Connect with us

Haberler

Üsküdar’da “Açlık Çoğunluktadır” Eylemi

Yayınlanma:

-

Eğitim İlke-Sen, TOKAD, Özgür Yazarlar Birliği ve Sağlık İlke-Sen, 23 Haziran 2024 Pazar günü Üsküdar’da “Açlık Çoğunluktadır: Zam, Sömürü, Yağma Düzenine Hayır” temalı bir eylem düzenleyerek ekonomi politikalarını protesto etti ve “hakça bölüşüm adil paylaşım” çağrısı yaparak sömürü mevcut uygulamalara karşı halkı mücadeleye davet etti.

Eylem boyunca “Asgari Ücret Köleliktir, Emekçiler Köle Olmayacak, Zam Sömürü Yağma Düzenine Hayır, Sermayenin Değil Rabbimizin Kuluyuz, Hakça Bölüşüm Adil Paylaşım, Yoksulluk Sürüyor Açlık Derinleşiyor, Aileler Yoksul Öğrenciler Aç, Kahrolsun Kapitalist Yağma Düzeni” gibi sloganlar atıldı, tekbir getirildi.

Topluluk adına Berke Kahraman’ın okuduğu açıklamanın tam metni şu şekilde:

“ÇÜNKÜ AÇLIK ÇOĞUNLUKTADIR”

ZAM, SÖMÜRÜ, YAĞMA DÜZENİNE HAYIR!

BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM

Kıymetli arkadaşlar,

Şair Turgut Uyar’ın mısralarıyla karşınızdayız: “Açlık Çoğunluktadır!”

İnsan haysiyet ve onurunun iyice ayaklar altına alındığı zamanlardayız.

Pervasız sömürü düzeni açlığı çoğunluk kılmıştır ki açlık, bir kişiyle sınırlı olsa bile utanç vericidir, asla kabul edilemez!

Farklı araştırmalar gösteriyor ki açlık sınırı 20 bin lira seviyesine ulaşmıştır.

Yoksulluk sınırı ise 60 bin lirayı çoktan geçmiş durumda!

Buna göre dört kişilik bir ailenin hayatta kalabilmesi için en az 20 bin liralık gıdaya erişmesi gerekiyor.

Açlık sınırı denilen çizgi budur, sadece dört kişilik bir ailenin ulaşması gereken gıda ederi!

Elbette ki insanın ihtiyacı sadece gıda değildir.

Soruyoruz size:

İnsan; barınmaya, eğitime, ulaşıma, sağlığa, kültüre ihtiyaç duymaz mı?

Ülke genelinde kiralar 15 bin liradan başlıyor.

Ulaşım masrafları ailelerin belini büküyor.

Anne-babalar, evlatlarını uzak şehirlerdeki üniversitelere göndermekten çekiniyor.

Öğrencilerin barınma sorunu zirveye çıkmış durumda.

Okul kantinlerinden bir tost alıp yiyebilen bir öğrencinin şanslı addedildiği dönemlerden geçiyoruz.

Şehir içi, şehirler arası ulaşım halkımıza adeta hapishane hayatını dayatıyor.

Ekonomik yetersizlikler, halkımızın tedavi imkânlarını ellerinden alarak sağlık sorunlarını derinleştiriyor.

Kültürel ilgiler artık tümüyle lüks kabul ediliyor.

Mesela kitap fiyatları alıp başını gitmiş durumda!

Şimdi size tekrar soruyoruz:

Açlık sadece gıdayla ilgili bir durum mudur?

Barınma, sağlık, ulaşım, eğitim, kültür alanlarındaki açlıktan bahsetmeye bu ülkede sıra bile gelmiyor!

Kıymetli halkımız!

Hâl-i hazırda asgarî ücret, 17 bin 2 lira olarak uygulanıyor.

Açlık sınırı 20 bin liraya ulaşmış, yoksulluk sınırı 60 bin lirayı geçmiş durumda!

Milyonlarca emekçi, kölelik ücreti dediğimiz asgarî ücret karşılığında çalışıyor.

Çok sayıda emekçi kardeşimiz asgarî ücret bile alamıyor.

Çalışma saatleri ise neredeyse tümüyle keyfî uygulamalara tâbi!

Asgarî ücretin, giderek genel geçer ücret olduğunu görüyoruz.

Artık çalışanların ücretleri asgarî ücrete kıyasla belirleniyor.

Asgarî ücret ise bugün itibariyle açlık sınırının tam 3 bin lira altındadır!

Biliyorsunuz, önceki yıllarda asgarî ücret ocak ve temmuz aylarında olmak üzere yılda iki defa artmaktaydı.

Sermaye sahipleri ve AKP iktidarı 2024 itibariyle bu uygulamadan vazgeçerek asgarî ücret artışını sadece Ocak ayı ile sınırlandırdı.

