Connect with us

Haberler

BTK Yetkilerinin Genişlemesi Yeni Bir Dönemi mi Başlatıyor?

Yayınlanma:

-

Türkiye’de sansür tartışmalarıyla sıkça anılan dijital alan artık sadece teknolojik değil; siyasi, toplumsal ve hatta ontolojik bir mücadele alanını da tarifliyor. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na (BTK) verilmesi plânlanan yeni yetkiler, bu dönüşümün en keskin örneklerinden biri olmaya aday.

Geçtiğimiz günlerde elektronik haberleşme ile ilgili BTK’nın yetkilerini genişletmeyi ve internet üzerinde denetimi radikal biçimde artırmasını öngören bir taslak kamuoyuyla paylaşıldı. Paylaşılan taslak henüz yasal bir çerçeve kazanılmasa da kamuoyunun yorumuna sunuldu. Taslakta özellikle 3. madde, dijital hak ve özgürlükler bağlamında endişe verici bir eşik sunuyor:

“Kurum, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu sağlığı ve benzeri kamu yararı gerekleri çerçevesinde, yetkilendirmeye tâbi olup olmadığına bakılmaksızın şebekeler üstü hizmet sağlayıcıların ilgili uygulama veya internet sitesine erişimin doğrudan engellenmesine karar verebilir.”

BTK’nin yetki alanlarını flu bir esnekliğe taşıyacak bu madde, sadece hukuki açıdan endişe verici değil, aynı zamanda modern tanımlamayla bile etik sınırların dışında kalmayı öngörüyor. Taslak resmileşirse 3. madde yer alan “milli güvenlik … ve benzeri kamu yararı gerekleri” ifadesinin belirsizliği BTK’nın etki alanını teorik olarak sınırsızlaştırabilir. Yani artık bir mahkeme kararı, yargı süreci ya da kamusal denetimi zorunlu kılan bir süreç gerekmeden hızlı bir sansür uygulanabilir. Devletin dijital refleksi, herhangi bir içerik ya da platformu, “kamu yararı”nı öne sürerek anında susturabilir.

BTK'nın internet erişimine dair yeni düzenleme taslağı ve sansür

Türkiye’de bir süredir gündemde olan sansür genişliyor mu?

Belgede Neler Var?

BTK’nın paylaştığı taslak belgede (ki bu, henüz yürürlüğe girmemiş bir yönetmelik taslağıdır), BTK’nın denetim araçlarının kapsamı ciddi şekilde genişletiliyor. En dikkat çekici başlıklar şöyle:

  • Şebekeler üstü hizmet sağlayıcılar: Bu tanım, WhatsApp’tan YouTube’a, TikTok’tan Signal’e kadar çok geniş bir dijital evreni kapsıyor. Taslak, bu tür platformlara “yerli temsilci bulundurma”, “BTK’ya veri sunma” gibi yükümlülükler getiriyor.
  • Doğrudan müdahale yetkisi: Mahkeme kararına ihtiyaç olmaksızın uygulamalara erişim engellenebilecek. Bu, Türkiye’deki mevcut 5651 sayılı yasadan bile daha ileri bir sansür yetkisi anlamına geliyor.
  • BTK’nın düzenleyici değil, yürütücü aktör hâline gelmesi: Kurum; artık sadece denetlemiyor, dijital alanı aktif olarak “biçimlendirme” yetkisine sahip oluyor.
Sen Ne Düşünüyorsun? Yorumunu Paylaş
1
Sen ne düşünüyorsun? yorumunu paylaşx

“Kamu Yararının” Sınırı ya da Sınırsız Yorumlama Yetkisi

Sunulan belgeye ilişkin bütün endişelerin düğümlendiği temel bağlam ise “kamu yararı” gibi muğlak bir kavramın neye göre tanımlandığı üzerine. ‘Kamu yararı’nın uygulama alanındaki yorumlama çeşitliliği bir yana, “çoğunluğun faydası için azınlığın haklarının göz ardı edilip edilemeyeceği” gibi kavramsal tartışmalar da bulunuyor. Bir gece yarası kararnamesi ile sistemin “zararlı” olarak tanımladığı uygulama ve platformlar için sansür mekanizması ışık hızıyla genişletilebilir!

