Videolar
Siyonist Cumhurbaşkanının Ziyaretine Öfke Büyüyor (Video)
Yayınlanma:
2 sene önce-
Türkiye hükümetinin daveti üzerine 9-10 Mart tarihlerinde Ankara’da olması beklenen İsrail cumhurbaşkanı Herzog’un ziyaretine dönük tepkiler sürüyor.
İstanbul Eminönü’nde TOKAD, ÖYB, Eğitim İlke-Sen ve Sağlık İlke-Sen de yaptıkları eylemle Herzog’un ziyaretini ve Herzog’u davet eden AKP iktidarını protesto ettiler.
Eylemde konuşan Eğitim İlke-Sen başkanı Ahmet Örs, İsrail’i meşrulaştırmaya dönük adımlara izin vermeyeceklerini söyledi ve duyarlı herkesi Filistin halkına savaş açan Siyonist işgalci rejimi benimsetmeye dönük politikalara karşı durmaya çağırdı.
Eylem boyunca, “İsrail’in Dostu Olmayacağız, Üsler Sökülsün Ticaret Kesilsin, Katil Herzog Türkiye’den Defol, Katil Herzog’u İstemiyoruz, İsrail’le İlişki İnsanlık Suçudur, İşbirlikçi Rejimler Hesap Verecek, İşbirlikçi AKP Hesap Verecek, Katil İsrail Filistin’den Defol, Katil Herzog Filistin’den Defol, Siyonistler Yenilecek Direnen Filistin Kazanacak, Yaşasın Filistin Direnişimiz” sloganları atıldı, tekbir getirildi.
HABER: Elif Aydın
Berke Kahraman ve Melike Belkıs Örs tarafından Türkçe ve İngilizceleri okunan açıklamanın tam metni şu şekilde:
SİYONİST KATİLLERE GEÇİT YOK
ZIONIST KILLER HERZOG, GET OUT!
İSRAİL’LE İLİŞKİYE HAYIR!
Türkiye ile İsrail arasındaki diplomatik münasebetler son dönemde yoğunlaşıyor. Özellikle, Siyonist rejimin Mavi Marmara katliamından sonra görece zayıflayan ilişkiler, her iki tarafın da arzusuyla onarılıyor.
Hepimiz biliyoruz ki diplomatik gerilimler yaşansa da Türkiye ile İsrail arasında yıllık 6 milyar dolar civarında seyreden ticari ilişkiler aksamadan devam etti. Bu arada, İncirlik ve Kürecik üsleri İsrail’i korumayı sürdürdü. Şimdi diplomasi öne çıkarılmaya çalışılırken, yeni ekonomik ve siyasal atılımlar planlanıyor.
Bütün bu planlamaların önemli bir parçası olarak Siyonist rejimin cumhurbaşkanı Herzog, iktidar tarafından Türkiye’ye davet edilmiştir. Herzog, 9-10 Mart tarihlerinde Türkiye’de olacaktır.
Biz, Siyonist işgale direnen Filistin halkına ve Filistin halkının yanında duran bütün haysiyetli halklara duyduğumuz sorumluluk ve bağlılıkla bu davet ve seferi açık, kesin bir dille kınıyor, peşinen reddediyoruz!
Katil ve gâsıp Siyonist çetenin yöneticilerini davet etmenin hiçbir meşru gerekçesi olamaz! Her gün adım adım Filistin topraklarını çalan; Filistin halkını mülksüzleştiren, onların evlerini yıkıp zeytin ağaçlarını söken; çoluk çocuk, genç yaşlı demeden herkesi tutuklama, hapis ve işkenceyle sindirmeye çalışan ırkçı, zalim bir rejimle herhangi bir münasebet kurulamaz! Bu ülkede yaşayan hiçbir vicdan bu hoyratlığı kabul edemez!
