Connect with us

Videolar

Nekbe’nin 75 Yılı: Dönünceye Kadar Direniş

Yayınlanma:

-

İstanbul Fatih’te Nekbe eylemi düzenledi. İlke-Sen ve TOKAD tarafından düzenlenen eylemde İsrail’in katliamları ve işbirlikçi politikalar protesto edildi.

Türkçe ve İngilizce açıklamaların okunduğu eylemde “Siyonistler Yenilecek Direnen Filistin Kazanacak, Katil İsrail Filistin’den Defol, İşbirlikçi AKP Hesap Verecek, Nekbe Sürüyor Direniş Büyüyor, Kahrolsun İsrail, Filistin’de Düşene Dövüşene Bin Selam, Yaşasın Filistin Direnişimiz, Yaşasın Küresel İntifada, İşbirlikçi Rejimler Hesap Verecek” sloganları atıldı, tekbirler getirildi.

Eğitim İlke-Sen başkanı Ahmet Örs’ün açılışında bir konuşma yaptığı eylemde okunan Türkçe ve İngilizce açıklamalar şu şekilde:

İHANET VE İŞBİRLİKÇİLİK KISKACINDA NEKBE’NİN 75 YILI:

DÖNÜNCEYE KADAR DİRENİŞ

 Bismillahirrahmânirrahim

 Arkadaşlar,

Nekbe, yani “Büyük Felâket”in üzerinden tam 75 yıl geçti.

Emperyalizmin ileri karakolu olarak tasarlanan İsrail’in 14 Mayıs 1948’deki bağımsızlık ilanının hemen ertesi günü olan 15 Mayıs, Filistin halkı tarafından “Nekbe Günü” olarak adlandırılmıştır.

Nekbe’yle beraber yüz binlerce Filistinli yerlerinden kopartılıp göç yollarına sürülmüştür.

Emperyalistlerin korumasındaki Siyonistlerin terör yöntemleri tarihi Filistin’in şehir ve köylerini hedef almış, sayısız Filistinli katledilmiştir.

Filistin dostları,

Nekbe, tüm yakıcılığı ile sürmektedir.

75 yıllık işgal, tehcir ve katliam düzeni hız kazanarak devam etmektedir.

Ülkelerinden çok uzaklarda hayata tutunmaya çalışan Filistin halkı; mülteci kamplarında en zor koşullarda vâr olmaya çalışan Filistin halkı; Gazze açık hava hapishanesinde nefes almaya çalışan Filistin halkı; Batı Şeria’da duvarların, kontrol noktalarının, yerleşimci terörünün ve uluslararası yalnızlaştırmanın kıskacında büyük bir direniş gösteren Filistin halkı bütün ezilen halkların umudu, emperyalistlerin ve Siyonistlerin korkulu rüyası olmaya devam ediyor!

Kardeşler,

Bütün boyutlarıyla Ortadoğu’yu baştanbaşa etkileyen ve “Arap Baharı” olarak isimlendirilen süreci müteakiben İsrail işgali ve Filistin direnişi önemsizleştirilmiştir.

Özellikle Siyonist rejimin ABD önderliğindeki emperyalist kampın koruması ve yardımıyla bölge ülkeleriyle “normalleşme” adı altında münasebetler kurması, İslam coğrafyasındaki gâsıp rejimlerin işbirlikçiliğe olan derin arzuları bu sonuca sebebiyet vermiştir.

İşbirlikçi düzenlerin bu tutumu bize yabancı değildir.

Bizler biliyoruz ki Filistin direnişi, kardeş halkların yardım ve duasıyla ihanet ve işbirlikçilik kıskacını elbette aşacaktır.

Direniş yüz akı, işbirlikçilik utançtır!

Her kim işbirlikçilik utancını şeref levhası olarak taşımaya azmederse tarihin, halkların ve Allah’ın karşısında kaybedenlerden olacaktır!

Siyonist işgal şeflerini yüksek protokollerle ülkelerinde ağırlayanların, rekor üstüne rekor kıran ticaretleri devam ettirenlerin, uluslararası pozisyon ve anlaşmalarda emperyalistlerden ve Siyonistlerden yana saf tutanların inanıyoruz ki hesapları pek çetin olacaktır.

