Connect with us

Haberler

Yeni Göç Rotası: Belarus-Polonya-Almanya

Yayınlanma:

-

Suriye savaşının başlaması ile gündemdeki yerini hiç kaybetmeyen mültecilerin yaşadığı süreçler yeni bir aşama ile batı medyasında, özellikle Alman medyasında, öne çıkan haberler arasında.

Batıya doğru göçün ilk rotası olan Türkiye-Yunanistan-Almanya güzergâhı bir süredir eski hareketliliğini kaybetmiş durumda. Bunun sebebi tabii ki bu göç yolunu durdurmaya dönük ilgili ülkelerin aldığı önlemler ve bu güzergâhta yaşanan trajediler.

Bu sefer çok ilginçtir, yeni rota başlıktan da anlaşılacağı üzere Belarus üzerinden Polonya’ya (AB sınırlarına girip) oradan da Almanya’ya geçmek! Medyadaki haberlere göre Belarus tercihinin sebebi Rus yanlısı lider Alexander Lukaschenko’nun mültecileri batıya karşı koz olarak kullanacağına ilişkin analizler. Lukaschenko’nun bu tutumuna yapancı değiliz, çünkü aynısını biz de Türkiye’de yaşadık. “Kapıları açıp mültecileri göndeririz!” söylemi Türkiye’deki binlerce mültecinin Edirne’ye sınıra akın etmesine sebep olmuştu. Yani mülteciler her iki rotada da siyasal bir araç olarak kullanıldı, kullanılıyor.

Polonya-Belarus sınırından ulaşan son haberlere göre Eylül ayından bu yana binlerce mültecinin ya sınırda olduğu ya da sınırı kaçak yollarla geçtiği yönünde. Alman basınında ana akım medyanın ‘Müslüman göçmenler’ olarak tanımladığı kitle genel olarak Afganistan, Pakistan, Irak ve İran kökenli. Şu anki sınıra Polonya güvenlik güçleri binlerce asker ve polis sevk etmiş durumda. Bunun yanı sıra Polonya sınırına duvar örme seçeceği üzerinde duruluyor. Bir başka ürkütücü gelişme ise bazılarında silah yakalanan aşırı sağcı grupların sınıra göçmen avı için gittiği yönündeki haberler.

Bazı yardım kuruluşları mültecilere temel insani ihtiyaçları götürmeye çalışıyor fakat kendini yavaş yavaş hissettiren soğuklar, sınırlardaki şartları daha da zorlaştıracağa benziyor. Polonya ve Almanya kamuoyunda az da olsa göçmenlere dönük destek mitingleri olsa da siyasal alanda daha çok sınır güvenliği, göç yollarını nasıl kapatılabileceği ve devamında da duvar örme çözümleri konuşuluyor. Dileğimiz, şu an sınırlarda bekleyen çoluk-çocuk genç, yaşlı herkesin güvenli yerlere alınıp temel ihtiyaçlarının karşılanmasıdır.

Haber-Yorum: M. Salih Kaya, Almanya

Tıklayın, yorumlayın
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Haberler

Gazze Eylemleri Sürüyor: Madleen Gemisi Onurumuzdur

Yayınlanma:

-

Gazze’de süregiden Siyonist soykırıma karşı eylemler sürüyor.

Eğitim İlke-Sen, Sağlık İlke-Sen, TOKAD ve ÖYB; Üsküdar sahilde yaptıkları bir yürüyüşle İsrail’le ticârî ilişkilerin kesilmesini, Azerbaycan’dan İsrail’e giden petrolü sevk eden BTC hattı vanalarının kapatılmasını, İsrail’i muhafaza eden Kürecik NATO Radarıyla İncirlik ABD Üssünün sökülmesini istedi ve Gazze ablukasını kırmak için yola çıkan ve içinde birçok ülkeden Filistin dostunun olduğu Madleen gemisini selamladı. Etkinliğin sonunda ise İstanbul Boğazına Madleen gemisini temsilen bir sandal indirildi.