İslam ülkelerinin yöneticileri Filistin mücadelesini iç siyasetlerinde sonuna kadar kullandılar. Bugün artık o mücadeleyi dillendirmenin kendilerine herhangi bir prestij sağlamadığını anlamış olmalılar ki İsrail’le barışma ve anlaşma kuyruğuna girmiş durumdalar! Direniş ve mücadelenin şaka olmadığını, zamana yayılan ve bedel gerektiren bir süreç olduğunu görüp küresel düzenden yana saf tutunca Siyonist katillerle aynı masanın, aynı piyasanın etrafında buluşmaktan imtina etmemişlerdir.
İktidarının ilk yıllarında Siyonist rejim cumhurbaşkanını TBMM’de konuşturan AKP, dönüp dolaşıp bugün de bir başka katili ülkeye davet etmiştir. Bu ağır vebal, İsrail’le yakınlaşma politikalarına pek sevdalı Ortadoğu’daki diğer işbirlikçi rejimlerin günahlarıyla buluşarak yeni bir utanç levhası olarak tarihe havale olmaktadır.
Filistin mücadelesi üzerinden yıllarca politik rant devşirenler ırkçı, işgalci ve emperyalizmin taşeronu Siyonist rejimin yanında durmanın ne demeye geldiğini iyi düşünmelidir. Filistin halkı da, Filistin halkının yanında saf tutan bütün dünya halkları da bu tercihin tam olarak karşısında durmaya devam edecektir. Biz de öyle yapacağız! Unutulmasın ki vicdanlar ve tarih en iyi mahkemedir.
Akdeniz’deki Filistin ve Lübnan halkına ait doğalgaz rezervlerini “İsrail gazı” diye Avrupa’ya pazarlama sevdası hırsızlık ve yağmaya ortak olmaktan başka bir şey değildir. İsrail yöneticilerini ülkeye davet etmek, bunun için oraya önden heyetler göndermek, Kudüs’ün İsrail başkenti olduğu iddiasını kabul etmek demektir!
İşgalcilerle sıcak ve samimi ilişkiler kurmak Filistin’i bölen utanç duvarını onaylamak, Gazze ablukasına onay vermek demektir.
Bizler bütün bu işbirlikçilik ve kirli süreçleri tekrar tekrar ve yüksek sesle reddediyoruz.
İsrail’le bütün ilişkiler kesilmelidir.
İsrail’le anlaşma suçtur, ihanettir!
Siyonist katil Herzog, defol!
Yaşasın Filistin direnişimiz!
EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.egitimilkesen.org)
SAĞLIK İLKE-SEN (İlkeli Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.saglikilkesen.org)
TOKAD (Toplumsal Dayanışma, Kültür, Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği, www.tokad.org)
ÖYB (Özgür Yazarlar Birliği, www.ozguryazarlarbirligi.org)
(Topluluk adına Berke Kahraman)
NO WAY TO ZIONIST MURDERERS! – ZIONIST KILLER HERZOG, GET OUT! – NO RELATIONSHIP WITH ISRAEL!
Diplomatic relations between Turkey and Israel have intensified recently. In particular, the relations that relatively weakened after the Mavi Marmara massacre by the Zionist regime are being restored with the desire of both sides.
We all know that even though there were diplomatic tensions, trade relations between Turkey and Israel, which were around 6 billion dollars per year, continued without interruption. Meanwhile, the İncirlik and Kürecik bases continued to protect Israel. Now, while there are attempts that emphasize diplomacy, new economic and political breakthroughs are planned.
As an important part of all these plans, the President of the Zionist regime, Herzog, was invited to Turkey by the government. Herzog will be in Turkey on March 9-10.
We, with the responsibility and loyalty we feel to the Palestinian people resisting the Zionist occupation and to all the honorable peoples who stand by the Palestinian people, openly and decisively condemn this invitation and campaign, and reject it in advance!
There can be no legitimate reason for inviting the leaders of the murderous and invader Zionist gang! No relationship can be established with a racist, cruel regime that tries to suppress everyone, regardless of whether they are children, young or old, with arrests, imprisonment and torture! No relationship can be established with a regime who steals Palestinian lands step by step every day, who dispossessed the Palestinian people, demolished their homes and uprooted their olive trees. No conscience living in this country can accept this brutality!
