Connect with us

Videolar

Siyonist Katliama Karşı Nöbetler Sürüyor: Vanaları Kapat, Gemileri Bağla!

Yayınlanma:

-

Eğitim İlke-Sen, TOKAD, ÖYB, Sağlık İlke-Sen “Emperyalist-Siyonist Kuşatma ve Katliama Karşı Somut Adımlar” nöbetlerine devam ediyor.

3 Aralık 2023 pazar günü Eminönü meydanında yapılan nöbet eyleminde “Katil İsrail Filistin’den Defol, Katil ABD Ortadoğu’dan Defol, Vanaları Kapat Petrolü Kes, Vanaları Kapat Gemileri Bağla, Siyonist Sermaye Hesap Verecek, İşbirlikçi AKP Hesap Verecek, İncirlik Üssü Kapatılsın, Kürecik Radarı İsrail’in Kalkanı, Kürecik Radarı Kapatılsın, NATO’dan Çıkılsın Üsler Sökülsün, Yaşasın Küresel İntifada, İşbirlikçi Rejimler Hesap Verecek, Eli Kanlı Zorlu Hesap Verecek, Hamas’a Selam Direnişe Devam, Yaşasın Filistin Direnişimiz” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

Eylemde, topluluk adına Hasret Aktaş’ın okuduğu açıklamanın tam metni şu şekilde: 

 

EMPERYALİST-SİYONİST KATLİAM VE KUŞATMAYA KARŞI;

-İSRAİL’LE ANLAŞMALAR İPTAL EDİLSİN,

-DİPLOMATİK VE TİCARİ İLİŞKİLER KESİLSİN,

-İNCİRLİK-KÜRECİK ÜSLERİ KAPATILSIN!

Kıymetli arkadaşlar,

Öfkeliyiz.

Öfkemiz her geçen gün katlanıyor.

Gözü dönmüş İsrail, emperyalistlerin desteğiyle on binlerce Filistinli kardeşimizi katletti!

Birkaç günlük ateşkes arasından sonra da katliamlarına yeniden başladı.

Bütün dünyanın gözü önünde, canlı yayınlarda ardı arkası kesilmeyen katliamlar yaşanıyor.

 

Öfkeliyiz.

Çünkü İslam dünyasına çöreklenmiş rejimler işbirlikçilikte yarışıyor.

Ortadoğu ülkelerinin çoğu Amerika’ya ve İsrail’e teslim bayrağını çoktan çekmiş durumda.

Haysiyet yerlerde sürünüyor.

Gazze’de yeni bir Kerbelâ yaşanırken işbirlikçilik utancı kara bir lânet olarak coğrafyalarımızda dolaşıyor.

 

Öfkeliyiz.

7 Ekim’den bu yana katledilen on binlerce cana ve eşi benzeri görülmemiş yıkıma karşı Türkiye hükûmeti hiçbir yaptırım kararı alıp uygulamadı.

Katliamın başından bu yana Ceyhan’dan İsrail’e petrol su gibi aktı.

O petrol ki Kazakistan ve Azerbaycan’dan geliyor ve katil İsrail’in ihtiyacının yüzde 60’ını karşılıyor.

Siyonistler, tank ve uçaklarına doldurdukları o petrolle kardeşlerimizi katlediyor; şehirlerini ve yuvalarını yakıp yakıyor.

İşte o vanaları kapatmayan iktidara, işbirlikçi rejimlere öfkeliyiz.

 

Öfkeliyiz.

Katil İsrail, çelik ihtiyacının yüzde 70’e yakınını Türkiye’den sağlıyor.

Ülkemizden giden çelikle silah yapıyor.

O çelik tank olup, top olup, uçak olup, mermi olup kardeşlerimizi katlediyor.

Yuvalarını, bedenlerini, geleceklerini parçalıyor.

Çelik İhracatçıları Birliği de yaptıkları ihracatın büyüklüğü ile övünüyor.

Veyl olsun size!

Veyl olsun Filistinli yavrularımızın parçalanan bedenlerinden saçılan kanlarla büyüttüğünüz servetinize!