Yürüyüş ve eylem boyunca “Madleen Gemisi Onurumuzdur, Katil İsrail Filistin’den Defol, Soykırıma Değil Direniş’e Ortak Ol, Bakü Ceyhan Hattından Akan Petrol Değil Kan, Durdur Durdur Soykırımı Durdur, İşbirlikçi Aliyev Hesap Verecek, Erdoğan BOTAŞ’ın Vanasını Kapat, İşbirlikçi AKP Hesap Verecek, Nehirden Denize Özgür Filistin, Yaşasın Küresel İntifada, Kürecik’e gideceğiz/Hep beraber hep beraber/ O radarı sökeceğiz/Hep beraber hep beraber/İncirlik’e geçeceğiz/ Hep beraber hep beraber/ Coni’yi def edeceğiz/ Ceyhan’a ulaşacağız/ Hep beraber hep beraber/ Vanayı kapatacağız/ Hep beraber hep beraber, Vanaları kapat/ Hemen derhâl şimdi/ Petrolü sevk etme/ Hemen derhâl şimdi/  Gemileri engelle/ Hemen derhâl şimdi/ Ticareti tümden kes/ Hemen derhâl şimdi/ Üsleri söküp at/ hemen derhâl şimdi, Milyonlar Aç İşgal Altında Yaşasın Küresel İntifada, Altı Yüz Altı Gün Direndik Siyonizm’e Boyun Eğmedik, Yaşasın SOCAR Direnişimiz, Yaşasın Gazze Direnişimiz, Madleen’e Selam Direniş’e Devam” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

SOCAR önündeki nöbet eylemleriyle ilgili olarak söz alan Gülşah Eldemir de nöbet sürecini ve SOCAR’ın soykırımdaki rolünü anlatan bir konuşma yaptı.

(Videoyu kaydını alternatif linkten de izleyebilirsiniz.)

Haber: Şilan Deniz

Topluluk adına Meryem Karayıl’ın okuduğu açıklamanın tam metni ise şu şekilde:

GAZZE’DE SOYKIRIM, 606 GÜNDÜR SÜRÜYOR!

Gazze’deki Siyonist soykırım 600 günü aşkındır devam ediyor. Bir halk, bütün dünyanın gözü önünde 606 gündür katlediliyor.

Emperyalist hâmilerinin desteğiyle iyice şımarıp azgınlaşan Siyonistler, kardeşlerimizi on binlercesiyle katlediyor, diri diri yakıyor, açlıkla öldürüyor ve onlara sürgün üstüne sürgün dayatıyor!

Bütün bunlar, Ortadoğu’daki/Batı Asya’daki işbirlikçi ve hâin rejimlerin sayesinde mümkün olabiliyor!

Onurlu, haysiyetli kişiler ve halklar ise dünyanın pek çok yerinde yılmadan, usanmadan direniyor!

Evet, her yerde direniyoruz. Her yerde intifadanın çağrısını yükseltmek için bu haysiyetli koroya iftiharla katılıyoruz.

Amerika’da direniyoruz, İngiltere’de direniyoruz, Fransa’da direniyoruz, Yunanistan’da direniyoruz, Yemen’de direniyoruz, Lübnan’da direniyoruz, İran’da direniyoruz, Ürdün’de direniyoruz, Türkiye’de direniyoruz!

Burada sayamayacağımız yeryüzünün pek çok noktasında, bir zincirin halkaları olarak, yan yana direniyoruz; “Küresel İntifada” çağrısından güç alarak sokakları, meydanları bırakmıyoruz!

Adana’da büyük şeytan Amerika’nın konsolosluğu önünde direniyoruz, İncirlik üssü önünde direniyoruz, Mersin limanında direniyoruz, Ankara’da BOTAŞ önünde, İsrail ve ABD büyükelçilikleri önünde direniyoruz, Külliye önünde direniyoruz, İstanbul’da Ambarlı ve Haydarpaşa limanlarında, SOCAR önünde direniyoruz, Derince ve Gemlik limanlarında Anadolu’nun dört bir yanında şehir meydanlarında kadın-erkek, genç-yaşlı yan yana, omuz omuza direniyoruz ve direneceğiz; işbirlikçilik ve ihanete karşı hep beraber Direniş’i zafere taşıyacağız!

Kıymetli Filistin dostları!

Bütün amacımız bu soykırımı durdurmak, emperyalizmi ve Siyonizm’i bütün kök ve unsurlarıyla coğrafyamızdan ve bütün bir yeryüzünden söküp atmaktır!

Acil ve öncelikli gündemimiz süregiden bu soykırım tezgâhını dağıtmaktır!

Bunun için önce kendi ülkemizdeki soykırımı besleyen damarları hedef alıyoruz.

Siyonistleri besleyen ticareti hedef alıyoruz!

Soykırım makinesinin devasa vücudunun damarlarında dolaşan kan olan petrolü hedef alıyoruz!

Siyonist katliam örgütünün muhafızları olarak çalışan NATO ve ABD üslerini hedef alıyoruz, almaya da Allah’ın izniyle devam edeceğiz!

Direniş’in yoldaşları!

