Connect with us

Videolar

Sadece Erzincan-İliç’te Değil; Bütün Bir Anadolu’da Tabiat, Sermayenin Saldırısı Altında!

Yayınlanma:

-

Eğitim İlke-Sen, Sağlık İlke-Sen, TOKAD ve ÖYB, Üsküdar’da “Sadece Erzincan-İliç’te Değil; Bütün Bir Anadolu’da Tabiat, Sermayenin Saldırısı Altında!” temalı bir eylem düzenledi.

Eylem boyunca “Tabiat Ölüyor Sermaye Büyüyor, Kahrolsun Kapitalist Yağma Düzeni, İşçiler Ölüyor Sermaye Büyüyor, Sermayeyi Değil Tabiatı Savun, Sermayenin Değil Rabbimizin Kuluyuz, Siyanür Düzeni Tabiatın Katili, Bütün Anadolu İşgal Altında, Emperyalist Şirketler Anadolu’dan Defolun, Yağmacı AKP Hesap Verecek, Rantı Değil Hayatı Savun, Tabiat Allah’ın Ayetidir, Sömürgeci Sermaye Anadolu’dan Defol” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

Topluluk adına Özgür Yazarlar Birliği başkanı Afra Tek’in okuduğu açıklamanın tam metni şu şekilde:

SADECE ERZİNCAN-İLİÇ’TE DEĞİL; BÜTÜN BİR ANADOLU’DA TABİAT, SERMAYENİN SALDIRISI ALTINDA!

Bismillahirrahmânirrahim

Kıymetli dostlar,

13 Şubat 2024 günü Erzincan’ın İliç ilçesinde işletilen altın madenindeki liç yığınının kaymasıyla yaşanan katliam ve felâket, yüz yüze olduğumuz bir gerçekliği bir kez daha hatırlattı:

Sadece Erzincan İliç’te değil; bütün bir Anadolu’da tabiat, sermayenin saldırısı altındadır!

Evet; herkesin, hepimizin yüzleşmesi gereken çarpıcı, yakıcı hakikat budur!

Modern kapitalist medeniyetin bütün manevi boyutlarından kopardığı ve hakikate götüren büyük bir sembolik değer olmaktan soyutladığı tabiat, bugün yine onun marifetiyle amansız bir saldırı altındadır!

Hâlihazırda ülkede yaşayan kuşaklar olarak 24 Ocak kararlarıyla birlikte önü açılan neoliberalizmin acı meyvelerini tatmaktayız.

Kapitalizmin bu yıkıcı aşamasında insan ve tabiat, alabildiğine yağma ve talana açılmıştır.

Dere ve ormanlarımız, dağ ve ovalarımız yerel ve küresel sermaye tarafından delik deşik edilmiş; su ve topraklarımız siyanürle simgelenen şeytani zehir düzeniyle tümüyle kirletilmiş ve özlerine yabancı kılınmıştır.

Yoksul halkımızın çaresiz evlatları, İliç’teki dokuz işçi kardeşimiz gibi doğrudan; kapitalist hırslarla katledilen coğrafyalarda yaşayan halkımız ise eşlik ettiği zehirlenen tabiatla birlikte zamana yayılan cinayetlere kurban giderken özellikle küresel şirketler geride bir enkaz bırakarak yağmaladıkları Anadolu’dan yüksek kârlarla ülkelerine dönmektedir.

Arkadaşlar,

Meselenin özünü kavrayamayan hiçbir değerlendirme derdimize derman olamayacaktır. Tabiatın hakikatle bağını koparan modern kapitalist medeniyetle düşünsel olarak hesaplaşmak, devamında bu zihniyetin pratik zulümlerine karşı çıkmak zorundayız.

Hakikate düşman sermaye düzeni, dünyanın her bir yanında insan ve tabiata dâir ne varsa ifsat etmek ve çalıp çırpmak için hiçbir fırsatı kaçırmamaktadır.

Küresel sermayenin bekçiliğini yapan ulus devlet organizasyonlarının koruyuculuğunda hiçbir engel tanımadan tabiata saldıran bu yağma ve talan düzenine karşı dikilmek, halkımızı bu şeytani işleyişe karşı uyarmak için meydanlara çıkıyoruz, çıkmaya devam edeceğiz.