Zaten sene başlarında açlık sınırına neredeyse eşit seviyelerde uygulanmaya başlanan asgarî ücret, şu anda açlık sınırının çok çok altına düşerek eşi benzeri görülmemiş bir köleliği emekçilere dayatmış durumdadır!

“Hakça Üretim ve Bölüşüm, Adil Paylaşım” ilkesini reddederek halkımızı açlık ve sefalete, köleliğe mahkûm eden kapitalist sömürü düzeni bir karabasan gibi hayatlara çökmüştür!

Arkadaşlar!

Milyonlarca emekli 10-15 bin liralık maaşlarıyla adeta ölümü arar hâle getirilmiştir.

Yıllarca çalışıp didinerek emekli olanlar için hayat artık çekilmez bir işkencedir.

Halkımız açlığın, köleliğin pençesine terk edilmiş, tabiattan ve üretimden kopartılarak bir avuç azgın sermayedarın insafına bırakılmıştır.

Mülteci emeği sınırsızca sömürülmektedir.

Temel ihtiyaç ürünlerine zamlar, TÜİK’in sahte enflasyon verilerinin çok çok ötesindeki yüksek oranlarla gelmektedir.

Kapitalistlerin hizmetindeki siyasal düzenin temsilcisi AKP iktidarı, memleketin bütün kaynaklarını yerel ve küresel sermayeye aktarmak için çırpınmaktadır.

Halkın ve ülkenin sırtından servetine servet katan bu asalak zümre, AKP’nin yüksek faiz cenneti yaptığı Türkiye’de yoksuldan zengine servet transferinin yarattığı sonuçların keyfini sürmektedir.

Bir yandan finansal yağma; diğer yandan neoliberalizmin dağ-taş, nehir-ova, ırmak-göl demeden sınırsız talanına açılarak delik deşik edilen Anadolu coğrafyası bize, azgın sermaye düzeninin fotoğraflarını sunmaktadır.

Halk vergi sağanağı altında perişan olurken büyük şirketlerin vergi borçları silinmektedir.

Filistin’de katliam yapan İsrail’le ticaret rekor seviyelerde sürdürülerek sermaye ve devlet şirketleri kan ve katliamdan beslenmektedir.

TÜİK verilerine göre 2023 yılı itibariyle Türkiye nüfusunun yüzde 20’sini oluşturan yüksek gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre artarak yüzde 50’ye ulaşmış; en düşük gelire sahip yüzde 20’nin aldığı pay daha da azalarak yüzde 6’nın altına inmiştir.

Necip Fazıl’ın, “Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul;/ Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul./ Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa!” diye tasvir ettiği bu sömürü tezgâhı işte böyle işlemektedir!

Kıymetli halkımız,

2024 bütçesinden faiz ödemelerine ayrılan pay 1 trilyon 254 milyar liradır.

Bu büyük pay, çoluk çocuk ve yetişkiniyle yoksul halkımızdan çalınarak faiz lobisine ikram edilmiştir.

Bu örnekle kendini gösteren servet transferi bu düzenin karakteridir.

Yoksulluğa alışması istenen, yüksek enflasyon ve vergi üstüne vergilerle halkı canından bezdiren, sermaye sahiplerinin değil de motokuryelerin gelirine göz diken bu zam, sömürü, yağma düzenine karşı sesimizi daha çok yükseltmeliyiz.

Siyasetçisi ve sermayedarıyla egemenler zevk ü sefa içinde yaşarken, lüks uçak ve otomobilleriyle keyf ederken doğudan batıya memleketi saran yangınlara müdahale edecek yangın söndürme uçak ve araçları bulunamıyor!

Bankalar, holdingler büyürken esnaf batıyor, küçük köylü yok oluyor, işçiler her ay yüzlercesiyle iş cinayetlerine kurban gidiyor!

Emeğin dostları,

Her gün derinleşen, her gün hayatı daha da çekilmez hâle getiren bu düzene mahkûm değiliz!

“Hakça Üretim ve Bölüşüm, Adil Paylaşım” şiârı bizim önerimizdir.

Yeni ve başka bir işleyiş mümkündür.

Tabiatla uyum içinde, kendine ve hakikate yabancılaşmamış, sömürüyü ve kula kulluğu reddeden bir işleyiş Âlemlerin Rabbi Allah’ın emridir.

Ekolojik ve sosyolojik ifsadın karşısına dikilmek ancak bu ilkelerle mümkündür.

Ancak bu ilkeler ülkemizi, halkımızı ve bütün insanlığı bu yağma düzeninden, kölelik sarmalından kurtarabilir.

Buradan halkımıza sesleniyoruz:

Egemenlerin zam, sömürü, yağma düzenine itiraz edelim!

Hâl-i hazırımızı, geleceğimizi, tabiatımızı yağmalayan; gençlerimizi geleceksiz bırakan; emeklilerimizi ölmüşten beter eden; alın terini değersizleştirip sermayeye peşkeş çeken; çalışırken köleleştirdiği emekçileri iş cinayetleriyle hayattan koparan; halkımızın bir bütün hâlinde yaşam umudunu öldüren zalim düzen, biz itiraz etmezsek daha da pekişecektir.