606 gün boyunca süren katliam ve soykırıma karşı 606 gündür çok boyutlu bir direniş örgütlendi. Egemenler türlü taktiklerle bu direnişi boşa düşürmeye çalıştılar.

AKP iktidarı önce “İsrail’le ticaret koca bir yalan!” dedi, sonra utanma belası “Ticareti kısıtladık!” açıklaması yaptı; seçim kaybedince de ticareti tümden kestiğini ilan etti.

Evet, “olmayan” ticaret önce kısıtlandı, sonra tümden kesildi!

Halkımız bu kadar açık mantık hatasını kavrayamayacak mıdır? Ey iktidar sahipleri, siz bizim aklımızla dalga mı geçiyorsunuz!

Bakınız, İsrail’le ticaretle ilgili olarak size yeni veriler sunalım:

İsrail dünyadan 91,5 milyar dolarlık ürün satın alıyor. Türkiye, 2,8 milyar dolarlık rakamla Çin, ABD, Almanya ve İtalya’dan sonra İsrail’e ihracatta 5. sırada yer alıyor.

İslam ülkeleri arasında ise ilk sırada!

Türkiye, ülkedeki direniş sonucunda, Mayıs 2024’te İsrail’le ‘tüm ticareti’ sonlandırdığını duyurmuşsa da ticaret gemileri durmadı.

Öyle ki İsrail, serbest ticaret bölgelerini kapsamayan bu kararın ardından İzmir ve Mersin serbest ticaret bölgeleri üzerinden Türkiye’yle ticareti sürdürdü.

Ayrıca resmi yasağa rağmen Türkiye-İsrail ticareti Yunanistan gibi ülkeler üzerinden devam etti. Nitekim aynı dönemde Türkiye’nin Yunanistan’a yaptığı ihracat bir ayda 149 milyon dolar artarak 226,3 milyon dolardan 375,8 milyon dolara yükseldi.

Hükümet bütün bu iddiaları yalanlıyor tabii ama hemen yanı başımızdaki İstanbul Boğazından, hem de biz eylem yaparken geçen MAERSK konteynırlarını görmediğimizi, karayollarında cirit atan ZIM tırlarını kayıt altına almadığımızı, Filistin maskesi altında İsrail’e sevkiyatın sürdüğünden habersiz olduğumuzu sanıyor!

Savaş suçlusu olduğu, katliama silah taşıdığı için pek çok ülke limanlarına girmesi yasaklanan ZIM şirketine ait Marla Bull gemisi, İstanbul ve İzmit limanlarına kadar gelebiliyor. Direniş’in dostları olmasa bu katil gemiler kimsenin haberi olmadan bizim limanlarımızdan soykırıma hizmet etmeye devam edecekler! Bütün bunlara izin veren iktidar da Filistin dostu olduğu yalanını pervasızca pazarlamaya devam edecek!

Maalesef yalanın bini bir para ve halkı aldatabileceklerini, propagandalarla hakikatin üzerini örtebileceklerini sanıyorlar!

Size sadece meşhur iki atasözümüzü hatırlatıyoruz: Güneş balçıkla sıvanmaz! Mızrak, çuvala sığmaz!

Kıymetli kardeşler,

Soykırımı besleyen en önemli kalemlerden biri de aylardır protestoların merkezine oturan Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattından İsrail’e sevk edilen kanlı petroldür!

İşbirlikçi Azerbaycan başkanı Aliyev’in “dost ve kardeş” dediği İsrail’e gururla sevk ettiği petrol, Siyonistlerin ihtiyacının çok önemli bir kısmını karşılıyor ve katliam makinesinin damarlarında dolaşan kan olarak onu ayakta tutuyor.

Özlem Zengin gibi isimler varil başına 1 dolar 27 cent aldıklarını ve bununla gurur duyduklarını açıklasalar da diğer yandan direniş dostlarını kandırmak için yaptırımlar ve yükümlülükler nedeniyle petrolü kesemeyeceklerini söylüyor, böylece buradan da bir mağduriyet devşirmeye çalışıyorlar.

Şimdi lütfen şu gerçeğe kulak kesilelim, hükümet de kulak kesilsin, imzaladığı sözleşmelerde ne yazdığını bilmiyorsa belki bizden öğrenir! Şimdi bakınız:

Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) ve BOTAŞ arasında 19/10/2000’de imzalanan sözleşmenin 12. maddesinin 1. fıkrasının 7. bendindeki mücbir sebep itibariyle Uluslararası Adalet Divanı’nın 26 Ocak, 28 Mart, 24 Mayıs tarihli kararlarına dayanarak Türkiye, hiçbir tazminat ödemeden petrol akışını kesme hakkına sahiptir. Yani Türkiye, Filistin meselesinde samimi ise soykırımcı İsrail’e karşı UAD’nin kararları gereğince -hamaset olarak kullandıkları o meşhur ifadeleriyle- bir gece ansızın bu kanlı petrolü kesebilir; bunun karşılığında da hiçbir bedel ödemek zorunda değildir.

