Connect with us

Haberler

Yeni Asgari Ücret, Emekçinin Eline Geçmeden Açlık Sınırıyla Eşitlendi

Yayınlanma:

-

Türk-İş araştırmasına göre 2022 yılı Ocak ayında açlık sınırı 4 bin 249 TL oldu. Aynı araştırma yoksulluk sınırını 13 bin 843 TL olarak tespit etti.

Geçtiğimiz Aralık ayındaki görüşmelerde 4.253 lira olarak ilan edilen ve ancak bugün itibariyle (31 Ocak 2022) emekçinin cebine girecek olan 2022 asgari ücreti ile açlık sınırı Türk-İş araştırmasına göre eşitlenmiş oldu.

KAMU-AR , açlık sınırını 4.924 tl olarak tespit etmişti.

Ayrıca Türk-İş araştırmasında mutfak enflasyonu da yüzde 59.67 olarak belirlendi.

YeniPencere

Tıklayın, yorumlayın

Yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Sultanahmet’te “İsrail’le Ticaret Filistin’e İhanet” Eylemi

Yayınlanma:

-

24 Mart 2024 günü ikinci “İsrail’le Ticaret Filistin’e İhanet” eylemi Sultanahmet’teydi. “Filistin İçin 1000 Genç Hareketi” tarafından düzenlenen eylemde İsrail’e yapılan ticaret kınandı; siyasi, ekonomik ve askeri ilişkiler lânetlendi.

Sultanahmet tramvay durağından Ayasofya’nın önüne kadar gerçekleşen yürüyüşle başlayan eylemde Türkçe, Arapça ve İngilizce konuşmalar yapıldı ve “İşbirlikçi AKP Hesap Verecek, Gemiler Yürüyor Soykırım Sürüyor, İsrail’le Ticaret Filistin’e İhanet, Siyonist Sermaye Hesap Verecek” gibi sloganlar atıldı.

Eylemde okunan açıklamanın tam metni şu şekilde:

75 yıldır adeta bir açık hava hapishanesinde baskı, işkence ve sömürüyle yaşayan Filistin halkı, 7 Ekim’den bu yana dünyanın gözleri önünde işgalci İsrail devleti tarafından soykırıma uğramaktadır. Üzerlerine bombalar yağdırılan 2.2 milyon Filistinlinin bu soykırımı yaşamaya mahkum edilmeleri yetmezmiş gibi bir de bu insanlar sınır kapılarının kapanması ile açlık, hastalık ve yalnızlığa terk edildiler. İsrail’in Gazze’ye askeri saldırıları ve tüm bir halkı kıtlığa, açlığa ve hastalıklara mahkûm etmesi, İsrail’in başından beri planının soykırım olduğunun açık göstergesidir.

Dün aşağılık İsrail ordusu bölgede onlarca insanın tedavi gördüğü Şifa Hastanesine yeniden saldırdı. Hastalar göçe zorlandıktan sonra hastaneden çıkarken öldürüldü, kadınlara tecavüz edildi, yüzlerce insan kaçırıldı.

Tüm dünyanın gözleri önünde bu soykırımın şiddeti her gün artarken siyonist İsrail’e ve suç ortaklarına karşı kararlılıkla mücadele eden, insanlığa onurlu ve özgür bir yaşamda ısrarıyla ders veren direnişçi Filistin halkıyla dayanışmak için bugün buradayız.

Siyonistlerle mücadeleyi sürdürüyor, yerli işbirlikçilerini ifşa ediyoruz.

Üzerlerine her gün ölüm yağdırılan Filistinliler, telefon ışığında yaralılarını ameliyat ederken Zorlu Holding, işgal rejiminin yıllık elektrik ihtiyacının yüzde 7’sini karşılıyor.

İsrail ile işbirliğine devam eden TÜSİAD üyesi Limak Holding, işlettiği İskenderun limanından İsrail’e çimento sevkiyatı yapmaya devam ediyor.

İsrail’in ihtiyacı olan çeliğin %65’ini Türkiye sağlıyor. Siyonist işgalciye en çok çelik temin eden yerli şirket ise MÜSİAD üyesi  İÇDAŞ. MÜSİAD, siyonist işgalciyi beslemeye devam eden üyelerine engel olmadığı gibi, Filistin’e yardım kampanyaları mitingleri düzenleyerek suç ortaklığını örteceğini sanıyor!

Adana Ceyhan limanı aracılığıyla Azerbaycan’dan Türkiye’ye gelen SOCAR’ın sattığı petrol, tankerle İsrail limanlarına ulaşıyor, sınır kapılarını yardım gemilerine kapatan işgal rejiminin damarlarını beslemeye devam ediyor.

Çimentosunun %95’ini Türkiye’den ithal eden İsrail, Filistin halkını bombalamaya devam ederken güney ve kuzey bölgesindeki inşa ettiği sığınakları bu çimento ile yapıyor.