Bu sömürü çarkını ancak adalet ve eşitliği hedefleyen ıslah mücadelesini yükselterek kırabiliriz.

İnsan onur ve haysiyetini Beled Sûresi 13. ayette “Fekkü Raqabe!-Kölelere Özgürlük” beyanıyla işaret edilen güzergâhı takip edip bu sömürü düzenine “Hayır!” diyerek savunabiliriz.

Şüphesiz ki Allah eşitlik ve adaleti emreder; kötülüğün her çeşidini yasaklar, lânetler!

 

EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.egitimilkesen.org)

SAĞLIK İLKE-SEN (İlkeli Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.saglikilkesen.org)

TOKAD (Toplumsal Dayanışma, Kültür, Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği, www.tokad.org)

ÖYB (Özgür Yazarlar Birliği, www.ozguryazarlarbirligi.org)

Tıklayın, yorumlayın
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Haberler

İstanbul’dan Küresel Gazze Yürüyüşüne Destek: Halklar Yürüyor, İntifada Büyüyor!

Yayınlanma:

-

Eğitim İlke-Sen, Sağlık İlke-Sen, TOKAD ve ÖYB, Üsküdar sahilde düzenledikleri bir yürüyüşle “Küresel Gazze Yürüyüşü”ne destek eylemi yaptı.

Eylem boyunca “Halklar Yürüyor İntifada Büyüyor, İnsanlık Yürüyor İntifada Büyüyor, Yaşasın Gazze Yürüyüşümüz, Madleen Gemisi Onurumuzdur, Katil İsrail Filistin’den Defol, Bakü Ceyhan Hattından Akan Petrol Değil Kan, Nehirden Denize Özgür Filistin, Yaşasın Küresel İntifada, Kürecik’e gideceğiz/Hep beraber hep beraber/ O radarı sökeceğiz/Hep beraber hep beraber/İncirlik’e geçeceğiz/ Hep beraber hep beraber/ Coni’yi def edeceğiz/ Ceyhan’a ulaşacağız/ Hep beraber hep beraber/ Vanayı kapatacağız/ Hep beraber hep beraberVanaları kapat/ Hemen derhâl şimdi/ Petrolü sevk etme/ Hemen derhâl şimdi/  Gemileri engelle/ Hemen derhâl şimdi/ Ticareti tümden kes/ Hemen derhâl şimdi/ Üsleri söküp at/ hemen derhâl şimdi, Hepimiz Madleen’in Yolcusuyuz, İşbirlikçi AKP Hesap Verecek, Gemiler Gazze’ye Hayfa’ya Değil, Siyonist Sermaye Limanlardan Defol, İşbirlikçi Rejimler Hesap Verecek, Limanlar Siyonizm’e Kapatılsın, Katil ABD Ortadoğu’dan Defol, İnsanlık Onuru Siyonizm’i Yenecek” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

EYLEMİN ikinci videosunu bu linkten takip edebilirsiniz.

***VİDEONUN TAMAMINI bu alternatif linkten takip edebilirsiniz.***

 Topluluk adına Şilan Deniz ve Serhat Altın’ın okuduğu açıklamanın tam metni:

 İNSANLIK, GAZZE’YE YÜRÜYOR! HUMANITY IS MARCHING TO GAZA!

YAŞASIN KÜRESEL GAZZE YÜRÜYÜŞÜMÜZ! YAŞASIN KÜRESEL İNTİFADA!

Bismillâhirrahmânirrahîm

Kıymetli dostlar,

Tarihî günlerden geçiyoruz.

İki yıla yakındır Siyonist soykırıma karşı süren Gazze direnişi, ayağa kaldırdığı vicdanları yavaş yavaş yeni bir merhaleye taşıyor!

Madleen gemisinin cesur öncülüğü, soykırıma karşı özgürlük cephesinin yeni atılımlarını müjdeliyordu.

Madleen gemisini Akdeniz’in ortasında durdurarak yolcularıyla birlikte kaçıran İsrail, bir kez daha insanlığın nazarında mağlup olup aşağılanmıştır.

12 cesur yürek, korku duvarlarını paramparça etmiş, Siyonist işgal ve katliam rejiminin kalbine gidecek yolları işaretlemiştir!

Madleen gemisi, sadece İsrail’i mağlup edip aşağılamamıştır! Aynı aşağılanma ve mağlubiyeti bütün hain ve işbirlikçi rejimlere de yaşatmıştır!

Devâsâ ordu, silah, ekonomik ve siyasi imkânlarıyla övünüp duran bölge ülkeleri korkudan pısıp kalmış, herhangi bir ses çıkarıp tepki verememiştir.