Evet, hakikat bu kadar açık ve net iken, vaktiyle Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimini bağımsızlık referandumu nedeniyle “Kerkük-Yumurtalık Petrol boru hattının vanaları bizde, kesersek aç kalırsınız!” diye tehdit eden Erdoğan, Varlık Fonu üzerinden tek sorumlusu olduğu BTC boru hattı vanasını bir türlü kesmiyor!

Buradan, bu 606. Soykırım gününde tekrar sesleniyoruz: Erdoğan, BOTAŞ’ın vanasını kapat!’

Soykırımın, işbirlikçilik ve ihanetin karşısına dikilen vicdanlar!

İncirlik ABD üssü ve Kürecik NATO radarı soykırımcı İsrail’in muhafızlarıdır. Sadece Aksâ Tûfânı sürecinde değil; antiemperyalist cephe, çok uzun yıllar boyunca bu üslerin sökülüp atılması için mücadele verdi, yine o mücadeleyi veriyoruz!

Bu üsleri söküp atmayanların İsrail’in yaptığı soykırıma karşı söyleyecek sözleri yoktur!

Ticareti tümden kesmeyenlerin Siyonist vahşete karşı söyleyecek sözleri yoktur!

Siyonist soykırım makinesine hayat veren petrolün vanalarını kapatmayanların katledilen, aç ve hasta bırakılan on binlerce yavrumuzu anmaya hakları yoktur!

Çok açık ve net bir hakikattir ki ya işbirlikçi olunur ya da Direniş’ten yana saf tutulur! Bunun ortası yoktur!

İstanbul halkı!

Buradan bir kez daha iddia ediyoruz ki biz, İsrail’e akan petrolün vanalarını kapattırır, ticareti tümden kestirir ve üsleri söktürüp attırırsak bölgede ve dünyada büyük bir devrim olur ve Filistin’deki soykırım hemen, derhâl, şimdi durur!

Mücadelemiz işte bu hedefler içindir!

Evet, soykırımın 606. gününde Üsküdar’dan seslendik! Hakikatleri tekrar ve tekrar haykırdık, haykırmaya devam edeceğiz!

Eylemimizin sonunda çok önemli bir seferden bahsedelim arkadaşlar:

“Küresel İntifada” çağrısının cevaplarından biri olarak Gazze ablukasını kırmak için yola çıkan ve içinde birçok ülkeden Filistin dostunun olduğu Madleen gemisi, işgal altındaki Filistin’e, Gazze’ye doğru Akdeniz’de ilerliyor!

Gemide, Greta Thurnberg, “Game of Thrones” oyuncusu Liam Cunningham gibi tanınan Filistin dostları da bulunmaktadır. Vicdan gemisinde olduğu gibi Madleen gemisi de İsrail tarafından tehdit ediliyor.

Biz bütün yüreğimizle Madleen ve onun apak vicdanlarıyla insanlığın ufkuna eşsiz bir örnek olarak asılan yolcularının yanındayız. Ortadoğu’daki rejimlerin maskesini düşüren; emperyalist ve Siyonist saldırganlığa karşı insanlığın yüz akı olan Madleen seferimiz mübarek olsun!

Allah’ın izniyle sonuna kadar Direniş’in yanında saf tutmaya; işbirlikçilik ve ihaneti püskürtmek için mücadele etmeye devam edeceğiz!

EĞİTİM İLKE-SEN                        SAĞLIK İLKE-SEN                             TOKAD                                             ÖYB

Devamını Okuyun

Haberler

İsrail, “Yerinden Etme”yi Psikolojik ve Fiziksel Bir Savaş Taktiği Olarak Kullanıyor

Yayınlanma:

-

İsrail güçleri sistematik olarak ve son dakikalarda yayımladığı yer değiştirme emirlerini bir şiddet aracı olarak kullanmaya devam ederek Gazze Şeridi’ni Filistinliler için gerçek bir yeryüzü cehennemine dönüştürüyor.

Kesintisiz bombardımanlar, insani yardımın neredeyse tamamen engellenmesi ve yerinden edilme emirleri; yüz binlerce insanın hareket etmek zorunda kalması ve giderek daha dar alanlara sıkışıp kalması anlamlarına geliyor.