Öncelikle şunu hatırlatmalıyız ki Erzincan-İliç; siyanürle toprağımızı, suyumuzu zehirleyen hayata düşman bu müfsit düzenin kendini gösterdiği ilk yer değildir.

Bundan önce pek çok benzeri felâket yaşanmış ancak gözü dönmüş sermaye düzeni bunlardan ibret ve ders alma niyeti taşımadığı, kendisinden de hesap sorulmadığı için insana ve tabiata karşı cinayetlerine devam etmiştir.

İzmir-Kışladağ’da, Bergama’da, Manisa-Gördes ve Yunusemre’de, Artvin-Murgul’da, Balıkesir-Ayvalık’ta, Mersin-Toroslar’da, Kütahya’da benzer felâketleri daha önce yaşadık.

Yakın dönemdeki en büyük yıkım ise 2021 yılında Giresun-Şebinkarahisar’da meydana geldi. Binlerce ton zehirli atık yine siyanür havuzlarından boşalarak aynen Fırat havzasındaki Erzincan-İliç felâketi gibi Kelkit ırmağı üzerinden geniş bereketli alanlara yayıldı, bütün bir geleceği zehirle sarmaladı.

Hayatı savunan kıymetli yürekler,

Geçen yaz mevsimi Akbelen direnişine sahne olmuştu, hepiniz hatırlayacaksınız.

Ormanları, suyu, havayı, dereleri, toprağı, ırmak ve denizleri hırsları için ifsat eden bu gözü dönmüş düzen şu anda Fatsa’da, Erbaa’da, Kaz dağlarında, Dersim’de, Şebinkarahisar’da ve adını sayamadığımız daha nice yerlerde şeytani kazmasını toprağın böğrüne saplıyor, zehirli salyalarıyla kaplı dişlerini tabiatın can evine geçiriyor!

İşte, Erzincan-İliç bu cinayetler serisinin son dışavurumudur!

Anadolu’yu HES’lerle, JES’lerle, maden aramalarıyla delik deşik ettiler!

En vahşi yöntemlerle ve kimseye hesap vermeden, göstermelik rapor ve cezalarla insana, tabiata ve bir bütün hâlinde hayata karşı suç işlediler; hakikate başkaldırarak zulümlerin en büyüğünü gerçekleştirdiler!

Talancı ve yalancı kapitalistler aslında kendileri için artan enerji ihtiyacını herkesin ihtiyacı imiş gibi göstererek ve “temiz enerji” yalanlarıyla bezeyerek bütün propaganda imkânlarıyla ikna çalışmaları yürüttüler.

Yerlilik söyleminin altına gizlemeye çalıştıkları bir işbirlikçi tutumla Anadolu coğrafyasını arsızca küresel şirketlere peşkeş çektiler!

Bu sûretle ülkenin bütün kıyı bucağında sömürgeci heveslerin önünü açtılar.

TEMA vakfının son raporundan hepiniz haberdarsınızdır.

İlgili bakanlıklardan ancak parayla satın alınabilen bilgilere göre memleketin yüzde 60’ı ruhsatlandırılmış maden bölgesi hâline getirilmiş durumdadır arkadaşlar!

Halkına hesap vermeyen, insanların ve tabiatın hâlihazırı ve geleceği hakkında onları yakından ilgilendiren bilgileri yine onlardan saklayan ve bu bilgileri ancak büyük paralar karşılığında özellikle sermaye için hazır tutan sistemi ayrıca not ediyoruz.

Biliyor ve ilan ediyoruz ki bu ancak sömürgeci bir zihniyettir!

AKP iktidarları döneminde yüz binlerce ruhsat verildi.

Yüzlerce yabancı şirket ve onların sayısız yerli ortağı yasal kılıflarla hep beraber tabiatı yağmalamaktadır!

TEMA vakfının az önce bahsettiğimiz raporuna göre canlı tür çeşitliliği bakımından büyük öneme sahip olan “Önemli Doğa Alanlarının” büyük bölümü madencilik faaliyetlerinin tehdidi altındadır.

“Önemli Doğa Alanları”nın yüzde 55’i ihale ruhsat alanlarında, yüzde 40’ı aktif ruhsat alanlarında yer alıyor.