12 cesur yürek bütün o ordulardan, devletlerden daha etkili olunabileceğini açıkça göstermiştir.

Hepsini derin bir minnetle selamlıyoruz!

Direniş’in dostları,

Konuşmamızın başında “Gazze direnişi, ayağa kaldırdığı vicdanları yavaş yavaş yeni bir merhaleye taşıyor!” demiştik.

İki yıla yaklaşan bir periyotta dünyanın dört bir yanında sürdürülen mücadelede halklar yavaş yavaş fiili aşamaya doğru geçmektedir.

Evet, Madleen gemisi bunun ilk işaretlerini verdi.

Şimdi de dünyanın onlarca ülkesinden gönüllü katılımcıların örgütlediği “Küresel Gazze Yürüyüşü” bu yeni merhalenin ilk somut adımıdır.

Binlerce insan, rotasını Refah olarak belirlemiş ve yeryüzünün farklı cihetlerinden Mısır’a akın etmeye başlamıştır.

Özellikle FasCezayirTunus hattından hareket eden konvoydaki coşku ve samimiyet bizi heyecanlandırmakta; Türkiye ve Avrupa’dan tahminlerden çok daha fazla gerçekleşen katılım, bu merhalenin tesirinin boyutlarını göstermektedir.

Bu arada şunu vurgulamak ihtiyacı hissediyoruz:

İşbirlikçi ve darbeci Mısır rejimi, bu girişimi engellemek isteyecektir.

Uzak diyarlardan gelen Filistin dostlarını, türlü bahanelerle geri göndermeye çalışacaktır.

Bunlar, bölgedeki ihanet rejimlerinin son çırpınışlarıdır.

Ümitvâr olun! Allah’ın bir rahmeti olarak onca bedel üzere boy veren İntifada, insanlığı bambaşka menzillere taşıma potansiyel ve imkânlarını Rabbimizden eşsiz bir nimet olarak göstermeye başlamıştır.

Bu somut merhaleler elbette hedef alınacaktır ancak dediğimiz gibi İntifada’nın bereketiyle dünyada bu selin önünde duracak bir güç artık kalmamıştır!

İşte bu inanç ve umutla bugün burada, Üsküdar sahilde toplanan bu insanlar, bu mübarek şafağın yoldaşları olmakla iftihar etmektedirler.

Yıllar boyunca İntifada’nın ezilenlerden yana farklı çağrılarına koşan bu yürekler “Küresel Gazze Yürüyüşü”nün omuz vericileridir.

Bu büyük yürüyüş, bir ulu çınarın yıllar süren kökleşme ve boy vermesine benzeyen bir sabır ve sebat sürecinin meyvesidir.

Arkadaşlar,

Bölgedeki işbirlikçi rejimler açıkça ve alenen İsrail’e çalışıyor, emperyalizme ve Siyonizm’e hizmet ediyor.

Mısır ve Ürdün, Filistin’e yardımları engelliyor.

Körfez ülkeleri, İbrahim anlaşmalarıyla İsrail ve ABD’ye hizmete koşullanmış durumdalar. Emperyalist şef Trump, bu petrol zengini ülkeleri daha geçen ay eşi benzeri görülmemiş bir şekilde soyguna tabi tuttu!

Azerbaycan, İsrail’in petrolünü temin ediyor.

Türkiye bu petrolü taşıyor.

Limanlarımızda Siyonist gemiler cirit atıyor.

Filistin dostları soykırımı destekleyen şirketleri protesto ettikleri için gözaltına alınıyor, mahkeme mahkeme eziyet ediliyor.

Mavi Marmara’ya sahip çıkılmadığı gibi Madleen gemisine de sahip çıkılmıyor; aynı günlerde İsrail’e mühimmat taşıyan VELA gemisi Mersin limanına demirliyor!

Bu işbirlikçilik ve ihanet değil de nedir!

Varsa bunu isimlendirebilecek biri çıksın ortaya da bilmediğimiz bir gerçek varsa onun ne olduğunu biz de bilelim!

İslam dünyasındaki bu acziyet tablosundan egemen dünya düzenine bir tehdit çıkmayacağı bir kez daha görülmüştür.

Tam bu noktada halkların inisiyatif alarak fiili mücadeleye katılması, sizce de fevkalâde anlamlı değil midir?

İşte bu dalga, işbirlikçi rejimleri aşacaktır.

İşte bu dalga, İsrail’i besleyen boru hatlarını kapatacak, Siyonist gemileri limanlara sokmayacaktır!

İşte bu dalga, Büyük Şeytan Amerika’yı Ortadoğu’dan ve sömürüp yağmaladığı her yerden kovacaktır!

İşte bu dalga, NATO ve ABD üslerini Anadolu’dan söküp atacak, bölgeye tutunmaya çalışan yabancı ve habis bir ur olan İsrail’i yok edecektir.