The rulers of Islamic countries used the Palestinian struggle in their domestic politics to the highest degree. Today, they must have understood that voicing that struggle does not provide them any prestige, because they are in the queue for reconciliation and agreement with Israel! When they saw that the resistance and struggle were not a joke, but a process that spanned time and required a price, they sided with the global order, and they did not hesitate to meet with the Zionist killers around the same table, the same market.
In the first years of its rule, the AKP made the president of the Zionist regime speak in the Grand National Assembly of Turkey and today has turned and invited another murderer to the country. By adding to the sins of other regimes in middle east that are very fond of policies of rapprochement with Israel, this grave shame made its way into the disgraceful history.
Those who have been for years making political profits over the Palestinian struggle should think carefully about what it means to stand by the racist, occupier Zionist regime which is subcontractor of imperialism. Both the Palestinian people and all the peoples of the world who sided with the Palestinian people will continue to stand against this choice. So will us! Let it not be forgotten that conscience and the history are the best courts.
The desire to market the natural gas reserves of the Palestinian and Lebanese people in the Mediterranean under the title of “Israeli gas” to Europe is nothing but a partner in theft and plunder. Inviting the rulers of Israel to the country, sending delegations from the front for this purpose means accepting the claim that Jerusalem is the capital of Israel! Establishing warm and cordial relations with the occupiers means approving the wall of shame that divides Palestine and approving the blockade of Gaza.
We repeatedly and loudly reject all these collaborative and dirty processes.
All relations with Israel must be cut off.
Dealing with Israel is a crime, a treason!
Zionist murderer Herzog, get out!
Long live our Palestinian resistance!
EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.egitimilkesen.org)
SAĞLIK İLKE-SEN (İlkeli Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.saglikilkesen.org)
TOKAD (Toplumsal Dayanışma, Kültür, Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği, www.tokad.org)
ÖYB (Özgür Yazarlar Birliği, www.ozguryazarlarbirligi.org)
(On behalf of the community Melike Belkıs Örs)
Yorumlayın
-
TOKAD’dan “Dünya Vicdan Haftası” Paneli
-
Üsküdar’da Eylem: İsrail’le Siyaset & Ticaret, Filistin’e İhanet
-
İstanbul’da, “İsrail’le Ticaret, Filistin’e İhanettir” Eylemi
-
30 Şehirde Aynı Anda “İsrail’le Ticaret, Filistin’e İhanettir” Eylemleri Düzenleniyor
-
Aaron Bushnell, Ankara’da Anıldı
-
Çağrılar Sürüyor: İsrail’le Ticaret Filistin’e İhanettir; Kınamak Yetmez, İlişkiyi Kes!
TOKAD (Toplumsal Dayanışma, Kültür, Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği) tarafından 16.sı düzenlenen “Dünya Vicdan Haftası” münasebetiyle bir panel gerçekleştirildi.
Moderatörlüğünü Mücahid Sağman’ın üstlendiği panelin konuşmacıları Burhan Kavuncu ve Kadrican Mendi idi. Bir diğer konuşmacı Erhan Baltacı’nın mazereti nedeniyle panele iştirak edemeyeceği bildirildi.
Panel, linkten takip edilebilir.
Haberler
Üsküdar’da Eylem: İsrail’le Siyaset & Ticaret, Filistin’e İhanet
Yayınlanma:
1 gün önce-
Mart 18, 2024Eğitim İlke-Sen, TOKAD, ÖYB, Sağlık İlke-Sen “Emperyalist-Siyonist Kuşatma ve Katliama Karşı Somut Adımlar” nöbetlerine devam ediyor.
17 Mart 2024 pazar günü, Üsküdar Mimar Sinan Meydanında yapılan eylemde Eğitim İlke-Sen başkanı Ahmet Örs, emperyalistlerin desteğiyle Siyonist İsrail’in katliamlarına devam ettiğini söyledi. İsrail’le Türkiye arasında devam eden ticareti eleştiren Örs, İsrail’le iş yapan şirketleri sıraladı, bir an önce bu ilişkilerin kesilmesini istedi.
