Connect with us

Haberler

Nöbetler Sürüyor: Sevkiyat Dursun, Üsler Sökülsün

Yayınlanma:

-

Eğitim İlke-Sen, TOKAD, ÖYB, Sağlık İlke-Sen “Emperyalist-Siyonist Kuşatma ve Katliama Karşı Somut Adımlar” nöbetlerine devam ediyor.

17 Aralık 2023 pazar günü, Üsküdar Mihrimah Camii önünde yapılan eylemde konuşan Eğitim İlke-Sen başkanı Ahmet Örs, İsrail’le yapılan bütün anlaşmaların hemen iptal edilmesini, ekonomik-diplomatik ilişkilerin kesilmesini, İsrail’i koruyan İncirlik üssüyle Kürecik Nato radarının sökülmesini istediklerini söyledi ve İsrail’e her türlü sevkiyatın durdurulmasında ısrarcı olduklarını vurguladı.

“NATO’dan Çıkılsın Emperyalist Üsler Kapatılsın, Kürecik Radarı İsrail’in Kalkanı, Kürecik Radarı Kapatılsın, İncirlik Üssü Kapatılsın, 9 Milyar Dolarlık Ticaret Kesilsin, İşbirlikçi Rejimler Hesap Verecek, Katil ABD Ortadoğu’dan Defol, İşbirlikçi AKP Hesap Verecek, Katil İsrail Filistin’den Defol, Yaşasın Gazze Direnişimiz, Hamas’a Selam Direnişe Devam, Yaşasın Filistin Direnişimiz, Vanalar Kapansın Gemiler Bağlansın, Vanalar Kapansın Petrol Kesilsin, Çelik İhracı Durdurulsun, Nehirden Denize Özgür Filistin” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

Topluluk adına Cahit Erdem Örs’ün okuduğu açıklamanın tam metni şu şekilde:

EMPERYALİST-SİYONİST KATLİAM VE KUŞATMAYA KARŞI;

-İSRAİL’LE ANLAŞMALAR İPTAL EDİLSİN,

-DİPLOMATİK VE TİCARİ İLİŞKİLER KESİLSİN,

-İNCİRLİK-KÜRECİK ÜSLERİ KAPATILSIN!

Bismillahirrahmanirrahim,

Arkadaşlar,

Siyonist İsrail, 2 buçuk milyona yakın insanın sadece 360 kilometrekarelik bir alanda açık cezaevi koşullarında yaşadığı Gazze’de, emperyalizmin desteğiyle 70 gündür eşi benzeri görülmemiş katliamlar gerçekleştiriyor.

Egemen dünya düzeni, İsrail’in yaptığı katliamlara açık destek veriyor. Başta büyük şeytan ABD olmak üzere emperyalist blok, Siyonist işgal rejiminin kayıtsız şartsız yanında duruyor.

İsrail katliamlarının başladığı andan itibaren Amerika, on binlerce ton mühimmat ile asıl katil rolünü îfâ ediyor. Öteden beri hiçbir yaptırım hükmü olmayan yeni BM kararları almaya çalışan batılı devletler ise ayaklanan vicdanlı halklarına karşı timsah gözyaşı dökmeyi bile beceremiyor.

Filistin dostları,

Filistin’deki katliama, vahşete karşı dünya halklarının vicdanı ayağa kalkmıştır. Yeryüzünün hemen her noktasında sokaklara dökülen milyonlar, benzersiz bir küresel vicdan devrimine imza atmaktadır.

Emperyalist-Siyonist kuşatma ve katliam, eşsiz Filistin direnişinin sarsılmaz iradesine çarpmakla kalmamış, o direnişin ateşlediği “Küresel İntifada”nın önüne geçilemez bir dalgaya dönüştüğünü görmeye başlamıştır.

Her zaman mazlum ve mustazaf halkların özgürlük mücadelesinin sembolü ve mihveri olan Filistin Direnişi yine tarihi, küresel bir uyanışı tetiklemiştir.

Direnişin dostları!

Egemen dünya düzeninin paydaşları tarafından sönümlenmesi istenen, bunun için bütün bölgesel işbirlikçiliklerin ve ihanetlerin harekete geçirildiği Filistin mücadelesi, üzerine serpilmek istenen ölü toprağını Aksâ Tûfânı ile bertaraf etmiş ve Direniş’in tarihinde yeni bir sayfa açmıştır.

