Connect with us

Videolar

Trabzon’da Zorlu Protestosu: Soykırımcı İsrail’le İlişkilerinizi Kesin!

Yayınlanma:

-

İsrail’in Gazze’de uyguladığı katliam ve soykırım 142 gündür devam ederken Türkiye’de İsrail’i ve onun “yerli ve milli” işbirlikçilerini protestolar devam ediyor.

İsrail’de elektrik santralleri bulunan ve Siyonistlere katliamlar boyunca da elektrik sağlayan Zorlu Holding, bugün (25.02.2024)  Trabzon’un Maraş Caddesi’nde bulunan Zorlu Grand’ın önünde protesto edildi.

Eylemde Alperen Gençosmanoğlu tarafından okunan açıklamanın tam metni şu şekilde:

Bugün 25 Şubat 2024; İsrail’in Gazze’de uyguladığı katliam ve soykırım 142 gündür devam ediyor. Bugün buraya gelmemizin sebebi arkamızda yer alan, Trabzon’un göbeğindeki bu otelin sahibi Zorlu Holding’in, soykırımcı İsrail’deki en büyük Türk yatırımcı olmasıdır. Zorlu Holding, İsrail’deki üç elektrik santraliyle İsrail’in elektriğinin en az yüzde 7’sini üretmeye devam ediyor. Buradan Zorlu’ya işgalci terör devleti İsrail’e sunduğu hizmeti kesme çağrısı yapıyoruz. Biz bu çağrıyı bugün Trabzon’dan yaparken, dün İstanbul’da, önceki gün Ankara’da, sosyal medyada ise Türkiye’nin her yanında tüm kurumlara ve şirketlere aynı çağrı yapılıyor: Soykırımcı İsrail ile ilişkilerinizi kesin!

Soykırımın devam ettiği 142 gün boyunca, İsrail’in Gazze’de katlettiği insan sayısı 30 bine dayandı ve öldürülen insanların üçte ikisi kadınlar ve çocuklar. 13 binden fazla çocuk acımasızca katledildi. Başka bir deyişle son 5 aydır Gazze’de ortalama her gün 90 çocuk öldürülüyor. Gazze, aralıksız olarak havadan ve karadan bombalanıyor, neredeyse bölgenin tamamı harabeye dönüştü. 2,3 milyon insanın yaşadığı Gazze’de 1.9 milyon insan yeniden evlerinden oldu, yaşadıkları bölgeleri terk edip, İsrail’in yönlendirdiği bölgelere kaçmak zorunda kaldılar. Ancak İsrail güvenli bölge olarak gösterdiği yerlere doğru giden insanları yollarda ve gittikleri yeni yerlerde aralıksız şekilde öldürmeye devam etti ve ediyor. Şu an dünyadaki en üst yargı organı olarak görülen Uluslararası Adalet Divanında soykırım ile yargılanan İsrail, buna rağmen katliamlarına hız kesmeden devam ediyor.

Ancak 5 aydır süren bu soykırım sadece bombalarla ve silahlarla yürütülmüyor. İsrail tüm girişlerini abluka altına aldığı, yıllardır bir toplama kampına çevirdiği Gazze’ye elektrik, gıda ve medikal malzemelerin geçişini engelleyerek Filistinlileri en insanlık dışı işkence yöntemleriyle öldürüyor. Sınır kapılarında bekleyen yardım tırları uzun kuyruklar oluştururken, Gazze’de insanlar ve çocuklar açlıktan ölüyor, hayvan yemleri ile yaşamaya çalışıyorlar ve tüm bunlar dünyanın gözü önünde oluyor.

İsrail’in bir diğer işkence ve katliam yöntemi ise Gazze’ye elektrik girişine engel olarak, hastanelerin oksijen ünitelerinin ve makineye bağlı sistemlerinin çalışmaz hale getirilmesidir. Elektriksizlikten dolayı kuvözlerdeki bebekler, yoğun bakımlardaki hareketsiz hastalar, yaralılar boğularak can veriyor.

