Connect with us

Haberler

Üsküdar’da “İsrail’i Tanıma, Tam Ambargo Uygula” Yürüyüşü

Yayınlanma:

-

Eğitim İlke-Sen, TOKAD, ÖYB ve Sağlık İlke-Sen, Üsküdar sahilde “İsrail’i Tanıma, Tam Ambargo Uygula” temalı bir yürüyüş ve eylem yaptı.

Eylemde, iki hafta sonra İsrail’e ulaştırmak üzere F-35 parçalarıyla yüklü Maersk gemilerinin durdurulması çağrısı yapılarak şöyle denildi:

Danimarkalı nakliye şirkeri Maersk’e ait Maersk Detroit ve Nexoe Maersk gemileri, ABDdeki Lockheed Martin tesislerinden alınan F-35 parçalarını İsrailin Hayfa Limanı’na taşımak üzere rotalarını belirlemiş bulunuyor. Bu rotada, Mersin Limanı kritik bir durak olarak plânlanmış durumdadır: Nexoe Maersk gemisi 28 Nisan 2025 tarihinde Mersine gelecek, kargosunu buradan İsrailin Hayfa Limanı’na ve nihayetinde Nevatim Hava Üssüne ulaştıracak! Bu üs, Gazzede Filistin halkını hedef alan Siyonist bombardımanların merkezidir. Bu yüzden, Nexoe Maersk’in Mersin’e yanaşıp buradan yoluna devam etmesine izin verilmesi durumunda, müdahale etmeyen herkes açıkça İsrail’in Filistin halkına yönelik soykırımına ortak olacaktır!

Yürüyüş ve eylem boyunca “Gazze Ölüyor İnsanlık İzliyor, İşbirlikçi Rejimler Hesap Verecek, Yaşasın Küresel İntifada, Bakü Ceyhan Hattından Akan Petrol Değil Kan, İşbirlikçi Hanedanlar Hesap Verecek, Vanaları Kapat Petrolü Kes, İsrail’le Ticaret Filistin’e İhanet, İsrail’e Değil Filistin’e Sevkiyat, Limanlar Siyonizm’e Kapatılsın, Kürecik Radarı İsrail’in Kalkanı, NATO’dan Çıkılsın Üsler Sökülsün, Emperyalistlere Limanları Kapat, İhaneti Bırak Direnişe Destek Ol, Katil ABD Ortadoğu’dan Defol, Zalime Yanaşma İşbirlikçi Olma, Gazze’de Çocuklar Açlıktan Ölüyor, Hamaseti Bırak Tam Ambargo Uygula, İsrail’i Tanıma Tam Ambargo Uygula, Rümeysa Öztürk Onurumuzdur, Filistin Davası Yargılanamaz, Fevziye Şenoğlu Onurumuzdur, İkinci Nakba’ya İzin Vermeyeceğiz, İşbirlikçi AKP Hesap  Verecek, Katil ABD İşbirlikçi AKP” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

Topluluk adına Meryem Karayıl ve Cahit Erdem Örs’ün okuduğu açıklamanın tam metni şu şekilde:

İSRAİL’İ TANIMA, TAM AMBARGO UYGULA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Gazze’de Siyonist soykırım savaşı tüm hızıyla devam ediyor!

Siyonist rejim, Gazze’yi boşaltmak için “YA ÖLÜM YA SÜRGÜN!” hedefiyle saldırılarını yoğunlaştırıp işgali derinleştiriyor!

Gazze halkı bütün bir dünya ve müslümanlar tarafından yalnız bırakılmış ve çıkışsız bir kıskaca alınmıştır!

Gazze’deki katliamlara paralel biçimde İsrail’in, Batı Şeria’daki mülteci kamplarına, köylere, mahallelere yaptığı baskın ve kuşatmalar sürüyor; işgal devleti zaten yetersiz olan alt yapıyı tahrip ediyor, kardeşlerimizi katlediyor!

Koca bir yalan ve iki yüzlülük sûretindeki İslam âlemi, bütün bunları görmemek için olan bitene gözlerini kapattı; işbirlikçilik ve ihanet utancı kara bulut gibi coğrafyalarımıza ve gönüllerimize çöküverdi!