 

Öfkeliyiz.

Filistin’de, Gazze’de soykırım ve katliam alabildiğine sürerken sefer sayısı 500’e ulaşan gemiler, Türkiye’nin farklı limanlarından İsrail’e sevkiyat yapıyor, türlü çeşit mal taşıyor.

Bu gemilerden bazılarının Erdoğan’ın ve Binali Yıldırım’ın oğullarına ait olduğunu ortaya çıkaran gazeteci Metin Cihan’ın yalanlandığını gördünüz mü?

Bu isimler, kitlelerini afyonlamak için meydan ve ekranlarda İsrail’e atıp tutarken yakın çevreleri İsrail üzerinden servet biriktiriyor!

Bu isimler, kitleler önünde Filistin için dua edip gözyaşı dökerken yakınları, destekledikleri sermayedarlar ilaçsız, ekmeksiz, susuz, barınaksız kalmış ve on binlerce kez öldürülmüş Filistin halkının gözlerine baka baka gemi gemi mal taşıyorlar Siyonist katillere, servetlerine servet katıyorlar!

Asla affetmiyoruz, affetmeyeceğiz!

 

Öfkeliyiz.

Halkımızın alın terini yağmalayarak semiren kapitalistler İsrail’le her tür ekonomik münasebete pervasızca girebiliyor.

Sermayenin amansız koruyucusu AKP iktidarı da elbette bu gayriahlaki münasebetlerin önünü sonuna kadar açıyor.

Zorlu Holding gibi İsrail’e enerji üreteninden tutun da Filistin halkından gasp edilen topraklarda inşaat yapmakla övünen Yılmazlar Grup’a kadar en az yüzü aşkın firma utanmadan katilleri büyütüp besliyor, iktidar da onlara yol veriyor!

 

Öfkeliyiz.

2014 katliamlarında Türkiye ile İsrail arasında 5 milyar dolarlık ticaret vardı ve biz bunu rekor seviye olarak belirtiyorduk.

O dönemdeki eylemlerimizde bu ticaretin kesilmesini talep ediyorduk.

Aradan geçen onca zaman içinde bu ticaretin kesilmediğini, hatta azalmadığını bile tespit ettik.

Bugün ulaşılan seviye 9 milyar dolardır arkadaşlar!

Filistin halkı elektriksiz kalırken onlar Siyonistlere elektrik ürettiler;

Filistin halkı evsiz kalırken onlar hırsız işgalci Siyonistler için evler inşa ettiler;

Filistin halkı gıdasız kalırken onlar Siyonistlere Antalya ve Mersin’den binlerce ton sebze-meyve taşıdılar!

Evet, göstermelik karşılıklı beyanlar, krizler devam ederken sermaye kirli kazancına hiç ara vermemiş, Filistin davasının şampiyonu AKP de bu süreci destekledikçe desteklemiş!

 

Öfkeliyiz.

Anadolu baştanbaşa ABD-NATO işgali altında.

ABD’nin İncirlik üssü Ortadoğu halklarını tehdit vazifesi görüyor.

Temel gayelerinden biri emperyalizmin ileri karakolu olarak kurulan İsrail’i korumaktır.

Yine emperyalizmin savaş makinesi terörist NATO’nun da bölgedeki temel rolü Ortadoğu halklarından gelecek direnişleri bastırmak ve İsrail’i korumaktır.

İşte Kürecik radarının temel gayesi de budur.

Radar, İsrail’e dönük her türlü tehdidi gözetleyip onları NATO’nun karargâhlarına, oradan da İsrail’in “demir kubbe” diye tabir edilen savunma sistemlerine iletmektedir.

Anadolu coğrafyası, maalesef hem İncirlik ve Kürecik, hem de irili ufaklı sayısız ABD-NATO üssüne ev sahipliği yapmaktadır.

İşte o üsler doğrudan Siyonist katliamları koruyup yönlendirmektedir.

AKP iktidarı ise yıllardır olduğu gibi bu üslerin sökülmesi, NATO’dan çıkılması taleplerine kulak tıkamaktadır.