Maalesef tüm bunlar yaşanırken açıkça soykırım suçu işleyen, devlet terörü yapan İsrail ile dünyanın farklı yerlerinde hâlâ ticaretini, yatırımlarını ve ilişkilerini devam ettirenler var. İsrail’e güç veren de bu! Zorlu Holding de bunlardan biri! Filistinlilerin bir an önce ölmeleri için gıda ve elektrikleri İsrail tarafından kesilirken Zorlu, İsrail’e elektrik üretmeye devam ediyor. Zorlu Holding’e çağrımız şudur; soykırım suçu işleyen İsrail’le ilişkilerinizi kesin, bu suça ortak olmayın. Ülkemizdeki işçilerin emekleri sayesinde elde ettiğiniz sermaye ile Siyonist işgalcilere hizmet etmeyin! Bu soykırımın sona ermesi, hiçbir hukuk ve ahlak kuralı tanımayan katliamların sonlanması için İsrail’e küresel düzeyde boykot, tecrit ve yaptırımlar uygulanması ertelenemez bir zorunluluktur. Türkiye bir an önce İsrail’le devam eden ticaret utancını sonlandırmalıdır!

Dün gece Beraat Kandiliydi ve önümüz mağfiret ve tövbe kapılarının sonuna kadar açıldığı mübarek Ramazan ayıdır. Yanlışta ısrarcı olmayarak Allah’ın gazabını çekecek yollardan dönmek gerekir. Zorlu’ya da bu günlerden nasibini alarak soykırım ve işgal suçu işlemeye devam eden İsrail’deki santrallerini durdurma çağrısı yapıyoruz.

Son olarak dün 24 Şubat Trabzon’un düşman işgalinden kurtuluşunun 106. yıl dönümüydü. Kutlamalar ve anmalar devam ediyor, Rabbimiz ecdadımıza ve bizlere nasip ettiği özgürlüğü en kısa sürede dünyanın farklı yerlerinde baskı ve zulüm altında yaşayan topluluklara da nasip eylesin inşallah. Filistin’deki bu kan, gözyaşı, açlık ve ölüm dolu karanlık günlerin, işgalin en kısa sürede sona ermesi en büyük duamızdır.

Nehirden Denize Özgür Filistin!

Haberler

SAHA EXPO 2024 Fuarına İsrail Ordusunun Tedarikçi Firmalarının Katılması Üsküdar’da Protesto Edildi

Yayınlanma:

-

Eğitim İlke-Sen, Sağlık İlke-Sen, Özgür Yazarlar Birliği ve TOKAD, Üsküdar’da yaptıkları bir eylemle SAHA EXPO 2024 fuarına BAE System gibi İsrail ordusunun tedarikçisi çok sayıda silah sanayii şirketinin katılmasını protesto etti.

Eylem boyunca Türkiye ile İsrail arasında devam eden ticaret ve BTC boru hattı aracılığıyla İsrail’e petrol sevkiyatı eleştirildi.

Eylem, video kaydından takip edilebilir.

 

 

Devamını Okuyun

Haberler

Üsküdar’da Eylem: Petrol Sevkiyatı, Ticaret, Kürecik Radarı İsrail’i Besleyip Koruyor

Yayınlanma:

-

Eğitim İlke-Sen, TOKAD, ÖYB ve Sağlık İlke-Sen, Üsküdar’da düzenledikleri bir eylemle İsrail’le devam eden ticareti, İsrail’e yapılan petrol sevkiyatını, İsrail’i koruyan Kürecik Radarının çalıştırılmasını protesto etti.

Eylem boyunca “Yaşasın Gazze Direnişimiz, Katil İsrail Katil ABD, İsrail’le Ticaret Filistin’e İhanet, Yaşasın Küresel İntifada, Yaşasın Filistin Direnişimiz, İşbirlikçi AKP Hesap Verecek, NATO’dan Çıkılsın Üsler Sökülsün, Kürecik Radarı İsrail’in Kalkanı, Katil Almanya Hesap Verecek” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

Ayrıca eylemde Türkiye ziyaretinde bulunan Almanya cumhurbaşkanı Olaf Scholz da protesto edildi.

Topluluk adına Meryem Karayıl’ın okuduğu açıklamanın tam metni şu şekilde:

Siyonist Katliam Makinesini Besleyip Koruyan Petrol Sevkiyatı ve Ticaret Sürüyor, Kürecik Radarı Çalışıyor!

BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM

Kıymetli arkadaşlar!

Sadece Filistin’i, Gazze’yi ve yine sadece Siyonist işgal rejimini derinden etkilemekle kalmayıp bütün dünyayı sarsan, halkları ve rejimleri bambaşka bir sabaha ve döneme uyandıran Aksâ Tûfanı’nın üzerinden bir yıl geçti.