BTK’ya verilmek istenen yeni yasal çehre aslında “yasa koyucu”nun belirleyiciliği açısından “modern devletin reflekslerini de iyi örnekliyor. Belgeye göre BTK, artık sinyal kesici değil, fiili bir infazcı gibi hareket edebilir ve üstelik bu infazın kurbanı çoğu zaman “içerik” değil, “erişim” olacak. BTK’ya verilen yetkilerin derinleştirilmesi ile yalnızca bir uygulamaya değil. Bir kamusal diyaloğa, bir protestoya, bir dayanışma zincirine ya da düzenin “zararlı olarak” kategorize ettiği herhangi bir iletişim biçimine kısıtlamalar gelebilir.

Yeni Normal: Dijital Otomatik Sansür mü?

İnternet sansürü, her türlü rejimde dünya genelinde farklı biçimlerde uygulanıyor. Çin’de “Büyük Güvenlik Duvarı” Google, Facebook ve Twitter gibi platformları engellerken, Rusya’da ise bağımsız medya için dijital kısıtlamalar getiriliyor. Türkiye’de ise BTK gibi kurumlar, “milli güvenlik” gerekçesiyle erişim engellerini hızla artırıyor. Avrupa’da dezenformasyonla mücadele adı altında birçok içerik denetlenirken, ABD’de büyük teknoloji şirketleri algoritmalar aracılığıyla bilgi akışını kontrol ediyor.

Temel güvenlik ve gizlilik endişelerine bir çözüm gibi gelişse de sansürün günümüzde küresel ölçekte internet özgürlüğünü daralttığı ve dijital alanda hem devletlerin hem de büyük sermaye gruplarının “muhalifleri”ni susturma aparatına dönüştüğü biliniyor. Geçtiğimiz Kasım ayında da Yenipencere’nin 2020’den beri aktif olan Youtube kanalı “şiddet” gerekçe gösterilerek sansürlenmişti. Özellikle 7 Ekim’den bu yana Filistin direnişini savunan birçok haber kanalı ve içerik üreticisi benzer biçimde sansürün hedefi haline geldi.

BTK’nın kamuoyu görüşüne açtığı taslak ise bu hâliyle yürürlüğe girerse Türkiye’de dijital alandaki sansürü derinleştirerek, internet iletişimini büyük ölçüde değiştirebilir. Sansür, artık bir istisna değil, önleyici ve kalıcı bir önlem hâline gelebilir. Tıpkı Orwell’in 1984’ünde olduğu gibi: Dilin, bilginin ve düşüncenin sınırları, “güvenlik” bahanesiyle belirlenebilir.

Dijital oto sansür mekanizması aslında modern devletlerin katı ulus kimlik ve sınırlarını  “fiziksel” olandan “sayısal” sınırlara ulaştırması anlamına da geliyor.

YeniPencere

1 Yorum
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
1 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Selami
Selami
5 ay önce
Sen Ne Düşünüyorsun? Yorumunu Paylaş" Read more »

sansür kadar sansüre uğrama korkusu da iğrenç birşey.

Haberler

Üsküdar’da Sumud Filosuna Destek Yürüyüşü: Sumud’a Sahip Çık, Umudu Koru!

Yayınlanma:

-

Gazze’deki ablukayı kırmak için yola çıkan Küresel Sumud Filosu için yapılan destek eylemlerinden biri de 14 Eylül 2025 Pazar günü Üsküdar’da yapıldı. Eğitim İlke-Sen, TOKAD, Özgür Yazarlar Birliği ve Sağlık İlke-Sen tarafından düzenlenen eylem, Üsküdar sahildeki Şemsi Paşa Camii önünden yürüyüşle başlayıp iskele tarafındaki meydanda yapılan açıklama ve konuşmalarla sona erdi.