İstanbul halkı!

Gazze’de katliamlar 18 aydır devam ediyor.

Tarihin hiçbir evresinde böyle bir katliam silsilesi görülmedi!

Dünyanın ve Türkiye’nin pek çok yerinde sokağa çıkan milyonlar, İsrail’e verilen destekleri durdurmaya çalıştı.

Biz de elimizden geldiğince bunun için mücadele ettik.

İsrail’i, bu mel’ûn Siyonist soykırım makinesini besleyen kaynakları kurutmak için çağrılarda bulunduk!

“İsrail’e akan petrolü kesin!” diye haykırdık!

“Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattından akarak İsrail’e ulaşan Azerbaycan petrolü, Siyonistlerin tank ve uçaklarını çalıştırıyor ve ölüm olarak Filistinli kardeşlerimizin üzerine yağıyor!” dedik.

Ama Türkiye’yi yönetenler, AKP iktidarı vanaları kapatıp petrolü kesmedi!

Bir de utanmadan varil başına 1 dolar 27 sent aldıklarını söylediler!

İsrail’in dostu olduğunu söyleyen Azerbaycan cumhurbaşkanı Siyonistlerin işbirlikçisi İlham Aliyey, Hazar petrolünü İsrail’e satmaktan vazgeçmedi! Katliamdan kazandığı kanlı parayı hanedanını ve iktidarını güçlendirmek için kullandı!

Aynı uyarıyı, çağrıyı yineliyoruz:

Derhâl vanaları kapatın, petrolü kesin!

Mazlumların dostları!

Yine yıllarca “İsrail’le ticareti kesin!” diye haykırdık.

Aksâ Tûfânı’ndan sonra da “İsrail’le Ticaret Filistin’e İhanet” sloganını ülkenin dört bir yanında dillendirdik.

Ancak, Türkiye’yi yönetenler, İsrail’i besleyen diğer bütün kalemleri, bütün bir lojistiği kâğıt üzerindeki birtakım numaralarla gizlemeye çalıştılar.

Filistin’e ihracatın yüzlerce, binlerce kat arttığını söylediler.

İşte bu yalan makinesinin “Filistin’e ihracat binlerce kat arttı!” dediği 2024 yılı aralığında Dünya Gıda Programı (WFP) yaptığı açıklamaya göre Batı Şeria’daki yaklaşık 700.000 Filistinlinin gıda yardımı ihtiyacının %100 artış gösterdi. Bu durum, bölgedeki artan gıda güvensizliğinin ve ekonomik zorlukların yalnızca Gazze ile sınırlı kalmadığını gösteriyor.

“İsrail’le ticareti kestik, Filistin’le ticaret patladı!” iddialarını işte bu açıklamalar yalanlıyor.

İsrail lojistik şirketleri karayollarımızda, limanlarımızda cirit atıyor!

Tekrar uyarıyoruz, tekrar haykırıyoruz:

Ticareti kesin, limanları Siyonist gemilere kapatın!

Kardeşler,

İşte bu meydanlar, bu Üsküdar iskelesi, karşıdaki Eminönü meydanı ve daha nice sokak ve meydanlar da şahittir ki yine yıllarca “İsrail’i koruyan Kürecik NATO radarını sökün, İncirlik ABD üssünü kapatın!” diye sayısız eylem yaptık.

Ancak, Kürecik NATO radarı kendi döneminde açılan AKP iktidarı bu çağrılara da kulak asmadı.

Evet, bunların hiçbirini yapmadılar ama yine de Filistin’i çok sevmeye devam ettiler!

Kırmızı çizgi hamaseti yapıp durdular!