Petrolü, elektrik enerjisini, çimentosunu ve çeliğini Türkiye’den ithal eden İsrail ile ticareti kesmek demek, Filistin halkını öz topraklarından silmeyi amaçlayan soykırımı durdurmak demektir!

Geçtiğimiz aylarda İsrail Tarım Bakanlığı, İsrail’e en çok meyve-sebze satışı yapan ülkenin Türkiye olduğunu açıkladı. Tarumar ettiği Filistin topraklarında tarımı da yok eden İsrail devleti 7 Ekim’den sonra Türkiye’den yaş meyve-sebze ithal etmeye başladı.

İsrail’e ambargo uygulayın, çünkü İsrail’le ticareti kesmek demek onu besleyen damarları kesmek demektir!

Bu koşullar altında, boykot çağrısını mitinglerde duyurmak isteyen vatandaşlar “İsrail’le Ticaret Sonlandırılsın!” pankartlarından dolayı Konya’da, Ankara’da, Sakarya ve Urfa’da susturuldu, alanlardan uzaklaştırıldı veya gözaltına alındılar.

Sözde Filistin destekçisi hükümet, İsrail’i en yüksek perdeden kınarken  tek bir yaptırım uygulamadığı gibi kanlı elleriyle seçim mitinglerinde, utanmazca Filistin halkını kullanarak oy devşirme çabasında!

Fakat bilinsin ki AKP iktidarı, kalbi Filistin’le atan halkın vicdanından yükselen sesleri engelleyemeyecek! Baskı ve şiddet politikalarıyla bu alçak işbirliğini gizleyemeyecek, suskunluklarının üzerini örtemeyecek, ellerindeki kanı silemeyecek!

Dünyanın onurlu halkları olarak Türkiye cumhuriyeti başta olmak üzere tüm devletlere sesleniyoruz: İsrail’le siyasi, diplomatik, ticari ve kültürel tüm ilişkileri derhal kesin!

İsrail’e ticari ambargo uygulayın; havadan, denizden, karadan yürütülen sevkiyatları derhal durdurun!

İsrail uçaklarına milli hava sahalarınızı kapatın!

NATO’nun İncirlik ve Kürecik üslerini kapatın!

İsrail ile yürürlükte olan tüm askeri/istihbari/mâli işbirliklerini, bütün sözleşmeleri hemen feshedin!

İsrail devletiyle işbirliğini sürdüren, onu destekleyen, ticaret yapan iktidar ve sermayedarlarla tarih önünde hesaplaşacağız! Alınlarındaki kara lekelere sürekli ayna tutacak, dünyayı kendilerine dar edeceğiz. Her an karşılarına çıkacak, hiçbir paydaşını unutmayacağız! Yalnızca saydığımız işbirlikçiler değil, İsrail ile ilişkisini sürdüren kim varsa ifşa edilmek için sırasını beklesin!

Yüreği, direnen Filistin halkı ile atan herkesi bu çağrıyı yükseltmeye, özgür Filistin için mücadeleyi büyütmeye davet ediyoruz!

“Zafer ellerimizdedir!” diyen Filistin’deki dostlara selam olsun!

Yaşasın Filistin Direnişi,

Yaşasın halkların onurlu mücadelesi,

Yaşasın küresel intifada!

Devamını Okuyun

Haberler

Fatih’te “İsrail’le Ticaret Filistin’e İhanet” Eylemi

Yayınlanma:

-

Direniş Çadırı’nın çağrısıyla 24 Mart pazar günü saat 14:00’te 31 ayrı şehirde eş zamanlı olarak gerçekleşen eylemlerin İstanbul halkası Fatih İtfaiye Parkında yapıldı.

Ozan Hayri Soyer’in açılış konuşması yapıp yönettiği eylemde topluluk adına açıklamayı Sacide Uras okurken eylem boyunca sık sık “Yaşasın Küresel İntifada, Nehirden Denize Özgür Filistin, İşbirlikçi İktidar İstemiyoruz, İsrail’le Ticaret Filistin’e İhanet, Vanaları Kapat Gemileri Bağla, Siyonistler Yenilecek Direnen Filistin Kazanacak, Hamas’a Selam direnişe Devam, Mazlumlar Tutsak İşgal Altında Yaşasın Küresel İntifada, Eli Kanlı Sermaye Hesap Verecek” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

Eylemde okunan açıklamanın tam metni şu şekilde:

24.03.2024 Basın Açıklaması Metni

Bugün 24 Mart 2024. İsrail işgal güçlerinin, Filistin halkına uyguladığı aleni soykırımın 173. günündeyiz. İsrail, NATO üyesi devletlerden aldığı açık destekle tam 173 gündür Gazze halkını acımasızca katlediyor. İddialarına göre 6 aya yaklaşan bu saldırılar sonucunda yalnızca üç rehineyi kurtarabildiler ve direniş örgütleri hâlâ tüm Gazze şeridinde faaliyet yürütebiliyor. İşgal devleti, bu kesin askerî başarısızlığın hıncını sivil halka ölüm kusarak çıkarıyor!