Direnişin yoldaşları!

Katil İsrail, Filistin halkının her gün evlerini yıkıyor.

İşgalci İsrail, Filistin halkının kökleri ve coğrafyasıyla bütünlüğünü sembolize eden zeytin ağaçlarını söküyor.

Siyonist İsrail, Filistinli yavruları, gençleri, kadınları her ama her gün katlediyor!

Bu vahşi ırkçı rejim yeni yerleşim yerleri açıyor, yerleşimci terörünü teşvik ediyor.

En aşağılık hırsızlar olarak yerleşimciler, Filistin halkının bütün varlıklarını dünyanın gözünün önünde çalıyor, yağmalıyor.

Dâimî enkaz ve yıkım rejimi İsrail fiili savaş olmaksızın yıl boyunca yüzlerce Filistinliyi öldürürken yüzlercesini tutukluyor, sayısız binayı yıkıyor!

Siyonistlerin son Gazze saldırısında 33 Filistinli şehit olurken 150’si de yaralanmıştır. En az 60 bina ağır hasar görmüş ve 400’e yakın Filistinli evsiz bırakılmıştır.

Filistin dostları,

Ortadoğu’nun kalbine saplanan bir bıçak olan emperyalist ileri karakol Siyonist İsrail’e ve bütün işbirlikçiliklere karşı Nekbe günü vesilesiyle meydanlara çıktık.

Filistin özgürleşene, Filistin’e geri dönüş gerçekleşene, İsrail denen habis ur Filistin’den sökülüp atılana kadar direnişin yanında durmaya ahdettik!

AKP iktidarı boyunca rekor seviyelerde seyreden İsrail-Türkiye ticaretini, Siyonist katillerin Ankara’da en üst düzey protokollerle ağırlanmasını her zaman reddettik, yine güçlü bir şekilde reddediyoruz!

Her zaman bu işbirlikçiliklerin karşısında durmaya, İsrail’i meşrulaştıran politikaları kökünden hedef alıp dağıtmaya kararlıyız.

Bütün vicdanlı insanları bu çizgiye davet ediyoruz.

Yaşasın Filistin direnişimiz!

Yaşasın İntifada!

Şehitlerin yolunu sürdüreceğiz!

Kahrolsun İsrail, kahrolsun ABD!  

EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.egitimilkesen.org)

SAĞLIK İLKE-SEN (İlkeli Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.saglikilkesen.org)

TOKAD (Toplumsal Dayanışma, Kültür, Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği, www.tokad.org)

ÖYB (Özgür Yazarlar Birliği, www.ozguryazarlarbirligi.org)

(Topluluk adına, Nazlı Nesibe Kılıçoğlu)

75 YEARS OF NAKBA IN THE GRIP OF BETRAYAL AND COLLABORATION:

RESISTANCE UNTIL RETURN

Bismillahirrahmânirrahim

It has been exactly 75 years since the Nakba, the Great Catastrophe.

May 15, the day after Israel’s declaration of independence on May 14, 1948, which was designed as an outpost of imperialism, was named “Nakba Day” by the Palestinian people.

Along with the Nakba, hundreds of thousands of Palestinians were uprooted and deported to their migration routes.

The terror methods of the Zionists who are under the protection of the imperialists have targeted the cities and villages of historical Palestine, and countless Palestinians have been massacred.

Friends of Palestine,

The Nakba continues with all its burning.

The 75-year order of occupation, deportation and massacre continues by accelerating.

The Palestinian people, who are trying to hold on to life far away from their country; the Palestinian people trying to survive in the refugee camps in the most difficult conditions; The Palestinian people trying to breathe in an open-air prison in Gaza; The Palestinian people, who have shown great resistance in the West Bank under the grip of walls, checkpoints, settler terror and international isolation, continue to be the hope of all oppressed peoples and the nightmare of imperialists and Zionists!

Following the process called the “Arab Spring”, which affected the Middle East with all its dimensions, the Israeli occupation and Palestinian resistance were trivialized.