Ortadoğu ve İslam dünyasındaki işbirlikçi rejimler, yaptıkları ve yapmayı plânladıkları anlaşmalarla artık İsrail’in bölgede mutlak kalıcı olduğunu ilan etmeye başlamışlardı. Ticari, askeri ve siyasi bütün anlaşmalar buna yönelikti.

İbrahim anlaşmaları ile Siyonist rejim daha da meşrulaştırılmak, enerji koridorları projeleri ile küresel bir güç ve merkez olarak tanıtılmak ve dünyaya öyle kabul ettirilmek istendi. Arap Baharı sürecinde Filistin meselesi İsrail lehine olmak üzere unutturuldu.

Türkiye de bu sürece Mavi Marmara davasını kapatıp 9 Mart 2022’de Siyonist rejiminin katil cumhurbaşkanı Herzog’u ağırlayarak ve Ekim 2022’de İsrail’e tekrar büyükelçi atayarak katıldı.

Batı Şeria’da ise hemen her gün Filistinliler İsrail askerleri ve onların koruyup kolladığı “yerleşimci” denilen işgalci çeteler tarafından katlediliyordu. Filistinlilerin evleri çalınıyor, zeytin ağaçları sökülüyor, arazileri gasp ediliyor, Mescid-i Aksâ ise sık sık Siyonistlerin baskınlarına maruz kalıyordu.

İşte Direniş, büyük bir sessizliğe mahkûm edilen Filistin mücadelesini böyle bir aşamada bütün dünyanın tekrar temel gündemi hâline getirmeyi başardı.

Kardeşler,

70 gündür on binlerce kardeşimiz, yavrumuz, ana ve bacımız katil İsrail’in dünya tarihinde eşine az rastlanır saldırılarında can verdi, şehit düştü.

Görüyor ve anlıyoruz ki İsrail, katliamlarını, egemen dünya düzeninin izin ve desteğiyle yapıyor. Ayaklanan dünya halkları, bu izin ve desteği kesmek için canhıraş feryatlarıyla sokak ve meydanları dolduruyor.

Halklar; İsrail’e destek olan anlaşmaları, ticareti, silah sevkiyatını durdurmak için oradan oraya koşturuyor. Yasaklara rağmen meydanlardan çekilmiyor, hükümet ve devletlerine meydan okuyor ve hakikatten, Filistin halkından yana duruyorlar.

Bizler de İsrail’i besleyen damarları kesip kurutmak, kendisini bölgede meşrulaştırmaya çalışan anlaşmaları parçalamak için meydanlara çıkıyor, bu vesileyle Filistin halkının, Gazze’nin, Direniş’in yanında durduğumuzu ilan ediyoruz.

Direnişin yoldaşları,

7 Ekim’den bu yana katledilen on binlerce cana ve eşi benzeri görülmemiş yıkıma rağmen Türkiye hükûmeti İsrail’e karşı hiçbir yaptırım kararı alıp uygulamadı. Katliamın başından bu yana Ceyhan’dan İsrail’e petrol su gibi aktı. Kazakistan ve Azerbaycan’dan gelen ve katil İsrail’in ihtiyacının yüzde 60’ını karşılayan petrolü akıtan boruların vanaları kapatılmadı! Siyonistler, tank ve uçaklarına doldurdukları o petrolle kardeşlerimizi katletti, katletmeye devam ediyor; şehirlerini ve yuvalarını yakıp yakıyor!

Katil İsrail, çelik ihtiyacının yüzde 70’e yakınını Türkiye’den sağlıyor. Ülkemizden giden çelikle silah yapıyor. O çelik tank olup, top olup, uçak olup, mermi olup kardeşlerimizi katlediyor. Yuvalarını, bedenlerini, geleceklerini parçalıyor. Çelik İhracatçıları Birliği de bu ihracatla övünüyor! İşte böyle bir düzenbazlık ve ihanetle yüz yüzeyiz!

Filistin’de, Gazze’de soykırım ve katliam alabildiğine sürerken sefer sayısı 500’e ulaşan gemiler, Türkiye’nin farklı limanlarından İsrail’e sevkiyat yaptı, türlü çeşit mal taşıdı. Meydanlarda Filistin ajitasyonu yapan iktidar sahiplerinin yakınlarının da dâhil olduğu bu gemi ticareti utanç verici bir başka ihanet tablosudur!

