Connect with us

Haberler

Üsküdar’da Eylem: Hepimiz Madleen’in Yolcusuyuz! (video)

Yayınlanma:

-

İstanbul’da, Üsküdar Mimar Sinan Meydanında TOKAD, Eğitim İlke-Sen, Sağlık İlke-Sen ve ÖYB bir eylem tertip ederek Siyonist ablukayı kırmak ve Gazze’ye yardım götürmek için yola çıkan Madleen gemisini ve yolcularını selamladı.

Diğer yandan Kurban Bayramı ve Hacc mevsiminde müslümanların başta Filistin, Gazze olmak üzere mazlumların kurtuluşu için yüklenmeleri gereken sorumluluklara değindi.

Eylem boyunca “Madleen Gemisi Onurumuzdur, Katil İsrail Filistin’den Defol, Soykırıma Değil Direniş’e Ortak Ol, Bakü Ceyhan Hattından Akan Petrol Değil Kan, Nehirden Denize Özgür Filistin, Yaşasın Küresel İntifada, Kürecik’e gideceğiz/Hep beraber hep beraber/ O radarı sökeceğiz/Hep beraber hep beraber/İncirlik’e geçeceğiz/ Hep beraber hep beraber/ Coni’yi def edeceğiz/ Ceyhan’a ulaşacağız/ Hep beraber hep beraber/ Vanayı kapatacağız/ Hep beraber hep beraberVanaları kapat/ Hemen derhâl şimdi/ Petrolü sevk etme/ Hemen derhâl şimdi/  Gemileri engelle/ Hemen derhâl şimdi/ Ticareti tümden kes/ Hemen derhâl şimdi/ Üsleri söküp at/ hemen derhâl şimdiMüslüman Zulme Boyun Eğmez, Hepimiz Madleen’in Yolcusuyuz, Uyan Diren Özgürleş, Gemiler Gazze’ye Hayfa’ya Değil, Siyonist Sermaye Limanlardan Defol, İşbirlikçi Rejimler Hesap Verecek, Limanlar Siyonizme Kapatılsın” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

Eylem, alternatif linkten de izlenebilir. 

Topluluk adına Şilan Deniz’in okuduğu açıklamanın tam metni şu şekilde:

Kıymetli Üsküdar halkı,

Filistin’de katliam, şu mübarek günlerde de hız kesmeden sürüyor.

Kurban Bayramının, Hacc mevsiminin tam ortasında kardeşlerimizin kanları Gazze toprağıyla buluşmaya devam ediyor.

Milyonlarca müslümanın Arafat’ta, Müzdelife’de vakfeye durduğu vakitlerde Gazze halkı özgürlük yolunda yiğitlerini birer birer kurban veriyor.

Hakiki bir özgürleşme için yeryüzünün her bir cihetinden büyük istişare için toplanma anlamına gelen Hacc ibadeti bu anlamını neredeyse bütünüyle yitirmiştir.

Sevgili müslümanlar, Dâru’s-Selâm idealimizi, hedefimizi dünyanın dört bir yanından gelen Müslümanlarla istişare etmeyeceksek Hacc ibadetimizin ne anlamı kalır?

Canın, haysiyetin koruma altında olduğu, Allah’tan başka herhangi bir otoriteye boyun eğilmediği Mescid-i Haram modelini tartışıp yeryüzünün diğer mıntıkalarına taşımak için müzakereler yapmayacaksak Hacc ibadetimizin ne anlamı kalır?

Yeryüzünü zulümden, baskıdan, her türlü ifsattan kurtarmak için istişare etmeyeceksek; hemen yanı başımızdaki Filistin halkını soykırımdan kurtarmak için emperyalistlerle, Siyonistlerle, işbirlikçilerle nasıl mücadele edeceğimizi tartışamayacaksak Hacc ibadetimizin ne anlamı kalır?

Milyonlarca mü’min Arafat’ta, Beytullah’ta, Mescid-i Nebevî’de gözyaşı döküyor ama bütün bu mahşerî kalabalık Gazze’nin, Filistin’in kurtuluşu; İsrail’in helâki için devletleri, müslüman halkları harekete geçiremiyor!

Bu durumda bunca göz yaşının ne anlama geldiğini sormak hakkımız değil midir?

