Connect with us

Haberler

Aksâ Tûfânı’nın Yıl Dönümünde İstanbul’dan Yükselen Çağrı: İsrail’e Tam Ambargo!

Yayınlanma:

-

Filistin Eylem Komitesi’nin (FEK) çağrısıyla Aksâ Tûfânı’nın yıl dönümü vesilesiyle Taksim’den Dolmabahçe’ye düzenlenen yürüyüşte İsrail’e tam ambargo talep edildi.

On bine yakın katılımcının yer aldığı yürüyüşün sonunda Aysu Kaya, topluluk adına aşağıdaki açıklamayı okudu:

Soykırımcı İsrail’e “Tam Ambargo” İlan Edilene Dek Her Yer Filistin, Her Yer Direniş!

On yıllardır işgal ve sömürge şartlarında direnen Filistin halkı, bundan tam iki yıl önce, dünyanın en güçlü teknolojisiyle donatılmış işgal ordusunun ablukasında, ölüme terk edildiği Gazze’den tarihin akışını değiştiren bir harekâta imza attı. Direnişin Aksa Tufanı ismini verdiği bu harekât, Filistin halkını yıllardır dünyadan ve birbirinden koparan engelleri yıktı ve Filistin halkının, emperyalizmin kendisine çizdiği kaderi kabul etmeyeceğini, Filistin halkının özgürlük yolunda asla yılmayacağını, her şartta kararlılıkla direneceğini tüm dünyaya gösterdi. Bu beklenmedik hamle, emperyalizmin tam desteğiyle Filistin’i giderek yutmayı planlayan Siyonist rejimin kibrini alaşağı ederken dünyanın tüm sömürülen ve ezilenlerinin özgürlük ve eşitlik umutlarını da yeşertti.

Siyonizm, tufanın yarattığı sarsıcı etkiyi silmek için iki yıldır Gazze’ye binlerce ton bomba attı ve onları destekleyen emperyalist güçler, büyük oranda kendi oluşturdukları uluslararası hukuku dahi hiçe saydı. Siyonist rejim Gazze’yi karadan işgal edip, halkını açlıktan kırmaya çalışırken, bu rejimin en büyük hamisi ve silah tedarikçisi ABD, savaşı durdurma adı altında masaya daha pervasız bir sömürge rejimi öngören yeni planlar ortaya koyuyor. Soykırım saldırılarında bugüne dek doğrudan hayatını kaybedenlerin sayısı 65 bini aşarken abluka nedeniyle açlıktan ölen ve yardıma ulaşmaya çalışırken ölenlerin sayısı 2 bini geçti. İşgal devleti, sonsuz bir şiddetle Gazze’ye saldırıyor ancak Filistinliler de canını dişine takarak direnmeye devam ediyor.

 

Siyonist rejim ve ortakları bu süreçte, sadece Filistin’de değil, bölge ülkelerine karşı da sayısız işgal, saldırı ve savaş suçuna imza attı. Emperyalist güçlerle çıkar ve suç ortaklığı içinde işgalini genişleten bu rejim, Lübnan, Suriye, İran ve Yemen halklarına da saldırarak, bölgemizdeki emperyalist hegemonyanın güçlenmesine de hizmet ediyor.

Gazze’de uygulanan insanlık dışı ablukaya karşı uluslararası kurumların kiminin sessiz kiminin etkisiz kalmasını kabul etmeyen Filistin halkının tüm dünyadaki dostları, Filistin halkının direnişini tüm coğrafyalara taşıyor. İşçiler greve gidiyor, soykırıma yük taşımayı reddediyor; öğrenciler kampüsleri işgal ediyor, yüzlerce aktivist teknelere doldurdukları insani yardımları kendi imkanlarıyla Gazze’ye ulaştırmaya çalışıyor. Irkçı Siyonist rejim ve onu ayakta tutan tüm mekanizmalar, bugün tüm dünya halklarının hedefindedir. Halklar her yerde Siyonizm’in üzerine kararlılıkla yürüyor. Çünkü halklar biliyor ki bu mücadele, tufanın sarstığı dünya düzeninin gideceği yönü de tayin edecek.