In particular, the Zionist regime’s establishment of relations with the countries of the region under the name of “normalization” with the protection and assistance of the USA-led imperialist camp, and the deep desire of the usurper regimes in the Islamic geography for collaborationism led to this result.

This attitude of collaborative regimes is not alien to us.

We know that the Palestinian resistance will surely overcome the grip of betrayal and collaboration with the help and prayers of the brotherly peoples.

Resistance is an honour, collaboration is a shame!

Whoever is determined to carry the shame of collaboration as a badge of honor will be one of the losers in the face of history, peoples and Allah!

 

We believe that those who host the Zionist occupation chiefs in their countries with high protocols, those who maintain record-breaking trade, and those who take sides with the imperialists and Zionists in international positions and agreements, will have a very tough reckoning.

Comrades of the resistance!

Killer Israel is destroying the homes of the Palestinian people every day.

Occupying Israel is uprooting olive trees, which symbolize the unity of the Palestinian people with their roots and geography.

Zionist Israel is killing Palestinian babies, young people and women every day!

This racist regime opens new settlements and encourages settler terror.

As the most despicable thieves, the settlers steal and plunder all the assets of the Palestinian people in front of the world.

In the last Gaza attack of the Zionists, 33 Palestinians were martyred and 150 were injured. At least 60 buildings were badly damaged and close to 400 Palestinians were left homeless.

Israel, the regime of perpetual regime of destruction, kills hundreds of Palestinians, demolishes countless buildings and arrests hundreds of Palestinians throughout the year without actual war.

Friends of Palestine,

We took to the streets on the occasion of the Nakba day against Zionist Israel, the imperialist outpost stuck in the heart of the Middle East, and against all collaborators.

We have vowed to stand by the resistance until Palestine is liberated, a return to Palestine is achieved, and Israel is expelled from Palestine!

We have always rejected the record levels of Israel-Turkey trade during AKP rule, and the hosting of Zionist murderers in Ankara with the highest level protocols!

We are always determined to stand against these collaborations and to root out the policies that legitimize Israel.

We invite all conscientious people to this line.

Long live our Palestinian resistance!

Long live the Intifada!

EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.egitimilkesen.org)

SAĞLIK İLKE-SEN (İlkeli Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.saglikilkesen.org)

TOKAD (Toplumsal Dayanışma, Kültür, Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği, www.tokad.org)

ÖYB (Özgür Yazarlar Birliği, www.ozguryazarlarbirligi.org)

(On behalf of the community, Melike Belkıs Örs)

Tıklayın, yorumlayın

Yorum yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Söyleşiler

Açlık Çoğunluktadır: M. Ali Başaran – Ahmet Örs

Yayınlanma:

-

Sitemiz yazar ve editörlerinden Mehmet Ali Başaran’la Ahmet Örs, “YeniPencere Özel”de yoksulluğu, açlığı, emek sömürüsünü tartıştılar.

Devamını Okuyun

Söyleşiler

Sokak Hayvanları Meselesinin Özü Nedir? M. Ali Başaran – Ahmet Örs

Yayınlanma:

-

Sitemiz yazar ve editörlerinden Mehmet Ali Başaran’la Ahmet Örs, “YeniPencere Özel”de sokak hayvanları meselesini değerlendirdiler.

Devamını Okuyun

Haberler

Üsküdar’da Eylem: Yoksulluk Artıyor, Açlık Derinleşiyor!

Yayınlanma:

-

Eğitim İlke-Sen, Sağlık İlke-Sen, TOKAD ve Özgür Yazarlar Birliği, Üsküdar’da bir eylem düzenleyerek yoksulluk ve açlığı derinleştiren ekonomi politikalarını protesto etti ve “Hakça Bölüşüm, Adil Paylaşım” teklifini paylaştı.

