Haberler
Türkiye, Filistin İçin Elinden Gelen Her Şeyi Yapıyor mu? – Daniel Thorpe & Alparslan Aydın

Kalabalık bir mahkeme salonunda sanıklar bir sıra hâlinde oturuyor; çoğunun başında Filistin kefiyesi var.
İddianame, sanıkları “Filistin’e özgürlük!” ve “Nehirden denize, özgür Filistin!” gibi sloganlar atmak da dâhil olmak üzere çeşitli “suçlarla” itham ediyor.
Gelgelelim burası, Filistin halkını savunanların baskıya uğradığı Almanya, Britanya ya da Amerika Birleşik Devletleri değil!
Burası, Gazze’deki soykırımı en yüksek sesle kınayan ülkelerden biri olan ve kendisini “Filistinlilerin sesi” olarak tanımlayan bir cumhurbaşkanına sahip olan Türkiye!
Burada bile herkes, dilediği gibi ve dilediği yerde “Filistin’e özgürlük!” diyemiyor.
Duruşmalar, mayıs ve eylül aylarında yapıldı, bir sonraki duruşma ise gelecek yıl şubat ayında olacak. Şeyma Yıldırım ve diğer sekiz sanık, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyor.

Şeyma Yıldırım, hükümetin Filistinliler için yeterince çaba göstermediğine emin. (Daniel Thorpe & Alparslan Aydın)
“Bizi beraat ettirmek zorunda olduklarını biliyorlar!” diyor sanıklardan biri olan Şeyma Yıldırım, mayıs ayındaki duruşmadan çıkarken.
“Ortada kanıtlanacak bir şey yok. Zaten neyle suçlanıyorsak hepsini yaptığımızı kabul ediyoruz.” diye ekliyor. “Burada suç olan nedir? Davayı sürekli erteliyorlar. Bu bizim dokuzuncu mahkememiz. Bizi böyle cezalandırmaya çalışıyorlar.”
Türkiye’nin, 7 Ekim 2023’teki Aksâ Tûfânı’na ve İsrail’in Gazze’ye yönelik barbarca saldırısına ilk tepkisi, şaşırtıcı biçimde temkinliydi. HAMAS ile İsrail arasında arabuluculuk rolü üstlenmeyi hedefleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, genellikle sert olan söylemini sınırlı tuttu. Bu rolü Katar ve Mısır üstlendikten sonra Ankara, söylemini sertleştirdi.
2024’ün başlarına gelindiğinde, Erdoğan ve iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Türkiye’nin İsrail ile sürdürdüğü ticaret nedeniyle ülke içinde sert eleştirilerle karşı karşıya kaldı. Aynı yılın mayıs ayında ise Türk hükümeti, tüm ithalat ve ihracatın tamamen durdurulduğunu açıkladı. Buna rağmen, bazı ticari ilişkiler bugün hâlâ devam ediyor.
Yıldırım, önceleri siyasetle, aktivizmle ilgilenmiyordu. Eylemlere 7 Ekim 2023’ten sonra katılmaya başladı.
“Çok geçmeden sadece eylemlere katılmanın yeterli olmayacağını fark ettim.” dedi The Electronic Intifada’ya.
“Sadece slogan atıyorduk. Bu kadar barışçıl protestodan sonra Filistin’deki durumu değiştirebilecek bir şeyler yapmamız gerektiğini anladım!”
Hükümetin düzenlediği büyük Filistin yürüyüşlere katılmak yerine Yıldırım, hükümet politikalarını eleştiren daha radikal protestolara katıldı.
Bu tür eylemlerin en öne çıkan organizatörü, İngiltere’deki Palestine Action hareketinden ilham alan “Filistin İçin 1000 Genç” adlı aktivist gruptu.
Grubun talepleri arasında İsrail büyükelçiliğinin kapatılması ile ABD ve NATO güçlerinin Türkiye’den çıkarılması yer alıyor. Eylemlerinde sıkça “Katil İsrail, işbirlikçi AKP” gibi sloganlar atılıyor.
Grubun çeşitli üyeleri arasında komünist öğrencilerden tutun da hükümete muhalif, anti-kapitalist Müslümanlara kadar birçok farklı kesimden aktivist bulunuyor. İş yerleri ya da limanlar önünde yapılan protestolarda Türk çevik kuvveti göstericileri sık sık gözaltına aldı ya da biber gazıyla dağıttı.
Bu protestolar hükümeti açıkça rahatsız etti. Hem yurtiçinde hem yurtdışında Müslümanların haklarını savunmak, neredeyse çeyrek asırdır iktidarda olan AKP’nin temel sloganlarından biri olmuştu. Kefiyeye sarınmış başörtülü genç kadınların, Filistin bayrağı sallarken polis tarafından kelepçelenerek itilip kakıldığı görüntüler ise özellikle sarsıcı bir etki yarattı.
İsrail’e giden petrol Türkiye’den geçiyor
Azerbaycan, hem Türkiye’nin hem de İsrail’in yakın bir müttefikidir.
İsrail’in petrolünün yaklaşık yüzde 30’u, Azerbaycan’ın devlet petrol şirketi SOCAR’dan, Türkiye üzerinden geçen Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) boru hattı aracılığıyla temin ediliyor. Bu da Türkiye’yi, söz konusu soykırım uygulayan devletin başlıca tedarikçilerinden biri hâline getiriyor.
Ankara; uluslararası anlaşmaların Türkiye’nin bu boru hattındaki petrol akışına müdahale etmesine veya petrolün varış noktasını belirlemesine izin vermediğini iddia ediyor ve aksi takdirde Türkiye’nin ciddi miktarda maddi tazminatla karşı karşıya kalabileceğini savunuyor.
Buna karşın 1948 Soykırım Sözleşmesi’ne taraf bir ülke olarak Türkiye’nin soykırımı önleme ve cezalandırma konusundaki uluslararası yükümlülüğünün, söz konusu sözleşme yükümlülüklerinin önüne geçebileceği pekâlâ ileri sürülebilir.
Her durumda muârızlar, Ankara’nın İsrail ile süregiden petrol ticaretini savunma gerekçelerine ikna olmuş değil.
2024 Mayıs ayında Yıldırım, SOCAR’ın İstanbul ofisi önünde düzenlenen “Filistin İçin 1000 Genç” protestosuna katıldı. (Çevirenin notu: Söz konusu protesto, Direniş Çadırı ile FİBG ortak eylemidir.)
“Bu şirketin (SOCAR) soykırıma ortak olduğunu fark ettik!” diyor Şeyma Yıldırım.
Yıldırım’a göre protesto giderek büyüdü, kapılar kırıldı ve eylemciler binayı kırmızı renkle boyaladı.
Yıldırım, şirketin ofislerini koruyan çevik kuvvet polislerinin eşyaları arasında SOCAR logosu taşıyan hediye paketleri gördüğünü iddia ediyor.
Ertesi gün (1 Haziran 2024’te) polis, Yıldırım’ın evine baskın düzenledi ve böylece kendisi, ilk kez gözaltına alındı.