 

Öfkeliyiz.

Çalınan Filistin doğal gazını ‘İsrail doğal gazı’ diye pazarlamaya çalıştılar.

Filistin direnişi, iktidara yakın gazetelerin öve öve bitiremediği bu anlaşma sürecini baltalayınca suçüstü yakalandılar.

Bu suçüstüne rağmen Filistin davasının şampiyonluğunu kimseye bırakmayan bir yüzsüzlükle karşı karşıyayız.

Hiçbir ilkeye yaslanmayan bu tutumlardan berîyiz, o siyasetlerden uzağız.

Utanıp sıkılmadan katil Herzog’u Ankara’ya davet edenler, katil Netanyahu ile ekip hâlinde sarılıp kucaklaşanlar, peşi sıra diplomatik ataklarla diplomatik ilişkilerde koşar adım mesafe alanlar Direniş’in hamlesiyle ifşa edilmiştir.

Bütün bu rezil anlaşmalar, yırtıp atılması için Direniş tarafından hedefe konulmuştur.

 

Sevinçli ve umutluyuz.

Direniş, Filistin’in, ümmetin ve bütün insanlığın üzerindeki ölü toprağını savurmuş, yeryüzü bir bütün hâlinde kıyama kalkmıştır.

“Küresel İntifada” söylemden pratiğe küresel bir vicdan devrimi vâr etmiştir.

Biz de “Küresel İntifada”nın bir parçası olarak Siyonistlerin, emperyalistlerin köklerini, meşruiyet ve dayanak noktalarını ülkemiz ve bölgemizden söküp atacağız inşallah!

Selam olsun Direniş’e,

Selam olsun dünya halklarının tertemiz vicdanlarına!

Yaşasın Küresel İntifada!

Kahrolsun ABD, kahrolsun İsrail!

Siyonistler yenilecek, direnen Filistin kazanacak!

Hamas’a selam, direnişe devam!

 

EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.egitimilkesen.org)

SAĞLIK İLKE-SEN (İlkeli Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.saglikilkesen.org)

TOKAD (Toplumsal Dayanışma, Kültür, Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği, www.tokad.org)

ÖYB (Özgür Yazarlar Birliği, www.ozguryazarlarbirligi.org)

 

Tıklayın, yorumlayın

Yorum yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Söyleşiler

Açlık Çoğunluktadır: M. Ali Başaran – Ahmet Örs

Yayınlanma:

-

Sitemiz yazar ve editörlerinden Mehmet Ali Başaran’la Ahmet Örs, “YeniPencere Özel”de yoksulluğu, açlığı, emek sömürüsünü tartıştılar.

Devamını Okuyun

Söyleşiler

Sokak Hayvanları Meselesinin Özü Nedir? M. Ali Başaran – Ahmet Örs

Yayınlanma:

-

Sitemiz yazar ve editörlerinden Mehmet Ali Başaran’la Ahmet Örs, “YeniPencere Özel”de sokak hayvanları meselesini değerlendirdiler.

Devamını Okuyun

Haberler

Üsküdar’da Eylem: Yoksulluk Artıyor, Açlık Derinleşiyor!

Yayınlanma:

-

Eğitim İlke-Sen, Sağlık İlke-Sen, TOKAD ve Özgür Yazarlar Birliği, Üsküdar’da bir eylem düzenleyerek yoksulluk ve açlığı derinleştiren ekonomi politikalarını protesto etti ve “Hakça Bölüşüm, Adil Paylaşım” teklifini paylaştı.

“Yoksulluk Artıyor Açlık Derinleşiyor, Aileler Yoksul Çocuklar Aç, Zam Sömürü Yağma Düzenine Hayır, Asgarî Ücret Köleliktir, Kahrolsun Kapitalist Köle Düzeni, Sermaye Düzeninde Emekliler Aç, Irkçılık Değil Dayanışma, Zulme Karşı Omuz Omuza, Kahrolsun Faizci Sömürü düzeni, Yağma Sürüyor İsraf Büyüyor, İşçiler Ölüyor Sermaye Büyüyor, Esnaf Batıyor Sermaye Büyüyor, Hakça Bölüşüm Adil Paylaşım, Allah Adaleti Emreder, Sermayenin Değil Rabbimizin Kuluyuz” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

Eylemde okunan açıklamanın tam metni şu şekilde:

“ÇÜNKÜ AÇLIK ÇOĞUNLUKTADIR”

ZAM, SÖMÜRÜ, YAĞMA DÜZENİNE HAYIR!

 BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM

Kıymetli arkadaşlar,

Şair Turgut Uyar’ın mısralarıyla karşınızdayız: “Açlık Çoğunluktadır!”

İnsan haysiyet ve onurunun iyice ayaklar altına alındığı zamanlardayız.

Pervasız sömürü düzeni açlığı çoğunluk kılmıştır ki açlık, bir kişiyle sınırlı olsa bile utanç vericidir, asla kabul edilemez!

Farklı araştırmalar gösteriyor ki açlık sınırı 20 bin lira seviyesine ulaşmıştır.

Yoksulluk sınırı ise 60 bin lirayı çoktan geçmiş durumda!

Buna göre dört kişilik bir ailenin hayatta kalabilmesi için en az 20 bin liralık gıdaya erişmesi gerekiyor.

Açlık sınırı denilen çizgi budur, sadece dört kişilik bir ailenin ulaşması gereken gıda ederi!

Elbette ki insanın ihtiyacı sadece gıda değildir.

Soruyoruz size:

İnsan; barınmaya, eğitime, ulaşıma, sağlığa, kültüre ihtiyaç duymaz mı?

Ülke genelinde kiralar 15 bin liradan başlıyor.

Ulaşım masrafları ailelerin belini büküyor.

Anne-babalar, evlatlarını uzak şehirlerdeki üniversitelere göndermekten çekiniyor.

Öğrencilerin barınma sorunu zirveye çıkmış durumda.

Okul kantinlerinden bir tost alıp yiyebilen bir öğrencinin şanslı addedildiği dönemlerden geçiyoruz.

Şehir içi, şehirler arası ulaşım halkımıza adeta hapishane hayatını dayatıyor.

Ekonomik yetersizlikler, halkımızın tedavi imkânlarını ellerinden alarak sağlık sorunlarını derinleştiriyor.

Kültürel ilgiler artık tümüyle lüks kabul ediliyor.

Mesela kitap fiyatları alıp başını gitmiş durumda!

Şimdi size tekrar soruyoruz:

Açlık sadece gıdayla ilgili bir durum mudur?

Barınma, sağlık, ulaşım, eğitim, kültür alanlarındaki açlıktan bahsetmeye bu ülkede sıra bile gelmiyor!

Kıymetli halkımız!

Hâl-i hazırda asgarî ücret, 17 bin 2 lira olarak uygulanıyor.

Açlık sınırı 20 bin, yoksulluk sınırı 65 bin liraya ulaşmış durumda!

Milyonlarca emekçi, kölelik ücreti dediğimiz asgarî ücret karşılığında çalışıyor.

Çok sayıda emekçi kardeşimiz asgarî ücret bile alamıyor.

Çalışma saatleri ise neredeyse tümüyle keyfî uygulamalara tâbi!

Asgarî ücretin, giderek genel geçer ücret olduğunu görüyoruz.

Artık çalışanların ücretleri asgarî ücrete kıyasla belirleniyor.

Asgarî ücret ise bugün itibariyle açlık sınırının tam 3 bin lira altındadır!

Biliyorsunuz, önceki yıllarda asgarî ücret ocak ve temmuz aylarında olmak üzere yılda iki defa artmaktaydı.

Sermaye sahipleri ve AKP iktidarı 2024 itibariyle bu uygulamadan vazgeçerek asgarî ücret artışını sadece Ocak ayı ile sınırlandırdı.

Zaten sene başlarında açlık sınırına neredeyse eşit seviyelerde uygulanmaya başlanan asgarî ücret, şu anda açlık sınırının çok çok altına düşerek eşi benzeri görülmemiş bir köleliğin emekçilere dayatıldığını kanıtlıyor!