“Yoksulluk Artıyor Açlık Derinleşiyor, Aileler Yoksul Çocuklar Aç, Zam Sömürü Yağma Düzenine Hayır, Asgarî Ücret Köleliktir, Kahrolsun Kapitalist Köle Düzeni, Sermaye Düzeninde Emekliler Aç, Irkçılık Değil Dayanışma, Zulme Karşı Omuz Omuza, Kahrolsun Faizci Sömürü düzeni, Yağma Sürüyor İsraf Büyüyor, İşçiler Ölüyor Sermaye Büyüyor, Esnaf Batıyor Sermaye Büyüyor, Hakça Bölüşüm Adil Paylaşım, Allah Adaleti Emreder, Sermayenin Değil Rabbimizin Kuluyuz” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

Eylemde okunan açıklamanın tam metni şu şekilde:

“ÇÜNKÜ AÇLIK ÇOĞUNLUKTADIR”

ZAM, SÖMÜRÜ, YAĞMA DÜZENİNE HAYIR!

 BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM

Kıymetli arkadaşlar,

Şair Turgut Uyar’ın mısralarıyla karşınızdayız: “Açlık Çoğunluktadır!”

İnsan haysiyet ve onurunun iyice ayaklar altına alındığı zamanlardayız.

Pervasız sömürü düzeni açlığı çoğunluk kılmıştır ki açlık, bir kişiyle sınırlı olsa bile utanç vericidir, asla kabul edilemez!

Farklı araştırmalar gösteriyor ki açlık sınırı 20 bin lira seviyesine ulaşmıştır.

Yoksulluk sınırı ise 60 bin lirayı çoktan geçmiş durumda!

Buna göre dört kişilik bir ailenin hayatta kalabilmesi için en az 20 bin liralık gıdaya erişmesi gerekiyor.

Açlık sınırı denilen çizgi budur, sadece dört kişilik bir ailenin ulaşması gereken gıda ederi!

Elbette ki insanın ihtiyacı sadece gıda değildir.

Soruyoruz size:

İnsan; barınmaya, eğitime, ulaşıma, sağlığa, kültüre ihtiyaç duymaz mı?

Ülke genelinde kiralar 15 bin liradan başlıyor.

Ulaşım masrafları ailelerin belini büküyor.

Anne-babalar, evlatlarını uzak şehirlerdeki üniversitelere göndermekten çekiniyor.

Öğrencilerin barınma sorunu zirveye çıkmış durumda.

Okul kantinlerinden bir tost alıp yiyebilen bir öğrencinin şanslı addedildiği dönemlerden geçiyoruz.

Şehir içi, şehirler arası ulaşım halkımıza adeta hapishane hayatını dayatıyor.

Ekonomik yetersizlikler, halkımızın tedavi imkânlarını ellerinden alarak sağlık sorunlarını derinleştiriyor.

Kültürel ilgiler artık tümüyle lüks kabul ediliyor.

Mesela kitap fiyatları alıp başını gitmiş durumda!

Şimdi size tekrar soruyoruz:

Açlık sadece gıdayla ilgili bir durum mudur?

Barınma, sağlık, ulaşım, eğitim, kültür alanlarındaki açlıktan bahsetmeye bu ülkede sıra bile gelmiyor!

Kıymetli halkımız!

Hâl-i hazırda asgarî ücret, 17 bin 2 lira olarak uygulanıyor.

Açlık sınırı 20 bin, yoksulluk sınırı 65 bin liraya ulaşmış durumda!

Milyonlarca emekçi, kölelik ücreti dediğimiz asgarî ücret karşılığında çalışıyor.

Çok sayıda emekçi kardeşimiz asgarî ücret bile alamıyor.

Çalışma saatleri ise neredeyse tümüyle keyfî uygulamalara tâbi!

Asgarî ücretin, giderek genel geçer ücret olduğunu görüyoruz.

Artık çalışanların ücretleri asgarî ücrete kıyasla belirleniyor.

Asgarî ücret ise bugün itibariyle açlık sınırının tam 3 bin lira altındadır!

Biliyorsunuz, önceki yıllarda asgarî ücret ocak ve temmuz aylarında olmak üzere yılda iki defa artmaktaydı.

Sermaye sahipleri ve AKP iktidarı 2024 itibariyle bu uygulamadan vazgeçerek asgarî ücret artışını sadece Ocak ayı ile sınırlandırdı.