Şeyma Yıldırım, 17 Mayıs 2025’te tarihinde yapılan bir Gazze’yle dayanışma eyleminde. (Daniel Thorpe & Alparslan Aydın)
Muhalefet
Diğer yandan birçok muhalif politikacı da Azerbaycan petrolünün Türkiye üzerinden İsrail’e satılmasını eleştiriyor.
Suat Kılıç, bir zamanlar Erdoğan’ın yakın müttefikiydi ve bakanlık yapmıştı ancak daha sonra istifa ederek muhalefette yer alan İslamcı Yeniden Refah Partisi’ne (YRP) katıldı.
YRP’nin, hükümetin Filistin politikalarına yönelik sert eleştirileri, 2024 yerel seçimlerinde partinin, AKP’nin bazı kalelerinde zafer kazanmasında etkili olmuş görünüyor.
Ankara’daki ofisinde The Electronic Intifada’ya, “Eğer İsrail savaş uçakları, Türkiye üzerinden satılan Azerbaycan petrolü sayesinde uçuyorsa, bu durumda hepimiz bu suça ortak oluyoruz.” diyor Kılıç.
Suat Kılıç ayrıca, demir ve çimento dâhil olmak üzere bazı malların hâlâ Türkiye’den İsrail’e ihraç edildiğini ancak bunların Filistin Yönetimine satılıyormuş gibi gösterildiğini iddia ediyor. Türkiye, bu durumu sınırlayacağını iddia ettiği bazı önlemler alsa da bu açık kapı, tamamen kapanmış değil.
“Kâğıt üzerinde mallar Filistin’e gidiyor fakat İsrail’e ulaştıklarında nihâî varış noktasının işgalci İsrail olduğunu görüyorsunuz.” diyor Kılıç.
Yine Kılıç, partisi iktidara gelirse İsrail’e yapılan tüm ihracatı derhâl durduracaklarını ve ülkedeki NATO üslerini kapatacaklarını iddia ediyor. Bununla birlikte şu anda partinin oy oranı yalnızca yüzde 4 ilâ 7 arasında geziniyor.
Son yerel seçimlerde iktidardaki AKP’den daha fazla oy alan ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) de kendini, hükümetten daha Filistin yanlısı bir konumda göstermeye çalışıyor.
Nisan ayında CHP, İstanbul’da Filistin için bir protesto tertip etti fakat yürüyüş, polis tarafından engellendi. Parti, bu durumu önceden tahmin etmişti zira muhalefet gruplarının yıllardır herhangi bir nedenle şehir merkezinde protesto yapmalarına izin verilmiyor.
Bazı çevreler, CHP’nin Filistin konusundaki söylemini samimiyetsiz ve iç politikaya yönelik bir adım olarak görüyor. Durumu daha da kötüleştiren şey ise partinin yükselen yıldızı ve cumhurbaşkanı adayı olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun HAMAS’ı “terör örgütü” olarak nitelendirmesi oldu.
Bu açıklama kamuoyunda iyi karşılanmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise HAMAS’ı, 1920’lerde ülkeyi yabancı işgâle karşı savunan Kuva-yı Milliye’ye benzetiyor.
CHP’nin dış ilişkiler sözcüsü İlhan Uzgel, The Electronic Intifada’ya “Bu konuda çok çaba gösterdik. Gittiğimiz her yerde Filistin meselesini gündeme taşımaya çalışıyoruz.” dese de partisinin bu konudaki eleştirilerine yanıt vermekten ya da somut örnekler sunmaktan kaçınıyor.

