejiminin katil cumhurbaşkanı Herzog’u ağırlayarak ve Ekim 2022’de İsrail’e tekrar büyükelçi atayarak katıldı.

Batı Şeria’da ise hemen her gün Filistinliler İsrail askerleri ve onların koruyup kolladığı “yerleşimci” denilen işgalci çeteler tarafından katlediliyordu. Filistinlilerin evleri çalınıyor, zeytin ağaçları sökülüyor, arazileri gasp ediliyor, Mescid-i Aksâ ise sık sık Siyonistlerin baskınlarına maruz kalıyordu.

İşte Direniş, büyük bir sessizliğe mahkûm edilen Filistin mücadelesini böyle bir aşamada bütün dünyanın tekrar temel gündemi hâline getirmeyi başardı.

Kardeşler,

70 gündür on binlerce kardeşimiz, yavrumuz, ana ve bacımız katil İsrail’in dünya tarihinde eşine az rastlanır saldırılarında can verdi, şehit düştü.

Görüyor ve anlıyoruz ki İsrail, katliamlarını, egemen dünya düzeninin izin ve desteğiyle yapıyor. Ayaklanan dünya halkları, bu izin ve desteği kesmek için canhıraş feryatlarıyla sokak ve meydanları dolduruyor.

Halklar; İsrail’e destek olan anlaşmaları, ticareti, silah sevkiyatını durdurmak için oradan oraya koşturuyor. Yasaklara rağmen meydanlardan çekilmiyor, hükümet ve devletlerine meydan okuyor ve hakikatten, Filistin halkından yana duruyorlar.

Bizler de İsrail’i besleyen damarları kesip kurutmak, kendisini bölgede meşrulaştırmaya çalışan anlaşmaları parçalamak için meydanlara çıkıyor, bu vesileyle Filistin halkının, Gazze’nin, Direniş’in yanında durduğumuzu ilan ediyoruz.

Direnişin yoldaşları,

7 Ekim’den bu yana katledilen on binlerce cana ve eşi benzeri görülmemiş yıkıma rağmen Türkiye hükûmeti İsrail’e karşı hiçbir yaptırım kararı alıp uygulamadı. Katliamın başından bu yana Ceyhan’dan İsrail’e petrol su gibi aktı. Kazakistan ve Azerbaycan’dan gelen ve katil İsrail’in ihtiyacının yüzde 60’ını karşılayan petrolü akıtan boruların vanaları kapatılmadı! Siyonistler, tank ve uçaklarına doldurdukları o petrolle kardeşlerimizi katletti, katletmeye devam ediyor; şehirlerini ve yuvalarını yakıp yakıyor!

Katil İsrail, çelik ihtiyacının yüzde 70’e yakınını Türkiye’den sağlıyor. Ülkemizden giden çelikle silah yapıyor. O çelik tank olup, top olup, uçak olup, mermi olup kardeşlerimizi katlediyor. Yuvalarını, bedenlerini, geleceklerini parçalıyor. Çelik İhracatçıları Birliği de bu ihracatla övünüyor! İşte böyle bir düzenbazlık ve ihanetle yüz yüzeyiz!

Filistin’de, Gazze’de soykırım ve katliam alabildiğine sürerken sefer sayısı 500’e ulaşan gemiler, Türkiye’nin farklı limanlarından İsrail’e sevkiyat yaptı, türlü çeşit mal taşıdı. Meydanlarda Filistin ajitasyonu yapan iktidar sahiplerinin yakınlarının da dâhil olduğu bu gemi ticareti utanç verici bir başka ihanet tablosudur!

Yine Filistinli kardeşlerimiz elektrik bulamazken Zorlu Holding, işgal topraklarında kurduğu santrallerle Siyonist işgalcilere enerji üretiyor! Siyonistlerin bombalarıyla kardeşlerimizin evleri başlarına yıkılırken Yılmazlar Grup işgal edilmiş topraklarda Siyonistlere ev yapıyor, bina dikiyor!

İsrail’le 2014 yılında 5 milyar dolar olan ticaret hacmi 2022 itibariyle 9 milyar doları aşmıştır. 100 civarındaki firma İsrail’le iş yapmaktadır. Bütün bu gelişmeler, bütün bu yol vermeler AKP iktidarı döneminde gerçekleşmiştir.