Zaten sene başlarında açlık sınırına neredeyse eşit seviyelerde uygulanmaya başlanan asgarî ücret, şu anda açlık sınırının çok çok altına düşerek eşi benzeri görülmemiş bir köleliğin emekçilere dayatıldığını kanıtlıyor!

“Hakça Üretim ve Bölüşüm, Adil Paylaşım” ilkesini reddederek halkımızı açlık ve sefalete, köleliğe mahkûm eden kapitalist sömürü düzeni bir karabasan gibi hayatlara çökmüştür!

 Arkadaşlar!

Milyonlarca emekli 10-15 bin liralık maaşlarıyla adeta ölümü arar hâle getirilmiştir.

Yıllarca çalışıp didinerek emekli olanlar için hayat artık çekilmez bir işkencedir.

Halkımız açlığın, köleliğin pençesine terk edilmiş, tabiattan ve üretimden kopartılarak bir avuç azgın sermayedarın insafına bırakılmıştır.

2019’da ortalama emekli aylığı en düşük emekli aylığının 2 katı iken 2024’te yüzde 16 fazlasına gerilemiştir.

Tıpkı asgari ücrette olduğu gibi emekli aylıklarını da en dipte eşitlediler.

Şimdi hükûmet en düşük emekli aylıklarını 12 bin lira seviyesine yükselterek sözüm ona lütufta bulunuyor!

12 bin lira onların bir öğün yemek parasıyken bu oranları ailelere bir aylık geçim için teklif ediyorlar!

Böyle bir arsızlık ve utanmazlığı reddediyoruz!

Kıymetli dostlar!

Sermaye sahipleri tarafından mülteci emeği sınırsızca sömürülmektedir.

Egemen dünya düzeni, coğrafyaları talan ederek halkları mültecileştirmektedir.

Yaşama tutunabilmek için oradan oraya savrulan sığınmacıların çaresizliğini kullanan kapitalist zalimler; uzun çalışma saatlerini, zorlu çalışma koşullarını ve çok çok düşük ücretleri güvencesiz ve sosyal haklarından mahrum mülteci emekçilere dayatmaktadır.

Bu insanlık dışı uygulamalar yetmezmiş gibi sığınmacılar, kim oldukları bilinen ırkçı çevrelerin linç girişimlerine maruz kalarak katledilmekte, ev ve iş yerleri yağmalanmaktadır.

Hâlbuki hesap, yerli-sığınmacı demeden hepimizi sömüren yerel ve küresel kapitalist düzenden sorulmalıdır.

Öfke, o sömürücü zalimlere yöneltilmelidir.

En alttaki savunmasız insanlara yapılan saldırılar başka bir zulümdür ve gerçek zalimin işine yarar!

Ezilenler dayanışma içinde olmalı, kendilerini birbirlerine kırdırmak isteyenlere fırsat vermemelidir.

 Emeğin dostları!

Temel ihtiyaç ürünlerine zamlar, TÜİK’in sahte enflasyon verilerinin çok çok ötesindeki yüksek oranlarla gelmektedir.

Kapitalistlerin hizmetindeki siyasal düzenin temsilcisi AKP iktidarı, memleketin bütün kaynaklarını yerel ve küresel sermayeye aktarmak için çırpınmaktadır.

Halkın ve ülkenin sırtından servetine servet katan bu asalak zümre, AKP’nin yüksek faiz cenneti yaptığı Türkiye’de yoksuldan zengine servet transferinin yarattığı sonuçların keyfini sürmektedir.

Bir yandan finansal yağma; diğer yandan neoliberalizmin dağ-taş, nehir-ova, ırmak-göl demeden sınırsız talanına açılarak delik deşik edilen Anadolu coğrafyası bize, azgın sermaye düzeninin fotoğraflarını sunmaktadır.

Halkımız vergi sağanağı altında perişan olurken büyük şirketlerin devâsâ vergi borçları silinmektedir.

Filistin’de katliam yapan İsrail’le ticaret rekor seviyelerde sürdürülerek sermaye ve devlet şirketleri kan ve katliamdan beslenmektedir.