Sınır Tanımayan Doktorlar (Médecins Sans Frontières-MSF), sürekli alarm durumunun ve yerinden edilme emirlerinin öngörülemezliğinin insanların ruh sağlığı üzerinde yıkıcı sonuçlar doğurduğuna işaret ediyor. Tahliye emirleri yoluyla zorla yerinden etme, derhâl durdurulmalıdır!

MSF Acil Durum Koordinatörü Claire Manera bu durumu, “İsrail güçleri fiziksel ve psikolojik savaş taktikleriyle Gazze’deki Filistinlilerin tüm yaşam imkânlarını yok ediyor. Zorla yerinden etmeler, gidecek başka yeri olmayan Filistin halkına karşı İsrail makam ve güçleri tarafından uygulanan etnik temizlik kampanyasının bir parçasıdır.” diyerek kınadı.

Savaşın başlangıcından bu yana Filistinliler, defalarca tahliye edilmek zorunda kaldı. Pek çok MSF çalışanının da yaşadığı gibi pek çoğu, tekrar tekrar sürüldü!

İsrail’in 18 Mart’ta ateşkesi bozmasından bu yana 31 tahliye emri çıkarmasıyla birlikte tekrarlanan zorunlu göçler Filistinlileri sonu gelmeyen bir acı döngüsüne hapsetti!

19 Mayıs’ta Han Yunus bölgesindeki tek bir seferde verilen büyük ölçekli tahliye emri, şeridin %22’sini kapsadı ve 70’ten fazla MSF çalışanını da etkiledi. 26 Mayıs’taki bir başka tahliye emri ise orta ve güney Gazze’nin %40’ını kapsadı.

MSF’nin lojistik müdürü Omar Alsaqqa, “Meslektaşlarımız çaresiz durumda!” diyor. “Hiç çadır kalmadı ve insanların çadır kurabileceği bir alan da yok zaten. Meslektaşlarım gecenin bir yarısı çocuklarıyla nereye gidebileceklerini sorduklarında onlara nasıl bir cevap vereceğimi bilemiyorum. Hayatta kalmak için seçeneklerimiz gittikçe tükeniyor.

Yerinden edilme emirleri ve halkın girişinin yasak olduğu askeri bölgeler, şu anda Gazze’nin yaklaşık yüzde 80’ini kapsıyor ve Gazze’nin tek bir bölgesi bile saldırılardan masun değil!

26 Mayıs Pazartesi günü MSF ekipleri, Gazze’nin merkezindeki Han Yunus’ta kuruluş tarafından işletilen sağlık merkezinin çok yakınında, tam da insanların hareket etmesi gereken bölgede gerçekleşen bir saldırının ardından 17 hastayı tedavi etti.

Halk bir bölgeyi boşaltıyor ve ardından sözde “güvenli bir yer” bombalanıyor. 18 Mart’tan bu yana yaklaşık 600.000 kişi yeniden yerinden edildi.

Çocuklarımı uyandırdım ve onlara, bulunduğumuz yerden süratle ayrılmamız gerektiğini söyledim. Ağlamaya başladılar. Sırt çantalarını kaptılar. Dehşete düşmüştüm ama kalbimin korkuyla çarptığını hissetmeme rağmen sakin görünmeye çalıştım.” diye anlatıyor MSF idari uzmanı Asmaa Abu Asaker, mahallesinde yerinden edilme emri çıkarıldıktan sonra.

Öngörülemeyen Tehcir Direktifleri

Yerinden etme emirleri, öngörülemez ve çok kısa süreleri kapsayacak biçimde geliyor. Bu işleyiş, hayatı iyice çekilmez hâle sokuyor.

Broşürler, sosyal medya bildirimleri ya da telefon aramaları yoluyla gelen bu emirler; yakın bir saldırı olduğunu bildiriyor ve insanlara eşyalarını toplayıp sığınak aramaları için sınırlı bir süre tanıyor!

İnsanları, çoğu zaman gecenin bir yarısı, gidecek hiçbir yerleri olmadan ve hayatlarını riske atarak defalarca göçe zorlamak, sadece fiziksel bir etki yaratmakla kalmıyor aynı zamanda büyük bir psikolojik hasara da neden oluyor.

Birkaç kez yerinden edilmiş MSF psikoterapisti Sabreen Al-Massani, “Bu sefer eşyalarımı toplamak istemiyorum. Bavul yok, evrak yok, hiçbir şey yok! Nedenini bilmiyorum, belki de zihinsel tutumum yanlış ama evimi tekrar terk etme fikrini sindiremiyorum!” diyor.