Yine Filistinli kardeşlerimiz elektrik bulamazken Zorlu Holding, işgal topraklarında kurduğu santrallerle Siyonist işgalcilere enerji üretiyor! Siyonistlerin bombalarıyla kardeşlerimizin evleri başlarına yıkılırken Yılmazlar Grup işgal edilmiş topraklarda Siyonistlere ev yapıyor, bina dikiyor!

İsrail’le 2014 yılında 5 milyar dolar olan ticaret hacmi 2022 itibariyle 9 milyar doları aşmıştır. 100 civarındaki firma İsrail’le iş yapmaktadır. Bütün bu gelişmeler, bütün bu yol vermeler AKP iktidarı döneminde gerçekleşmiştir.

Direniş’in dostları,

İncirlik ABD üssü ve Kürecik NATO radarı halkımızın yıllardır süregelen itirazlarına rağmen bölgedeki gerçek katil ve işgalci olan ABD’yi ve emperyalizmin karakolu İsrail’i korumaya devam ediyor. Anadolu’ya çöreklenmiş, bilinen ve bilinmeyen ABD ve NATO üsleri Ortadoğu’daki, İslam dünyasındaki fitnelerin merkezleridir.  İşte bu üslerin kapatılması, NATO’dan çıkılması temel hedefimizdir.

Bütün bu işbirlikçilikler yetmezmiş gibi çalınan Filistin doğal gazını İsrail doğal gazı diye Avrupa pazarlarına ulaştırma hevesi de Direniş tarafından suçüstü yakalanmıştır. İsrail, hesabı sorulmayan bu adımlardan güç ve cesaret almaktadır. Bu hesabı sormak da elbette bize düşmektedir

Allah’ın izniyle Direniş’e destek olmak; İsrail’in köklerini, hayat damarlarını kurutarak Anadolu’dan, Ortadoğu’dan söküp atmak için mücadelemizi sürdüreceğiz.

Yaşasın Filistin direnişimiz!

İsrail, ABD, NATO yenilecek; direnen Filistin kazanacak! 

 

EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.egitimilkesen.org)

SAĞLIK İLKE-SEN (İlkeli Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.saglikilkesen.org)

TOKAD (Toplumsal Dayanışma, Kültür, Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği, www.tokad.org)

ÖYB (Özgür Yazarlar Birliği, www.ozguryazarlarbirligi.org)

(Topluluk adına, Cahit Erdem Örs)                            

Tıklayın, yorumlayın
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Haberler

Üsküdar’da MAERSK eylemi: Gemileri Durdur, Direnişi Büyüt

Yayınlanma:

-

Eğitim İlke-Sen, Sağlık İlke-Sen, Özgür Yazarlar Birliği ve TOKAD; Gazze nöbetlerine devam ediyor.

06 Nisan 2025 çarşamba günü Üsküdar’da, Mimar Sinan Meydanındaki nöbet eylemi “İsrail’e F-35 Parçaları Taşıyan Maersk Gemilerini Engelle, Mersin Limanına Sokma, Katliama Ortak Olma!” temasıyla yapıldı.

Eylemde konuşan Eğitim İlke-Sen başkanı Ahmet Örs, katliam ve soykırım bitene kadar nöbetlerine devam edeceklerini söyledi. Topluluk adına Cahit Erdem Örs ve Şeyma Yıldırımda birer açıklama yaptılar.

Cahit Erdem Örs, “İsrail’i Tanıma, Tam Ambargo Uygula” çağrısında ısrarlı olacaklarını vurgularken Şeyma Yıldırım, İsrail’e F-35 parçaları götüren MAERSK gemilerinin durdurulması gerektiğini dile getirdi.

Eylem boyunca “Limanlar Siyonizme Kapatılsın, Gemileri Durdur Direnişi Büyüt, İşbirlikçi Rejimler Hesap Verecek, Erdoğan Botaş’ın Vanasını Kapat, Katil İsrail Filistin’den Defol, Katil ABD Ortadoğu’dan Defol, Yaşasın Gazze Direnişimiz” gibi sloganlar atıldı, tekbir getirildi.