TÜİK verilerine göre 2023 yılı itibariyle Türkiye nüfusunun yüzde 20’sini oluşturan yüksek gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre artarak yüzde 50’ye ulaşmış; en düşük gelire sahip yüzde 20’nin aldığı pay daha da azalarak yüzde 6’nın altına inmiştir.

Necip Fazıl’ın, “Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul;/ Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul./ Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa!” diye tasvir ettiği bu sömürü tezgâhı işte böyle işlemektedir!

 Kıymetli halkımız,

2024 bütçesinden faiz ödemelerine ayrılan pay 1 trilyon 254 milyar liradır.

Bu büyük pay, çoluk çocuk ve yetişkiniyle yoksul halkımızdan çalınarak faiz lobisine ikram edilmiştir.

Bu örnekle kendini gösteren servet transferi bu düzenin karakteridir.

Yüksek enflasyon ve vergi üstüne vergilerle halkı canından bezdiren; sermaye sahiplerinin değil de motokuryelerin gelirine, garsonların bahşişine göz diken bu zam, sömürü, yağma düzenine karşı sesimizi daha çok yükseltmeliyiz.

Siyasetçisi ve sermayedarıyla egemenler zevk ü sefa içinde yaşarken, lüks uçak ve otomobilleriyle keyf ederken doğudan batıya memleketi saran yangınlara müdahale edecek yangın söndürme uçak ve araçları bulunamıyor!

UEFA şampiyonasına giden 613 kişilik kalabalık kafile, hiçbir ülkenin yapmadığı harcamayı halkın kesesinden karşılıyor.

NATO zirvesi için devlet kafilesi ABD’ye 5 uçakla giderken kemer sıkma politikalarının ve tasarruf genelgelerinin sadece yoksul halka dönük olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır!

Bankalar, holdingler büyürken esnaf batıyor, küçük köylü yok oluyor, işçiler her ay yüzlercesiyle iş cinayetlerine kurban gidiyor!

Haysiyet mücadelesi veren dostlar!

Her gün derinleşen, her gün hayatı daha da çekilmez hâle getiren bu düzene mahkûm değiliz!

“Hakça Üretim ve Bölüşüm, Adil Paylaşım” şiârı bizim önerimizdir.

Yeni ve başka bir işleyiş mümkündür.

Tabiatla uyum içinde, kendine ve hakikate yabancılaşmamış, sömürüyü ve kula kulluğu reddeden bir işleyiş Âlemlerin Rabbi Allah’ın emridir.

Ekolojik ve sosyolojik ifsadın karşısına dikilmek ancak bu ilkelerle mümkündür.

Ancak bu ilkeler ülkemizi, halkımızı ve bütün insanlığı bu yağma düzeninden, kölelik sarmalından kurtarabilir.

 Buradan halkımıza sesleniyoruz:

Egemenlerin zam, sömürü, yağma düzenine itiraz edelim!

Hâl-i hazırımızı, geleceğimizi, tabiatımızı yağmalayan; gençlerimizi geleceksiz bırakan; emeklilerimizi ölmüşten beter eden; alın terini değersizleştirip sermayeye peşkeş çeken; çalışırken köleleştirdiği emekçileri iş cinayetleriyle hayattan koparan; halkımızın bir bütün hâlinde yaşam umudunu öldüren zalim düzen, biz itiraz etmezsek daha da pekişecektir.

Bu sömürü çarkını ancak adalet ve eşitliği hedefleyen ıslah mücadelesini yükselterek kırabiliriz.

İnsan onur ve haysiyetini Beled Sûresi 13. ayette “Fekkü Raqabe!-Kölelere Özgürlük” beyanıyla işaret edilen güzergâhı takip edip bu sömürü düzenine “Hayır!” diyerek savunabiliriz.

Şüphesiz ki Allah eşitlik ve adaleti emreder; kötülüğün her çeşidini yasaklar, lânetler!

EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.egitimilkesen.org)

SAĞLIK İLKE-SEN (İlkeli Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.saglikilkesen.org)

TOKAD (Toplumsal Dayanışma, Kültür, Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği, www.tokad.org)

ÖYB (Özgür Yazarlar Birliği, www.ozguryazarlarbirligi.org)

Devamını Okuyun

GÜNDEM