Eylem boyunca Sumud’a Sahip Çık Umudu Koru, Yaşasın Küresel Sumud Filomuz, Hepimiz Sumud’un Yolcusuyuz, Filoya Sahip Çık Filoyu Koru, Yaşasın Akdeniz İntifadası, Yaşasın Gazze Direnişimiz, Yaşasın Küresel İntifada, İsrail’le Ticaret Filistin’e İhanet, İşbirlikçi Hainler Hesap Verecek, İşbirlikçi Olma Direnişçi Ol, Soykırıma Değil Direnişe Ortak Ol, İşbirlikçi AKP Hesap Verecek, Yaşasın Sumud Direnişimiz, Bakü Ceyhan Hattından Akan Petrol Değil Kan” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

Yürüyüş sırasında ve sonunda aşağıdaki konuşmalar yapıldı: 

Direniş’in vefakâr dostları!

Meydanlar sizin vefanıza, Direniş’in yanında duran azim ve kararlılığınıza sayısız kere tanıklık etti. Vâr olunuz!

Siyonist soykırıma işbirlikçilik ve ihanet marifetiyle yancılık yapanların karşısına dikilen iradeniz her türlü takdirin üzerindedir.

İşte burada, 709. günde yine aynı kararlılıkla hakikati hep birlikte haykırıyorsunuz.

Bu haykırış 709 günde damla damla birikti ve Akdeniz oldu!

Akdeniz’in kucağında büyüyen Küresel Sumud Filosu olarak insanlığı, vicdan ve haysiyeti sembolize eden devasa bir intifada kıyamına dönüştü!

Görüyor ve biliyoruz ki bütün irili ufaklı eylemler, yürüyüşler, farklı bütün faaliyetler bu büyük dalganın boy vermesine katkıda bulunmuştur.

Sizler de aşama aşama Mavi MarmaraMadleen ve Hanzala gemileri olarak ilerleyen ve şimdi devasa Sumud Filosu olarak benzersiz bir özgürlük hareketine dönüşen bu yürüyüşün inşa edicileri oldunuz; ne mutlu!

Direniş’in vefakâr dostları!

Küresel İntifadanın İstanbul ve Anadolu cephesi olarak kendi ülkemizdeki ihanet ve işbirlikçilik hatlarını parçalamaya çalıştık.

İncirlik ve Kürecik üslerinin sökülüp atılması için sürdürdüğümüz on yıllara yayılan mücadeleyi hızlandırdık ancak ihanet ve işbirlikçilik hattı bu husustaki direncini muhafaza etmeye devam etti.

Soykırıma petrol taşıyan BTC hattının vanalarını kapattırmaya çalıştık ama yine mezkûr hat İsrail lehine ve Direniş aleyhine olmak üzere bu petrol hattına dört elle sarıldı.

İsrail’le ticaretin devam etmesini ve Siyonist katliam makinesinin tedarik zincirinde çok mühim bir yere sahip gemi trafiğinin limanları mekân tutmasını engellemek için çırpındık lâkin AKP iktidarının hileli yollarla bu işleticiliğe meftûniyetinin önüne geçemedik.

Bu tabloyu 709 gün boyunca gözlemleyenler için artık fazla söze gerek kalmadı.

Direniş ve muârızları, gören gözlere âyân oldu. Hakk’la bâtıl iyice belirginleşti, saflar netleşti.

Direniş’in vefakâr dostları!

Yılmayan bir azim ve kararlılığı kuşanan Direniş’in yoldaşı olmakla iftihar ediyoruz.

Emperyalizme, Siyonizm’e, Amerika’ya, işbirlikçilik ve ihanete meydan okuyan cesur yüreklere, şahitlere ve şehitlere selam olsun!

Selam ve rahmet olsun Gazze’de canını veren; açlık ve bombalarla katledilen yüz binlere!