İsrail işgaline karşı Filistinlilerin evlerini savunurken Siyonistler tarafından katledilen Rachel Corrie ve Gazze’deki katliamı protesto etmek için kendini ateşe veren Aaron Bushnell’i de rahmetle anan Örs, halkların vicdanının ayağa kalktığını ancak işbirlikçi rejimlerin katliamdan beslenmeye devam ettiğinin altını çizdi.
İsrail’in petrol ihtiyacının yüzde 60’ını Bakü-Ceyhan boru hattı vasıtasıyla Azerbaycan ve Kazakistan’dan sağladığını ifade eden Örs, yine Siyonistlerin çelik ihtiyacının yüzde 65’ni Türkiye firmalarından temin ettiğini hatırlattı.
Eylem boyunca “İsrail’le Siyaset Filistin’e İhanet, NATO’dan Çıkılsın Üsler Sökülsün, Kürecik Radarı İsrail’in Kalkanı, İncirlik Üssü Kapatılsın, Katil ABD Ortadoğu’dan Defol, 9 Milyar Dolarlık Ticaret Kesilsin, İşbirlikçi AKP Hesap Verecek, Katil İsrail Filistin’den Defol, Eli Kanlı Zorlu Hesap Verecek, Eli Kanlı İçdaş Hesap Verecek, Rachel’e Selam Direnişe Devam, Aaron’a Selam Direnişe devam, Yaşasın Gazze Direnişimiz, Vanalar Kapansın Gemiler Bağlansın, İşbirlikçi Sermaye Hesap Verecek, İsrail’e Değil Filistin’e Sevkiyat, İsrail’le Anlaşmalar İptal edilsin, 9 Milyar Dolarlık Ticaret Kesilsin, İşbirlikçi Rejimler Hesap Verecek, Siyonist Sermaye Hesap Verecek, Siyonistler Yenilecek Direnen Filistin Kazanacak” sloganları atıldı, tekbir getirildi.
Haberler
İstanbul’da, “İsrail’le Ticaret, Filistin’e İhanettir” Eylemi
Yayınlanma:
1 hafta önce-
Mart 11, 2024Türkiye genelinde 30 ayrı şehirde, 10 Mart 2024 Pazar günü, saat 14:00’te eş zamanlı olarak “İsrail’le Ticaret, Filistin’e İhanet” eylemleri yapıldı.
Eylem organizasyonu hakkında duyurularda bulunan Direniş Çadırı (X platformu) hesabından yapılan bilgilendirmeye göre eylem yapılan şehirler şunlar:
Adana, Alanya, Ankara, Düzce, Diyarbakır, İstanbul, İzmir, Edirne, Kastamonu, Kocaeli, Malatya, Şanlıurfa, Sakarya, Tekirdağ, Bursa, Trabzon, Tokat, Midyat, Şanlıurfa, Eskişehir, Niğde, Rize, Van, Zonguldak, Samsun, Kayseri, Osmaniye, Kütahya, Tavşanlı, Karadeniz Ereğlisi.
Organizasyonun İstanbul eylemi ise Eminönü Meydanında gerçekleştirildi.
Eylem boyunca Gazze’de Çocuklar Açlıktan Ölüyor, İsrail’le Ticaret Filistin’e İhanet, İhanetten Vazgeç Ticareti Kes, Eli Kanlı Sermaye Hesap Verecek, Eli Kanlı Zorlu Hesap Verecek, Eli Kanlı İçdaş Hesap Verecek, Eli Kanlı Limak Hesap Verecek, Eli Kanlı Akçansa Hesap Verecek, Eli Kanlı Socar Hesap Verecek, Siyonist Sermaye Hesap Verecek, İşbirlikçi AKP Hesap Verecek, Katil İsrail İşbirlikçi AKP, Katil İsrail Filistin’den Defol, Katil ABD Ortadoğu’dan Defol, NATO’dan Çıkılsın Üsler Sökülsün, Yaşasın Gazze Direnişimiz, Yaşasın Filistin Direnişimiz, Hamas’a Selam Direnişe Devam, Siyonistler Yenilecek Direnen Filistin Kazanacak, Vanaları Kapat Gemileri Bağla, Kahrolsun İşbirlikçi Zalimler, Yaşasın Küresel İntifada, Limanlar Siyonizme Kapatılsın, Aaron’a Selam Direnişe Devam sloganları atıldı, Tekbir getirildi.