İşte tam burada Ebu Ubeyde’ye kulak verelim ve mü’minlerin içinde bulunduğu çelişkiyi ondan dinleyelim:

“Ey Haremeyn’de ibadet eden kişi!

Eğer bizi görseydin kendi ibadetinin bir oyun olduğunu anlardın.

Senin yanağın gözyaşlarıyla ıslanırken bizim boynumuz kanla boyanıyor.”

Ebu Ubeyde’nin bu çarpıcı seslenişi de göstermektedir ki Hacc’ın, Kurban’ın anlamının lâyıkıyla farkına varamayan İslam ümmeti, derin bir çaresizliğin içine sürüklenmiştir.

Şu muhakkaktır ki “Küresel İntifada” çağrısı ancak “Bilinç İntifada”sı ile ete kemiğe bürünecek ve mazlumların umudu olacaktır!

Kıymetli halkımız,

Biliyoruz ki katil ve işgalci İsrail, emperyalizmin desteği ve Ortadoğu’daki/Batı Asya’daki işbirlikçi rejimlerin yol vermesiyle katliamlarını sürdürmekte, Filistin halkını soykırıma tabi tutmaktadır.

Bizler, bu ülkede yaşayan insanlar olarak İsrail’i besleyen damarları kurutmak, Siyonizm’i Ortadoğu’dan söküp atmak için yıllardır mücadele ediyoruz.

Soykırım sürecinde de Türkiye’nin dört bir yanında yaptığımız eylemlerle Siyonist soykırım makinesini besleyen sevkiyatı, lojistiği kesmeye çalıştık.

Siyonist katliam makinesine petrol taşıyan Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının vanalarının kapatılması; İsrail’e muhafızlık yapan Kürecik NATO radarı ile İncirlik ABD üssünün sökülmesi; İsrail’le sürdürülen utanç verici ticaretin tümden kesilmesi için mücadele verdik.

Maalesef Türkiye’deki işbirlikçi, NATO’cu iktidarlar halkın bu taleplerini yerine getirmeyip emperyalizmin ve Siyonizm’in yanında saf tutmaya devam ettiler. Yüz binlerce kardeşimizin katledildiği Gazze’de Direniş’in yanında saf tutmadılar.

İşe bakın ki, Ortadoğu’daki rejimlerin yapamadığını şimdi bir avuç cesur yürek; ablukayı kırmak, soykırımı durdurmak, işgalin önüne dikilmek için rotasını Gazze’ye yönelttikleri Madleen gemisiyle yapmaya çalışıyor.

Bu küçük gemi hatta tekne demeliyiz, insanlığın vicdanı olarak bütün tehditlere rağmen Akdeniz sularını yara yara işgal edilen topraklara doğru yol alıyor.

Şimdi biz, hepimiz, kendimizi MADLEEN YOLCULARI ilan ediyoruz!

Yüreğimiz, kalbimiz MADLEEN gemisiyle seyahat ediyor! Kalbimiz MADLEEN’in cesur yolcularıyla birlikte atıyor. Asla yalnız değiller! Mazlum ve mustazaflardan yana olan bütün vicdanlar, inanıyoruz ki o MADLEEN gemisindeler!

MADLEEN’in açtığı gedik, Siyonist soykırımın mağlubiyeti için ciddi bir aşamadır, işgal sürecinde önemli bir kırılma ânıdır. İnşallah bu mübarek sefer başarıya ulaşacak, Küresel İntifada mühim bir mevzii kazanacaktır.

Hemen bu noktada bir gerçeğe işaret etmeliyiz:

Madleen gemisine İsrail, her an saldırabilir. Biliyorsunuz, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Şuayb Ordu da MADLEEN gemisinde bulunmaktadır. Buradan soruyoruz: Hükümet, Şuayp Ordu’yu ve gemideki diğer sivil gönüllüleri korumak için tedbir almış mıdır? Dışişleri Bakanlığı herhangi bir diplomatik girişimde bulunmuş mudur?

Direniş’in dostları!