Yükselen bu dalga, bu heyecan; işbirlikçilik ve ihaneti yutup yok edecek bu fırtına, boran Musa’nın asası gibi ezilenlere, mazlum ve mustazaflara karanlığın ve çaresizliğin içinden yeni yollar açacaktır.

Attığınız her slogan, paylaştığınız her mesaj, yaptığınız her eylem bu fırtınayı büyüttü! Zaferiniz mübarek olsun! Bütün bu yaşananlar Allah’ın izniyle yaklaşan zaferin işaretleridir.

Direniş’in dostları,

Mücadeleye devam edin, direnin!

Türkiye iktidarı nasıl utanma belası yalan da olsa İsrail’le ticareti kestiğini ilan etmek zorunda kaldıysa bu yükselen dalgaya boyun eğecek Bakü-Tiflis-Ceyhan hattından akan petrolü kesmek zorunda kalacaktır!

Şundan emin olun ki arkadaşlar, ülkemizde ve bütün dünyada İntifada’nın artan basıncı karşısında bölgedeki hiçbir işbirlikçi rejim dayanamayacaktır!

Halklar nasıl kıyam edip denizden ve karadan Gazze’ye yürümeye başladıysa Allah’ın izniyle bu yürüyüşler bir sel gibi önüne kattığı bütün şer unsurlarını süpürecek; Kürecik NATO radarını da İncirlik ABD üssünü de söküp atacaktır.

İnancımız odur ki Siyonizm’i besleyen gemiler bu fırtınada alabora olacak, hiçbir güç bu alt üst oluşu durduramayacaktır.

Selam olsun Gazze direnişimize!

Selam olsun Filistin halkının yıkılmaz iradesine!

Selam olsun Madleen ve onun apak vicdanlı yolcularına!

Selam olsun Küresel Gazze Yürüyüşüne!

Selam olsun bu yürüyüşe katılan İntifada erlerine!

EĞİTİM İLKE-SEN                TOKAD

SAĞLIK İLKE-SEN               ÖYB

Devamını Okuyun

Haberler

Binlerce İnsan, 15 Haziran’daki “Gazze’ye Barışçıl Küresel Yürüyüş”e Hazırlanıyor

Yayınlanma:

-

Dünyanın dört bir yanından aktivistler, sağlık çalışanları ve geniş halk kitleleri 15 Haziran’da Mısır’daki Refah sınır kapısına doğru büyük bir barışçıl yürüyüşe hazırlanıyor.

Amaçları, üç ayı aşkın bir süredir yardımların engellendiği Gazze’ye acil insani yardım girişini sağlamak.

“Gazze’ye Küresel Yürüyüş” adı verilen hareket, 35’ten fazla ülkeden insanı bir araya getiriyor. Heyetler, 12 Haziran’da Kahire’de toplanmaya başlayacak ve ardından Sina’nın kuzeyindeki El Ariş kasabasına gidecek. Oradan da Gazze sınırının hemen karşısındaki Refah’a yürüyecekler.

Organizatörler, eylemin tamamen barışçıl sivillerin öncülüğünde ve siyaset dışı olduğunu söylüyor. Eylem, 150’den fazla STK ile doktorlar, avukatlar ve gönüllüler tarafından destekleniyor. Katılımcılar arasında genç-yaşlı her yaştan ve her kesimden insan yer alıyor.

“Unutulmadınız. Biz geliyoruz. Dünyanın dört bir yanından sizin için yürüyoruz!” diyor organizatörler.

Yürüyüşçülerin beş temel talebi var: Acil ateşkes, Gazze sınırlarının kalıcı olarak açılması, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, Gazze’nin tamamen yeniden inşası ve Batı Şeria’daki İsrail kolonizasyonuna son verilmesi.

Kampanyaya katılan Türkiyeli doktor Hüseyin Durmaz’a göre yürüyüş, İsrail’in acımasız soykırımı nedeniyle Gazze’de yaşanan ciddi sağlık ve insani krize doğrudan bir yanıt! Durmaz, uluslararası kuruluşları hayâtî yardımların ulaştırılmasını sağlayamadıkları için eleştirdi ve “Bu kez uluslararası kuruluşların sorumluluklarını hatırlaması, Gazze’deki durumun sona ermesi ve Gazze’nin insani yardıma açılması için baskı yapmak üzere Refah sınır kapısına yürüyeceğiz.” dedi.

Yürüyüşün birkaç gün sürmesi ve katılımcıların 12 Haziran’da Kahire’ye vararak oradan El-Ariş’e gitmesi plânlanıyor. Ertesi gün Refah’a doğru yürüyüş başlayacak; 14 ve 15 Haziran’da, sınırda protestolar ve büyük bir miting düzenlenecek.

15 Haziran; küresel eylemlerin ve medyada yer almanın ana günü olacak, 16 ve 20 Haziran’da Refah yakınlarında barışçıl çadır protestoları devam edecek.

