Çiftçi-Sen, 14 Mayıs 2023 seçimleri için bir talepler listesi yayımladı. Çiftçi-Sen’in talepleri küçük köylünün korunması ve gıda egemenliği vurgularına yoğunlaşıyor. Sermayenin tarım tekelinin kırılmasını isteyen Çiftçi-Sen’in talep listesi şu şekilde:
2006 yılında çıkartılan, köylülerin tohumluk ve bunlardan üretilmiş fideleri satmalarını yasaklayan, şirketleri tohumların sahibi haline getiren “Tohumculuk Yasası” kaldırılmalıdır.
Giderayak çıkartılan “Yeni Tarım Kanunu” uygulanmamalıdır ve yürürlükten kaldırılmalıdır.
“Kooperatifler Kanunu” yeniden düzenlenmeli, Kooperatiflerin şirket gibi yönetilmesine yol açan antidemokratik maddeleri ortadan kaldırılmalı, üyelerinin söz ve karar sahibi olduğu demokratik bir yapıya kavuşturacak bir hale getirilmelidir.
Tarım arazilerinde tarımsal üretim yapmayı sıkıntıya sokan, ekolojik dengeyi bozan madencilik faaliyetleri, enerji santralleri, sanayi tesisleri gibi yatırımlar yasaklanmalıdır.
Çiftçileri şirketlere bağlayan, onları kendi toprağında köle/maraba haline getiren ve şirketlerin gıdayı kontrol etmesini hızlandıran “Sözleşmeli üretim” modelinde şirketlerin tek, tek çiftçilerle değil; çiftçilerin örgütleriyle pazarlık ve sözleşme yapması zorunlu hale getirilmeli, zaman içinde de “Sözleşmeli üretim” modelinden tamamen vazgeçilmelidir.
Kamunun malı olan tarım arazileri şirketlerin kullanımına değil, (mülkiyeti kamuda kalması koşuluyla ve tarımsal üretim yaptıkları sürece) tarımsal üretim yapmak isteyen topraksız çiftçilere tahsis edilmelidir.
Özelleştirilen otlak ve meralar tekrar çiftçilerin kullanımına açılmalı, hayvansal üretim ile bitkisel üretimin bağı yeniden kurulmalıdır.
Büyükşehir/Bütünşehir Yasası tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılmalı, Köy Tüzel Kişilikleri yeniden oluşturulmalı ve el konulan mal varlıkları tekrar geri verilmelidir.
Köylerdeki okulların ve sağlık ocaklarının kapatılması köylülerin/çiftçilerin eğitim ve öğretim hakkını, sağlığa erişim hakkını elinden almıştır, köylerdeki okullar ve sağlık ocakları yeniden açılmalıdır.
Ziraat Odalarını siyasi iktidarların kontrol etmesine ve şirket gibi yönetilmesine yardımcı olan “Ziraat Odaları ve Ziraat Odaları Birliği Kanunu” değiştirilmeli, üyelerinin söz ve karar sahibi olacağı şekilde demokratikleştirilerek bağımsız hale getirilmeli, Odalar siyasi iktidarların vesayetinden kurtarılmalıdır.
Merkezi ve yerel yönetimler, küçük çiftçilerin ve tüketicilerin gıda politikalarının biçimlendirilmesinde aktif katılımını sağlayacak mekanizmaları kurarak, “gıda egemenliği”nin inşasında rol oynamalı, gıda krizlerinin ve açlığın kalıcı çözümü için adım atmalıdır.
Bunun için; bir geçiş dönemi programı uygulanmalı, yüksek enerji, kimyasal ve aşırı su kullanımına dayanan, toprağı, suyu kirleten, iklim krizlerinde önemli rol oynayan çiftçileri şirketlere bağımlı hale getiren endüstriyel tarımsal üretimden vazgeçen uygulamalara yer verilmelidir.
Köylülerin ve küçük çiftçilerin topraklarından kopmaması için gerekli destekler verilmeli ama kendi yerel tohumlarıyla ekolojik köylü tarımı yapan çiftçiler daha fazla desteklenmeli, teşvik edilmeli, ürünlerinin pazara erişimi sağlanmalıdır.
Köylülerin/çiftçilerin ve mevsimlik tarım işçilerinin aileleriyle birlikte sosyal güvenceye kavuşturulması için devlet desteği verilmelidir.
Gıdayı serbest piyasaya bırakarak metalaştıran, gıda fiyatlarını bütün dünyada bir avuç küresel şirketin belirlenmesine yol açan, dünyanın her yerindeki köylülerin ve küçük çiftçilerin iflasına neden olan Dünya Ticaret Örgütünden (DTÖ) derhal çıkılmalıdır.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edilen kısa adı “BM Köylü Hakları Deklarasyonu” olan “BM Köylülerin ve Kırsalda Çalışan Diğer İnsanların Hakları Deklarasyonu” (UNDROP) ülkemizde de kabul edilmeli ve iç hukuk haline getirilmelidir.
Dr. Talha İsmail Duman, 26 Kasım 2023 pazar günü Özgür Yazarlar Birliği’nde “Süreç ve Etkileriyle Aksâ Tûfânı” başlıklı bir konuşma yaptı.