Türkiye limanlarında Siyonist sermayenin şirketleri olan ZIM ve MAERSK gemileri maalesef cirit atarken iktidar sahipleri İsrail’le ticareti kestiklerini söyleyebiliyorlar! Biz bu yalanları ortaya çıkarmak için Derince’de, Haydarpaşa’da, Mersin’de, Ambarlı’da nöbet tutuyoruz. Limanlarda, karayollarında Siyonistlerin gemi ve tırları bunca sefer ederken nasıl olur da ticaret sıfırlanabilir!

Yine bu gemi sevkiyatları ile ilgili yeni bir gelişmeden sizi haberdar etmek istiyoruz:

Uluslararası kamuoyuna yansıyan teyitli bilgilere göre 4 Haziran 2025 tarihinde Barselona Limanı’ndan hareket eden VELA adlı yük gemisi Akdeniz’de seyir halindedir ve 9 Haziran 2025 tarihinde Mersin Limanı’na ulaşmak üzere rotasını belirlemiş olup ardından İsrail’in Hayfa Limanı’na doğru yola çıkması beklenmektedir.

Üretiminin İspanya’nın Bask bölgesindeki bir çelik fabrikasına ait olduğu belirtilen ve silah üretiminde kullanılan en az 15 konteyner çelik çubuk taşıyan geminin bu yükü İsrail Askeri Endüstrileri (IMI) adlı kuruluşa teslim etmesi plânlanmaktadır.

IMI adlı kuruluş 2018 yılında Elbit Systems tarafından satın alınmış ve adı IMI Systems olarak güncellenmiştir. Elbit Systems İsrail’in en büyük askeri üreticisidir. İsrail Ordusu’nun kara tabanlı ekipmanlarının %80’ini ve kullandığı insansız hava araçlarının %85’ini üretmektedir. Elbit, ekipmanlarının Gazze ve Batı Şeria’daki operasyonlarda İsrail askeri güçleri tarafından savaşta test edildiğini ilan etmektedir. Şirket, İsrail Ordusu ile ilişkisini bir pazarlama aracı ve teknolojisinin test edildiği bir alan olarak kullanmakta ve ürünlerini genellikle “savaşta test edilip kanıtlanmış” olarak pazarlamaktadır. Elbit Systems’in ürettiği silah sistemleri Gazze’ye yönelik soykırım saldırılarında ve İsrail’in Lübnan’daki askeri saldırılarda yoğun olarak kullanılmıştır. Bu silahlar arasında Elbit’in tank mermileri ve topları, saldırı ve gözetleme İHA’ları (insansız hava araçları), lazer güdümlü havan topları, havan mühimmatı, topçu roketleri ve zırhlı araç sistemleri yer almaktadır.

VELA gemisinin Türkiye karasularına hemen girişi engellenmelidir. Geminin Mersin’e yanaşıp yoluna devam etmesine izin verilmesi durumunda geçiş izinlerini veren, yükümlülüklerini ihmal eden ve müdahale etmeyen tüm yetkililer Siyonist işgal rejimi İsrail’in Filistin halkına yönelik soykırım suçuna açıkça ortak olacaktır.

Kıymetli dostlar,

Bütün bu çirkin ilişkileri durdurmak boynumuzun borcudur!

Allah’ın izniyle bu ilişkileri parçalayacağız!

Biliyoruz ki Filistin’in, Gazze’nin özgürlüğü ümmetin ve insanlığın özgürlüğüdür.

MADLEEN gemisi, bu özgürlük yolculuğunun şanlı neferlerinden biridir.

MADLEEN’e yapılacak herhangi bir saldırı, bu özgürlük yürüyüşüne, iradesine yapılacak bir saldırıdır. O yüzden bütün gücümüzle MADLEEN’in ve onun yürekli, cesur yolcularının yanında olacağız!

Eylemimizin sonunda başta Türkiye hükümetine olmak üzere Ortadoğu’daki bütün otoritelere açık çağrıda bulunuyoruz:

12 cesur yürek küçük bir gemiyle, hatta tekneyle İsrail’e, ABD’ye meydan okurken sizin anlı şanlı gemilerinizle, uçaklarınızla övündüğünüz büyük büyük ordularınızdan ses çıkmıyor!

Üstelik İsrail’i petrolle, ticaretle besleyip üslerle koruyorsunuz!

MADLEEN kadar cesur olun, imkânlarınızı Filistin halkı için seferber edin! Aksine ikinci bir Mavi Marmara katliamının vebali omuzlarınıza çökecektir!