Bakınız, güncel bir durum paylaşmak istiyoruz:

Danimarkalı nakliye şirkeri Maersk’e ait Maersk Detroit ve Nexoe Maersk gemileri, ABD’deki Lockheed Martin tesislerinden alınan F-35 parçalarını İsrail’in Hayfa Limanı’na taşımak üzere rotalarını belirlemiş bulunuyor. Bu rotada, Mersin Limanı kritik bir durak olarak plânlanmış durumdadır: Nexoe Maersk gemisi 28 Nisan 2025 tarihinde Mersin’e gelecek, kargosunu buradan İsrail’in Hayfa Limanı’na ve nihayetinde Nevatim Hava Üssü’ne ulaştıracak! Bu üs, Gazze’de Filistin halkını hedef alan Siyonist bombardımanların merkezidir. Bu yüzden, Nexoe Maersk’in Mersin’e yanaşıp buradan yoluna devam etmesine izin verilmesi durumunda, müdahale etmeyen herkes açıkça İsrail’in Filistin halkına yönelik soykırımına ortak olacaktır!

Gördüğünüz gibi işbirlikçilik ve ihanet bitmiyor!

Bu iktidar sahiplerine soruyoruz:

Neyi bekliyorsunuz? Filistin halkının tümüyle yok edilmesini mi!

Kıymetli halkımız,

Katil ve işgalci ABD ile katil ve işgalci İsrail, Ortadoğu’yu/Batı Asya’yı dizayn etmek için katliamlarına, savaş ve işgallerine hız vermiş durumdadır.

Suriye’de mevzi kazanan bu güçler; Lübnan, Filistin ve Yemen’de direnişi boğmak için 18 aydır amansız bir saldırı dalgası vâr ettiler.

İran’ı kuşatma plânlarının son aşamasına geldiklerini dost-düşman herkes bilmektedir.

Tarihin kritik bir evresindeyiz.

Türkiye, bu kritik eşikte nerede duracaktır? Kimlerle dost, kimlerle düşman olacaktır?

Buna iyi karar vermek zorundadır.

Egemen dünya düzeninden yana saf tutup mazlum ve mustazaf halklarımızın, coğrafyalarımızın karşısına mı dikilecektir yoksa yoksul Yemen halkı gibi şeref ve haysiyeti tercih edip ABD ve İsrail’i bölgeden kazımak isteyenlerle mi birlikte olacaktır?

İşte karşı karşıya kaldığımız/kalacağımız kritik seçim budur; tablo, bu kadar açık ve nettir.

Direnişin dostları,

Gazzeli çocukların, Gazzeli annelerin yürek parçalayan görüntüleri bizi, insanlığımızdan utanma aşamasına getirmedi mi?

Kerbela ıssızlığına, ölüm ve çaresizliğe sürgün edilen yavrularımız rüyalarımıza girmiyor mu?

Artık anlamış bulunuyoruz ki bugün kurtuluş eli, yardımı bekleyenler için insanlık tümüyle ölmüştür.

Bizdeki iktidar sahipleri ise birtakım alicengiz oyunları marifetiyle iktidarlarını daha çok pekiştirmek ve uzatmak derdine düşmüşlerdir.

Sahte Filistin duyarlılıkları bir kez daha ortaya çıkmış, kayyım ve görevden almaları protesto eylemlerinde tutabildikleri gençleri hapsederek asıl gündem ve niyetlerini açık etmişlerdir.

Ey iktidar sahipleri!

Bu ucuz numaraları bırakın!

Hem açlık ve yoksullukla boğuşan halkımızın gerçek gündemine yoğunlaşıp adaletsizlik ve hukuksuzluklardan vazgeçin hem de hemen yanı başınızda bir halk günde yüzlercesiyle katledilirken birazcık olsun utanın!

Neyle meşgulsünüz?

İktidarınız, o çok övündüğünüz hassasiyetleriniz, İHA ve SİHA’larınız neye yarıyor?

İmkânlarınızı mazlumların kurtuluşu için kullanmayacaksanız da ne için kullanacaksınız?

İsrail’i tanımaktan vaz geçin!

İsrail’i koruyan Kürecik NATO Radarını ve İncirlik ABD üssünü kapatın!

İsrail’e hilesiz hurdasız TAM AMBARGO uygulayın!

Biz sizin hamasetinizden bıkıp usandık; ya bunları hemen, derhâl yapın ya da artık susun, gölge etmeyin!