Devamını Okuyun

Haberler

Üsküdar’da “İsrail’i Tanıma, Tam Ambargo Uygula” Yürüyüşü

Yayınlanma:

-

Eğitim İlke-Sen, TOKAD, ÖYB ve Sağlık İlke-Sen, Üsküdar sahilde “İsrail’i Tanıma, Tam Ambargo Uygula” temalı bir yürüyüş ve eylem yaptı.

Eylemde, iki hafta sonra İsrail’e ulaştırmak üzere F-35 parçalarıyla yüklü Maersk gemilerinin durdurulması çağrısı yapılarak şöyle denildi:

Danimarkalı nakliye şirkeri Maersk’e ait Maersk Detroit ve Nexoe Maersk gemileri, ABDdeki Lockheed Martin tesislerinden alınan F-35 parçalarını İsrailin Hayfa Limanı’na taşımak üzere rotalarını belirlemiş bulunuyor. Bu rotada, Mersin Limanı kritik bir durak olarak plânlanmış durumdadır: Nexoe Maersk gemisi 28 Nisan 2025 tarihinde Mersine gelecek, kargosunu buradan İsrailin Hayfa Limanı’na ve nihayetinde Nevatim Hava Üssüne ulaştıracak! Bu üs, Gazzede Filistin halkını hedef alan Siyonist bombardımanların merkezidir. Bu yüzden, Nexoe Maersk’in Mersin’e yanaşıp buradan yoluna devam etmesine izin verilmesi durumunda, müdahale etmeyen herkes açıkça İsrail’in Filistin halkına yönelik soykırımına ortak olacaktır!

Yürüyüş ve eylem boyunca “Gazze Ölüyor İnsanlık İzliyor, İşbirlikçi Rejimler Hesap Verecek, Yaşasın Küresel İntifada, Bakü Ceyhan Hattından Akan Petrol Değil Kan, İşbirlikçi Hanedanlar Hesap Verecek, Vanaları Kapat Petrolü Kes, İsrail’le Ticaret Filistin’e İhanet, İsrail’e Değil Filistin’e Sevkiyat, Limanlar Siyonizm’e Kapatılsın, Kürecik Radarı İsrail’in Kalkanı, NATO’dan Çıkılsın Üsler Sökülsün, Emperyalistlere Limanları Kapat, İhaneti Bırak Direnişe Destek Ol, Katil ABD Ortadoğu’dan Defol, Zalime Yanaşma İşbirlikçi Olma, Gazze’de Çocuklar Açlıktan Ölüyor, Hamaseti Bırak Tam Ambargo Uygula, İsrail’i Tanıma Tam Ambargo Uygula, Rümeysa Öztürk Onurumuzdur, Filistin Davası Yargılanamaz, Fevziye Şenoğlu Onurumuzdur, İkinci Nakba’ya İzin Vermeyeceğiz, İşbirlikçi AKP Hesap  Verecek, Katil ABD İşbirlikçi AKP” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

Topluluk adına Meryem Karayıl ve Cahit Erdem Örs’ün okuduğu açıklamanın tam metni şu şekilde:

İSRAİL’İ TANIMA, TAM AMBARGO UYGULA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Gazze’de Siyonist soykırım savaşı tüm hızıyla devam ediyor!

Siyonist rejim, Gazze’yi boşaltmak için “YA ÖLÜM YA SÜRGÜN!” hedefiyle saldırılarını yoğunlaştırıp işgali derinleştiriyor!

Gazze halkı bütün bir dünya ve müslümanlar tarafından yalnız bırakılmış ve çıkışsız bir kıskaca alınmıştır!

Gazze’deki katliamlara paralel biçimde İsrail’in, Batı Şeria’daki mülteci kamplarına, köylere, mahallelere yaptığı baskın ve kuşatmalar sürüyor; işgal devleti zaten yetersiz olan alt yapıyı tahrip ediyor, kardeşlerimizi katlediyor!

Koca bir yalan ve iki yüzlülük sûretindeki İslam âlemi, bütün bunları görmemek için olan bitene gözlerini kapattı; işbirlikçilik ve ihanet utancı kara bulut gibi coğrafyalarımıza ve gönüllerimize çöküverdi!

İstanbul halkı!

Gazze’de katliamlar 18 aydır devam ediyor.