Selam olsun 709 gün direnen, geri adım atmayan yiğitlere!

Selam olsun Küresel Sumud Filosundaki vicdanlara!

Buradayız!

Emperyalizme ve Siyonizm’e, işbirlikçilik ve ihanete karşı Direniş’in yanındayız!

Buradayız!

Soykırıma, yalnız bırakılmaya isyan bayrağı açan şerefli Sumud filosu yolcularıyla yan yana, omuz omuza aynı gemilerde;

Küresel İntifada çağrısını yükselten milyonlarla aynı saftayız!

Direniş’in vefakâr dostları!

Tarihî günlerden geçiyoruz.

İki yıla yaklaşan bir periyotta dünyanın dört bir yanında sürdürülen mücadelede halklar, yavaş yavaş fiili aşamaya doğru geçmektedir.

Evet, Madleen gemisi ve “Küresel Gazze Yürüyüşü” bu yeni merhalenin ilk işaretlerini vermişti.

Ümitvâr olun! Allah’ın bir rahmeti olarak onca bedel üzere boy veren İntifada, insanlığı bambaşka menzillere taşıma potansiyel ve imkânlarını Rabbimizden eşsiz bir nimet olarak göstermeye başlamıştır.

İşte bu inanç ve umutla bugün burada, Üsküdar sahilde toplanan bu insanlar, bu mübarek şafağın yoldaşları olmakla iftihar etmektedirler. Yıllar boyunca İntifada’nın ezilenlerden yana farklı çağrılarına koşan bu yürekler “Küresel Sumud Filosu”nun tayfalarıdır!

Bu büyük yürüyüş, bir ulu çınarın yıllar süren kökleşme ve boy vermesine benzeyen bir sabır ve sebat sürecinin meyvesidir.

Direniş’in vefakâr dostları!

Bölgedeki işbirlikçi rejimler açıkça ve alenen İsrail’e çalışıyor, emperyalizme ve Siyonizm’e hizmet ediyor.

Bölgedeki işbirlikçi rejimler alenen İsrail’e çalışıyor, emperyalizme ve Siyonizm’e hizmet ediyor.

Mısır ve Ürdün, Filistin’e yardımları engelliyor.

Körfez ülkeleri, İbrahim anlaşmalarıyla İsrail ve ABD’ye hizmete koşullanmış durumdalar. Emperyalist şef Trump, bu petrol zengini ülkeleri daha birkaç ay önce eşi benzeri görülmemiş bir şekilde soyguna tabi tuttu!

Azerbaycanİsrail’in petrolünü temin ediyor. Türkiye bu petrolü taşıyor.

Sahte yasaklama kararları limanlarımızda Siyonist gemilerin cirit atmasını elbette engellemiyor!

İslam dünyasındaki bu acziyet tablosundan egemen dünya düzenine bir tehdit çıkmayacağı bir kez daha görülmüştür.

Tam bu noktada halkların inisiyatif alarak fiili mücadeleye katılması, sizce de fevkalâde anlamlı değil midir?

Direniş’in vefakâr dostları!

İşte bu dalga, büyük bir cesaret örneği olarak vâr olan Küresel Sumud Filosu, işbirlikçi rejimleri aşacaktır.

İşte bu dalga, İsrail’i besleyen boru hatlarını kapatacak, Siyonist gemileri limanlara sokmayacak, bütün işbirlikçi tezgâhları dağıtacaktır!

İşte bu dalga, Büyük Şeytan Amerika’yı Ortadoğu’dan ve sömürüp yağmaladığı her yerden kovacaktır!

İşte bu dalga, NATO ve ABD üslerini Anadolu’dan söküp atacak, bölgeye tutunmaya çalışan yabancı ve habis bir ur olan İsrail’i yok edecektir.

Yükselen bu dalga, bu heyecan; işbirlikçilik ve ihaneti yutup yok edecek bu fırtına, boran Musa’nın asası gibi ezilenlere, mazlum ve mustazaflara karanlığın ve çaresizliğin içinden yeni yollar açacaktır.