Bugün biz de Türkiye’deki Filistin dostları olarak, bu topraklardan soykırıma sağlanan desteğin derhal durdurulması talebiyle bir aradayız. Bu ülkedeki siyasi iktidar her gün Filistin hamaseti yaparken, o sırada kendi topraklarından Siyonist ordunun uçaklarına ve tanklarına petrol taşımaya devam ediyor. Türkiye’deki askeri üsler soykırımcı orduya anlık istihbarat akışını sürdürüyor. İsrail’e gidip gelen gemiler Türkiye limanlarını serbestçe kullanırken bu suç ortaklığını ifşa edenler, devletin baskısına maruz kalarak gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, yargılanıyor. Gazze ablukasını kırmak amacıyla yola çıkan Sumud Filosu’na limanlarını açmayan, saldırı ve tehditler altındayken yanlarında olmayan devletin, gönüllüleri karşılarken döktüğü gibi timsah gözyaşlarına kanmıyoruz, gerçek yaptırımlar görmek istiyoruz. Filistin mücadelesinin ihtiyacı olan gözyaşları değil, Siyonist rejimin beslendiği kaynakların kesilmesidir. Türkiye’deki iktidarı, uluslararası toplantılarda İsrail’e yaptırım ve ambargo çağrıları yapmadan önce kendisinin bu kararları alarak hemen uygulamaya geçmeye çağırıyoruz.

Filistin halkı varlık savaşı verirken, soykırıma destek olunmasını kabul etmiyoruz. Siyonizm’in ve destekçilerinin olduğu her yer Filistin’le dayanışma hareketinin hedefindedir. İsrail’e Tam Ambargo ilan edilene, bu gayrimeşru rejim tecrit edilip ortadan kaldırılana kadar bulunduğumuz her yerde intifada ruhuyla mücadeleyi yükselteceğiz.

Yaşasın nehirden denize özgür Filistin!

FİLİSTİN EYLEM KOMİTESİ

Haberler

Çiftçi-Sen, Filistin’deki Çiftçi Örgütlerine Yönelik Saldırıları Kınadı

Yayınlanma:

-

İşgalci İsrail, El Halil’deki Filistin Tohum Bankasının altyapısını hedef alarak Filistin’in bitki genetik mirasını temsil eden tohum stoklarını yok etti!  ÇİFTÇİ-SEN, İsrail’in Tarım Çalışma Komiteleri Birliğine (UAWC) yönelik saldırısını ve Filistinli köylü örgütü önderlerinin tutuklamasını protesto etti ve Dışişleri Bakanlığından, gözaltına alınan çiftçi/köylü önderlerinin derhâl ve koşulsuz serbest bırakılması hususunda inisiyatif almasını istedi. Konuyla olarak Sendika açıklaması şu şekilde:

1 Aralık’ta İsrail işgal güçlerinin, Dünya çiftçilerinin /köylülerinin enternasyonalist örgütü; La Via Campesina (Çiftçi Yolu) üyesi bir örgüt olan UAWC’nin (Tarım Çalışma Komiteleri Birliği) Ramallah ve Batı Şeria’daki (El Halil) ofislerine baskın düzenledi. Askerî birlikler, çiftçi/köylü ofislerine giden tüm yolları kapattı ve oralara doğru her türlü hareketi engelleyerek tüm bölgeyi ablukaya aldı. UAWC üyelerini binaların içinde gözaltına aldı, onlara şiddet ve aşağılayıcı muamelede bulundu, aramalar yaptı, tesisleri yağmalayıp tahrip etti. Birkaç üye tutuklandı ve şu anda gözaltında tutuluyorlar.

Yapılan baskında bilgisayarlar, sabit diskler, idari dosyalar, finansal belgeler ve lojistik ekipmanlar da dahil olmak üzere tüm ofis malzemeleri imha edildi ve pek çok belgeye el konuldu. Askerler ayrıca, çiftçilerin/köylülerin örgütünün faaliyetlerini felç etmek ve Filistinli tarım topluluklarıyla çalışmalarını susturmak için sistematik bir girişimin parçası olarak ofis mobilyalarını kasıtlı olarak tahrip etti, kapıları kırdı ve ekipmanlara zarar verdi.