Haber: Elif Aydın

Haberler

Aksâ Tûfânı’nın Yıl Dönümünde İstanbul’dan Yükselen Çağrı: İsrail’e Tam Ambargo!

Yayınlanma:

-

Filistin Eylem Komitesi’nin (FEK) çağrısıyla Aksâ Tûfânı’nın yıl dönümü vesilesiyle Taksim’den Dolmabahçe’ye düzenlenen yürüyüşte İsrail’e tam ambargo talep edildi.

On bine yakın katılımcının yer aldığı yürüyüşün sonunda Aysu Kaya, topluluk adına aşağıdaki açıklamayı okudu:

Soykırımcı İsrail’e “Tam Ambargo” İlan Edilene Dek Her Yer Filistin, Her Yer Direniş!

On yıllardır işgal ve sömürge şartlarında direnen Filistin halkı, bundan tam iki yıl önce, dünyanın en güçlü teknolojisiyle donatılmış işgal ordusunun ablukasında, ölüme terk edildiği Gazze’den tarihin akışını değiştiren bir harekâta imza attı. Direnişin Aksa Tufanı ismini verdiği bu harekât, Filistin halkını yıllardır dünyadan ve birbirinden koparan engelleri yıktı ve Filistin halkının, emperyalizmin kendisine çizdiği kaderi kabul etmeyeceğini, Filistin halkının özgürlük yolunda asla yılmayacağını, her şartta kararlılıkla direneceğini tüm dünyaya gösterdi. Bu beklenmedik hamle, emperyalizmin tam desteğiyle Filistin’i giderek yutmayı planlayan Siyonist rejimin kibrini alaşağı ederken dünyanın tüm sömürülen ve ezilenlerinin özgürlük ve eşitlik umutlarını da yeşertti.

Siyonizm, tufanın yarattığı sarsıcı etkiyi silmek için iki yıldır Gazze’ye binlerce ton bomba attı ve onları destekleyen emperyalist güçler, büyük oranda kendi oluşturdukları uluslararası hukuku dahi hiçe saydı. Siyonist rejim Gazze’yi karadan işgal edip, halkını açlıktan kırmaya çalışırken, bu rejimin en büyük hamisi ve silah tedarikçisi ABD, savaşı durdurma adı altında masaya daha pervasız bir sömürge rejimi öngören yeni planlar ortaya koyuyor. Soykırım saldırılarında bugüne dek doğrudan hayatını kaybedenlerin sayısı 65 bini aşarken abluka nedeniyle açlıktan ölen ve yardıma ulaşmaya çalışırken ölenlerin sayısı 2 bini geçti. İşgal devleti, sonsuz bir şiddetle Gazze’ye saldırıyor ancak Filistinliler de canını dişine takarak direnmeye devam ediyor.

 

Siyonist rejim ve ortakları bu süreçte, sadece Filistin’de değil, bölge ülkelerine karşı da sayısız işgal, saldırı ve savaş suçuna imza attı. Emperyalist güçlerle çıkar ve suç ortaklığı içinde işgalini genişleten bu rejim, Lübnan, Suriye, İran ve Yemen halklarına da saldırarak, bölgemizdeki emperyalist hegemonyanın güçlenmesine de hizmet ediyor.

Gazze’de uygulanan insanlık dışı ablukaya karşı uluslararası kurumların kiminin sessiz kiminin etkisiz kalmasını kabul etmeyen Filistin halkının tüm dünyadaki dostları, Filistin halkının direnişini tüm coğrafyalara taşıyor. İşçiler greve gidiyor, soykırıma yük taşımayı reddediyor; öğrenciler kampüsleri işgal ediyor, yüzlerce aktivist teknelere doldurdukları insani yardımları kendi imkanlarıyla Gazze’ye ulaştırmaya çalışıyor. Irkçı Siyonist rejim ve onu ayakta tutan tüm mekanizmalar, bugün tüm dünya halklarının hedefindedir. Halklar her yerde Siyonizm’in üzerine kararlılıkla yürüyor. Çünkü halklar biliyor ki bu mücadele, tufanın sarstığı dünya düzeninin gideceği yönü de tayin edecek.