Attığınız her slogan, paylaştığınız her mesaj, yaptığınız her eylem bu fırtınayı büyüttü! Zaferiniz mübarek olsun! Bütün bu yaşananlar Allah’ın izniyle yaklaşan zaferin işaretleridir.

Direniş’in vefakâr dostları!

Küresel Sumud Filosu engellemelerle karşılaşıyor. Henüz yolunda başında katil İsrail, filoya dronlarla saldırılar düzenledi. Filoya katılacak gemi sayısı, katılımcı listesi sürekli azaltılıyor. En son, filoda yer almak için Tunus’a giden 5 milletvekili listeden çıkarıldı.

Bu kritik aşamada Türkiye dâhil bölge ülkelerine sesleniyoruz:

İşbirlikçilikten tövbe edip Küresel Sumud Filosu’nun yanında yer alın!

Filoya sahip çıkın! Filoyu koruyun! Filonun şerefli yolcularına bir şey olursa Akdeniz’i İsrail’e dar edin!

Bunu yaparsanız belki kaybettiğiniz itibarınızın bir kısmını geri kazanırsınız! Tarihi bir sınavla karşı karşıyasınız: Hodri meydan!

Direniş’in vefakâr dostları!

Mücadeleye devam edin, direnin!

Türkiye iktidarı nasıl utanma belası yalan da olsa İsrail’le ticareti kestiğini, gemileri limanlarına sokmayacağını ilan etmek zorunda kaldıysa bu yükselen dalgaya boyun eğecek Bakü-Tiflis-Ceyhan hattından akan petrolü kesmek zorunda kalacaktır!

Şundan emin olun ki arkadaşlar, ülkemizde ve bütün dünyada İntifada’nın artan basıncı karşısında bölgedeki hiçbir işbirlikçi rejim dayanamayacaktır!

Halklar nasıl kıyam edip denizden ve karadan Gazze’ye yürümeye başladıysa Allah’ın izniyle bu yürüyüşler bir sel gibi önüne kattığı bütün şer unsurlarını süpürecek; Kürecik NATO radarını da İncirlik ABD üssünü de söküp atacaktır.

İnancımız odur ki Siyonizm’i besleyen gemiler bu fırtınada alabora olacak, hiçbir güç bu alt üst oluşu durduramayacaktır.

Selam Olsun Gazze Direnişimize!

Selam Olsun Filistin Halkının Yıkılmaz İradesine!

Selam Olsun Küresel Sumud Filosuna ve Onun Apak Vicdanlı Yolcularına!

Selam Olsun Bu Mübarek Sefere Katılan İntifada Erlerine!

Filoya Sahip Çık, Filoyu Koru!

Sumud’a Sahip Çık, Umudu Koru!

Devamını Okuyun

Haberler

Nida Dergisi Yeni Sayısında Sömürgeci Zihniyetle Hesaplaşıyor

Yayınlanma:

-

Nida dergisinin Temmuz-Eylül 2025 tarihli 220. sayısı okuyucusuna “Sömürgeci Zihniyetin Kurduğu Dünyadan Ayrışma Vaktidir; Onunla Yarışmanın Değil!” çağrısıyla sesleniyor.

Bu bahiste “sunuş” yazısındaki şu bölüm dikkati hak ediyor:

Sömürgeci zihniyet kendini, sömürdüğü ülkelerin kendi ellerinde sürdürülebilir kılmıştır. Kendisine sömürgeci diyemeyeceğimiz toplum ve devletlere ‘reflekslerini’ devretmiş, miras bırakmıştır. Bu toplum ve devletler de sömürgeciliği ‘dinlerine, inançlarını, vicdanlarına’ bedel üstlenmişlerdir. Sömürgeci artık uzakta değil; sömürgeleştirilen toplumların içinde hayat bulmuştur. Coğrafyalarımızdan stratejik olarak çekilse de şahs-ı manevisini devrederek çekildiği bilinmelidir. Peki, bunu bilmenin önemi nedir? Nereden başlayacağımızı bilmek açısından önemlidir tabii. Sömürgecinin dilimizde hayat bulabileceği ihtimaline karşı… Zihnimizde, bakışımızda, niyetimizde, umudumuzda, ümitsizliğimizde, çaremizde ve çaresizliğimizde sömürgeci zihnin pusuya yatmış olabilme ihtimaline karşı müteyakkız hâlimizi korumalıyız. Bazen bir sömürgeci kadar kaba, gaddar ve vicdansız olabileceğimizi bilmek açısından kıymetlidir. Sömürgeci zihniyetinde olduğu gibi insana, insana dair değerlere ve arza/yeryüzüne putlaştırılmış ekonomik dünya görüşü üzerinden bakan bir ‘erime ve çürüme’ ihtimalinden uzaklaşabilmek için reflekslerimize hâkim olabilmeliyiz.

Sömürgecilik, bir başka dünya düşleyememizdedir.

‘Ne yapabiliriz ki?” deyişimizdedir.

Nida’nın 220. sayısında Atasoy Müftüoğlu’nun “En Büyük Kötülükle Uzlaşmak”; Ahmet Dağ’ın “Yapay Zekâ ve Dijital Sömürgecilik: Tekno-Endüstriyel Çağda Yeni Neo-Sömürgeci Paradigmalar”; A. Murat Ünal’ın “İslam’ı Sömürgeci Zihnin Sermayesi Kılmak”; Ferhat Koç’un “Sömürgecinin Değişen Yüzü Olarak Hukuk”; Wael B. Hallaq’ın “Fıkıh (Şeriat), Ahlâk ve Epistemeloji”; Furkan Soylu’nun İslam Felsefesi Tarihinin Bir Düşüncesizlik Çatışması Olarak Oryantalist Yazımı”  adlı yazıları dikkat çekerken Fatih Bütün’ün Mustafa Mertel ile yaptığı ve “Zihni Örtülmüş Durumdaki İnsanlar Haksızlığa Karşı Nasıl Mücadele Verecek” sorusunun başlığa çekildiği söyleşi, insanlığın plânlı bir ifsat sürecinden geçtiği tespiti etrafında derinleşiyor.

Film değerlendirmeleri, sanat-edebiyat yazıları ile farklı konulardaki makale ve denemeleriyle Nida, 220. sayısında da nitelikli bir içerikle çıkıyor okuyucularının karşısına.

Devamını Okuyun

Haberler

Üsküdar’da Soykırımın 700. Günü ve Sumud Filosuna Destek Eylemi

Yayınlanma:

-

İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü soykırım, 700. gününde Eğitim İlke-Sen, Sağlık İlke-Sen, ÖYB ve TOKAD tarafından 5 Eylül cuma günü Üsküdar Mimar Sinan meydanında protesto edildi, Küresel Sumud Filosu selamlandı.

Eğitim İlke-Sen başkanı Ahmet Örs, 6 Eylül’ün Ayşenur Ezgi Eygi’nin şehadet yıl dönümü olduğunu, Rachel Corrie ve Ayşenur’un vicdan çizgisinde buluştuklarını, Sumud filosunun da bu çizgide oluştuğunu söyledi.

Eylemde bir konuşma yapan Siyonist Sisteme Karşı Gençlik Kolektifi başkanı Gülşah Eldemir, İsmail Çelik ve İsmet Yüzügüler’in Filistin eylemlerine katılıp haklı taleplerde bulundukları için tutuklandıklarını belirterek soykırıma karşı mücadele verenlerin göz altı, tutuklama ve yargılamalarla susturulmaya çalışıldığı söyledi.