İsrail’le yapılan ticaretin Filistin halkına açık bir ihanet, büyük bir utanç olduğu vurgulanan ve iktidarı bir an önce bu yanlıştan vazgeçmeye çağıran ve topluluk adına Ayşe Rabia Ertan’ın okuduğu açıklamanın tam metni şu şekilde:
İSRAİL’LE TİCARET,
FİLİSTİN’E İHANETTİR!
İSRAİL’LE ANLAŞMALAR İPTAL EDİLSİN!
İSRAİL’LE DİPLOMATİK VE TİCARİ İLİŞKİLER KESİLSİN!
İSRAİL’İ KORUYAN ÜSLER KAPATILSIN!
Bismillahirrahmanirrahim
Bugün, 10 Mart 2024.
İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü soykırımın 159. günündeyiz. Filistin’de işgal ve katliamlar dün başlamadı, neredeyse yüz yıldır devam ediyor. Gazze, 17 yıldır etrafı duvarlarla örülü, kuşatma altında tutulan bir toplama kampı. İsrail ve onun batılı destekçileri Gazze’de 5 aydır eşi benzeri görülmemiş bir soykırım uyguluyor.
Tarihte belki de ilk kez bir soykırım, bizzat soykırıma uğrayan insanların kameralarından tüm dünyanın gözü önünde canlı canlı seyrediliyor. Haklar, hukuklar, iyi ve güzel olan ne varsa bombalanıyor, yağmalanıyor, katlediliyor, yerle yeksan ediliyor. Çok açık ve ağır savaş suçları her gün işlenmeye devam ediliyor. Durum o denli vahim ki İsrail, Birleşmiş Milletler’in yargı organı olan Uluslararası Adalet Divanı’nda sanık sandalyesinde ve soykırım suçu işlemekten ötürü yargılanıyor. İsrail buna rağmen insanları katletmeye, hız kesmeden devam ediyor.
İsrail, insanlıktan nasibini almamış ve insanlığa karşı işlenebilecek her türlü suçu işlemiş vahşi bir terör örgütüdür, eli kanlı seri katiller tarafından yönetilmektedir. Soykırım suçu işlemekten ötürü sadece sanık değil çoktan mahkûm olmuştur; dünyanın dört bir yanında, her dilden ve dinden halkların gözünde.
Bugün, Türkiye’nin 30 şehrinde, burada olduğu gibi haktan, adaletten, özgürlükten, insanlık onurundan, mazlum Filistin ve Gazze halkından yana olanlar olarak toplanmış bulunuyoruz. Amacımız çok açık, çağrımız çok nettir. Türkiye’yi yöneten iktidar tavır değiştirmeli ve sadece lafta kalmayan, sözde değil özde soykırıma karşı olmalı ve Filistin halkının yanında durmalıdır. Türkiye’deki sivil toplum kuruluşları, kanaat önderleri artık Filistin hamasetini kesmeli; İsrail’i besleyenleri, Gazze’deki katliamın yerli işbirlikçilerini ve onları kollayanları açığa çıkaracak eylemlere girişmelidir.