Yüz binlercesiyle can veren Filistin ve yenilerde ona bir kez daha katılan Lübnan halkları, egemen dünya düzeninin desteğiyle benzersiz katliamlar yapan Siyonist soykırım makinesinin hedefinde benzersiz bir mücadele yürütüyor!

Siyonizm’e ve emperyalizme direnen kardeşlerimiz, önderi-takipçisi demeden birer birer şehit oluyorlar. En son Yahya Sinvar’la insanlığın onur ve haysiyet burcuna dikilen şehadet sancağı, şirk, zulüm ve tuğyanın karşısına dikilme cesaretini kuşananların sarsılmaz imanlarına, azim ve kararlılıklarına emanet edilmiştir!

Filistin Direnişinin Dostları! 

Filistin’de, Gazze’de savaş, işgal, katliam yeni başlamadı. Tam yüz yıldır bu bölge emperyalizmin, Siyonizm’in muhasarası altındadır.

İngilizlerin öncülüğünde Batı Asya’nın/Ortadoğu’nun kalbine bir hançer gibi saplanan, emperyalizmin ileri karakolu olarak konuşlandırılan İsrail’i püskürtmek için Filistin halkı sayısız evlâdını şehit verdi, yerinden yurdundan oldu, işbirlikçilik ve ihanet kıskacında nefessiz kaldı ancak hiçbir güçlük ve zorluğa boyun eğmedi; ilerleyen yaşına rağmen tank ve top atışlarına göğüs geren, son ânında dahî direnişten geri durmayan Yahya Sinvar örneğinde olduğu gibi zalimlere, işgalcilere teslim olmadı! Katledildi, sürüldü, aç ve açıkta kaldı lâkin yılgınlığa düşmedi!

Son bir yıl boyunca katliam ve direniş tarihinin zirvesine şahit olduk. Bütün dünyanın gözleri önünde ve kayda geçirilerek süren bir soykırım ve direniş süreci var. Küçücük bir coğrafyaya sıkıştırılan bir halk, benzersiz bir vâr oluş kavgası veriyor.

Bu vâr oluş kavgasına dünyanın her bir yanından onurlu halklar destek verdi, veriyor. Kendilerini derin bir minnet ve saygıyla andığımız bu insanlar kampüslerde, meydanlarda, cadde ve sokaklarda katliam düzenine karşı seslerini yükselttiler; işbirlikçi rejimlerinin ihanetlerine karşı hakikatin saflarında yer aldılar, hâlâ yılmadan bu mücadelelerine devam ediyorlar. Her biri bizim kardeşimiz ve yoldaşımızdır!

Biz de bu coğrafyada, Türkiye’nin dört bir yanında bu duruşa eşlik etmeye çalıştık. Siyonizm’in bölgedeki köklerini, damarlarını kurutmak için öteden beri dile getirdiğimiz hakikatleri daha bir yüksek sesle haykırmaya çalıştık.

İntifadayı Yükselten Yürekler!

Öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki Siyonist rejim ve onun değişmez destekçisi emperyalizm coğrafyamıza iyice kök salmış, bütün araç ve imkânlarıyla kendilerini muhafaza ve müdafaa edecek, koruyup besleyecek bir düzen kurmuş!

Takdir edersiniz ki işgalci İsrail, bölgesel dayanakları olmadan nefes alamaz, meşruiyet devşiremez! Bütün bu dayanakların ticaretten diplomatik münasebetlere, akademiden istihbarata, savunma sanayinden bilişim teknolojilerine ve şimdi burada hepsini sıralayamayacağımız pek çok alana yayılan anlaşmalarla mümkün olabileceğini biliyoruz.

Şimdi hep birlikte İsrail’i besleyip koruyan işleyişin farklı alanlarda nasıl seyrettiğini hep beraber hatırlayalım:

Öncelikle şuradan başlayalım: Biliyorsunuz Türkiye, İslam dünyasından İsrail’i tanıyan ilk devlet olmuştur. Başta Erdoğan olmak üzere iktidara yakın çevreler İsrail’i soykırımcı, terörist olarak suçlamakta ancak İsrail’i tanıma kararını geri çekme ihtimalinden bile bahsetmemektedirler.