Organizatörler Mısırlı yetkililere ulaşarak resmi izin talebinde bulundular ancak henüz bir yanıt alıp almadıkları belli değil. Buna rağmen iddia edildiği gibi sınırı zorlamayı plânlamadıklarını vurguluyorlar ve “Söylentilerin aksine, organizatörler ‘sınırı zorlama’ fikrini açıkça reddetmektedir. Yürüyüş, şiddet içermiyor ve uluslararası görünürlük yoluyla hükümetlere baskı yapmayı amaçlıyor.” dediler.

Kuzey Afrika Dayanışması Kampanyanın Odağı Oldu

Özellikle Tunus ve Cezayir, Kahire’ye varmak üzere Kuzey Afrika’yı geçmek için büyük delegasyonlar ve karavanlar görevlendirdiklerini açıkladılar. Tunus kafilesi Cezayirli katılımcılarla birlikte çoktan yola çıktı ve Faslı bir heyet de onlara desteklerini dile getirdi.

Katılımcılar, bu küresel dayanışma buluşması için pasaport, vize ve konaklamaya kadar her şeyi organize etmek üzere Telegram kanallarında bir araya geliyor ve istişare ediyorlar.

2 Mart’tan bu yana Gazze’ye açılan tüm sınır kapıları tamamen kapatılarak gıda, su ve ilaç sevkiyatı engellendi. Yardım kuruluşları bu durumun büyük bir kıtlık yarattığını ve başta çocuklar ve yaşlılar olmak üzere sivillerin acılarını daha da arttırdığını söylüyor.

İsrail, son zamanlarda Gazze’ye sınırlı miktarda yardım girmesine izin vermiş olsa da bu yardımlar halkın ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyor.

Kaynak: Sara Zouiten – moroccoworldnews.com, 10 Haziran 2025

Devamını Okuyun

Haberler

Üsküdar’da Eylem: Hepimiz Madleen’in Yolcusuyuz! (video)

Yayınlanma:

-

İstanbul’da, Üsküdar Mimar Sinan Meydanında TOKAD, Eğitim İlke-Sen, Sağlık İlke-Sen ve ÖYB bir eylem tertip ederek Siyonist ablukayı kırmak ve Gazze’ye yardım götürmek için yola çıkan Madleen gemisini ve yolcularını selamladı.

Diğer yandan Kurban Bayramı ve Hacc mevsiminde müslümanların başta Filistin, Gazze olmak üzere mazlumların kurtuluşu için yüklenmeleri gereken sorumluluklara değindi.

Eylem boyunca “Madleen Gemisi Onurumuzdur, Katil İsrail Filistin’den Defol, Soykırıma Değil Direniş’e Ortak Ol, Bakü Ceyhan Hattından Akan Petrol Değil Kan, Nehirden Denize Özgür Filistin, Yaşasın Küresel İntifada, Kürecik’e gideceğiz/Hep beraber hep beraber/ O radarı sökeceğiz/Hep beraber hep beraber/İncirlik’e geçeceğiz/ Hep beraber hep beraber/ Coni’yi def edeceğiz/ Ceyhan’a ulaşacağız/ Hep beraber hep beraber/ Vanayı kapatacağız/ Hep beraber hep beraberVanaları kapat/ Hemen derhâl şimdi/ Petrolü sevk etme/ Hemen derhâl şimdi/  Gemileri engelle/ Hemen derhâl şimdi/ Ticareti tümden kes/ Hemen derhâl şimdi/ Üsleri söküp at/ hemen derhâl şimdiMüslüman Zulme Boyun Eğmez, Hepimiz Madleen’in Yolcusuyuz, Uyan Diren Özgürleş, Gemiler Gazze’ye Hayfa’ya Değil, Siyonist Sermaye Limanlardan Defol, İşbirlikçi Rejimler Hesap Verecek, Limanlar Siyonizme Kapatılsın” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

Eylem, alternatif linkten de izlenebilir. 

Topluluk adına Şilan Deniz’in okuduğu açıklamanın tam metni şu şekilde:

Kıymetli Üsküdar halkı,

Filistin’de katliam, şu mübarek günlerde de hız kesmeden sürüyor.

Kurban Bayramının, Hacc mevsiminin tam ortasında kardeşlerimizin kanları Gazze toprağıyla buluşmaya devam ediyor.

Milyonlarca müslümanın Arafat’ta, Müzdelife’de vakfeye durduğu vakitlerde Gazze halkı özgürlük yolunda yiğitlerini birer birer kurban veriyor.

Hakiki bir özgürleşme için yeryüzünün her bir cihetinden büyük istişare için toplanma anlamına gelen Hacc ibadeti bu anlamını neredeyse bütünüyle yitirmiştir.

Sevgili müslümanlar, Dâru’s-Selâm idealimizi, hedefimizi dünyanın dört bir yanından gelen Müslümanlarla istişare etmeyeceksek Hacc ibadetimizin ne anlamı kalır?