Direniş’in dostları,

İncirlik ABD üssü ve Kürecik NATO radarı halkımızın yıllardır süregelen itirazlarına rağmen bölgedeki gerçek katil ve işgalci olan ABD’yi ve emperyalizmin karakolu İsrail’i korumaya devam ediyor. Anadolu’ya çöreklenmiş, bilinen ve bilinmeyen ABD ve NATO üsleri Ortadoğu’daki, İslam dünyasındaki fitnelerin merkezleridir.  İşte bu üslerin kapatılması, NATO’dan çıkılması temel hedefimizdir.

Bütün bu işbirlikçilikler yetmezmiş gibi çalınan Filistin doğal gazını İsrail doğal gazı diye Avrupa pazarlarına ulaştırma hevesi de Direniş tarafından suçüstü yakalanmıştır. İsrail, hesabı sorulmayan bu adımlardan güç ve cesaret almaktadır. Bu hesabı sormak da elbette bize düşmektedir

Allah’ın izniyle Direniş’e destek olmak; İsrail’in köklerini, hayat damarlarını kurutarak Anadolu’dan, Ortadoğu’dan söküp atmak için mücadelemizi sürdüreceğiz.

Yaşasın Filistin direnişimiz!

İsrail, ABD, NATO yenilecek; direnen Filistin kazanacak! 

 

EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.egitimilkesen.org)

SAĞLIK İLKE-SEN (İlkeli Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.saglikilkesen.org)

TOKAD (Toplumsal Dayanışma, Kültür, Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği, www.tokad.org)

ÖYB (Özgür Yazarlar Birliği, www.ozguryazarlarbirligi.org)

(Topluluk adına, Cahit Erdem Örs)                            

Tıklayın, yorumlayın

Yorum yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Üsküdar’da Eylem: Yoksulluk Artıyor, Açlık Derinleşiyor!

Yayınlanma:

-

Eğitim İlke-Sen, Sağlık İlke-Sen, TOKAD ve Özgür Yazarlar Birliği, Üsküdar’da bir eylem düzenleyerek yoksulluk ve açlığı derinleştiren ekonomi politikalarını protesto etti ve “Hakça Bölüşüm, Adil Paylaşım” teklifini paylaştı.

“Yoksulluk Artıyor Açlık Derinleşiyor, Aileler Yoksul Çocuklar Aç, Zam Sömürü Yağma Düzenine Hayır, Asgarî Ücret Köleliktir, Kahrolsun Kapitalist Köle Düzeni, Sermaye Düzeninde Emekliler Aç, Irkçılık Değil Dayanışma, Zulme Karşı Omuz Omuza, Kahrolsun Faizci Sömürü düzeni, Yağma Sürüyor İsraf Büyüyor, İşçiler Ölüyor Sermaye Büyüyor, Esnaf Batıyor Sermaye Büyüyor, Hakça Bölüşüm Adil Paylaşım, Allah Adaleti Emreder, Sermayenin Değil Rabbimizin Kuluyuz” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

Eylemde okunan açıklamanın tam metni şu şekilde:

“ÇÜNKÜ AÇLIK ÇOĞUNLUKTADIR”

ZAM, SÖMÜRÜ, YAĞMA DÜZENİNE HAYIR!

 BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM

Kıymetli arkadaşlar,

Şair Turgut Uyar’ın mısralarıyla karşınızdayız: “Açlık Çoğunluktadır!”

İnsan haysiyet ve onurunun iyice ayaklar altına alındığı zamanlardayız.

Pervasız sömürü düzeni açlığı çoğunluk kılmıştır ki açlık, bir kişiyle sınırlı olsa bile utanç vericidir, asla kabul edilemez!

Farklı araştırmalar gösteriyor ki açlık sınırı 20 bin lira seviyesine ulaşmıştır.

Yoksulluk sınırı ise 60 bin lirayı çoktan geçmiş durumda!

Buna göre dört kişilik bir ailenin hayatta kalabilmesi için en az 20 bin liralık gıdaya erişmesi gerekiyor.

Açlık sınırı denilen çizgi budur, sadece dört kişilik bir ailenin ulaşması gereken gıda ederi!

Elbette ki insanın ihtiyacı sadece gıda değildir.

Soruyoruz size:

İnsan; barınmaya, eğitime, ulaşıma, sağlığa, kültüre ihtiyaç duymaz mı?