Tarihin hiçbir evresinde böyle bir katliam silsilesi görülmedi!

Dünyanın ve Türkiye’nin pek çok yerinde sokağa çıkan milyonlar, İsrail’e verilen destekleri durdurmaya çalıştı.

Biz de elimizden geldiğince bunun için mücadele ettik.

İsrail’i, bu mel’ûn Siyonist soykırım makinesini besleyen kaynakları kurutmak için çağrılarda bulunduk!

“İsrail’e akan petrolü kesin!” diye haykırdık!

“Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattından akarak İsrail’e ulaşan Azerbaycan petrolü, Siyonistlerin tank ve uçaklarını çalıştırıyor ve ölüm olarak Filistinli kardeşlerimizin üzerine yağıyor!” dedik.

Ama Türkiye’yi yönetenler, AKP iktidarı vanaları kapatıp petrolü kesmedi!

Bir de utanmadan varil başına 1 dolar 27 sent aldıklarını söylediler!

İsrail’in dostu olduğunu söyleyen Azerbaycan cumhurbaşkanı Siyonistlerin işbirlikçisi İlham Aliyey, Hazar petrolünü İsrail’e satmaktan vazgeçmedi! Katliamdan kazandığı kanlı parayı hanedanını ve iktidarını güçlendirmek için kullandı!

Aynı uyarıyı, çağrıyı yineliyoruz:

Derhâl vanaları kapatın, petrolü kesin!

Mazlumların dostları!

Yine yıllarca “İsrail’le ticareti kesin!” diye haykırdık.

Aksâ Tûfânı’ndan sonra da “İsrail’le Ticaret Filistin’e İhanet” sloganını ülkenin dört bir yanında dillendirdik.

Ancak, Türkiye’yi yönetenler, İsrail’i besleyen diğer bütün kalemleri, bütün bir lojistiği kâğıt üzerindeki birtakım numaralarla gizlemeye çalıştılar.

Filistin’e ihracatın yüzlerce, binlerce kat arttığını söylediler.

İşte bu yalan makinesinin “Filistin’e ihracat binlerce kat arttı!” dediği 2024 yılı aralığında Dünya Gıda Programı (WFP) yaptığı açıklamaya göre Batı Şeria’daki yaklaşık 700.000 Filistinlinin gıda yardımı ihtiyacının %100 artış gösterdi. Bu durum, bölgedeki artan gıda güvensizliğinin ve ekonomik zorlukların yalnızca Gazze ile sınırlı kalmadığını gösteriyor.

“İsrail’le ticareti kestik, Filistin’le ticaret patladı!” iddialarını işte bu açıklamalar yalanlıyor.

İsrail lojistik şirketleri karayollarımızda, limanlarımızda cirit atıyor!

Tekrar uyarıyoruz, tekrar haykırıyoruz:

Ticareti kesin, limanları Siyonist gemilere kapatın!

Kardeşler,

İşte bu meydanlar, bu Üsküdar iskelesi, karşıdaki Eminönü meydanı ve daha nice sokak ve meydanlar da şahittir ki yine yıllarca “İsrail’i koruyan Kürecik NATO radarını sökün, İncirlik ABD üssünü kapatın!” diye sayısız eylem yaptık.

Ancak, Kürecik NATO radarı kendi döneminde açılan AKP iktidarı bu çağrılara da kulak asmadı.

Evet, bunların hiçbirini yapmadılar ama yine de Filistin’i çok sevmeye devam ettiler!

Kırmızı çizgi hamaseti yapıp durdular!

Bakınız, güncel bir durum paylaşmak istiyoruz:

Danimarkalı nakliye şirkeri Maersk’e ait Maersk Detroit ve Nexoe Maersk gemileri, ABD’deki Lockheed Martin tesislerinden alınan F-35 parçalarını İsrail’in Hayfa Limanı’na taşımak üzere rotalarını belirlemiş bulunuyor. Bu rotada, Mersin Limanı kritik bir durak olarak plânlanmış durumdadır: Nexoe Maersk gemisi 28 Nisan 2025 tarihinde Mersin’e gelecek, kargosunu buradan İsrail’in Hayfa Limanı’na ve nihayetinde Nevatim Hava Üssü’ne ulaştıracak! Bu üs, Gazze’de Filistin halkını hedef alan Siyonist bombardımanların merkezidir. Bu yüzden, Nexoe Maersk’in Mersin’e yanaşıp buradan yoluna devam etmesine izin verilmesi durumunda, müdahale etmeyen herkes açıkça İsrail’in Filistin halkına yönelik soykırımına ortak olacaktır!