Canın, haysiyetin koruma altında olduğu, Allah’tan başka herhangi bir otoriteye boyun eğilmediği Mescid-i Haram modelini tartışıp yeryüzünün diğer mıntıkalarına taşımak için müzakereler yapmayacaksak Hacc ibadetimizin ne anlamı kalır?

Yeryüzünü zulümden, baskıdan, her türlü ifsattan kurtarmak için istişare etmeyeceksek; hemen yanı başımızdaki Filistin halkını soykırımdan kurtarmak için emperyalistlerle, Siyonistlerle, işbirlikçilerle nasıl mücadele edeceğimizi tartışamayacaksak Hacc ibadetimizin ne anlamı kalır?

Milyonlarca mü’min Arafat’ta, Beytullah’ta, Mescid-i Nebevî’de gözyaşı döküyor ama bütün bu mahşerî kalabalık Gazze’nin, Filistin’in kurtuluşu; İsrail’in helâki için devletleri, müslüman halkları harekete geçiremiyor!

Bu durumda bunca göz yaşının ne anlama geldiğini sormak hakkımız değil midir?

İşte tam burada Ebu Ubeyde’ye kulak verelim ve mü’minlerin içinde bulunduğu çelişkiyi ondan dinleyelim:

“Ey Haremeyn’de ibadet eden kişi!

Eğer bizi görseydin kendi ibadetinin bir oyun olduğunu anlardın.

Senin yanağın gözyaşlarıyla ıslanırken bizim boynumuz kanla boyanıyor.”

Ebu Ubeyde’nin bu çarpıcı seslenişi de göstermektedir ki Hacc’ın, Kurban’ın anlamının lâyıkıyla farkına varamayan İslam ümmeti, derin bir çaresizliğin içine sürüklenmiştir.

Şu muhakkaktır ki “Küresel İntifada” çağrısı ancak “Bilinç İntifada”sı ile ete kemiğe bürünecek ve mazlumların umudu olacaktır!

Kıymetli halkımız,

Biliyoruz ki katil ve işgalci İsrail, emperyalizmin desteği ve Ortadoğu’daki/Batı Asya’daki işbirlikçi rejimlerin yol vermesiyle katliamlarını sürdürmekte, Filistin halkını soykırıma tabi tutmaktadır.

Bizler, bu ülkede yaşayan insanlar olarak İsrail’i besleyen damarları kurutmak, Siyonizm’i Ortadoğu’dan söküp atmak için yıllardır mücadele ediyoruz.

Soykırım sürecinde de Türkiye’nin dört bir yanında yaptığımız eylemlerle Siyonist soykırım makinesini besleyen sevkiyatı, lojistiği kesmeye çalıştık.

Siyonist katliam makinesine petrol taşıyan Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının vanalarının kapatılması; İsrail’e muhafızlık yapan Kürecik NATO radarı ile İncirlik ABD üssünün sökülmesi; İsrail’le sürdürülen utanç verici ticaretin tümden kesilmesi için mücadele verdik.

Maalesef Türkiye’deki işbirlikçi, NATO’cu iktidarlar halkın bu taleplerini yerine getirmeyip emperyalizmin ve Siyonizm’in yanında saf tutmaya devam ettiler. Yüz binlerce kardeşimizin katledildiği Gazze’de Direniş’in yanında saf tutmadılar.

İşe bakın ki, Ortadoğu’daki rejimlerin yapamadığını şimdi bir avuç cesur yürek; ablukayı kırmak, soykırımı durdurmak, işgalin önüne dikilmek için rotasını Gazze’ye yönelttikleri Madleen gemisiyle yapmaya çalışıyor.

Bu küçük gemi hatta tekne demeliyiz, insanlığın vicdanı olarak bütün tehditlere rağmen Akdeniz sularını yara yara işgal edilen topraklara doğru yol alıyor.

Şimdi biz, hepimiz, kendimizi MADLEEN YOLCULARI ilan ediyoruz!

Yüreğimiz, kalbimiz MADLEEN gemisiyle seyahat ediyor! Kalbimiz MADLEEN’in cesur yolcularıyla birlikte atıyor. Asla yalnız değiller! Mazlum ve mustazaflardan yana olan bütün vicdanlar, inanıyoruz ki o MADLEEN gemisindeler!

MADLEEN’in açtığı gedik, Siyonist soykırımın mağlubiyeti için ciddi bir aşamadır, işgal sürecinde önemli bir kırılma ânıdır. İnşallah bu mübarek sefer başarıya ulaşacak, Küresel İntifada mühim bir mevzii kazanacaktır.

Hemen bu noktada bir gerçeğe işaret etmeliyiz:

Madleen gemisine İsrail, her an saldırabilir. Biliyorsunuz, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Şuayb Ordu da MADLEEN gemisinde bulunmaktadır. Buradan soruyoruz: Hükümet, Şuayp Ordu’yu ve gemideki diğer sivil gönüllüleri korumak için tedbir almış mıdır? Dışişleri Bakanlığı herhangi bir diplomatik girişimde bulunmuş mudur?