Bugün biz de Türkiye’deki Filistin dostları olarak, bu topraklardan soykırıma sağlanan desteğin derhal durdurulması talebiyle bir aradayız. Bu ülkedeki siyasi iktidar her gün Filistin hamaseti yaparken, o sırada kendi topraklarından Siyonist ordunun uçaklarına ve tanklarına petrol taşımaya devam ediyor. Türkiye’deki askeri üsler soykırımcı orduya anlık istihbarat akışını sürdürüyor. İsrail’e gidip gelen gemiler Türkiye limanlarını serbestçe kullanırken bu suç ortaklığını ifşa edenler, devletin baskısına maruz kalarak gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, yargılanıyor. Gazze ablukasını kırmak amacıyla yola çıkan Sumud Filosu’na limanlarını açmayan, saldırı ve tehditler altındayken yanlarında olmayan devletin, gönüllüleri karşılarken döktüğü gibi timsah gözyaşlarına kanmıyoruz, gerçek yaptırımlar görmek istiyoruz. Filistin mücadelesinin ihtiyacı olan gözyaşları değil, Siyonist rejimin beslendiği kaynakların kesilmesidir. Türkiye’deki iktidarı, uluslararası toplantılarda İsrail’e yaptırım ve ambargo çağrıları yapmadan önce kendisinin bu kararları alarak hemen uygulamaya geçmeye çağırıyoruz.

Filistin halkı varlık savaşı verirken, soykırıma destek olunmasını kabul etmiyoruz. Siyonizm’in ve destekçilerinin olduğu her yer Filistin’le dayanışma hareketinin hedefindedir. İsrail’e Tam Ambargo ilan edilene, bu gayrimeşru rejim tecrit edilip ortadan kaldırılana kadar bulunduğumuz her yerde intifada ruhuyla mücadeleyi yükselteceğiz.

Yaşasın nehirden denize özgür Filistin!

FİLİSTİN EYLEM KOMİTESİ

Devamını Okuyun

Haberler

Laure Foucher: “İsrail, Fransa’yı Ortadoğu’dan Dışlamak İçin Elinden Geleni Yapıyor”

Yayınlanma:

-

İsrail dış politikası uzmanı Laure Foucher, Le Monde gazetesine verdiği röportajda, İsrail’in bölgesel hegemonyaya yönelik projesinin Fransa’nın stratejik çıkarlarıyla nasıl çeliştiğini açıklıyor.

1921 tarihli “Le Petit Journal illustré” gazetesinin bu ön sayfası, 1921 yılında Şam ile Kuneytra arasındaki yolda Fransa’nın Suriye yüksek komiseri General Henri-Joseph-Eugène Gouraud’a yönelik suikast girişimini anlatıyor. Henri Gouraud’un Selahaddin’in mezarında şöyle dediği rivayet edilir: “Uyan Selahaddin, geri döndük. Burada bulunmam, haçın hilale karşı kazandığı zaferi simgeliyor.” PRINT COLLECTOR /GETTY IMAGE

Bağımsız bir Fransız düşünce kuruluşu olan Stratejik Araştırmalar Vakfı’nda İsrail dış politikası konusunda kıdemli araştırmacı olan Laure Foucher, Le Monde gazetesine verdiği röportajda Fransa ile İsrail arasındaki ilişkilerin bozulmasını analiz ediyor.

Fransa’nın 22 Eylül Pazartesi günü Birleşmiş Milletler’de Filistin Devleti’ni tanımaya hazırlanırken -bu hamle İsrail’i öfkelendirdi- Foucher, bu düşmanlığın Filistin meselesinin çok ötesine geçtiğini belirtiyor.

Laure Foucher’ın araştırmaları esas olarak Orta Doğu ülkelerinin iç ve dış/savunma politikalarına (özellikle İsrail/Filistin) ve Avrupa’nın Orta Doğu politikasına odaklanmaktadır. Uzmanlık alanı ayrıca bölgedeki çatışmaların önlenmesi ve çözümüne yönelik danışmanlığı ve stratejik diyalogların koordinasyonunu da kapsamaktadır. Laure Foucher, bölgede (Lübnan, Suriye, İsrail/Filistin, Ürdün, Mısır, İran) kapsamlı saha araştırmaları yapmış ve yoğun şekilde seyahat etmiştir.