İsrail barbarlığı, işgali, soykırımı engellenemiyorsa hiç olmazsa İsrail’le tüm ilişkiler resmen ve fiilen kesilmelidir. Sınırlar, limanlar, hava sahası Siyonist rejime kapatılmalıdır. Aksi durum, 6 aydır içeriden net bir şekilde görüldüğü gibi insanlığa karşı işlenmiş en ağır suça, soykırım suçuna ortaklık; ağır bir utanç, günah ve vebaldir. Bilinmelidir ki biz buna razı değiliz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 Şubat günü bir mitingde şunları söylemişti: “Tam 140 gündür İsrail’in işlediği insanlık suçlarını sadece seyrediyorlar. Kameralar önünde İsrail’i eleştirip arkadan İsrail’e her tür desteği veriyorlar.”
Burada şu gerçekle artık yüzleşmeliyiz: Açıktır ki bugüne kadar Türkiye’nin sergilediği performansın bu söylenenlerden hiçbir farkı yok. İktidarın yaptığı eleştiri kendi yönetiminin de durumunu ortaya koyuyor! Ülke olarak bu soykırım sürecinin bir parçası, destekçisi ya da en hafif tabirle seyircisi olmamak için atılması gereken âcil ve somut adımlar tüm açıklığıyla önümüzde durmaktadır. Ne var ki bugüne kadar bu doğrultuda hiçbir somut bir adım atılmadı. Bu adımların atılması için en büyük yetki ve sorumluluk ülke yönetimini elinde bulunduranlardadır. Meydanlarda Gazze için slogan atan siyasiler, sözde yardım seferberliği düzenleyen sermaye sahipleri ve sermayeyi koruyan STK’lar bu ihaneti, bu iş birliğini hiçbir biçimde konuşmadılar.
Evet, “İsrail’le ticaret, Filistin için ihanettir!” diyoruz. Tam beş aydır Türkiye’de düzenlenen büyük ve kitlesel eylemlerde bu ses, bu slogan kitleselleştirilmedi. Bu ihanet örtülmek istendi!
Buradan, “Hiçbir istisna koymadan söylüyorum: Gazze’deki zulmü durdurmak için elimizdeki tüm imkânları kullanacağız!” diyen cumhurbaşkanına ve iktidar sahiplerine sesleniyoruz. Türkiye’nin soykırıma karşı -gecikmeli de olsa- Gazze’nin yanında durabilmesi için acilen atılması gereken net, somut adımlar derhâl uygulanmalıdır! Beş aydır seyrettiğiniz soykırımı engellemek için somut adımlar atın! İhanete varan ticareti, soykırımdan rant koparıp servet büyütenleri, bunlara göz yuman muktedirleri artık biz seyretmeyeceğiz!
Çağrımız çok açık: Acil bir eylem planı derhâl devreye girsin! Ya Gazze için slogan atmayı bırakıp bu utançla susun, ya da gerçek adımlar atın!
İnsanlığa karşı savaş açmış ve soykırım suçuyla damgalanmış İsrail’in karşısında ve mazlum Filistin halkı ile dayanışma içerisinde gerçekten yer alıyorsanız şu üç maddelik eylem plânını hemen uygulayın:
İlk olarak, İnsani yardımların İsrail’in kontrolüne ve kısıtlamasına tâbi olmadan Gazze’nin her yerine kesintisiz ve yeterli düzeyde ulaştırılması için her yola başvurulmalıdır.
Savaşın başından beri İsrail gıda, su, elektik, sağlık hizmetleri gibi temel insani ihtiyaçlardan Gazze halkını mahrum bırakarak bunları soykırımın araçları olarak kullanıyor. Gazze’den, açlıktan ölen insanların haberleri geliyor; dehşet verici, vahim bir süreç yaşanıyor. İnsan idrakinin kabul edemeyeceği bir insani kriz, bir vahşetle karşı karşıyayız.
29 Şubat sabahı, uzun zamandır yardım girmeyen Gazze’nin kuzeyine sınırlı sayıda yardım tırı giriş yaptı. Tırlardan yardım almak üzere hareket eden binlerce insan, İsrail’in keskin nişancılarının ve bombalarının hedefi oldu. Yani açlıktan ölme sınırına gelen binlerce insan, yiyeceğe ulaşma umuduyla sokağa çıktığında İsrail, insanlıkla dalga geçercesine bir katliam daha gerçekleştirdi.