1 Aralık 2025 tarihinde işgalci İsrail askerlerinin baskınından sonra Ramallah’taki Tarım İş Komiteleri Birliği genel merkezinde bulunan tabelalar…

Saldırı, özellikle El Halil’deki Filistin Tohum Bankasının altyapısını hedef alarak Filistin’in bitki genetik mirasını temsil eden tohum stoklarını yok etti. Temmuz ayında FAO destekli Tohum Bankasının Tohum Çoğaltma Birimine düzenlenen saldırının ardından, bu yeni saldırı kabul edilemez!

UAWC, uluslararası hukuka tamamen uygun bir şekilde faaliyet göstermektedir ve temel işlevi Filistin’deki çiftçileri desteklemektir. Bu saldırı, İsrail güçlerinin Filistinli sivil toplum örgütlerine ve tarım kurumlarına yönelik eylemlerini yoğunlaştırdığı Batı Şeria’da daha geniş çaplı bir tırmanışın ortasında gerçekleşmektedir. Topraklarına sahip çıkan ve özen gösteren çiftçiler, son aylarda İsrailli yerleşimciler ve işgal güçleri tarafından sistematik olarak hedef alınmaktadır. Bir köylü örgütüne yönelik bu saldırılar, gıda egemenliğini yok etmeyi ve Filistin halkına yönelik soykırıma katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Bu eylem, ordu ve İsrailli yerleşimciler tarafından tarım ürünlerinin, meyve bahçelerinin ve zeytinliklerin sürekli olarak yok edilmesinin bir parçasıdır.

ÇİFTÇİ-SEN Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’nın, tüm tutuklu çiftçi/köylü örgütleri üyelerin derhal ve koşulsuz serbest bırakılmasını talep etmek için İsrail hükümetiyle temasa geçmesini; kötü muameleye, baskıya veya daha fazla sindirmeye maruz kalmayacaklarına dair garanti talep etmesini; ofislere yapılan baskın ve malzemelerin müsadere edilmesi veya imha edilmesiyle ilgili bağımsız bir soruşturma talep etmesini ve diplomatik kanallar aracılığıyla meşru sivil toplum örgütlerine yönelik baskının kabul edilemez olduğunu iletmesini talep eden bir mail göndermiştir.

ÇİFTÇİ-SEN, İsrail’in saldırısını, gıdanın bir silah olarak kullanılmasını protesto etmekte ve Filistinli çiftçilerle/köylülerle dayanışmasını güçlü bir şekilde ifade ederek La Via Campesina bünyesindeki çiftçi/köylü örgütlerinin Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkı ve kurtuluşuna olan bağlılığını yinelemektedir.

Ali Bülent ERDEM       

ÇİFTÇİ-SEN Genel Başkanı   

Adnan ÇOBANOĞLU

ÇİFTÇİ-SEN Genel Örgütlenme Sekreteri

Kaynak: ciftcisen.org

Devamını Okuyun

Haberler

“Dilaver Demirağ’la Anarşizm Atölyesi”nin İkinci Programı Yapıldı

Yayınlanma:

-

Özgür Yazarlar Birliği tarafından düzenlenen “Dilaver Demirağ’la Anarşizm Atölyesi”nin “Anarşi Irmağı: Anarşizmin Tarihi ve Kurucu Kuşak” başlığını taşıyan ikinci programı, 14 Aralık 2025 pazar günü Üsküdar’da yapıldı.

Anarşizmin tarihini ve kurucu kuşağı anlatan Dilaver Demirağ’dan sonra söz alan katılımcılarla devam eden programı, video kaydından takip edebilirsiniz.

Anarşizm Atölyesinin üçüncü programı, “Anarşizm Çeşitleri ve Çağdaş Anarşizm” başlığı altında yapılacak.