Direniş’in dostları!

Türkiye limanlarında Siyonist sermayenin şirketleri olan ZIM ve MAERSK gemileri maalesef cirit atarken iktidar sahipleri İsrail’le ticareti kestiklerini söyleyebiliyorlar! Biz bu yalanları ortaya çıkarmak için Derince’de, Haydarpaşa’da, Mersin’de, Ambarlı’da nöbet tutuyoruz. Limanlarda, karayollarında Siyonistlerin gemi ve tırları bunca sefer ederken nasıl olur da ticaret sıfırlanabilir!

Yine bu gemi sevkiyatları ile ilgili yeni bir gelişmeden sizi haberdar etmek istiyoruz:

Uluslararası kamuoyuna yansıyan teyitli bilgilere göre 4 Haziran 2025 tarihinde Barselona Limanı’ndan hareket eden VELA adlı yük gemisi Akdeniz’de seyir halindedir ve 9 Haziran 2025 tarihinde Mersin Limanı’na ulaşmak üzere rotasını belirlemiş olup ardından İsrail’in Hayfa Limanı’na doğru yola çıkması beklenmektedir.

Üretiminin İspanya’nın Bask bölgesindeki bir çelik fabrikasına ait olduğu belirtilen ve silah üretiminde kullanılan en az 15 konteyner çelik çubuk taşıyan geminin bu yükü İsrail Askeri Endüstrileri (IMI) adlı kuruluşa teslim etmesi plânlanmaktadır.

IMI adlı kuruluş 2018 yılında Elbit Systems tarafından satın alınmış ve adı IMI Systems olarak güncellenmiştir. Elbit Systems İsrail’in en büyük askeri üreticisidir. İsrail Ordusu’nun kara tabanlı ekipmanlarının %80’ini ve kullandığı insansız hava araçlarının %85’ini üretmektedir. Elbit, ekipmanlarının Gazze ve Batı Şeria’daki operasyonlarda İsrail askeri güçleri tarafından savaşta test edildiğini ilan etmektedir. Şirket, İsrail Ordusu ile ilişkisini bir pazarlama aracı ve teknolojisinin test edildiği bir alan olarak kullanmakta ve ürünlerini genellikle “savaşta test edilip kanıtlanmış” olarak pazarlamaktadır. Elbit Systems’in ürettiği silah sistemleri Gazze’ye yönelik soykırım saldırılarında ve İsrail’in Lübnan’daki askeri saldırılarda yoğun olarak kullanılmıştır. Bu silahlar arasında Elbit’in tank mermileri ve topları, saldırı ve gözetleme İHA’ları (insansız hava araçları), lazer güdümlü havan topları, havan mühimmatı, topçu roketleri ve zırhlı araç sistemleri yer almaktadır.

VELA gemisinin Türkiye karasularına hemen girişi engellenmelidir. Geminin Mersin’e yanaşıp yoluna devam etmesine izin verilmesi durumunda geçiş izinlerini veren, yükümlülüklerini ihmal eden ve müdahale etmeyen tüm yetkililer Siyonist işgal rejimi İsrail’in Filistin halkına yönelik soykırım suçuna açıkça ortak olacaktır.

Kıymetli dostlar,

Bütün bu çirkin ilişkileri durdurmak boynumuzun borcudur!

Allah’ın izniyle bu ilişkileri parçalayacağız!

Biliyoruz ki Filistin’in, Gazze’nin özgürlüğü ümmetin ve insanlığın özgürlüğüdür.

MADLEEN gemisi, bu özgürlük yolculuğunun şanlı neferlerinden biridir.

MADLEEN’e yapılacak herhangi bir saldırı, bu özgürlük yürüyüşüne, iradesine yapılacak bir saldırıdır. O yüzden bütün gücümüzle MADLEEN’in ve onun yürekli, cesur yolcularının yanında olacağız!

Eylemimizin sonunda başta Türkiye hükümetine olmak üzere Ortadoğu’daki bütün otoritelere açık çağrıda bulunuyoruz:

12 cesur yürek küçük bir gemiyle, hatta tekneyle İsrail’e, ABD’ye meydan okurken sizin anlı şanlı gemilerinizle, uçaklarınızla övündüğünüz büyük büyük ordularınızdan ses çıkmıyor!

Üstelik İsrail’i petrolle, ticaretle besleyip üslerle koruyorsunuz!

MADLEEN kadar cesur olun, imkânlarınızı Filistin halkı için seferber edin! Aksine ikinci bir Mavi Marmara katliamının vebali omuzlarınıza çökecektir!

Haber: Elif Aydın

Devamını Okuyun

GÜNDEM

0
Would love your thoughts, please comment.x