Bugün mübarek Ramazan ayının on dördüncü günündeyiz. Ramazan başlamadan Gazze’de ateşkese ulaşma ümidi gerçekleşmedi. İsrail saldırganlığına herhangi bir dizgin vurulamadı. Şimdi, işgal devletinin hedefinde Refah var. Yüz binlerce insan Gazze’nin en güneyinde, sığınabilecekleri son yerde yani Refah şehrinde kaygıyla bekliyor. Katil Netanyahu, İsrail’e etkin bir müdahalede bulunulmamasının rahatlığıyla, Refah’a yönelik kapsamlı bir saldırının yolda olduğunu ilan ediyor.

İşgal devletinin mevcut stratejisi “Dahiye Doktrini” olarak bilinen bir kolektif cezalandırma yöntemine dayanıyor. Savunma bakanları, “insansı hayvanlarla” dövüştüklerini söylediği itiraf niteliğindeki beyanında, Gazze’ye gıda girişini engelleyeceklerini de duyurmuştu. O tarihten bu yana Gazze’ye çok az miktarda gıda maddesi girebildi. Bugün Gazze’de sıradan insanlar, kadınlar, çocuklar, bebekler İsrail tarafından kasten oluşturulmuş korkunç bir açlık kriziyle karşı karşıya!

Bizler Türkiye’de oruca niyet ediyoruz; Gazze’de çocukların açlıktan öldüğünü duyuyoruz. İftar sofralarımıza oturuyoruz; Gazze’de hayvan yeminden yapılan yiyeceklerle hayatta kalmaya çalışan insanları görüyoruz. Sahura kalkıyoruz; denize doğru atılan yardımların peşinde koşmak zorunda bırakılmış binlerce kişinin acziyetle çırpınışını izliyoruz. Her gün korkunç şekilde yaralanmış, feryat eden, yardım isteyen çocukların, kadınların, erkeklerin görüntülerini izliyoruz.

Yediğimiz sıradan yemeklerden, yaşadığımız mütevazı hayatlardan utanır olduk. Çocuklarımızın yüzüne bakmaktan haya eder, hicap duyar geldik.

Arkadaşlar!

Utanıyoruz çünkü ülkemiz, işgal rejimine hayat veren ticari ilişkileri sürdürüyor.

Bugün, Gazze halkı açlıkla mücadele ederken, işgal devletinin sebze ve meyve ihtiyacının %55’i Türkiye’den karşılanıyor.

Gazze’de kuvözdeki bebekler elektrik yokluğundan hayatını kaybederken, Zorlu Holding İsrail’e elektrik satmaya devam ediyor.

İşgal ordusunun uçakları Filistin halkının tepesine bombalar yağdırırken, İçdaş İsrail’in ihtiyaç duyduğu çeliği tedarik ediyor.

Gazze işgalciler tarafından yerle yeksan edilmişken, Limak ve Akçansa işgalin çimento ihtiyacını karşılıyor.

İsrail’in petrol ihtiyacının yüzde 60’ı Kazakistan ve Azerbaycan’dan sağlanıyor. Katil uçakların ve tankların depolarını dolduran bu petrol Bakü-Ceyhan-Tiflis boru hattı aracılığıyla Ceyhan’a taşınıyor. Ceyhan’dan da SOCAR tarafından İsrail’e naklediliyor.

Demir çelikten gıdaya, dikenli tellerden petrole kadar her türlü sektörü kapsayan bu kanlı, bu lânetli ticaret; işgale, insansızlaştırmaya, katliama ve soykırıma ortak olmaktır! İyi, doğru ve güzel tüm değerlere ihanettir! Affedilmez bir cinayet mesabesindedir!

Lütfen dikkat edelim: İsrail’le ticaretin kesilmesi sembolik bir tavır alıştan ibaret değildir. Yalnızca işgal devletine petrol sevkiyatının durdurulması dahî İsrail’i ateşkese zorlayacak en güçlü faktörlerden biri olacaktır. Bu sayede Siyonist savaş ve katliam makinesi tekleyecek, Direniş için güçlü bir hamle fırsatı oluşacaktır!

Bizler buradan tüm açıklığıyla ilan ediyoruz:

Bugün eğer İsrail’le ticaret devam ediyorsa bunun sorumlusu siyasi iktidardır.

Siyasi iktidar, en azından Uluslararası Adalet Divanı’nın verdiği ara kararı gerekçe göstererek, İsrail’le Türkiye arasındaki ticareti bir an önce bitirmek zorundadır.