Ülke genelinde kiralar 15 bin liradan başlıyor.

Ulaşım masrafları ailelerin belini büküyor.

Anne-babalar, evlatlarını uzak şehirlerdeki üniversitelere göndermekten çekiniyor.

Öğrencilerin barınma sorunu zirveye çıkmış durumda.

Okul kantinlerinden bir tost alıp yiyebilen bir öğrencinin şanslı addedildiği dönemlerden geçiyoruz.

Şehir içi, şehirler arası ulaşım halkımıza adeta hapishane hayatını dayatıyor.

Ekonomik yetersizlikler, halkımızın tedavi imkânlarını ellerinden alarak sağlık sorunlarını derinleştiriyor.

Kültürel ilgiler artık tümüyle lüks kabul ediliyor.

Mesela kitap fiyatları alıp başını gitmiş durumda!

Şimdi size tekrar soruyoruz:

Açlık sadece gıdayla ilgili bir durum mudur?

Barınma, sağlık, ulaşım, eğitim, kültür alanlarındaki açlıktan bahsetmeye bu ülkede sıra bile gelmiyor!

Kıymetli halkımız!

Hâl-i hazırda asgarî ücret, 17 bin 2 lira olarak uygulanıyor.

Açlık sınırı 20 bin, yoksulluk sınırı 65 bin liraya ulaşmış durumda!

Milyonlarca emekçi, kölelik ücreti dediğimiz asgarî ücret karşılığında çalışıyor.

Çok sayıda emekçi kardeşimiz asgarî ücret bile alamıyor.

Çalışma saatleri ise neredeyse tümüyle keyfî uygulamalara tâbi!

Asgarî ücretin, giderek genel geçer ücret olduğunu görüyoruz.

Artık çalışanların ücretleri asgarî ücrete kıyasla belirleniyor.

Asgarî ücret ise bugün itibariyle açlık sınırının tam 3 bin lira altındadır!

Biliyorsunuz, önceki yıllarda asgarî ücret ocak ve temmuz aylarında olmak üzere yılda iki defa artmaktaydı.

Sermaye sahipleri ve AKP iktidarı 2024 itibariyle bu uygulamadan vazgeçerek asgarî ücret artışını sadece Ocak ayı ile sınırlandırdı.

Zaten sene başlarında açlık sınırına neredeyse eşit seviyelerde uygulanmaya başlanan asgarî ücret, şu anda açlık sınırının çok çok altına düşerek eşi benzeri görülmemiş bir köleliğin emekçilere dayatıldığını kanıtlıyor!

“Hakça Üretim ve Bölüşüm, Adil Paylaşım” ilkesini reddederek halkımızı açlık ve sefalete, köleliğe mahkûm eden kapitalist sömürü düzeni bir karabasan gibi hayatlara çökmüştür!

 Arkadaşlar!

Milyonlarca emekli 10-15 bin liralık maaşlarıyla adeta ölümü arar hâle getirilmiştir.

Yıllarca çalışıp didinerek emekli olanlar için hayat artık çekilmez bir işkencedir.

Halkımız açlığın, köleliğin pençesine terk edilmiş, tabiattan ve üretimden kopartılarak bir avuç azgın sermayedarın insafına bırakılmıştır.

2019’da ortalama emekli aylığı en düşük emekli aylığının 2 katı iken 2024’te yüzde 16 fazlasına gerilemiştir.

Tıpkı asgari ücrette olduğu gibi emekli aylıklarını da en dipte eşitlediler.

Şimdi hükûmet en düşük emekli aylıklarını 12 bin lira seviyesine yükselterek sözüm ona lütufta bulunuyor!

12 bin lira onların bir öğün yemek parasıyken bu oranları ailelere bir aylık geçim için teklif ediyorlar!

Böyle bir arsızlık ve utanmazlığı reddediyoruz!

Kıymetli dostlar!

Sermaye sahipleri tarafından mülteci emeği sınırsızca sömürülmektedir.

Egemen dünya düzeni, coğrafyaları talan ederek halkları mültecileştirmektedir.

Yaşama tutunabilmek için oradan oraya savrulan sığınmacıların çaresizliğini kullanan kapitalist zalimler; uzun çalışma saatlerini, zorlu çalışma koşullarını ve çok çok düşük ücretleri güvencesiz ve sosyal haklarından mahrum mülteci emekçilere dayatmaktadır.