Hâlbuki İsrail’i tanımamak önemli bir samimiyet testidir ve imkânsız değildir. Birleşmiş Milletler üyesi 28 devlet İsrail’i tanımıyor arkadaşlar ve bu ülke halkları açlıktan, yoksulluktan ölmüş değil!

Her fırsatta İsrail’in gözünü Türkiye’ye diktiğini söyleyerek propaganda makinesini durmaksızın çalıştıran aynı merkezlere sormak gerekmez mi? “Madem öyle, peki siz bu işgal devletini neden tanıyorsunuz, tanımakla kalmayıp her türlü münasebeti kuruyorsunuz!

Neden Siyonist cumhurbaşkanını, caddelerini İsrail bayraklarıyla süslediğiniz Ankara’da şaşaalı törenlerle karşılıyorsunuz? Katil Netanyahu ile New York’ta, hem de Aksâ Tûfânı’ndan 15 gün önce heyetler hâlinde buluşup Filistin halkından çalınan doğal gazı pazarlama plânlarını hangi yüzle müzakere ettiniz?”

Evet, Siyonizm’e ve emperyalizme karşı mücadele, sadece Filistin halkının değil de hepimizin yükümlülüğü ise yakıcı gerçeklerle yüzleşmek, Siyonizm’i besleyen merkezlerle kapışmak zorundayız. Bizim sorumluluğumuz öncelikle kendi ülkemizden başlamaktadır yoksa uzaktan direnişe selam göndermek elbette çok kolay ve zahmetsizdir.

Şimdi dönelim yine bir başka can alıcı hususa! Aksâ Tûfânı’ndan bugüne Türkiye ile İsrail arasındaki ticaretin kesilmesi için Filistin dostları sayısız eylem yaptı. İktidar, tepkileri savuşturmak için ticarete önce kısıtlama getirdi, sonra da ticareti tümden yasakladığını ilan etti. Hâl böyleyken zamanla ticaretin durmadığı, hileli yollarla devam ettirildiği ortaya çıktı. Önce üçüncü ülkeler aracılığıyla sürdürülen ticaretin daha sonra ve yoğunluklu olarak Filistin’in adı kullanılarak yapıldığı görüldü

Gazeteci Metin Cihan’ın açık kaynaklardan derlediği ve her biri utanç ve ihanet vesikası olan bilgilere göre resmiyette İsrail’le kesilen ticaret birdenbire makyaj malzemelerinden tutun da çeliğe, kimyasallardan başka diğer tedariklere kadar türlü çeşit ürünlerin güya Filistin’e ihracatı yüzlerce kat artmış durumdadır!  Soykırım savaşı altındaki Filistin birden zenginleşmiş de ithalat patlaması yaşamış gibi!

İşte akıllara ziyan bu arsızlık, başta kendi arazisine yapılan özel gümrük aracılığıyla İsrail’e çelik ihraç eden ve bu yolla doğrudan katliamın destekçisi olan ama yeri geldikçe başta Mehmet Akif Ersoy gibi değerleri istismar etmekten çekinmeyen İÇDAŞ gibi işbirlikçi sermaye grupları tarafından yapılıyor!

Zaten Türkiye-İsrail ekonomik ilişkileri AKP iktidarında geçen yıllarda sürekli büyümüş ve 2002 yılında 1,41 milyar dolar olan ticaret hacmi 2022’de 9 milyar dolara kadar çıkmıştı. Siyonist katliam rejiminin nasıl ve kimler tarafından beslenip palazlandırıldığı bu örneğe göre son derece açık değil midir?

Kardeşlerimiz Gazze’nin kuzeyinde açlık ve Siyonist kuşatma altında direnişi sürdürmeye çalışırken bütün bu tezgâhı dağıtmak elbette boynumuzun borcudur! Bu tezgâhı dağıtmak bu coğrafyada yaşayanlar olarak temel önceliğimizdir! Bu tezgâhı dağıtmak insan ve mü’min olmanın temel şartlarındandır!

Direnişin dostları!

Peki, Siyonizm’i besleyen dayanaklar burada bitiyor mu? Elbette hayır!

Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattından İsrail’in petrol ihtiyacının yarısını karşılayan petrol, akmaya devam ediyor mu? Evet!

AKP iktidarı, binlerce eylemde dile getirilen çağrılara kulak tıkayarak yüz binlerce Filistinlinin katledilmesinde en önemli role sahip petrolün Siyonist katliam makinesine akmasına izin verdi mi? Evet!