Kardeşler!

Filistin halkının özgürlüğü için mücadele eden Rümeysa Öztürk kardeşimizi haydut ABD gözaltına aldı.

Kardeşimizi hemen serbest bırakın!

Rümeysa Öztürk kardeşimiz de Rachel ve Ayşenur gibi size asla boyun eğmeyecektir!

Tutuklamalarla intifada yârenlerini yıldıramazsınız.

Bu hususta bir sözümüz de Rümeysa Öztürk’ü tutuklayan ABD’yi kınayan hükümet yetkililerinedir:

Siz ne yüzle böyle bir açıklama yapıyorsunuz?

“Gemileri durdurun, İsrail’le ticareti kesin!” diyen kardeşlerimizi işkenceyle göz altın alıp hapis istemleriyle yargılayan siz değil misiniz?

Adana’da, konsoloslukları önünde katil Amerika’yı protesto eden kardeşlerimizi işkenceyle göz altına alan siz değil misiniz!

Farklı noktalarda Filistin eylemleri yapan kardeşlerimizi İstanbul ve Ankara mahkemelerinde yargılayan, Ankara’da “Süpürün!” talimatıyla Filistin dostlarına saldıran, tekrar tekrar göz altı yapan siz değil misiniz!

Bu iki yüzlülüğünüzü affetmeyecektir!

Arkadaşlar!

Açıklamamızın sonunda mühim bir hususa değinmek istiyoruz.

Son günlerde iktidara yakın medyada yazan ve konuşan bazı isimler Gazzeli kardeşlerimizin hicretinden bahsediyor.

Bu kişiler, “Kudüs’ü fethederiz, bir gece ansızın İsrail’e gireriz!” hamasetini yapan AKP iktidarını alkışlıyorlardı.

Şimdi Gazzelilere açık açık “Bizden size fayda yok, kaçıp canınızı kurtarın!” diyorlar!

Bu arsızlara, bu işbirlikçiliğe teslim olanlara cevabımız şudur:

İkinci Nakba’ya izin vermeyeceğiz!

Filistin halkının tehcirini değil, geri dönüşünü konuşup savunacağız!

İşbirlikçilik ve ihanet politikalarına verdiğiniz destekle tarihin utanç sayfalarındaki yerinizi aldınız!

Veyl olsun duruşunuza, zihniyetinize!

Filistin dostları!

Allah’ın izniyle egemen dünya düzenine, emperyalizme, Siyonizm’e, işbirlikçilik ve ihanete karşı mücadelemiz sürecektir!

Şu şehir, şu deniz, şu gök yüzü, şu insanlar şahit olsun ki mazlumların yanında saf tutmaktan geri durmayacağız!

Herkesi bu cephede toplanmaya çağırıyoruz!

Allah’ın izniyle emperyalistler, Siyonistler yenilecekler ve cehenneme sürüleceklerdir.

Yeter ki biz doğru cephede saf tutalım!

EĞİTİM İLKE-SEN, SAĞLIK İLKE-SEN, TOKAD, ÖZGÜR YAZARLAR BİRLİĞİ

Tıklayın, yorumlayın
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Haberler

Esra Erol ve Benzerleri Neden Sadece “Eğlence” Değil: Algılar, İktidar ve Ortalama

Yayınlanma:

-

Türkiye’de televizyon kültürünün, reyting baskısıyla izleyici algısını sürekli aşağı çeken bir eğilimi olduğu artık yerleşik bir gerçek. Ancak son zamanlarda, bu durum rahatsız edici boyutlara ulaşmış durumda. Geçtiğimiz günlerde Esra Erol’un programında, kaynananın nişanlı damatla iddia edilen ilişkisi, ekran başındaki izleyicilere o kadar absürt bir gerçeklik yansıtıyor ki modern medyanın zehirleyici etkisini gözler önüne seriyor.