Un ve gıda malzemeleri olmadan yeni bir mücadele başladı. Evden işe, işten eve seyreden normal bir hayatım vardı. Birdenbire temel eşyalara, suya, telefonumu şarj edecek bir yere erişimim olmadan zor bir ortamda, başkalarıyla yaşamak durumunda kaldım. Sonra başka bir tahliye emri geldi ve yaşadığımız bölge tümüyle vuruldu!” diye ekliyor Sabreen Al-Massani.

Uyarı Yapılmadan Yapılan Bombalamalar

Yerinden edilme emirleri, Filistinlileri giderek daha küçük alanlara sıkışmaya zorlarken İsrail güçleri de herhangi bir uyarıda bulunmadan saldırılar yapıyor.

9 Nisan’da Gazze’de yedi binadan oluşan bir yerleşim birimini hedef alan bombalı saldırıda 20’den fazla kişi hayatını kaybetti. Ölenler arasında, saldırı sırasında çalışmakta olan ve yakınlarının enkaz altında kaldığını sonradan öğrenen iki MSF çalışanının ailesi de vardı.

Sürekli bir alarm durumundayız; her an yaşadığımız yerden ayrılmamız için bir bildirim alabiliriz. Sıranın bize gelebileceğini düşünmekten geceleri uyuyamıyoruz.” diyen Al-Massani, bunun Filistinlilerin ruh sağlığı üzerindeki etkilerini anlattı.

MSF, İsrail güçlerine Gazze’deki Filistinlileri zorla yerinden etme ve etnik temizlik kampanyasını derhâl durdurma; İsrail’in müttefiklerine de İsrail’e desteklerini sonlandırma ve suç ortaklığını bırakma çağrısında bulunuyor!

Kaynak: msf.org.br

Devamını Okuyun

Haberler

Üsküdar’da Gazze Eylemi: 600 Gün Direndik, Siyonizm’e Geçit Vermedik

Yayınlanma:

-

Gazze’deki soykırım 600 günü doldururken Direniş tarafından küresel eylem çağrıları yapılıyor. EĞİTİM İLKE-SEN, TOKAD, ÖYB ve SAĞLIK İLKE-SEN’in sürdürdüğü nöbet eylemleri bu hafta “Gazze’de Soykırım, 600 Gündür Sürüyor!” temasıyla yapıldı.

Eylem boyunca “Yalan Büyüyor Ticaret Sürüyor, Bakü Ceyhan Hattından Akan Petrol Değil Kan, Siyonist Sermaye Hesap Verecek, Vanaları Kapat Petrolü Kes, Erdoğan BOTAŞ’ın Vanasını Kapat, NATO’dan Çıkılsın Üsler Sökülsün, Soykırıma Değil Direniş’e Ortak Ol, Durdur Durdur Soykırımı Durdur, Katil İsrail Filistin’den Defol, Yaşasın Küresel intifada, Nehirden Denize Özgür Filistin, İsrail’le Ticaret Filistin’e İhanet, Vanaları Kapat-Hemen Derhâl Şimdi, Petrolü Sevketme-Hemen Derhâl Şimdi, Gemileri Engelle-Hemen Derhâl Şimdi, Ticareti Tümden Kes-Hemen Derhâl Şimdi, Üsleri Söküp At-Hemen Derhâl Şimdi, Direniş’i Destekle-Hemen Derhâl Şimdi” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

Topluluk adına Serhat Altın’ın okuduğu açıklamanın tam metni şu şekilde:

600 DAYS OF ISRAELI GENOCIDE IN GAZA!

GAZZE’DE SOYKIRIM, 600 GÜNDÜR SÜRÜYOR!

Gazze’deki Siyonist soykırım 600 gündür devam ediyor. Bir halk, bütün dünyanın gözü önünde 600 gündür katlediliyor.

Emperyalist hâmilerinin desteğiyle iyice şımarıp azgınlaşan Siyonistler, kardeşlerimizi on binlercesiyle katlediyor, diri diri yakıyor, açlıkla öldürüyor ve onlara sürgün üstüne sürgün dayatıyor!

Bütün bunlar, Ortadoğu’daki/Batı Asya’daki işbirlikçi ve hâin rejimlerin sayesinde mümkün olabiliyor!

Onurlu, haysiyetli kişiler ve halklar ise dünyanın pek çok yerinde yılmadan, usanmadan direniyor!