Duman, konuşmasının birinci bölümünde Hamas’ın tarihine, düşünce yapısına, süreç içerisinde değişen siyasal pozisyon ve söylemine dâir önemli bilgiler verdi, değerlendirmelerde bulundu.
Eğitim İlke-Sen, TOKAD, ÖYB, Sağlık İlke-Sen “Emperyalist-Siyonist Kuşatma ve Katliama Karşı Somut Adımlar” nöbeti eylemlerinin dördüncüsünü Üsküdar’da yaptı.
Eylemin başında Burhan Kavuncu bir konuşma yaptı. Müslümanların her sahada direnişle birlikte olduğunu vurgulayan Kavuncu, Filistin direnişiyle gurur duyduklarını söyledi.
Eğitim İlke-Sen başkanı Ahmet Örs de İsrail’le yapılan bütün anlaşmaların hemen iptal edilmesini, ekonomik-diplomatik ilişkilerin kesilmesini, İsrail’i koruyan İncirlik üssüyle Kürecik NATO radarının sökülmesini istediklerini söyledi.
Petrol, kimyasal ürünler ve gıda gibi temel malzemeler taşıyan gemilerin Türkiye’den İsrail’e gidip geldiğini, savaşın başından bu yana 300’den fazla geminin bu faaliyet içinde olduğunun tespit edildiğini, boykot yapılacaksa işe buradan başlanılması gerektiğini sözlerine ekleyerek AKP iktidarını eleştirdi.
İncirlik ve Kürecik üslerinin kapatılmasını, NATO’dan çıkılmasını istediklerini belirten Örs, bunları iktidarlar yapmazsa halk olarak kendilerinin yapacağını sözlerine ekledi.
Dünya halklarının ayağa kalktığını, küresel bir vicdan devriminin yaşandığını ifade eden Örs, nöbetlere devam edeceklerini, emperyalist-siyonist vahşetin bütün köklerini Ortadoğu’dan söküp atıncaya kadar herkesin mücadeleye katkı sunması gerektiğini vurguladı.
Eylem boyunca “NATO’dan Çıkılsın Emperyalist Üsler Kapatılsın, Kürecik Radarı İsrail’in Kalkanı, Kürecik Radarı Kapatılsın, İncirlik Üssü Kapatılsın, 9 Milyar Dolarlık Ticaret Kesilsin, İşbirlikçi Rejimler Hesap Verecek, Katil ABD Ortadoğu’dan Defol, İşbirlikçi AKP Hesap Verecek, Katil İsrail Filistin’den Defol, Yaşasın Gazze Direnişimiz, Hamas’a selam Direnişe Devam, Yaşasın Küresel İntifada” sloganları atıldı, tekbir getirildi.
Eğitim İlke-Sen, TOKAD, ÖYB, Sağlık İlke-Sen “Emperyalist-Siyonist Kuşatma ve Katliama Karşı Somut Adımlar” nöbeti eylemlerinin üçüncüsünü Tokat’ta yaptı.
Şehitler Anıtı önünde yapılan eylemde konuşan Eğitim İlke-Sen başkanı Ahmet Örs İsrail’le yapılan bütün anlaşmaların hemen iptal edilmesini, ekonomik-diplomatik ilişkilerin kesilmesini, İsrail’i koruyan İncirlik üssüyle Kürecik Nato radarının sökülmesini istediklerini söyledi.
Petrol, kimyasal ürünler ve gıda gibi temel malzemeler taşıyan gemilerin Türkiye’den İsrail’e gidip geldiğini, savaşın başından bu yana 250’den fazla geminin bu faaliyet içinde olduğunun tespit edildiğini, boykot yapılacaksa işe buradan başlanılması gerektiğini sözlerine ekleyerek AKP iktidarını eleştirdi.
İncirlik gibi üslere dönük eylemlerin oldubittiye getirilerek günü kurtarmaya matuf yapılmasının meselenin ciddiyetine zarar verdiğini; haftalar ve aylar sürecek kuşatma eylemlerinin, batıda örnekleri görüldüğü üzere sendikaların, işçi sınıfının gemilerin yük indirip bindirme işlemlerini engelleme eylemlerinin tesirli olacağını belirtti.
Dünya halklarının ayağa kalktığını, küresel bir vicdan devriminin yaşandığını ifade eden Örs, nöbetlere devam edeceklerini, emperyalist-siyonist vahşetin bütün köklerini Ortadoğu’dan söküp atıncaya kadar herkesin mücadeleye katkı sunması gerektiğini vurguladı.
Eylem boyunca “NATO’dan Çıkılsın Emperyalist Üsler Kapatılsın, Kürecik Radarı İsrail’in Kalkanı, Kürecik Radarı Kapatılsın, İncirlik Üssü Kapatılsın, 9 Milyar Dolarlık Ticaret Kesilsin, İşbirlikçi Rejimler Hesap Verecek, Katil ABD Ortadoğu’dan Defol, İşbirlikçi AKP Hesap Verecek, Katil İsrail Filistin’den Defol, Yaşasın Gazze Direnişimiz, Hamas’a selam Direnişe Devam, Yaşasın Küresel İntifada” sloganları atıldı, tekbir getirildi.