Bu insanlık dışı uygulamalar yetmezmiş gibi sığınmacılar, kim oldukları bilinen ırkçı çevrelerin linç girişimlerine maruz kalarak katledilmekte, ev ve iş yerleri yağmalanmaktadır.

Hâlbuki hesap, yerli-sığınmacı demeden hepimizi sömüren yerel ve küresel kapitalist düzenden sorulmalıdır.

Öfke, o sömürücü zalimlere yöneltilmelidir.

En alttaki savunmasız insanlara yapılan saldırılar başka bir zulümdür ve gerçek zalimin işine yarar!

Ezilenler dayanışma içinde olmalı, kendilerini birbirlerine kırdırmak isteyenlere fırsat vermemelidir.

 Emeğin dostları!

Temel ihtiyaç ürünlerine zamlar, TÜİK’in sahte enflasyon verilerinin çok çok ötesindeki yüksek oranlarla gelmektedir.

Kapitalistlerin hizmetindeki siyasal düzenin temsilcisi AKP iktidarı, memleketin bütün kaynaklarını yerel ve küresel sermayeye aktarmak için çırpınmaktadır.

Halkın ve ülkenin sırtından servetine servet katan bu asalak zümre, AKP’nin yüksek faiz cenneti yaptığı Türkiye’de yoksuldan zengine servet transferinin yarattığı sonuçların keyfini sürmektedir.

Bir yandan finansal yağma; diğer yandan neoliberalizmin dağ-taş, nehir-ova, ırmak-göl demeden sınırsız talanına açılarak delik deşik edilen Anadolu coğrafyası bize, azgın sermaye düzeninin fotoğraflarını sunmaktadır.

Halkımız vergi sağanağı altında perişan olurken büyük şirketlerin devâsâ vergi borçları silinmektedir.

Filistin’de katliam yapan İsrail’le ticaret rekor seviyelerde sürdürülerek sermaye ve devlet şirketleri kan ve katliamdan beslenmektedir.

TÜİK verilerine göre 2023 yılı itibariyle Türkiye nüfusunun yüzde 20’sini oluşturan yüksek gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre artarak yüzde 50’ye ulaşmış; en düşük gelire sahip yüzde 20’nin aldığı pay daha da azalarak yüzde 6’nın altına inmiştir.

Necip Fazıl’ın, “Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul;/ Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul./ Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa!” diye tasvir ettiği bu sömürü tezgâhı işte böyle işlemektedir!

 Kıymetli halkımız,

2024 bütçesinden faiz ödemelerine ayrılan pay 1 trilyon 254 milyar liradır.

Bu büyük pay, çoluk çocuk ve yetişkiniyle yoksul halkımızdan çalınarak faiz lobisine ikram edilmiştir.

Bu örnekle kendini gösteren servet transferi bu düzenin karakteridir.

Yüksek enflasyon ve vergi üstüne vergilerle halkı canından bezdiren; sermaye sahiplerinin değil de motokuryelerin gelirine, garsonların bahşişine göz diken bu zam, sömürü, yağma düzenine karşı sesimizi daha çok yükseltmeliyiz.

Siyasetçisi ve sermayedarıyla egemenler zevk ü sefa içinde yaşarken, lüks uçak ve otomobilleriyle keyf ederken doğudan batıya memleketi saran yangınlara müdahale edecek yangın söndürme uçak ve araçları bulunamıyor!

UEFA şampiyonasına giden 613 kişilik kalabalık kafile, hiçbir ülkenin yapmadığı harcamayı halkın kesesinden karşılıyor.

NATO zirvesi için devlet kafilesi ABD’ye 5 uçakla giderken kemer sıkma politikalarının ve tasarruf genelgelerinin sadece yoksul halka dönük olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır!

Bankalar, holdingler büyürken esnaf batıyor, küçük köylü yok oluyor, işçiler her ay yüzlercesiyle iş cinayetlerine kurban gidiyor!

Haysiyet mücadelesi veren dostlar!

Her gün derinleşen, her gün hayatı daha da çekilmez hâle getiren bu düzene mahkûm değiliz!

“Hakça Üretim ve Bölüşüm, Adil Paylaşım” şiârı bizim önerimizdir.