Evet, her yerde direniyoruz. Her yerde intifadanın çağrısını yükseltmek için bu haysiyetli koroya iftiharla katılıyoruz.

Amerika’da direniyoruz, İngiltere’de direniyoruz, Fransa’da direniyoruz, Yunanistan’da direniyoruz, Yemen’de direniyoruz, Lübnan’da direniyoruz, İran’da direniyoruz, Ürdün’de direniyoruz, Türkiye’de direniyoruz!

Burada sayamayacağımız yeryüzünün pek çok noktasında  bir zincirin halkaları olarak, yan yana direniyoruz; “küresel intifada” çağrısından güç alarak sokakları, meydanları bırakmıyoruz!

Adana’da büyük şeytan Amerika’nın konsolosluğu önünde direniyoruz, İncirlik üssü önünde direniyoruz, Mersin limanında direniyoruz, Ankara’da BOTAŞ önünde, İsrail ve ABD büyükelçilikleri önünde direniyoruz, Külliye önünde direniyoruz, İstanbul’da Ambarlı ve Haydarpaşa limanlarında, SOCAR önünde direniyoruz, Anadolu’nun dört bir yanında şehir meydanlarında kadın-erkek, genç-yaşlı yan yana, omuz omuza direniyoruz ve direneceğiz; işbirlikçilik ve ihanete karşı hep beraber Direniş’i zafere taşıyacağız!

Kıymetli Filistin dostları!

Bütün amacımız bu soykırımı durdurmak, emperyalizmi ve Siyonizm’i bütün kök ve unsurlarıyla coğrafyamızdan ve bütün bir yeryüzünden söküp atmaktır!

Acil ve öncelikli gündemimiz süregiden bu soykırım tezgâhını dağıtmaktır!

Bunun için önce kendi ülkemizdeki soykırımı besleyen damarları hedef alıyoruz.

Siyonistleri besleyen ticareti hedef alıyoruz!

Soykırım makinesinin devasa vücudunun damarlarında dolaşan kan olan petrolü hedef alıyoruz!

Siyonist katliam örgütünün muhafızları olarak çalışan NATO ve ABD üslerini hedef alıyoruz, almaya da Allah’ın izniyle devam edeceğiz!

Direniş’in yoldaşları!

600 gün boyunca süren katliam ve soykırıma karşı 600 gündür çok boyutlu bir direniş örgütlendi. Egemenler türlü taktiklerle bu direnişi boşa düşürmeye çalıştılar.

AKP iktidarı önce “İsrail’le ticaret koca bir yalan!” dedi, sonra utanma belası “Ticareti kısıtladık!” açıklaması yaptı; seçim kaybedince de ticareti tümden kestiğini ilan etti.

Evet, “olmayan” ticaret önce kısıtlandı, sonra tümden kesildi!

Halkımız bu kadar açık mantık hatasını kavrayamayacak mıdır? Ey iktidar sahipleri, siz bizim aklımızla dalga mı geçiyorsunuz!

Bakınız, İsrail’le ticaretle ilgili olarak size yeni veriler sunalım:

İsrail dünyadan 91,5 milyar dolarlık ürün satın alıyor. Türkiye, 2,8 milyar dolarlık rakamla Çin, ABD, Almanya ve İtalya’dan sonra İsrail’e ihracatta 5. sırada yer alıyor.

İslam ülkeleri arasında ise ilk sırada!

Türkiye, ülkedeki direniş sonucunda, Mayıs 2024’te İsrail’le ‘tüm ticareti’ sonlandırdığını duyurmuşsa da ticaret gemileri durmadı.

Öyle ki İsrail, serbest ticaret bölgelerini kapsamayan bu kararın ardından İzmir ve Mersin serbest ticaret bölgeleri üzerinden Türkiye’yle ticareti sürdürdü.

Ayrıca resmi yasağa rağmen Türkiye-İsrail ticareti Yunanistan gibi ülkeler üzerinden devam etti. Nitekim aynı dönemde Türkiye’nin Yunanistan’a yaptığı ihracat bir ayda 149 milyon dolar artarak 226,3 milyon dolardan 375,8 milyon dolara yükseldi.

Hükümet bütün bu iddiaları yalanlıyor tabii ama hemen yanı başımızdaki İstanbul Boğazından, hem de biz eylem yaparken geçen MAERSK konteynırlarını görmediğimizi, karayollarında cirit atan ZIM tırlarını kayıt altına almadığımızı, Filistin maskesi altında İsrail’e sevkiyatın sürdüğünden habersiz olduğumuzu sanıyor!