“Hakça Üretim ve Bölüşüm, Adil Paylaşım” ilkesini reddederek halkımızı açlık ve sefalete, köleliğe mahkûm eden kapitalist sömürü düzeni bir karabasan gibi hayatlara çökmüştür!

 Arkadaşlar!

Milyonlarca emekli 10-15 bin liralık maaşlarıyla adeta ölümü arar hâle getirilmiştir.

Yıllarca çalışıp didinerek emekli olanlar için hayat artık çekilmez bir işkencedir.

Halkımız açlığın, köleliğin pençesine terk edilmiş, tabiattan ve üretimden kopartılarak bir avuç azgın sermayedarın insafına bırakılmıştır.

2019’da ortalama emekli aylığı en düşük emekli aylığının 2 katı iken 2024’te yüzde 16 fazlasına gerilemiştir.

Tıpkı asgari ücrette olduğu gibi emekli aylıklarını da en dipte eşitlediler.

Şimdi hükûmet en düşük emekli aylıklarını 12 bin lira seviyesine yükselterek sözüm ona lütufta bulunuyor!

12 bin lira onların bir öğün yemek parasıyken bu oranları ailelere bir aylık geçim için teklif ediyorlar!

Böyle bir arsızlık ve utanmazlığı reddediyoruz!

Kıymetli dostlar!

Sermaye sahipleri tarafından mülteci emeği sınırsızca sömürülmektedir.

Egemen dünya düzeni, coğrafyaları talan ederek halkları mültecileştirmektedir.

Yaşama tutunabilmek için oradan oraya savrulan sığınmacıların çaresizliğini kullanan kapitalist zalimler; uzun çalışma saatlerini, zorlu çalışma koşullarını ve çok çok düşük ücretleri güvencesiz ve sosyal haklarından mahrum mülteci emekçilere dayatmaktadır.

Bu insanlık dışı uygulamalar yetmezmiş gibi sığınmacılar, kim oldukları bilinen ırkçı çevrelerin linç girişimlerine maruz kalarak katledilmekte, ev ve iş yerleri yağmalanmaktadır.

Hâlbuki hesap, yerli-sığınmacı demeden hepimizi sömüren yerel ve küresel kapitalist düzenden sorulmalıdır.

Öfke, o sömürücü zalimlere yöneltilmelidir.

En alttaki savunmasız insanlara yapılan saldırılar başka bir zulümdür ve gerçek zalimin işine yarar!

Ezilenler dayanışma içinde olmalı, kendilerini birbirlerine kırdırmak isteyenlere fırsat vermemelidir.

 Emeğin dostları!

Temel ihtiyaç ürünlerine zamlar, TÜİK’in sahte enflasyon verilerinin çok çok ötesindeki yüksek oranlarla gelmektedir.

Kapitalistlerin hizmetindeki siyasal düzenin temsilcisi AKP iktidarı, memleketin bütün kaynaklarını yerel ve küresel sermayeye aktarmak için çırpınmaktadır.

Halkın ve ülkenin sırtından servetine servet katan bu asalak zümre, AKP’nin yüksek faiz cenneti yaptığı Türkiye’de yoksuldan zengine servet transferinin yarattığı sonuçların keyfini sürmektedir.

Bir yandan finansal yağma; diğer yandan neoliberalizmin dağ-taş, nehir-ova, ırmak-göl demeden sınırsız talanına açılarak delik deşik edilen Anadolu coğrafyası bize, azgın sermaye düzeninin fotoğraflarını sunmaktadır.

Halkımız vergi sağanağı altında perişan olurken büyük şirketlerin devâsâ vergi borçları silinmektedir.

Filistin’de katliam yapan İsrail’le ticaret rekor seviyelerde sürdürülerek sermaye ve devlet şirketleri kan ve katliamdan beslenmektedir.

TÜİK verilerine göre 2023 yılı itibariyle Türkiye nüfusunun yüzde 20’sini oluşturan yüksek gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre artarak yüzde 50’ye ulaşmış; en düşük gelire sahip yüzde 20’nin aldığı pay daha da azalarak yüzde 6’nın altına inmiştir.