Yeni ve başka bir işleyiş mümkündür.

Tabiatla uyum içinde, kendine ve hakikate yabancılaşmamış, sömürüyü ve kula kulluğu reddeden bir işleyiş Âlemlerin Rabbi Allah’ın emridir.

Ekolojik ve sosyolojik ifsadın karşısına dikilmek ancak bu ilkelerle mümkündür.

Ancak bu ilkeler ülkemizi, halkımızı ve bütün insanlığı bu yağma düzeninden, kölelik sarmalından kurtarabilir.

 Buradan halkımıza sesleniyoruz:

Egemenlerin zam, sömürü, yağma düzenine itiraz edelim!

Hâl-i hazırımızı, geleceğimizi, tabiatımızı yağmalayan; gençlerimizi geleceksiz bırakan; emeklilerimizi ölmüşten beter eden; alın terini değersizleştirip sermayeye peşkeş çeken; çalışırken köleleştirdiği emekçileri iş cinayetleriyle hayattan koparan; halkımızın bir bütün hâlinde yaşam umudunu öldüren zalim düzen, biz itiraz etmezsek daha da pekişecektir.

Bu sömürü çarkını ancak adalet ve eşitliği hedefleyen ıslah mücadelesini yükselterek kırabiliriz.

İnsan onur ve haysiyetini Beled Sûresi 13. ayette “Fekkü Raqabe!-Kölelere Özgürlük” beyanıyla işaret edilen güzergâhı takip edip bu sömürü düzenine “Hayır!” diyerek savunabiliriz.

Şüphesiz ki Allah eşitlik ve adaleti emreder; kötülüğün her çeşidini yasaklar, lânetler!

EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.egitimilkesen.org)

SAĞLIK İLKE-SEN (İlkeli Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.saglikilkesen.org)

TOKAD (Toplumsal Dayanışma, Kültür, Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği, www.tokad.org)

ÖYB (Özgür Yazarlar Birliği, www.ozguryazarlarbirligi.org)

Devamını Okuyun

Haberler

The Lancet: Gazze’de En Az 186 Bin İnsan Katledildi

Yayınlanma:

-

Dünyanın en eski tıp dergilerinden The Lancet, İsrail’in Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de en az 186 bin insanı katlettiğini savunan bir makale yayımladı. Buna göre soykırım savaşının başından bu yana Gazze nüfusunun %8’i yok edildi.

Gazze’deki Ölümleri Saymak: Zor Ama Gerekli

BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi tarafından bildirildiği üzere, Gazze Sağlık Bakanlığı’na göre 19 Haziran 2024 tarihi itibariyle, Hamas’ın saldırısı ve İsrail’in Ekim 2023’teki işgalinden bu yana Gazze Şeridi’nde 37.396 kişi öldürülmüştür. Bakanlığın rakamları İsrail istihbarat servisleri, BM ve DSÖ tarafından doğru olarak kabul edilmesine rağmen, İsrail makamları tarafından itiraz edilmiştir. Bu veriler, BM Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA) personelinin ölüm sayısındaki değişiklikleri Bakanlık tarafından bildirilenlerle karşılaştıran ve veri uydurma iddialarını mantıksız bulan bağımsız analizler tarafından desteklenmektedir.

Altyapının büyük bölümünün tahrip olması nedeniyle Gazze Sağlık Bakanlığı için veri toplamak giderek zorlaşıyor. Bakanlık, hastanelerinde ölen veya ölü olarak getirilen insanlara dayanarak yaptığı olağan raporlamayı güvenilir medya kaynaklarından ve ilk müdahale ekiplerinden gelen bilgilerle yapmak zorunda kaldı. Bu değişiklik kaçınılmaz olarak daha önce kaydedilen ayrıntılı verileri bozmuştur. Sonuç olarak, Gazze Sağlık Bakanlığı artık toplam ölü sayısı içinde kimliği belirlenemeyen cesetlerin sayısını ayrı olarak bildirmektedir. 10 Mayıs 2024 itibariyle, 35 091 ölümün %30’unun kimliği tespit edilememiştir.