Gördüğünüz gibi işbirlikçilik ve ihanet bitmiyor!

Bu iktidar sahiplerine soruyoruz:

Neyi bekliyorsunuz? Filistin halkının tümüyle yok edilmesini mi!

Kıymetli halkımız,

Katil ve işgalci ABD ile katil ve işgalci İsrail, Ortadoğu’yu/Batı Asya’yı dizayn etmek için katliamlarına, savaş ve işgallerine hız vermiş durumdadır.

Suriye’de mevzi kazanan bu güçler; Lübnan, Filistin ve Yemen’de direnişi boğmak için 18 aydır amansız bir saldırı dalgası vâr ettiler.

İran’ı kuşatma plânlarının son aşamasına geldiklerini dost-düşman herkes bilmektedir.

Tarihin kritik bir evresindeyiz.

Türkiye, bu kritik eşikte nerede duracaktır? Kimlerle dost, kimlerle düşman olacaktır?

Buna iyi karar vermek zorundadır.

Egemen dünya düzeninden yana saf tutup mazlum ve mustazaf halklarımızın, coğrafyalarımızın karşısına mı dikilecektir yoksa yoksul Yemen halkı gibi şeref ve haysiyeti tercih edip ABD ve İsrail’i bölgeden kazımak isteyenlerle mi birlikte olacaktır?

İşte karşı karşıya kaldığımız/kalacağımız kritik seçim budur; tablo, bu kadar açık ve nettir.

Direnişin dostları,

Gazzeli çocukların, Gazzeli annelerin yürek parçalayan görüntüleri bizi, insanlığımızdan utanma aşamasına getirmedi mi?

Kerbela ıssızlığına, ölüm ve çaresizliğe sürgün edilen yavrularımız rüyalarımıza girmiyor mu?

Artık anlamış bulunuyoruz ki bugün kurtuluş eli, yardımı bekleyenler için insanlık tümüyle ölmüştür.

Bizdeki iktidar sahipleri ise birtakım alicengiz oyunları marifetiyle iktidarlarını daha çok pekiştirmek ve uzatmak derdine düşmüşlerdir.

Sahte Filistin duyarlılıkları bir kez daha ortaya çıkmış, kayyım ve görevden almaları protesto eylemlerinde tutabildikleri gençleri hapsederek asıl gündem ve niyetlerini açık etmişlerdir.

Ey iktidar sahipleri!

Bu ucuz numaraları bırakın!

Hem açlık ve yoksullukla boğuşan halkımızın gerçek gündemine yoğunlaşıp adaletsizlik ve hukuksuzluklardan vazgeçin hem de hemen yanı başınızda bir halk günde yüzlercesiyle katledilirken birazcık olsun utanın!

Neyle meşgulsünüz?

İktidarınız, o çok övündüğünüz hassasiyetleriniz, İHA ve SİHA’larınız neye yarıyor?

İmkânlarınızı mazlumların kurtuluşu için kullanmayacaksanız da ne için kullanacaksınız?

İsrail’i tanımaktan vaz geçin!

İsrail’i koruyan Kürecik NATO Radarını ve İncirlik ABD üssünü kapatın!

İsrail’e hilesiz hurdasız TAM AMBARGO uygulayın!

Biz sizin hamasetinizden bıkıp usandık; ya bunları hemen, derhâl yapın ya da artık susun, gölge etmeyin!

Kardeşler!

Filistin halkının özgürlüğü için mücadele eden Rümeysa Öztürk kardeşimizi haydut ABD gözaltına aldı.

Kardeşimizi hemen serbest bırakın!

Rümeysa Öztürk kardeşimiz de Rachel ve Ayşenur gibi size asla boyun eğmeyecektir!

Tutuklamalarla intifada yârenlerini yıldıramazsınız.

Bu hususta bir sözümüz de Rümeysa Öztürk’ü tutuklayan ABD’yi kınayan hükümet yetkililerinedir:

Siz ne yüzle böyle bir açıklama yapıyorsunuz?