Necip Fazıl’ın, “Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul;/ Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul./ Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa!” diye tasvir ettiği bu sömürü tezgâhı işte böyle işlemektedir!

 Kıymetli halkımız,

2024 bütçesinden faiz ödemelerine ayrılan pay 1 trilyon 254 milyar liradır.

Bu büyük pay, çoluk çocuk ve yetişkiniyle yoksul halkımızdan çalınarak faiz lobisine ikram edilmiştir.

Bu örnekle kendini gösteren servet transferi bu düzenin karakteridir.

Yüksek enflasyon ve vergi üstüne vergilerle halkı canından bezdiren; sermaye sahiplerinin değil de motokuryelerin gelirine, garsonların bahşişine göz diken bu zam, sömürü, yağma düzenine karşı sesimizi daha çok yükseltmeliyiz.

Siyasetçisi ve sermayedarıyla egemenler zevk ü sefa içinde yaşarken, lüks uçak ve otomobilleriyle keyf ederken doğudan batıya memleketi saran yangınlara müdahale edecek yangın söndürme uçak ve araçları bulunamıyor!

UEFA şampiyonasına giden 613 kişilik kalabalık kafile, hiçbir ülkenin yapmadığı harcamayı halkın kesesinden karşılıyor.

NATO zirvesi için devlet kafilesi ABD’ye 5 uçakla giderken kemer sıkma politikalarının ve tasarruf genelgelerinin sadece yoksul halka dönük olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır!

Bankalar, holdingler büyürken esnaf batıyor, küçük köylü yok oluyor, işçiler her ay yüzlercesiyle iş cinayetlerine kurban gidiyor!

Haysiyet mücadelesi veren dostlar!

Her gün derinleşen, her gün hayatı daha da çekilmez hâle getiren bu düzene mahkûm değiliz!

“Hakça Üretim ve Bölüşüm, Adil Paylaşım” şiârı bizim önerimizdir.

Yeni ve başka bir işleyiş mümkündür.

Tabiatla uyum içinde, kendine ve hakikate yabancılaşmamış, sömürüyü ve kula kulluğu reddeden bir işleyiş Âlemlerin Rabbi Allah’ın emridir.

Ekolojik ve sosyolojik ifsadın karşısına dikilmek ancak bu ilkelerle mümkündür.

Ancak bu ilkeler ülkemizi, halkımızı ve bütün insanlığı bu yağma düzeninden, kölelik sarmalından kurtarabilir.

 Buradan halkımıza sesleniyoruz:

Egemenlerin zam, sömürü, yağma düzenine itiraz edelim!

Hâl-i hazırımızı, geleceğimizi, tabiatımızı yağmalayan; gençlerimizi geleceksiz bırakan; emeklilerimizi ölmüşten beter eden; alın terini değersizleştirip sermayeye peşkeş çeken; çalışırken köleleştirdiği emekçileri iş cinayetleriyle hayattan koparan; halkımızın bir bütün hâlinde yaşam umudunu öldüren zalim düzen, biz itiraz etmezsek daha da pekişecektir.

Bu sömürü çarkını ancak adalet ve eşitliği hedefleyen ıslah mücadelesini yükselterek kırabiliriz.

İnsan onur ve haysiyetini Beled Sûresi 13. ayette “Fekkü Raqabe!-Kölelere Özgürlük” beyanıyla işaret edilen güzergâhı takip edip bu sömürü düzenine “Hayır!” diyerek savunabiliriz.

Şüphesiz ki Allah eşitlik ve adaleti emreder; kötülüğün her çeşidini yasaklar, lânetler!

EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.egitimilkesen.org)

SAĞLIK İLKE-SEN (İlkeli Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.saglikilkesen.org)

TOKAD (Toplumsal Dayanışma, Kültür, Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği, www.tokad.org)

ÖYB (Özgür Yazarlar Birliği, www.ozguryazarlarbirligi.org)

Devamını Okuyun

GÜNDEM