Bu tür programlar sadece reyting peşinde koşmanın ötesine geçerek toplumun düşünce ve algı düzeyini aşağıya çeken, pasifleşmeye zemin hazırlayan unsurlar olarak işlev görüyor. Günlük yaşamın gerçek sorunlarından uzaklaştırılan birey, ekran başında izlediği bu absürtlükleri sorgulamak yerine, belirli bir “ortalama kültür”ü içselleştiriyor.

Medya eleştirmenleri, bu programların izleyiciye “seyirlik ahlak” sunarak eleştirel düşünceyi pasifleştirdiğini iddia ediyor. George Gerbner’in “Kültivasyon (Yetiştirme) Teorisi”ne göre[1], medyada sürekli tekrarlanan belirli temalar, izleyicinin algısını şekillendirir; bu durum, toplumun kendi gerçek sorunlarıyla yüzleşme cesaretini azaltmaktadır. Televizyonun merkezileşen rolü günün telâşı ve ekonomik sıkıntılar içinde insanlar, ufak dramatik olaylarla mest olurken asıl önemli meselelerin gölgesinde kalıyor.

Esra Erol

Esra Erol’da “Skandal İlişki” – Reyting için atılan başlıklar yeni bir ortalama belirliyor.

Gerçeklik Tiyatrosu: Seyirci, Oyun ve Yönetim Aygıtı

Esra Erol örneği, gerçeklik ile kurgu arasındaki sınırı giderek belirsizleştiriyor. Programlarda yaşanan dramatik olaylar, tamamen gerçeklikten kopuk olmasa da izleyicinin “ortalama” algısını derinden etkiliyor. Sürekli maruz kalınan bu olaylar, dramatik unsurların normalliğe dönüşmesine, dolayısıyla toplumda “güvenlik” ve “denetim” taleplerinin meşrulaşmasına zemin hazırlıyor.

Byung-Chul Han’ın da belirttiği gibi[2], modern toplumda şeffaflık ve performans rüzgârı eserken medya aracılığıyla sunulan yüzeysellik, bireylerin özgür düşünce ve sorgulama kapasitesini sistematik olarak azaltıyor. Her ne kadar yayıncılığın mecraları değişse ve yapay zekanın gelişen etkileri başka bir görsel atmosfer yaratsa da hâlâ “medya endüstrisi” aynı motivasyonlardan besleniyor. İzleyici, her ne kadar “gerçek” hayatı izlediğini iddia etse de, aslında medyanın manipülasyonuyla oluşturulmuş bir gerçeklik içinde yaşamını sürdürmeye başlamış durumda. Bu durum, endişenin artmasına, inisiyatif almaktan kaçınmaya ve yöneticilerin müdahalelerini bekleyen pasif bir toplumsal yapının oluşmasına neden oluyor.

dont-think

“Don’t Think” – Düşünme!

Yönetim Aygıtı Olarak Medya: İktidarın Sessiz Kontrolü

Tarih boyunca medya, sadece haberleşme ve eğlence amacıyla kullanılmamış, aynı zamanda toplumu yönlendirme ve kontrol etme aracına dönüşmüştür. Günümüzde televizyon programları, iktidarın politikalarını pekiştiren, algıyı manipüle eden modern yönetim aygıtları hâline gelmiştir. Esra Erol ve benzeri yapımlar, seyircinin aktif katılımını engelleyerek pasif izleyiciliği teşvik ediyor.

Bu medya anlayışı, eleştirel düşüncenin ve aktif birey olmanın temel taşlarını oluşturan unsurların zayıflamasına yol açıyor. Gerçek sorunları tartışmak yerine, izleyici absürt olaylara takılıp kalıyor; sonuçta, medyanın yönettiği “ortalama” bir toplumsal bilince teslim oluyor. Bu durum, iktidarın sessiz sedasız kurulmuş yönetim aygıtlarını güçlendiren bir etki yaratıyor. Toplum, kendi gerçek sorunlarının farkına varıp eleştirel bilinç geliştirmezse, medya yönetimi altında pasif bir varlık olmaya mahkum kalır.