Bir ucunu Azerbaycan devlet şirketi SOCAR’ın, diğer ucunu Türkiye Varlık Fonuna bağlı BOTAŞ’ın tuttuğu boru hattı Filistin halkına ölüm ve yıkım taşıdı mı, hâlâ taşımaya devam ediyor mu? Evet!

Şimdi can alıcı sorumuz şudur:

Ülkemiz bütün imkânlarıyla kimi desteklemelidir? Soruyoruz sizlere!

Elbette hepiniz “Tabii ki Filistin halkını!” cevabını vereceksiniz. Buna inancımız tamdır ancak gelin görün ki uygulama, tam olarak bunun aksi istikametindedir. Görüyor ve anlıyoruz ki Siyonist katilleri besleyip Filistin’le ağlayanlar tarafından idare olunuyoruz! Böyle bir iki yüzlülük ne duyuldu ne görüldü!

Bütün bunlar yetmezmiş gibi ABD’nin İncirlik üssü doğrudan bir işgal merkezi olarak İsrail’i koruyor; NATO’nun Kürecik Radarı, İsrail’e kalkan olmaya devam ediyor. Kürecik Radarının İsrail’e sağladığı koruma NATO genel sekreterleri tarafından çok daha önceleri de itiraf edilmişti. ABD öncülüğündeki emperyalist bloğun İsrail’i tahkim ve takviye etmek için nasıl canhıraş bir çaba içinde olduğunu görüyoruz. Kendi kontrollerinde bulunan Anadolu’daki üsler de elbette bu korumanın bir parçası olacaktır.

Gündeme dâir şuna da değinmeden geçmeyelim. Siyonist soykırımın destekçisi ve koruyucusu Almanya’nın cumhurbaşkanı Olaf Scholz dün Türkiye’ye geldi. Siyonistsever bu Nazi artıklarına güçlü bir şekilde hep beraber defol diyoruz!

Emperyalist-Siyonist Saldırganlığın Karşısına Dikilen Kardeşler!

Sıralamaya gayret ettiğimiz bütün bu hakikatler bize ne yapmamız gerektiğini de açıkça söylemektedir!

Filistin’den Lübnan’a, Ortadoğu’nun dört bir yanına uzanan katliam ve işgal şebekesinin dayanaklarını, damarlarını, köklerini Anadolu’dan söküp atmak öncelikli sorumluluğumuzdur.

Öteden beri mücadelemiz bunun içindir! Direnişi buradan kurmalıyız.

İbrahim sûresi 42. ayette buyurulduğu gibi, “Sakın Allah’ı zalimlerin yaptığı şeylerden habersiz sanmayın!” Şüphesiz ki Allah’ın cezalandırması çok çetindir!

Duamız odur ki Rabbimiz bu amacımızda bizi muvaffak eylesin! Her dâim zalimlerin, katillerin, işbirlikçilerin karşısında olmayı nasip etsin!

Mazlum ve mustazafların, hürriyeti gasp edilenlerin yanında durma irademizden geri koymasın!

Yaşasın Küresel İntifada, Yaşasın Zulme Boyun Eğmeyen Direniş!

EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.egitimilkesen.org)

SAĞLIK İLKE-SEN (İlkeli Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.saglikilkesen.org)

TOKAD (Toplumsal Dayanışma, Kültür, Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği, www.tokad.org)

ÖYB (Özgür Yazarlar Birliği, www.ozguryazarlarbirligi.org)

Devamını Okuyun

Videolar

ÖYB’de “Bölgesel ve Küresel Karşılıklarıyla Aksâ Tûfânı Süreci” Paneli Düzenlendi

Yayınlanma:

-

Özgür Yazarlar Birliği (ÖYB), 12 Ekim 2024 cumartesi günü, Aksâ Tûfânı’nın yıl dönümü vesilesiyle “Bölgesel ve Küresel Karşılıklarıyla Aksâ Tûfânı Süreci” başlıklı bir panel düzenledi.

Sacide Uras’ın moderatörlüğünü yaptığı programda Burhan Kavuncu, Ahmet Örs ve Mücahid Sağman, Aksâ Tûfânı sürecinin çok boyutlu etkilerini tartıştılar.

Program, video kaydından izlenebilir.

Devamını Okuyun

GÜNDEM