SİT alanlarının yüzde 66’sı maden alanı olarak ruhsatlanmış.

Tarım alanlarının yüzde 41’i aktif ruhsat, yüzde 37’si ihale sahasında kalıyor. Tarım alanlarının sadece yüzde 22’si herhangi bir ruhsat alanına dahil edilmemiş durumda.

Su havzalarının yüzde 31’i aktif ruhsat alanında bulunuyor.

Sermayenin hırslarına karşı tabiatı savunan dostlar,

Rabbimiz A’raf sûresi 56. ayette “İyi bir düzene sokulmuşken yeryüzünde bozgunculuk yapmayın!” uyarısında bulunurken Rum sûresi 41. ayette ise “İnsanların elleriyle yaptıkları yüzünden karada ve denizde fesat çıktı.” buyurmaktadır.

Aynı ayette “Bu şekilde [Allah], belki [doğru yola] geri dönerler diye yaptıklarının bazı [kötü] sonuçlarını onlara tattıracaktır.” diyor ve bize 6 Şubat Maraş depremini, Fukuşima’yı, Çernobil’i ve Erzincan-İliç’i hatırlatıyor.

Kur’an-ı Kerim’deki bu beyanlar sosyolojik ve ekolojik çürüme ve yozlaşma hususunda insana dönük güçlü ikazlardır.

Kapitalist hırsların küreselleştiği ve hayatın her alanına sirayet ettiği bir dönemde bu ifsadın tam karşısında durmak mecburiyetindeyiz.

Hayata, tabiata, insanlara ve âlemlerin Rabbi olan Allah’a karşı bu, öncelikli bir sorumluluğumuzdur.

Sömürgeci sermaye Anadolu’dan defol!

Sermayeyi değil, tabiatı savun!

Anadolu’yu altın ve para hırsınıza teslim etmeyeceğiz!

EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.egitimilkesen.org)

SAĞLIK İLKE-SEN (İlkeli Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.saglikilkesen.org)

TOKAD (Toplumsal Dayanışma, Kültür, Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği, www.tokad.org)

ÖYB (Özgür Yazarlar Birliği, www.ozguryazarlarbirligi.org)

(Topluluk adına, Afra Tek – ÖYB başkanı)                                                                                  

Haberler

Şık Makas Direnişi Sürüyor

Yayınlanma:

-

Eğitim İlke-Sen genel başkanı Ahmet Örs , TOKAD yönetim kurulu üyesi Ahmet Gümüş, Eğitim İlke-Sen Tokat il temsilcisi Yunus Akkoç,  Tokat’ta faaliyet gösteren Şık Makas’ta (CRS Tekstil) ödenmeyen ücretleri, tazminatları ve sendika seçme hakları için direnişe geçen işçilerin çadırını ziyaret etti.

Eğitim İlke-Sen’in bir önceki Tokat temsilcisi Şinasi Uludoğan’ın da hazır bulunduğu ziyarette, direnişteki işçilerle yapılan görüşmeden sonra Ahmet Örs, Türkiye’deki sömürü düzeni ve Şık Makas özelinde bir konuşma yaptı ve direnişe öncülük eden işçilerden Buse Kara’ya verilen ev hapsi cezasındaki keyfîliğe dikkat çekti. Konuşmanın bir bölümü video kaydından takip edilebilir.

Şık Makas işçileri mücadelelerini 16 Kasım 2025 pazar günü Tokat’ta yapacakları miting ile sürdürecekler.

Haber: Furkan Uludoğan

Devamını Okuyun

Haberler

Gazze Eylemleri Devam Ediyor: Ateşkes Sahte, Katliam Gerçek!

Yayınlanma:

-

29 Ekim 2025 Çarşamba günü Üsküdar Mimar Sinan Meydanında Eğitim İlke-Sen, Sağlık İlke-Sen, ÖYB ve TOKAD tarafından düzenlenen bir eylemle Gazze’deki ateşkese rağmen İsrail’in yaptığı katliam ve saldırılar protesto edilirken Trump öncülüğünde yapılan barış ve ateşkes anlaşmasının sahte olduğu vurgusu yapıldı.