İşgal devletinin soykırımcı saldırganlığını dizginlemenin en önemli ayaklarından biri budur!

Bugüne kadar “Biz kazanırsak, Gazze sevinecek!” diye oy toplayanların, bugün “Ne yapalım, gücümüz yetmiyor!” diye yazıklanmalarını kabul etmiyoruz! Siyasi iktidarın en azından İsrail’e yardım ETMEMEYE gücünün yeteceği konusunda hiçbir şüphemiz yok.

Ticareti bile kesmeyenlerin, yerel seçimlerde propaganda yaparken Gazze’yi dillerine dolamalarının utanç verici olduğunu vurguluyoruz. Bu kadarı artık hem Filistin halkının hem de bizlerin aklıyla alay etmektir.

Gazze’de yaşanan can pazarını istismar etmek, sömürmek ve politik amaçlarına ulaşmak için kullanmak kimsenin harcı değildir. Hele de siyasi iktidarın, Gazze’yle ilgili ağzını açabilmesinin ön koşulu İsrail’e destek vermeyi kesmek, yani İsrail’le ticareti sonlandırmaktır.

Bizler 10 Mart’ta 30 ayrı şehirde bu çağrımızı dile getirmiştik. Bugün de meydanlardayız. Her gün daha da kalabalıklaşarak, daha fazla şehirde mücadelemizi büyüterek sürdüreceğiz!

Dünyanın her yerinde, onurlu insanlar olarak, özgür insanlar olarak İsrail’i köşeye sıkıştırmak, emperyalizmin koruması altındaki Siyonist saldırganlığı püskürtmek için elimizden geleni ardımıza koymayacağız!

Bugün, 10 Mart’ta ifade ettiğimiz taleplerimizi yeniden haykırıyoruz:

İlk olarak, İsrail’le ticarete kesin bir son verilmelidir. İsrail her açıdan kaskatı bir boykot duvarıyla çepeçevre sarılmalıdır. Ticaret, diplomasi, eğitim, sanat, spor, sağlık, akademi gibi hayatın her alanında İsrail’e geçitsiz ve tavizsiz bir abluka uygulanmalıdır.

Tüm dünyanın bu ablukaya iştiraki için kapsamlı ve istikrarlı bir diplomatik çalışma yürütülmelidir.

İkinci olarak, Gazze’nin her yerine kesintisiz ve yeterli insani yardım ulaştırılması sağlanmalıdır. Gazze halkı göz göre göre açlıktan ölmeye terk edilmemelidir.

Son olarak ülkemiz, İsrail’i koruyan ABD’nin ve NATO’nun etkisinden kurtarılmalıdır. Kürecik Radar Üssü kapatılmalıdır. İncirlik Üssü’ndeki ABD askerleri ülkelerine gönderilmelidir. Bu ülkede, soykırım destekçilerinin askeri güçlerine yer bulunmamaktadır.

Sabrımız tükendi! Durmaya takatimiz yok! Ertelemenin, örtmenin, tevil etmenin, izaha yeltenmenin vakti artık bitti!

Kınamalar yeterli değil! Gazze’ye yönelik soykırım hakkında saydığımız somut, fiili, etkili ve gerçek adımlar atılmak zorundadır.

Bizler bu taleplerimizin takipçisi olacağız. Bu taleplerimiz hayata geçirilmedikçe, dalga dalga büyüyecek, biner biner artacak ve iki elimizi siyasi iktidarın ve kanlı, işbirlikçi sermayedarların yakasından ayırmayacağız.

Bugün İsrail’e, dolayısıyla emperyalizme karşı direnmek, İslami, ahlâki, vicdani ve insani açıdan en temel ödevlerden biri haline gelmiştir.

Gazze’nin direnen halkı başta olmak üzere, İsrail’e ve destekçilerine karşı direnen herkesi saygıyla selamlıyoruz.

Cenâb-ı Allah’tan hepimizi, nehirden denize, özgür ve huzur dolu bir Filistin’de buluşturmasını niyaz ediyoruz.

Devamını Okuyun

Haberler

TOKAD’dan “Dünya Vicdan Haftası” Paneli

Yayınlanma:

-

TOKAD (Toplumsal Dayanışma, Kültür, Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği) tarafından 16.sı düzenlenen “Dünya Vicdan Haftası” münasebetiyle bir panel gerçekleştirildi.

Moderatörlüğünü Mücahid Sağman’ın üstlendiği panelin konuşmacıları Burhan Kavuncu ve Kadrican Mendi idi. Bir diğer konuşmacı Erhan Baltacı’nın mazereti nedeniyle panele iştirak edemeyeceği bildirildi.

Panel, linkten takip edilebilir.

Devamını Okuyun

GÜNDEM