“Gemileri durdurun, İsrail’le ticareti kesin!” diyen kardeşlerimizi işkenceyle göz altın alıp hapis istemleriyle yargılayan siz değil misiniz?

Adana’da, konsoloslukları önünde katil Amerika’yı protesto eden kardeşlerimizi işkenceyle göz altına alan siz değil misiniz!

Farklı noktalarda Filistin eylemleri yapan kardeşlerimizi İstanbul ve Ankara mahkemelerinde yargılayan, Ankara’da “Süpürün!” talimatıyla Filistin dostlarına saldıran, tekrar tekrar göz altı yapan siz değil misiniz!

Bu iki yüzlülüğünüzü affetmeyecektir!

Arkadaşlar!

Açıklamamızın sonunda mühim bir hususa değinmek istiyoruz.

Son günlerde iktidara yakın medyada yazan ve konuşan bazı isimler Gazzeli kardeşlerimizin hicretinden bahsediyor.

Bu kişiler, “Kudüs’ü fethederiz, bir gece ansızın İsrail’e gireriz!” hamasetini yapan AKP iktidarını alkışlıyorlardı.

Şimdi Gazzelilere açık açık “Bizden size fayda yok, kaçıp canınızı kurtarın!” diyorlar!

Bu arsızlara, bu işbirlikçiliğe teslim olanlara cevabımız şudur:

İkinci Nakba’ya izin vermeyeceğiz!

Filistin halkının tehcirini değil, geri dönüşünü konuşup savunacağız!

İşbirlikçilik ve ihanet politikalarına verdiğiniz destekle tarihin utanç sayfalarındaki yerinizi aldınız!

Veyl olsun duruşunuza, zihniyetinize!

Filistin dostları!

Allah’ın izniyle egemen dünya düzenine, emperyalizme, Siyonizm’e, işbirlikçilik ve ihanete karşı mücadelemiz sürecektir!

Şu şehir, şu deniz, şu gök yüzü, şu insanlar şahit olsun ki mazlumların yanında saf tutmaktan geri durmayacağız!

Herkesi bu cephede toplanmaya çağırıyoruz!

Allah’ın izniyle emperyalistler, Siyonistler yenilecekler ve cehenneme sürüleceklerdir.

Yeter ki biz doğru cephede saf tutalım!

EĞİTİM İLKE-SEN, SAĞLIK İLKE-SEN, TOKAD, ÖZGÜR YAZARLAR BİRLİĞİ

Devamını Okuyun

Haberler

Esra Erol ve Benzerleri Neden Sadece “Eğlence” Değil: Algılar, İktidar ve Ortalama

Yayınlanma:

-

Türkiye’de televizyon kültürünün, reyting baskısıyla izleyici algısını sürekli aşağı çeken bir eğilimi olduğu artık yerleşik bir gerçek. Ancak son zamanlarda, bu durum rahatsız edici boyutlara ulaşmış durumda. Geçtiğimiz günlerde Esra Erol’un programında, kaynananın nişanlı damatla iddia edilen ilişkisi, ekran başındaki izleyicilere o kadar absürt bir gerçeklik yansıtıyor ki modern medyanın zehirleyici etkisini gözler önüne seriyor.

Bu tür programlar sadece reyting peşinde koşmanın ötesine geçerek toplumun düşünce ve algı düzeyini aşağıya çeken, pasifleşmeye zemin hazırlayan unsurlar olarak işlev görüyor. Günlük yaşamın gerçek sorunlarından uzaklaştırılan birey, ekran başında izlediği bu absürtlükleri sorgulamak yerine, belirli bir “ortalama kültür”ü içselleştiriyor.

Medya eleştirmenleri, bu programların izleyiciye “seyirlik ahlak” sunarak eleştirel düşünceyi pasifleştirdiğini iddia ediyor. George Gerbner’in “Kültivasyon (Yetiştirme) Teorisi”ne göre[1], medyada sürekli tekrarlanan belirli temalar, izleyicinin algısını şekillendirir; bu durum, toplumun kendi gerçek sorunlarıyla yüzleşme cesaretini azaltmaktadır. Televizyonun merkezileşen rolü günün telâşı ve ekonomik sıkıntılar içinde insanlar, ufak dramatik olaylarla mest olurken asıl önemli meselelerin gölgesinde kalıyor.