Eylem boyunca “700 Gün Direndik, Siyonizm’e Geçit Vermedik, İşbirlikçi Hainler Hesap Verecek, Yaşasın Küresel SUMUD Filomuz, Özgürlük Filomuz Dalga Dalga Büyüyor, 700 Gün Direndik İhanete Boyun Eğmedik, Yaşasın Küresel İntifada, NATO’dan Çıkacağız Üsleri Sökeceğiz, Ticarete Petrole İhanete Geçit Yok, İşbirlikçi AKP Hesap Verecek, Tevhid Adalet Özgürlük, 700 Gün Direndik Emperyalizme Geçit Vermedik, Yaşasın Gazze Direnişimiz, Ayşenur Eygi Onurumuzdur, Filistin Davası Yargılanamaz, İsmail’e Özgürlük Direnişle Gelecek” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

Topluluk adına Meryem Karayıl ve Serhat Altın’ın okuduğu açıklamanın tam metni şu şekilde:

SOYKIRIM SAVAŞININ 700. GÜNÜNDE, GAZZE DİRENİŞİNİN VE KÜRESEL SUMUD FİLOSUNUN YANINDAYIZ!

Bismillâhirrahmânirrahîm

Direniş’in vefakâr dostları!

Gazze’de, emperyalizmin desteğiyle süregiden Siyonist soykırımın 700. günündeyiz.

700 gün boyunca bütün dünya bu soykırımı, sayısız katliamı ekranlardan takip etti.

Egemen dünya düzeni, halkların bütün tepkisine, itirazına rağmen bu soykırımı sonuna kadar destekledi.

Bu soykırımcı cephenin karşısında tarihin görüp göreceği benzersizlikteki Direniş ise geri çekilmedi; bütün imkânsızlıklara, güç eşitsizliklerine rağmen yılmadan mücadele etti ve haysiyet sancağını insanlığın ufkuna kalıcı bir anıt olarak dikti!

Direniş’in vefakâr dostları!

Meydanlar sizin vefanıza, Direniş’in yanında duran azim ve kararlılığınıza sayısız kere tanıklık etti. Vâr olunuz!

Siyonist soykırıma işbirlikçilik ve ihanet marifetiyle yancılık yapanların karşısına dikilen iradeniz her türlü takdirin üzerindedir.

İşte burada, 700. günde yine aynı kararlılıkla hakikati hep birlikte haykırıyorsunuz.

Bu haykırış 700 günde damla damla birikti ve Akdeniz oldu!

Akdeniz’in kucağında büyüyen Küresel Sumud Filosu olarak insanlığı, vicdan ve haysiyeti sembolize eden devasa bir intifada kıyamına dönüştü!

Görüyor ve biliyoruz ki bütün irili ufaklı eylemler, yürüyüşler, farklı bütün faaliyetler bu büyük dalganın boy vermesine katkıda bulunmuştur.

Sizler de aşama aşama Mavi Marmara, Madleen ve Hanzala gemileri olarak ilerleyen ve şimdi devasa Sumud Filosu olarak benzersiz bir özgürlük hareketine dönüşen bu yürüyüşün inşa edicileri oldunuz; ne mutlu!

Direniş’in vefakâr dostları!

Büyük bedeller ödeyen Filistin halkının mücadelesini ve emperyalizmin koruyuculuğunda soykırımcılık suç ve utancını bütün çirkinliğiyle büyüten katil İsrail’in yapıp ettiklerini 700 günde herkes, bütün ayrıntılarıyla öğrenmiş bulunuyor.

Yine bu 700 gün boyunca herkes, İsrail’in bölgeye yerleşmesine imkân ve zemin hazırlayan işbirlikçi ve hain bölge rejimlerini de iyice görüp tanımış oldu!

Katliam ve soykırımın neye dayanıp büyüdüğünü görenler bundan sonra o hakikate göre siyaset üretmez ise biliyoruz ki bütün yaşananlar derin bir mağlubiyet olarak kalıcı hâle gelecektir.