Esra Erol ve benzeri programlar, yalnızca bir eğlence ürünü veya reality show olarak kalmıyor; bunlar aynı zamanda toplumsal hafızayı ve özgür iradeyi hedef alan, eleştirel düşünceyi körelten araçlar olarak karşımıza çıkıyor. Medya, insanların zihinlerine “seyirlik ahlâk” aşılayarak, gerçeklik ile kurgu arasındaki sınırı bulanıklaştırıyor. Bu da, toplumun kendi sorunlarıyla yüzleşme becerisini azaltıyor ve iktidarın, pasif izleyici kitlesi oluşturma çabasının bir parçası oluyor.

Dolayısıyla, televizyon ve ana akım medya araçları sadece bilgiyi aktarmakla kalmıyor; aynı zamanda ideolojik bir kontrol mekanizması oluşturuyor. Bu mekanizmanın farkına varılması, özgür ve eleştirel düşünceye sahip bireylerin yetişmesi açısından hayati önem taşıyor.


Dipnotlar:
[1] Gerbner, G. (1998). “Cultivation Analysis: A Systematic Approach to Television’s Long-Term Effects.”
[2] Han, Byung Chul (2023). “Şeffaflık Toplumu”, Metis Yayınları

Devamını Okuyun

Haberler

Türkiye’nin İhracat Rekoru Kırdığı Batı Şeria’da Gıda İhtiyacı %100 Arttı

Yayınlanma:

-

Dünya Gıda Programı (WFP) yaptığı açıklamada 2024 yılında Batı Şeria’daki yaklaşık 700.000 Filistinlinin gıda yardımı ihtiyacının, son bir yılda öncesine kıyasla neredeyse %100 artış gösterdiğini kaydetti. Bu durum, bölgedeki artan gıda güvensizliğinin ve ekonomik zorlukların yalnızca Gazze ile sınırlı kalmadığını gösteriyor.

Filistin’de, özellikle Batı Şeria’da, İsrail’in işgal faaliyetleri ile gelişen yerinden edilme ve hareket kısıtlamaları halkın gıdaya erişimini sınırlıyor. Ekonomik koşulların kötüleşmesi ve işsizlik oranlarının artması, temel gıda maddelerinin birçok aile için ulaşılabilir olmaktan çıkmasına neden olduğu bildiriliyor.

batı şeria

Açlık, Filistin’in her yerine yayılıyor. Gazze’den sonra şimdi de Batı Şeria için de benzer bir tehlike gündemde.

Türkiye’nin Filistin Özerk Yönetimi ile İhracatı Nereye Gitti?

Bütün bunlar yaşanırken aynı dönemde Türkiye’nin Filistin’e ihracatı, dikkat çekici bir artışla rekor kırmıştı. Filistin özerk yönetimi ile 2024 yılında ihracat, bir önceki yıla göre %521,4 gibi çarpıcı bir oranda yükselerek 757,7 milyon dolara ulaşmıştı. Bu artışla Filistin, 500 milyon dolar ve üzeri ihracat yapılan ülkeler arasında ihracatın en fazla arttığı ülke oldu.

Muhammed el Amur

Filistin Ulusal Ekonomi Bakanı Muhammed el-Amur, “Türk hükümetinden, Filistin topraklarını Türkiye’nin İsraillilerle ticareti yasaklama kararından muaf tutmasını istedik.” demişti.

Bu dikkat çekici artış kamuoyunda ticaretin Filistinlilerle değil hileli yollarla İsrail’le yapıldığı şüphelerini de yeniden akla getirmişti. Yine aynı dönemde bu kez Mahmud Abbas yönetiminin Filistin Ulusal Ekonomi Bakanı Muhammed el-Amur’un açıklamaları gündeme gelmişti. El-Amur, Türk hükümetinden Filistin topraklarını Türkiye’nin İsraillilerle ticaret yasağı kararından muaf tutmasını istediklerini belirtmişti. Gerekçe olarak ise Filistin ile Türkiye arasındaki tarihi ve uzun süreli ticari ilişkiyi göstermişti.