Fransa ile İsrail arasındaki diplomatik ilişkiler en düşük noktasına mı ulaştı?

Öyle görünüyor. İki ülke, Orta Doğu ve özellikle Filistin meselesi konusunda her zaman derin anlaşmazlıklar yaşamıştır. Çoğu zaman, bu anlaşmazlıklar, ikili ilişkileri belirleyen diğer meseleler, özellikle stratejik öncelik olarak görülen İran nükleer meselesi lehine bir kenara bırakılmıştır.

Bugün, İsrail yetkilileri kendilerini Ortadoğu’da Batı’nın öncüsü olarak sunmaya devam ediyorlar ancak gerçekte 7 Ekim saldırısından sonra yeniden tanımlanan Fransa ve İsrail’in stratejik çıkarları arasındaki farklar önemli ölçüde artmıştır. Eski anlaşmazlıklar sadece yoğunlaşmakla kalmamış, Suriye’de olduğu gibi yeni anlaşmazlıklar da ortaya çıkmıştır.

Aynı zamanda, İran meselesinde görüldüğü gibi ortak çıkarlar da zayıflamaktadır.

(Söyleşinin tamamı lemonde.fr/en/ adresinden okunabilir.)

Devamını Okuyun

Haberler

Üsküdar’da Sumud Filosuna Destek Yürüyüşü: Sumud’a Sahip Çık, Umudu Koru!

Yayınlanma:

-

Gazze’deki ablukayı kırmak için yola çıkan Küresel Sumud Filosu için yapılan destek eylemlerinden biri de 14 Eylül 2025 Pazar günü Üsküdar’da yapıldı. Eğitim İlke-Sen, TOKAD, Özgür Yazarlar Birliği ve Sağlık İlke-Sen tarafından düzenlenen eylem, Üsküdar sahildeki Şemsi Paşa Camii önünden yürüyüşle başlayıp iskele tarafındaki meydanda yapılan açıklama ve konuşmalarla sona erdi.

Eylem boyunca Sumud’a Sahip Çık Umudu Koru, Yaşasın Küresel Sumud Filomuz, Hepimiz Sumud’un Yolcusuyuz, Filoya Sahip Çık Filoyu Koru, Yaşasın Akdeniz İntifadası, Yaşasın Gazze Direnişimiz, Yaşasın Küresel İntifada, İsrail’le Ticaret Filistin’e İhanet, İşbirlikçi Hainler Hesap Verecek, İşbirlikçi Olma Direnişçi Ol, Soykırıma Değil Direnişe Ortak Ol, İşbirlikçi AKP Hesap Verecek, Yaşasın Sumud Direnişimiz, Bakü Ceyhan Hattından Akan Petrol Değil Kan” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

Yürüyüş sırasında ve sonunda aşağıdaki konuşmalar yapıldı: 

Direniş’in vefakâr dostları!

Meydanlar sizin vefanıza, Direniş’in yanında duran azim ve kararlılığınıza sayısız kere tanıklık etti. Vâr olunuz!

Siyonist soykırıma işbirlikçilik ve ihanet marifetiyle yancılık yapanların karşısına dikilen iradeniz her türlü takdirin üzerindedir.

İşte burada, 709. günde yine aynı kararlılıkla hakikati hep birlikte haykırıyorsunuz.

Bu haykırış 709 günde damla damla birikti ve Akdeniz oldu!

Akdeniz’in kucağında büyüyen Küresel Sumud Filosu olarak insanlığı, vicdan ve haysiyeti sembolize eden devasa bir intifada kıyamına dönüştü!

Görüyor ve biliyoruz ki bütün irili ufaklı eylemler, yürüyüşler, farklı bütün faaliyetler bu büyük dalganın boy vermesine katkıda bulunmuştur.

Sizler de aşama aşama Mavi MarmaraMadleen ve Hanzala gemileri olarak ilerleyen ve şimdi devasa Sumud Filosu olarak benzersiz bir özgürlük hareketine dönüşen bu yürüyüşün inşa edicileri oldunuz; ne mutlu!

Direniş’in vefakâr dostları!