“Ateşkes Sahte Katliam Gerçek, Trump’ın Dostları Dostumuz Değil, Katil İsrail Filistin’den Defol, Kahrolsun İşbirlikçi Hainler, İşbirlikçi Rejimler Hesap Verecek, Yaşasın Küresel İntifada, Direniş Sürecek Filistin Özgürleşecek, İhanete Geçit Vermeyeceğiz, Bakü Ceyhan Hattından Akan Petrol Değil Kan, NATO’dan Çıkılsın Üsler Sökülsün, Nehirden Denize Özgür Filistin, İsrail’le Ticaret Filistin’e İhanet, Limanları Siyonizm’e Kapatacağız” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

Topluluk adına Şilan Deniz’in okuduğu açıklamanın tam metni şu şekilde:

Kıymetli arkadaşlar,

İşbirlikçi rejimler, emperyalizmin ve Siyonizm’in durdurulduğu geçidi yıkmak için sözüm ona “barış” adı altında ellerinden gelen hâinliği yapıyor!

İşte ihaneti bir karakter hâline getirenler için rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:

Onlara “Yeryüzünde fesat yaymayın!” denildiğinde “Biz sadece ıslah edicileriz!” diye cevap verirler. Gerçekte onlar fesat saçan kimselerdir, ama bunu (kendileri de) idrak etmezler. (Bakara, 11-12)

Yeryüzünü fitneye, ateşe, zulme boğanlar, bunu da “barış” diye sunanlar ve onlarla iş tutanların tarif edildiği bu ayetler şu anda Gazze’de tecelli ediyor arkadaşlar.

“Ateşkes, barış” diye şov yapan büyük şeytan ABD’nin şefi Trump ve etrafına topladığı işbirlikçiler Direniş’i teslim almanın kendilerince mümkün yollarını inşa ediyorlar. Emperyalizmin koçbaşı, ileri karakolu İsrail’i güvene almanın mel’un plânlarını yapıyorlar!

Filistin dostları!

Gazze’nin yarısından fazlasını Siyonist işgale peşkeş çeken, diğer yarısını da İsrail’in hesap vermeksizin sürdürdüğü soykırımına açmaya devam eden bir anlaşma sürecinden bahsediyoruz!

Elbette bu, bir anlaşma değil; dünyanın irili ufaklı bütün akbabalarının çullandığı küçücük bir coğrafyada boy veren direnişi, umudu boğma operasyonudur.

Kelli felli onca idareci, lider Şarmu’ş-Şeyh’te şarlatan Trump ve firavun Sisi etrafında nasıl bir araya geldi, gördünüz! İşte o toplantı, varılmak istenen yeni dünya düzeninin bir temsilidir.

O toplantıya katılanlar; zalimlerin, emperyalistlerin, küresel şeytanların etrafında saf tutanlar işbirlikçiliği bir siyaset ve vâr oluş biçimi olarak gördüklerini bir kez daha bütün dünyaya ilan etmişlerdir.

O mel’un toplantıyı, o toplantının vizyon ve dayatmalarını reddediyoruz!

Mazlum Filistin halkını, yakılıp yıkılan Gazze şeridini; bağı bahçesi, evi barkı ve Mescid-i Aksâ’sıyla talan edilen Batı Şeria’yı tümden teslim almayı, tarih sahnesinden silmeyi ve Batı Asya’nın coğrafya ve halklarını sindirmeyi amaçlayan bu toplantıyı bütün bileşen ve hedefleriyle reddediyoruz!

Direniş’in yoldaşları,

Sahte ateşkese rağmen Siyonistler yüzlerce Gazzeli kardeşimizi katletti! Dün gece türlü bahanelerle Gazze’de çok sayıda Filistinli, çadırlarında bombalandı, yakılarak öldürüldü.

Gazze şeridinin çok büyük kısmındaki işgallerini bu ateşkes sayesinde daha çok tahkim etme fırsatı bulan Siyonistler karşısında yalnız bırakılan Direniş, büyük ikilemlerle baş başa bırakıldı.