CHP Genel Başkan Yardımcısı İlhan Uzgel (birgun.net)
Yılmamış
Gözaltına alınmak, Yıldırım’ı yıldırmadı.
2024 Haziran ayında serbest bırakıldıktan kısa süre sonra Erdoğan’ın konuşma yaptığı bir etkinlik sırasında düzenlenen başka bir protestoya katıldı.
Cumhurbaşkanı kalabalığa hitap ederken Yıldırım, ayağa kalkıp “Sayın Cumhurbaşkanı, neden Azerbaycan petrolü ülkemizden geçiyor?” diye seslendi. Güvenlik görevlileri hemen üzerine çullanıp onu dışarı sürükledi.
Birkaç gün karakolda tutulduktan sonra Yıldırım, cezaevine gönderildi.
Bir hafta sonra, “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “izinsiz gösteri” suçlamalarıyla yargılanmak üzere tutuksuz yargılanmak kaydıyla serbest bırakıldı. Hâl-i hazırda hakkında açılmış dört dava bulunuyor ve yurtdışına çıkış yasağı var.
“Şu anda büyük bir ikiyüzlülük yaşanıyor.” diyor Yıldırım.
“Türkiye’deki Filistin yanlısı insanlar, ülkemizin bu soykırıma ortak olduğunu fark etmiyor. Türkiye, BTC boru hattı üzerinden İsrail’e petrol sattığında varil başına 1,27 dolar kazanıyor!” diyor.
Cezalandırılma korkusu
29 Ağustos’ta Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Meclis’te yaptığı konuşmada İsrail ile tüm ticari ilişkilerin kesildiğini ve Türkiye hava sahasının İsrail uçaklarına kapatıldığını açıkladı.
Fidan, “İsrail ile ticari ilişkilerini tamamen kesen başka bir ülke yok!” diye eklerken BTC boru hattından hiç bahsetmedi.
Hava sahasının kapatıldığına ilişkin açıklama manşetlere taşınırken Türk yetkililer, kısa bir süre sonra bunun yalnızca resmî İsrail uçuşlarını ve silah ya da mühimmat taşıyan uçakları kapsadığını, ticarî uçuşların ise bundan etkilenmeyeceğini açıkladılar.
Ayrıca yeni kısıtlamalar, üçüncü ülkelere ait gemilerin Türkiye’den İsrail’e petrol taşımasını da yasaklamıyor gibi görünüyor.
Filistinli öğrenci ve aktivist Leila, Erdoğan’ın “Filistinlilerin sesi biziz!” iddiasına yanıt olarak The Electronic Intifada’ya, “Filistin halkının tek sesi, bizzat Filistin halkının kendisidir!” diye konuştu.

Leila, Türk makamlarından gelebilecek olası tepkilerden korktuğu için gerçek adının kullanılmamasını istedi. (Daniel Thorpe & Alparslan Aydın)
“Elbette sınır dışı edilmekten korkuyorum fakat bu korku, beni konuşmaktan alıkoymuyor.” diye ekliyor.
“Türk halkının ve hükümetinin desteği, sembolik sloganların ötesine geçmeli.” diyor Leila ve “Boykot, ticareti durdurma ve Siyonistlere askerî desteği kesme” talepli eylem çağrılarında bulunuyor.
Soykırımın başlamasından iki yıl sonra bile birçok kişi, Türkiye’nin bu katliamı durdurmak için hâlâ çok daha fazlasını yapabileceğini düşünüyor.
Daniel Thorpe, Türkiye ve Doğu Avrupa’da siyaset ve ekonomi üzerine haber yapan İstanbul merkezli bir gazetecidir.
Alparslan Aydın ise Agence France-Presse (AFP) için çalışan bir Türk video muhabiridir.
KAYNAK:
The Electronic Intifada, 6 October 2025