Küresel İntifadanın İstanbul ve Anadolu cephesi olarak kendi ülkemizdeki ihanet ve işbirlikçilik hatlarını parçalamaya çalıştık.

İncirlik ve Kürecik üslerinin sökülüp atılması için sürdürdüğümüz on yıllara yayılan mücadeleyi hızlandırdık ancak ihanet ve işbirlikçilik hattı bu husustaki direncini muhafaza etmeye devam etti.

Soykırıma petrol taşıyan BTC hattının vanalarını kapattırmaya çalıştık ama yine mezkûr hat İsrail lehine ve Direniş aleyhine olmak üzere bu petrol hattına dört elle sarıldı.

İsrail’le ticaretin devam etmesini ve Siyonist katliam makinesinin tedarik zincirinde çok mühim bir yere sahip gemi trafiğinin limanları mekân tutmasını engellemek için çırpındık lâkin AKP iktidarının hileli yollarla bu işleticiliğe meftûniyetinin önüne geçemedik.

Bu tabloyu 709 gün boyunca gözlemleyenler için artık fazla söze gerek kalmadı.

Direniş ve muârızları, gören gözlere âyân oldu. Hakk’la bâtıl iyice belirginleşti, saflar netleşti.

Direniş’in vefakâr dostları!

Yılmayan bir azim ve kararlılığı kuşanan Direniş’in yoldaşı olmakla iftihar ediyoruz.

Emperyalizme, Siyonizm’e, Amerika’ya, işbirlikçilik ve ihanete meydan okuyan cesur yüreklere, şahitlere ve şehitlere selam olsun!

Selam ve rahmet olsun Gazze’de canını veren; açlık ve bombalarla katledilen yüz binlere!

Selam olsun 709 gün direnen, geri adım atmayan yiğitlere!

Selam olsun Küresel Sumud Filosundaki vicdanlara!

Buradayız!

Emperyalizme ve Siyonizm’e, işbirlikçilik ve ihanete karşı Direniş’in yanındayız!

Buradayız!

Soykırıma, yalnız bırakılmaya isyan bayrağı açan şerefli Sumud filosu yolcularıyla yan yana, omuz omuza aynı gemilerde;

Küresel İntifada çağrısını yükselten milyonlarla aynı saftayız!

Direniş’in vefakâr dostları!

Tarihî günlerden geçiyoruz.

İki yıla yaklaşan bir periyotta dünyanın dört bir yanında sürdürülen mücadelede halklar, yavaş yavaş fiili aşamaya doğru geçmektedir.

Evet, Madleen gemisi ve “Küresel Gazze Yürüyüşü” bu yeni merhalenin ilk işaretlerini vermişti.

Ümitvâr olun! Allah’ın bir rahmeti olarak onca bedel üzere boy veren İntifada, insanlığı bambaşka menzillere taşıma potansiyel ve imkânlarını Rabbimizden eşsiz bir nimet olarak göstermeye başlamıştır.

İşte bu inanç ve umutla bugün burada, Üsküdar sahilde toplanan bu insanlar, bu mübarek şafağın yoldaşları olmakla iftihar etmektedirler. Yıllar boyunca İntifada’nın ezilenlerden yana farklı çağrılarına koşan bu yürekler “Küresel Sumud Filosu”nun tayfalarıdır!

Bu büyük yürüyüş, bir ulu çınarın yıllar süren kökleşme ve boy vermesine benzeyen bir sabır ve sebat sürecinin meyvesidir.

Direniş’in vefakâr dostları!

Bölgedeki işbirlikçi rejimler açıkça ve alenen İsrail’e çalışıyor, emperyalizme ve Siyonizm’e hizmet ediyor.

Bölgedeki işbirlikçi rejimler alenen İsrail’e çalışıyor, emperyalizme ve Siyonizm’e hizmet ediyor.

Mısır ve Ürdün, Filistin’e yardımları engelliyor.

Körfez ülkeleri, İbrahim anlaşmalarıyla İsrail ve ABD’ye hizmete koşullanmış durumdalar. Emperyalist şef Trump, bu petrol zengini ülkeleri daha birkaç ay önce eşi benzeri görülmemiş bir şekilde soyguna tabi tuttu!

Azerbaycanİsrail’in petrolünü temin ediyor. Türkiye bu petrolü taşıyor.