Tarihin son 700 gününde zirveye çıkan ancak öteden beri deveran edip duran bu hakikatler silsilesi artık bizi bir yol ayrımına götürmeli ve devrimci bir mücadelenin ne’liğine dâir gerçek bir muhasebeyi artık geciktirmemelidir.

Direniş’in vefakâr dostları!

Küresel İntifadanın İstanbul ve Anadolu cephesi olarak kendi ülkemizdeki ihanet ve işbirlikçilik hatlarını parçalamaya çalıştık.

İncirlik ve Kürecik üslerinin sökülüp atılması için sürdürdüğümüz on yıllara yayılan mücadeleyi hızlandırdık ancak ihanet ve işbirlikçilik hattı bu husustaki direncini muhafaza etmeye devam etti.

Soykırıma petrol taşıyan BTC hattının vanalarını kapattırmaya çalıştık ama yine mezkûr hat İsrail lehine ve Direniş aleyhine olmak üzere bu petrol hattına dört elle sarıldı.

İsrail’le ticaretin devam etmesini ve Siyonist katliam makinesinin tedarik zincirinde çok mühim bir yere sahip gemi trafiğinin limanları mekân tutmasını engellemek için çırpındık lâkin AKP iktidarının hileli yollarla bu işleticiliğe meftûniyetinin önüne geçemedik.

Bu tabloyu 700 gün boyunca gözlemleyenler için artık fazla söze gerek kalmadı.

Direniş ve muârızları, gören gözlere âyân oldu. Hakk’la bâtıl iyice belirginleşti, saflar netleşti.

Direniş’in vefakâr dostları!

Dünya hayatı hak ve bâtıl, tevhid ve şirk hatlarının kapışma meydanı ise Direniş ehline düşen, muhataplarını lâyıkıyla tanıyarak duruşunda sebat etmek, devrimci stratejilerini buna göre belirlemektir.

Egemen dünya düzeninin ve bölgesel/yerel işbirlikçiliklerin karşısında küresel Tevhid-Adalet-Özgürlük hattını bir bütün hâlinde örme sorumluluğumuzla hareket ediyoruz.

Gazze’yi, Batı Şeria’yı, Kudüs’ü ve bütün mazlum coğrafyaları kuşatan karanlığı ancak vahyin çağrısıyla bertaraf edebiliriz.

Emperyalistleri, Siyonistleri, kapitalistleri, Allah ile aldatanları ancak bu bilinçle derdest edebiliriz.

Bütün insanlığı Nûh’un kurtuluş gemisine davet eden bir hakikat seferberlik ve şahitliği zorunludur. İşte ancak bu şekilde vahyin kurtarıcılığının hakiki simgeselliği herkes için görünür olacaktır!

Direniş’in vefakâr dostları!

Yılmayan bir azim ve kararlılığı kuşanan Direniş’in yoldaşı olmakla iftihar ediyoruz.

Yarın 6 Eylül… Kardeşleri olmaktan onurlandığımız Ayşenur Ezgi Eygi’nin şehadet yıl dönümü…

Selam olsun Ayşenur kardeşimize, selam olsun yükselttiği direniş bilincine!

Emperyalizme, Siyonizm’e, Amerika’ya, işbirlikçilik ve ihanete meydan okuyan cesur yüreklere, şahitlere ve şehitlere selam olsun!

Selam ve rahmet olsun Gazze’de canını veren; açlık ve bombalarla katledilen yüz binlere!

Selam olsun 700 gün direnen, geri adım atmayan yiğitlere!

Selam olsun Küresel Sumud Filosundaki vicdanlara!

Buradayız!

Emperyalizme ve Siyonizm’e, işbirlikçilik ve ihanete karşı Direniş’in yanındayız!

Küresel İntifada çağrısını yükselten milyonlarla aynı saftayız!

Haber: Şilan Deniz

Alternatif link:

https://vkvideo.ru/video-230129009_456239037?t=26m36s

Devamını Okuyun

GÜNDEM

1
0
Would love your thoughts, please comment.x