Gerek Türkiye hükümeti gerekse de İsrail’le işbirliği ile bilinen Mahmud Abbas yönetiminin ihracatın Filistin için yapıldığı belirtilse de WFP’nin son haberi bu bilgiyle ilgili şüpheleri artırıyor. Dünya Gıda Programı’nın raporu, Batı Şeria’da yaklaşık 700.000 Filistinlinin gıda yardımı ihtiyacı olduğunu ve bu ihtiyacın Ekim 2023 öncesine kıyasla neredeyse %100 arttığını ortaya koyuyor.

İsraille ticaret

İsrail’le farklı yollarla devam eden ticaret, Türkiye’de bağımsız protestoların ana gündemlerinden biri.

İsrail’le Ticaret Tamamen Durdu mu?

Türkiye’nin ambargo kararının ardından teorik olarak Türkiye’den doğrudan İsrailli bir alıcıya ihracatın yasaklandığı biliniyor. Ancak aynı dönemde Mahmud Abbas yönetimindeki Filistin özerk yönetimi ile ticaretin astronomik artışlar göstermesi ticaretin farklı kanallarla sürdürüldüğü düşüncesini güçlendiriyor. Petrol ticareti ve üçüncü ülkeler üzerinden yapılan ihracatın da yine aynı başlık altında değerlendirilebileceği belirtilirken Mahmud Abbas yönetiminin bu ticareti durdurması ise olası görünmüyor. Abbas yönetiminin özellikle 7 Ekim Aksa Tufanı ardından İsrail’le ilişkilerini artırması ve işbirliğini sıkılaştırması ile WFP’nin son haberi ihracatın Filistinliler lehine olmadığını ortaya koyuyor.

Bağımsız Protestoların Ana Odağı: İsrail’le Ticaret ve Tam Ambargo Talebi

İsrail’le ticaret tartışmalarının ara ara gündeme gelmesi ile birlikte bu durumu eleştiren bağımsız protestolar da gelişiyor. İsrail’e tam ve kesintisiz ambargo uygulanması talebini yükselten bu protestolar, Türkiye’nin birçok noktasında bağımsız aktivistler tarafından örgütleniyor. Protestolarda özellikle Türkiye’de iktidarın Filistin meselesi üzerinden hamaset yaparken öte yandan bu iddialara gerçekçi yanıtlar verememesi ve adım atmaması eleştiriliyor.

Devamını Okuyun

Haberler

Üsküdar’da “İsrail’i Tanıma, Tam Ambargo Uygula” Eylemi

Yayınlanma:

-

Eğitim İlke-Sen, sağlık İlke-Sen, TOKAD ve Özgür Yazarlar Birliği 09.04.2025 çarşamba günü Üsküdar Mimar Sinan Meydanında bir eylem düzenleyerek “İsrail’i Tanıma, Tam Ambargo Uygula” çağrısında bulundu.

Eylemde konuşan Eğitim İlke-Sen başkanı Ahmet Örs, Gazze için Siyonistlerin ve emperyalistlerin “ya ölüm ya da sürgün” seçeneğini dayattığını, pek çok bölge ülkesinin de bu dayatma için işbirlikçi bir pozisyona sahip olduğunu söyleyerek bu dayatmalar karşısında İsrail’e tam ambargo uygulanması ve İsrail’in tanınma kararlarının iptali için gayret etmeleri gerektiğini vurguladı.

Son günlerde “hicret” kavramı üzerinden Gazze’den sürgünü normalleştirmeye çalışıldığının altını çize Örs, bu zihniyeti reddettiklerini iafde etti.

Eylem boyunca “İsrail’i Tanıma Tam Ambargo Uygula, Katil İsrail Filistin’den Defol, İşbirlikçi Rejimler Hesap Verecek, İsrail’le Anlaşmalar İptal Edilsin, NATO’dan Çıkılsın Üsler Sökülsün, Kürecik Radarı İsrail’in Kalkanı, İncirlik Üssü Kapatılsın, Yaşasın Gazze Direnişimiz” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

Not: Youtube, videoyu kaldırıp akabinde ikinci kanalımızı da kapattığı için farklı bir sosyal medya mecraından link paylaşıyoruz.  

Devamını Okuyun

GÜNDEM

0
Would love your thoughts, please comment.x