Bu noktada Türkiye’ye düşen sorumluluk tüm uluslararası mekanizmaları harekete geçirerek, İsrail’i bu savaş suçundan vazgeçmeye mecbur bırakacak baskıyı bir an önce oluşturmaktır. Gazze’nin her bölgesine yeterli düzeyde gıda ve sağlık malzemesinin kesintisiz şekilde ulaşması, hastanelerin ve gündelik hayatta pek çok alanın temel ihtiyacı olan elektriğin sağlanması için tüm yollar zorlanmalıdır.
İşte bu noktada Türkiye, en başta, Filistinliler katledilirken, açlıktan ve tedavisizlikten öldürülürken, soykırıma uğrarken, İsrail’i besleme ve İsrail’in tedarikçiliğini yapma utancından kurtulmalıdır. Bu tam da bir an önce atılması gereken bir diğer adıma işaret etmektedir.
Hâlâ Türkiye’nin verimli topraklarında üretilen ve aslında Gazze’deki kardeşlerimize gitmesi gereken tırlar dolusu meyve ve sebze İsrail’e satılmakta, İsrail askerinin kumanyasına girmektedir. Anadolu’da yetişen meyve-sebze, Gazze’de çocukları öldüren katil sürüsünün öğününü süslemektedir.
Yoksul ve mazlum Yemen’in İsrail’e karşı gösterdiği cesaret hepimize örnek olmalıdır. Gazze’de çocuklar açlıktan ölürken ve soykırım sürerken Türkiye’nin sebzesi ve meyvesi Siyonistleri besleyemez!
İkinci adım olarak, İsrail’e en geniş ve etkili bir şekilde boykot, tecrit ve yaptırımlar uygulanmalıdır. Türkiye’nin sınırları, limanları, hava sahası siyonizme, savaş suçlusu, işgalci ve soykırımcı terör devleti İsrail’e tümüyle kapatılmalıdır.
Bu çağrının en somut, acil karşılığı Türkiye’den İsrail’e tüm sevkiyatların tamamen durdurulmasıdır.
İsrail’le ticaret aktif olarak devam ediyor. İsrail Tarım Bakanlığının verilerine göre savaş boyunca İsrail’e en çok sebze-meyve ihracatı yapan ülke maalesef Türkiye. Başka bir deyişle Gazze’de bebekler açlıktan ölürken, onları öldüren İsrail’in sebze-meyve alanında en büyük tedarikçisi Türkiye’dir!
Ne yazık ki Türkiye’nin İsrail’le ticarette tek birinciliği bundan ibaret değil! İsrail’in en büyük çelik tedarikçisi de Türkiye, en önemli çimento tedarikçisi de!
İsrail’in en büyük petrol tedarikçisi ise kardeş ülke denilen Azerbaycan ve Kazakistan! Gelin görün ki bu petrol Bakü-Ceyhan boru hattından geçerek Ceyhan limanından, yani Türkiye üzerinden soykırımcı İsrail’e ulaştırılıyor. İsrail’deki yetkililer ve sermayedarlar bile şunu saklamıyor: İsrail’in gündelik düzenini, keyfini bozmadan katliamlarını devam ettirebilmesinde Türkiye’den yapılan sevkiyatlar hayati bir önem arz ediyor.
Başka bir deyişle, Türkiye’den İsrail’e ticaret ve sevkiyatlar devam ederken Filistin’in yanında olduğunu söylemek, İsrail’i kınamak, Filistinlileri aşağılamaktan ve Türkiye halkını aptal yerine koymaktan başka bir anlam ifade etmiyor.