Maalesef yalanın bini bir para ve halkı aldatabileceklerini, propagandalarla hakikatin üzerini örtebileceklerini sanıyorlar!

Size sadece meşhur iki atasözümüzü hatırlatıyoruz: Güneş balçıkla sıvanmaz! Mızrak, çuvala sığmaz!

Kıymetli kardeşler,

Soykırımı besleyen en önemli kalemlerden biri de aylardır protestoların merkezine oturan Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattından İsrail’e sevk edilen kanlı petroldür!

İşbirlikçi Azerbaycan başkanı Aliyev’in “dost ve kardeş” dediği İsrail’e gururla sevk ettiği petrol, Siyonistlerin ihtiyacının çok önemli bir kısmını karşılıyor ve katliam makinesinin damarlarında dolaşan kan olarak onu ayakta tutuyor.

Özlem Zengin gibi isimler varil başına 1 dolar 27 cent aldıklarını ve bununla gurur duyduklarını açıklasalar da diğer yandan direniş dostlarını kandırmak için yaptırımlar ve yükümlülükler nedeniyle petrolü kesemeyeceklerini söylüyor, böylece buradan da bir mağduriyet devşirmeye çalışıyorlar.

Şimdi lütfen şu gerçeğe kulak kesilelim, hükümet de kulak kesilsin, imzaladığı sözleşmelerde ne yazdığını bilmiyorsa belki bizden öğrenir! Şimdi bakınız:

Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) ve BOTAŞ arasında 19/10/2000’de imzalanan sözleşmenin 12. maddesinin 1. fıkrasının 7. bendindeki mücbir sebep itibariyle Uluslararası Adalet Divanı’nın 26 Ocak, 28 Mart, 24 Mayıs tarihli kararlarına dayanarak Türkiye, hiçbir tazminat ödemeden petrol akışını kesme hakkına sahiptir. Yani Türkiye, Filistin meselesinde samimi ise soykırımcı İsrail’e karşı UAD’nin kararları gereğince -hamaset olarak kullandıkları o meşhur ifadeleriyle- bir gece ansızın bu kanlı petrolü kesebilir; bunun karşılığında da hiçbir bedel ödemek zorunda değildir.

Evet, hakikat bu kadar açık ve net iken, vaktiyle Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimini bağımsızlık referandumu nedeniyle “Kerkük-Yumurtalık Petrol boru hattının vanaları bizde, kesersek aç kalırsınız!” diye tehdit eden Erdoğan, Varlık Fonu üzerinden tek sorumlusu olduğu BTC boru hattı vanasını bir türlü kesmiyor!

Buradan, bu 600. Soykırım günlerinde tekrar sesleniyoruz: Erdoğan, BOTAŞ’ın vanasını kapat!’

Soykırımın, işbirlikçilik ve ihanetin karşısına dikilen vicdanlar!

İncirlik ABD üssü ve Kürecik NATO radarı soykırımcı İsrail’in muhafızlarıdır. Sadece Aksâ Tûfânı sürecinde değil; antiemperyalist cephe, çok uzun yıllar boyunca bu üslerin sökülüp atılması için mücadele verdi, yine o mücadeleyi veriyoruz!

Bu üsleri söküp atmayanların İsrail’in yaptığı soykırıma karşı söyleyecek sözleri yoktur!

Ticareti tümden kesmeyenlerin Siyonist vahşete karşı söyleyecek sözleri yoktur!

Siyonist soykırım makinesine hayat veren petrolün vanalarını kapatmayanların katledilen, aç ve hasta bırakılan on binlerce yavrumuzu anmaya hakları yoktur!

Çok açık ve net bir hakikattir ki ya işbirlikçi olunur ya da Direniş’ten yana saf tutulur! Bunun ortası yoktur!

İstanbul halkı!

Buradan bir kez daha iddia ediyoruz ki biz, İsrail’e akan petrolün vanalarını kapattırır, ticareti tümden kestirir ve üsleri söktürüp attırırsak bölgede ve dünyada büyük bir devrim olur ve Filistin’deki soykırım hemen, derhâl, şimdi durur!

Mücadelemiz işte bu hedefler içindir!

Evet, soykırımın 600. gününde Üsküdar’dan seslendik! Hakikatleri tekrar ve tekrar haykırdık.

Allah’ın izniyle sonuna kadar Direniş’in yanında saf tutmaya; işbirlikçilik ve ihaneti püskürtmek için mücadele etmeye devam edeceğiz!

Haber: Şilan Deniz

Devamını Okuyun

GÜNDEM

0
Would love your thoughts, please comment.x