Sahte yasaklama kararları limanlarımızda Siyonist gemilerin cirit atmasını elbette engellemiyor!

İslam dünyasındaki bu acziyet tablosundan egemen dünya düzenine bir tehdit çıkmayacağı bir kez daha görülmüştür.

Tam bu noktada halkların inisiyatif alarak fiili mücadeleye katılması, sizce de fevkalâde anlamlı değil midir?

Direniş’in vefakâr dostları!

İşte bu dalga, büyük bir cesaret örneği olarak vâr olan Küresel Sumud Filosu, işbirlikçi rejimleri aşacaktır.

İşte bu dalga, İsrail’i besleyen boru hatlarını kapatacak, Siyonist gemileri limanlara sokmayacak, bütün işbirlikçi tezgâhları dağıtacaktır!

İşte bu dalga, Büyük Şeytan Amerika’yı Ortadoğu’dan ve sömürüp yağmaladığı her yerden kovacaktır!

İşte bu dalga, NATO ve ABD üslerini Anadolu’dan söküp atacak, bölgeye tutunmaya çalışan yabancı ve habis bir ur olan İsrail’i yok edecektir.

Yükselen bu dalga, bu heyecan; işbirlikçilik ve ihaneti yutup yok edecek bu fırtına, boran Musa’nın asası gibi ezilenlere, mazlum ve mustazaflara karanlığın ve çaresizliğin içinden yeni yollar açacaktır.

Attığınız her slogan, paylaştığınız her mesaj, yaptığınız her eylem bu fırtınayı büyüttü! Zaferiniz mübarek olsun! Bütün bu yaşananlar Allah’ın izniyle yaklaşan zaferin işaretleridir.

Direniş’in vefakâr dostları!

Küresel Sumud Filosu engellemelerle karşılaşıyor. Henüz yolunda başında katil İsrail, filoya dronlarla saldırılar düzenledi. Filoya katılacak gemi sayısı, katılımcı listesi sürekli azaltılıyor. En son, filoda yer almak için Tunus’a giden 5 milletvekili listeden çıkarıldı.

Bu kritik aşamada Türkiye dâhil bölge ülkelerine sesleniyoruz:

İşbirlikçilikten tövbe edip Küresel Sumud Filosu’nun yanında yer alın!

Filoya sahip çıkın! Filoyu koruyun! Filonun şerefli yolcularına bir şey olursa Akdeniz’i İsrail’e dar edin!

Bunu yaparsanız belki kaybettiğiniz itibarınızın bir kısmını geri kazanırsınız! Tarihi bir sınavla karşı karşıyasınız: Hodri meydan!

Direniş’in vefakâr dostları!

Mücadeleye devam edin, direnin!

Türkiye iktidarı nasıl utanma belası yalan da olsa İsrail’le ticareti kestiğini, gemileri limanlarına sokmayacağını ilan etmek zorunda kaldıysa bu yükselen dalgaya boyun eğecek Bakü-Tiflis-Ceyhan hattından akan petrolü kesmek zorunda kalacaktır!

Şundan emin olun ki arkadaşlar, ülkemizde ve bütün dünyada İntifada’nın artan basıncı karşısında bölgedeki hiçbir işbirlikçi rejim dayanamayacaktır!

Halklar nasıl kıyam edip denizden ve karadan Gazze’ye yürümeye başladıysa Allah’ın izniyle bu yürüyüşler bir sel gibi önüne kattığı bütün şer unsurlarını süpürecek; Kürecik NATO radarını da İncirlik ABD üssünü de söküp atacaktır.

İnancımız odur ki Siyonizm’i besleyen gemiler bu fırtınada alabora olacak, hiçbir güç bu alt üst oluşu durduramayacaktır.

Selam Olsun Gazze Direnişimize!

Selam Olsun Filistin Halkının Yıkılmaz İradesine!

Selam Olsun Küresel Sumud Filosuna ve Onun Apak Vicdanlı Yolcularına!

Selam Olsun Bu Mübarek Sefere Katılan İntifada Erlerine!

Filoya Sahip Çık, Filoyu Koru!

Sumud’a Sahip Çık, Umudu Koru!

Devamını Okuyun

GÜNDEM

0
Would love your thoughts, please comment.x