Bazı yetkililer ve haber ajansları, veri kalitesini artırmak için tasarlanan bu gelişmeyi, verilerin doğruluğunu zayıflatmak için kullandı ancak, bildirilen ölüm sayısı muhtemelen düşük bir rakamdır. Sivil toplum kuruluşu Airwars, Gazze Şeridi’ndeki olaylarla ilgili ayrıntılı değerlendirmeler yapmakta ve çoğu zaman kimliği tespit edilebilen kurbanların isimlerinin tamamının Bakanlığın listesinde yer almadığını tespit etmektedir. Ayrıca BM, 29 Şubat 2024 itibariyle Gazze Şeridi’ndeki binaların %35’inin yıkılmış olduğunu tahmin etmektedir. Dolayısıyla hâlen enkaz altında bulunan ceset sayısının 10.000’den fazla olduğu tahmin edilmektedir.

Silahlı çatışmalar, şiddetten kaynaklanan doğrudan zararın ötesinde dolaylı sağlık etkilerine sahiptir. Çatışma hemen sona erse bile, önümüzdeki aylarda ve yıllarda üreme, bulaşıcı ve bulaşıcı olmayan hastalıklar gibi nedenlerle çok sayıda dolaylı ölüm yaşanmaya devam edecektir. Çatışmanın yoğunluğu, sağlık altyapısının tahrip olması; ciddi gıda, su ve barınak sıkıntısı; halkın güvenli yerlere kaçamaması ve Gazze Şeridi’nde hâlâ aktif olan çok az sayıdaki insani yardım kuruluşundan biri olan UNRWA’nın finansman kaybı göz önüne alındığında toplam ölü sayısının çok daha fazla olması beklenmektedir.

Yakın geçmişteki çatışmalarda, bu tür dolaylı ölümler doğrudan ölümlerin üç ila 15 katı arasında değişmektedir. Rapor edilen 37.396 ölüme, her bir doğrudan ölüme dört dolaylı ölüm şeklinde ihtiyatlı bir tahmin uygulandığında, 186.000 veya daha fazla ölümün Gazze’deki mevcut çatışmayla ilişkilendirilebileceğini tahmin etmek mantıksız değildir. Gazze Şeridi’nin 2022 yılı nüfus tahmini olan 2.375.259 sayısı kullanıldığında, bu rakam Gazze Şeridi’ndeki toplam nüfusun %7-9’una tekabül etmektedir. Doğrudan ölü sayısının 28.000 olduğu 7 Şubat 2024 tarihli bir raporda, ateşkes olmaması halinde 6 Ağustos 2024’e kadar 58.260 (salgın hastalık veya tırmanma olmadan) ve 85.750 (her ikisi de gerçekleşirse) ölüm olacağı tahmin edilmiştir.

Tıbbi malzeme, gıda, temiz su ve temel insani ihtiyaçlara yönelik diğer kaynakların dağıtımını mümkün kılacak tedbirlerle birlikte Gazze Şeridi’nde derhal ve acil bir ateşkes sağlanması elzemdir. Aynı zamanda, bu çatışmada yaşanan acıların ölçeğinin ve niteliğinin de kayıt altına alınması gerekmektedir. Gerçek ölçeğin belgelenmesi, tarihsel hesap verebilirliğin sağlanması ve savaşın tüm maliyetinin kabul edilmesi açısından hayati önem taşımaktadır. Bu aynı zamanda yasal bir gerekliliktir. Uluslararası Adalet Divanı tarafından Ocak 2024’te belirlenen geçici tedbirler, İsrail’in “… Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki eylem iddialarıyla ilgili delillerin yok edilmesini önlemek ve korunmasını sağlamak için etkili tedbirler almasını” gerektirmektedir. Gazze Sağlık Bakanlığı, ölüleri sayan tek kuruluştur. Dahası, bu veriler savaş sonrası toparlanma, altyapının yeniden kurulması ve insani yardımın plânlanması için hayati önem taşıyacaktır.

Kaynak: https://www.thelancet.com/

Devamını Okuyun

Haberler

Irkçılığa ve Göçmenleri Hedef Gösteren Saldırılara Karşı Dayanışmayı Yükseltme Çağrısı

Yayınlanma:

-

İHD öncülüğünde bir araya gelen çağrıcıların 03 Temmuz Çarşamba günü Şişhane meydanında düzenlediği eylemde son günlerde Suriyeli sığınmacılara yönelen saldırılar protesto edildi ve faşizme karşı dayanışma çağrısı yapıldı.

Devamını Okuyun

GÜNDEM