Yıllardır, “Kudüs’ün Özgürlüğü Ümmetin Özgürlüğüdür!” hakikatini meydanlarda yükseltmeye gayret edenler olarak açıklamamızın başındaki tespite dönüp tabloyu netleştirelim:

Emperyalizm; Filistin’i, İslam dünyasını tahakküm altında tutup sömürebilmek için bir kapı, bir geçit, bir üs olarak görüyor. Bu kapı, bu üs sağlama alınırsa bütün bir Batı Asya’yı, bütün İslam halklarını kendisine boyun eğdirebileceğine inanıyor.

Bölgedeki rejimlerin çok büyük kısmı da bu idealde emperyalizmin safında konuşlanmış durumda, işbirlikçilikte adeta birbirleriyle yarışıyorlar.

Bölge halkları olarak bu fotoğrafa bakıp bir karara varmalıyız: Hâli- hazırımız ve istikbalimiz için nasıl bir tercihte bulunmalıyız?

Geleceğimizi muhasara etmek, bütün bir bölgemizi sömürüp yağmalamak, özgürleşme irademizi yok etmek isteyen bu projeye onay verip teslim olmayı mı seçeceğiz yoksa direnişi, intifadayı yükseltip haysiyetimizi, ezilenleri, yoksulları ve hürriyeti gasp edilenleri mı savunacağız!

İntifadanın dostları!

Gazze Direniş’i, emperyalizm ve Siyonizm karşısında bahsettiğimiz o direniş geçidini tutma mücadelesidir. Bu mücadelede Filistin halkı büyük bedeller ödemiştir, ödemeye de devam etmektedir.

Bu büyük, amansız mücadelede İslam dünyası dediğimiz devletler ve onların yöneticilerinin önemli bir kısmı ise doğrudan soykırımcı işgalcilerin yanında saf tutmuştur.

BTC boru hattı, İslam coğrafyasının zenginliklerini işbirlikçi rejimler aracılığıyla İsrail savaş makinesine aktarmaktadır.

İncirlik ABD üssü ve Kürecik NATO radarı, İsrail’i ve bölgedeki emperyalist unsurları korumaya devam etmektedir.

İsrail’le ticaret, iptal kararlarına rağmen alabildiğine devam etmiştir. Sahte ateşkes ortamında, limanlarımızdan İsrail limanlarına sevkiyat yapan gemi trafiği daha da hızlanmıştır.

İsrail saldırganlığının Lübnan’da, İran’da, Yemen’de neler yaptığını; emperyalist fitnenin Sudan’da halklarımızı ne duruma getirdiğini görüyoruz.

Bütün bunlara rağmen emperyalizme, Siyonizm’e verilen bunca desteği sorgulamazsak bütün geçitlerimiz, bütün kapılarımız bir bir düşecektir.

Trump’la dost olmakta yarışan İslam dünyası liderlerinin utanç verici tutumlarını reddediyoruz!

Zillet bizden uzaktır!

Herkes bilip duysun ki sonuna kadar Direniş’in yanındayız; direnen kardeş halklarla yan yana, omuz omuzayız!

Dünyanın dört bir yanında yükselen küresel intifada çağrısının insanlığın kurtuluş umudu olduğuna inanıyoruz ve şu hakikatten asla şüphe etmiyoruz:

Zafer inananlarındır ve zafer yakındır!

Devamını Okuyun

Haberler

Dilaver Demirağ ile Anarşizm Atölyesi (video)

Yayınlanma:

-

Özgür Yazarlar Birliği’nde, “Dilaver Demirağ ile Anarşizm” atölyesi başladı.

Atölyenin ilk programı, “Tanışma-Anarşizme Giriş” başlığı ile 26 Ekim 2025 Pazar günü yapıldı.

Dilaver Demirağ’ın Anarşizm hakkında genel bir çerçeve çizdiği program, katılımcıların katkısıyla devam etti.

Atölyenin ikinci programı “Anarşi Irmağı: Anarşizmin Tarihi ve Kurucu Kuşak”, üçüncü programı “Anarşizm Çeşitleri ve Çağdaş Anarşizm“,  dördüncü programı da  “Dini Anarşizmler” başlıklarıyla yapılacak.

Bir sonraki program 30 Kasım 2025 Pazar günü olacak.

İlk program, video kaydından takip edilebilir.

Devamını Okuyun

GÜNDEM

0
Would love your thoughts, please comment.x