Esra Erol

Esra Erol’da “Skandal İlişki” – Reyting için atılan başlıklar yeni bir ortalama belirliyor.

Gerçeklik Tiyatrosu: Seyirci, Oyun ve Yönetim Aygıtı

Esra Erol örneği, gerçeklik ile kurgu arasındaki sınırı giderek belirsizleştiriyor. Programlarda yaşanan dramatik olaylar, tamamen gerçeklikten kopuk olmasa da izleyicinin “ortalama” algısını derinden etkiliyor. Sürekli maruz kalınan bu olaylar, dramatik unsurların normalliğe dönüşmesine, dolayısıyla toplumda “güvenlik” ve “denetim” taleplerinin meşrulaşmasına zemin hazırlıyor.

Byung-Chul Han’ın da belirttiği gibi[2], modern toplumda şeffaflık ve performans rüzgârı eserken medya aracılığıyla sunulan yüzeysellik, bireylerin özgür düşünce ve sorgulama kapasitesini sistematik olarak azaltıyor. Her ne kadar yayıncılığın mecraları değişse ve yapay zekanın gelişen etkileri başka bir görsel atmosfer yaratsa da hâlâ “medya endüstrisi” aynı motivasyonlardan besleniyor. İzleyici, her ne kadar “gerçek” hayatı izlediğini iddia etse de, aslında medyanın manipülasyonuyla oluşturulmuş bir gerçeklik içinde yaşamını sürdürmeye başlamış durumda. Bu durum, endişenin artmasına, inisiyatif almaktan kaçınmaya ve yöneticilerin müdahalelerini bekleyen pasif bir toplumsal yapının oluşmasına neden oluyor.

dont-think

“Don’t Think” – Düşünme!

Yönetim Aygıtı Olarak Medya: İktidarın Sessiz Kontrolü

Tarih boyunca medya, sadece haberleşme ve eğlence amacıyla kullanılmamış, aynı zamanda toplumu yönlendirme ve kontrol etme aracına dönüşmüştür. Günümüzde televizyon programları, iktidarın politikalarını pekiştiren, algıyı manipüle eden modern yönetim aygıtları hâline gelmiştir. Esra Erol ve benzeri yapımlar, seyircinin aktif katılımını engelleyerek pasif izleyiciliği teşvik ediyor.

Bu medya anlayışı, eleştirel düşüncenin ve aktif birey olmanın temel taşlarını oluşturan unsurların zayıflamasına yol açıyor. Gerçek sorunları tartışmak yerine, izleyici absürt olaylara takılıp kalıyor; sonuçta, medyanın yönettiği “ortalama” bir toplumsal bilince teslim oluyor. Bu durum, iktidarın sessiz sedasız kurulmuş yönetim aygıtlarını güçlendiren bir etki yaratıyor. Toplum, kendi gerçek sorunlarının farkına varıp eleştirel bilinç geliştirmezse, medya yönetimi altında pasif bir varlık olmaya mahkum kalır.

Esra Erol ve benzeri programlar, yalnızca bir eğlence ürünü veya reality show olarak kalmıyor; bunlar aynı zamanda toplumsal hafızayı ve özgür iradeyi hedef alan, eleştirel düşünceyi körelten araçlar olarak karşımıza çıkıyor. Medya, insanların zihinlerine “seyirlik ahlâk” aşılayarak, gerçeklik ile kurgu arasındaki sınırı bulanıklaştırıyor. Bu da, toplumun kendi sorunlarıyla yüzleşme becerisini azaltıyor ve iktidarın, pasif izleyici kitlesi oluşturma çabasının bir parçası oluyor.

Dolayısıyla, televizyon ve ana akım medya araçları sadece bilgiyi aktarmakla kalmıyor; aynı zamanda ideolojik bir kontrol mekanizması oluşturuyor. Bu mekanizmanın farkına varılması, özgür ve eleştirel düşünceye sahip bireylerin yetişmesi açısından hayati önem taşıyor.


Dipnotlar:
[1] Gerbner, G. (1998). “Cultivation Analysis: A Systematic Approach to Television’s Long-Term Effects.”
[2] Han, Byung Chul (2023). “Şeffaflık Toplumu”, Metis Yayınları

Devamını Okuyun

GÜNDEM

0
Would love your thoughts, please comment.x