Devamını Okuyun

Haberler

Eğitim İlke-Sen: MESEM Gerçeğini Haykıran Gençler Serbest Bırakılmalıdır

Yayınlanma:

-

İş cinayetlerinde katledilen MESEM’li çocuklar için eylem yapan 16 gencin tutuklanması ile ilgili olarak Eğitim İlke-Sen, bir açıklama yayımladı.

Meslekî Eğitim Merkezleri (MESEM) uygulamasının, “meslekî eğitim” kılıfı altında çocukların sermayenin ucuz iş gücü ihtiyacına kurban eden bir mekanizmaya dönüştüğünün savunulduğu açıklamanın tam metni şu şekilde:

İş Cinayetlerindeki Çocuk Ölümlerine İtiraz Etmek Suç Değil, Sorumluluktur!

MESEM Gerçeğini Haykıran Gençler Serbest Bırakılmalıdır!

İstanbul’da, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’i protesto eden 16 öğrencinin tutuklanması kabul edilemez!

EĞİTİM İLKE-SEN olarak sürecin iki boyutuna dikkat çekmek istiyoruz:

– MESEM’ler Bir “Eğitim” Değil, “Çocuk İşçiliği” Sorunudur!

Meslekî Eğitim Merkezleri (MESEM) uygulaması, ne yazık ki “meslekî eğitim” kılıfı altında çocuklarımızı sermayenin ucuz iş gücü ihtiyacına kurban eden bir mekanizmaya dönüşmüştür. Denetimsiz atölyelerde, ağır çalışma koşulları altında, iş güvenliğinden yoksun bir şekilde çalıştırılan çocuklarımız hayatlarını kaybetmekte, sakat kalmaktadır. “Eğitim” adı altında çocukların sömürülmesine ve iş cinayetlerinde yaşamlarını yitirmesine karşı ses çıkarmak, sadece bir hak değil, vicdani bir sorumluluktur!

– Hak Aramak ve Protesto Etmek, En Temel İnsanî Hak ve Sorumluluktur!

Gençlerin, akranlarının yaşam hakkını savunmak ve sorumlulardan hesap sormak amacıyla yaptıkları barışçıl bir protestonun karşılığı tutuklama olamaz. Hukuk; vicdanları yaralayanları korumak için değil, adaleti tesis etmek için vardır. Asıl soruşturulması gerekenler, çocukları güvencesiz çalışma ortamlarına mahkûm edenler, denetim görevini yapmayanlar ve bu ölümlere zemin hazırlayan politikalardır!

Gençlerin, “Çocuklar ölmesin!” çığlığını bastırmak için yargının bir sopa olarak kullanılması kabul edilemez. Bu tutuklamalar, toplumun vicdanında derin yaralar açmakta ve adalet duygusunu zedelemektedir.

Konya’da, MESEM sömürüsüne teslim edilen çocuklarımızdan 15 yaşındaki Berk İvacık’ın cansız bedeni, uzun süre kendisinden haber alınamadıktan sonra av tüfeği ile vurulmuş olarak bulunmuştu. Berk’in; ailesine bıraktığı “Yaşama isteğim kalmadı!” notu, hesaplaşılması gereken kirli düzene karşı sarsıcı bir işaret olarak okunmalıyken haklı ve haysiyetli itirazlar, kolluk ve yargı marifetiyle bastırılmaktadır.

EĞİTİM İLKE-SEN olarak çağrımız şudur:

– MESEM protestosuna katıldıkları gerekçesiyle tutuklanan öğrenciler derhâl serbest bırakılmalıdır.

– Millî Eğitim Bakanlığı; eleştirileri bastırmak yerine, MESEM kapsamında yaşanan çocuk ölümleriyle ilgili gerçekçi, şeffaf ve insan onuruna yakışır adımlar atmalıdır.

– Çocuklarımızı, sermayenin acımasız çarklarına teslim eden politikalara karşı bütün adil ve vicdanlı çevreler yan yana gelmelidir.

EĞİTİM İLKE-SEN YÖNETİM KURULU

Devamını Okuyun

GÜNDEM

0
Would love your thoughts, please comment.x