Türkiye’nin gerekli kararları alarak soykırım suçu işlemekte olan terör şebekesi İsrail’e yönelik ihracatı tamamen yasaklaması şarttır. Türkiye’nin egemenliği altında yer alan limanlardan doğrudan ya da dolaylı olarak İsrail’e sevkiyat yapılması açık bir şekilde yasaklanmalıdır. Çünkü normal bir devletten değil, tarihi işgal ve katliamlar, savaş suçları ile dolu ve son 5 aydır tüm dünyanın gözü önünde soykırım suçu işleyen, hak hukuk tanımaz, herhangi bir insani değer taşımayan bir terör örgütünden bahsediyoruz!
Türkiye’nin soykırımcı İsrail’in yanına ismini yazdırmasını istemiyorsak, soykırıma destek verenler olarak anılmaktan utanıyorsak bu tarihi sorumluluğu hepimiz üstlenmeliyiz!
Üçüncü adım olarak ise, İsrail’i koruyan İncirlik askeri üssü ve Kürecik Radar üssü kapatılmalı, Batılı güçlerin ve özellikle Amerika’nın kullanımından tamamen arındırılmalıdır.
Amerika ve NATO, açıkça bu soykırımda İsrail’in en büyük hamisi, savaşın finansörü ve soykırımın devamlılığını sağlayan suç ortaklarıdır
Şunu bir daha haykıralım: Gören gözler, duyan kulaklar için sınır çoktan aşıldı! Mazlumların çığlıkları yeri göğü inletti, artık söz vakti bitti! Amerika Birleşik Devletleri Hava Kuvvetlerinde görevli 25 yaşındaki Aaron Bushnell’in, Washington’daki İsrail Büyükelçiliği önünde bedenini ateşe vererek soykırıma tepki olarak kendini feda etmesi bunu tüm dünyaya gösterdi. Bushnell, soykırımın en büyük ortağı olan Amerika’da “Artık bu soykırımın parçası olmayacağım!” diyerek “Özgür Filistin!” haykırışları içinde can verdi.
Artık bekleme, geçiştirme, erteleme vakti bitmiştir. Reel siyaset, norm, normal olana dair her türlü sınırın aşıldığı bir felaketle karşı karşıyayız.
Tüm dünyanın şahit olduğu üzere soykırımcı İsrail’in hiçbir değeri ve sınırı yok! Bu işgalci, soykırımcı terör devleti ile bir diyalog üzerinden sonuç beklemek abesle iştigaldir. Hele ki sözlü kınamaların karşılık bulmasını beklemek açık bir acziyet göstergesidir. Bu acziyet bizi kahrediyor, utandırıyor. Bizler bu kadar aciz olamayız ve böylesi bir utanç içinde kalamayız!
Dile getirdiğimiz bu üç maddelik acil eylem plânı bir an önce devreye sokulmalıdır. Bu adımları atılana, soykırım durana, işgal sonlanana kadar insanlık, özgürlük, adalet saflarında kalabilmek için bizler sokaklarda, kürsülerde, bulduğumuz ve bulunduğumuz her ortamda bu taleplerin takipçisi olacağız.
Herkes bilsin ki bizim ve mazlum Gazze halkının bu talepleri bir an önce yerine getirilmediği takdirde eylemlerimiz tüm vicdanlı insanların katılımıyla dalga dalga büyüyerek devam edecektir! Bu yolda iktidar ve sermaye sahiplerinin keyfini kaçırmaktan, onlara karşı mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz!
Savaş rantından beslenen kanlı sermayenin patronlarına sesleniyoruz: Artık rahat uyuyamayacaksınız.
Gazze’de bebekler enerji yokluğundan hastanelerde ölürken İsrail’e elektrik satmaya devam eden Zorlu Holding!
Gazze her gün bombalanırken gemileriyle İsrail’in çeliğini gönderen, servetine servet katan İçdaş!
Gazze’de on binlerce insan katledilirken Siyonistlerin uçağına, tankına yakıt taşıyan Socar!
Gazze’nin sokakları, mahalleleri ve şehirleri dümdüz edilirken limanlarından sevkiyata devam eden, İsrail’in çimentosunu sağlayan Limak ve Akçansa!
Meydanlarda Filistin sloganları atarken arka kapıdan Siyonistlerin savaş pastasından rant kapanlar! Hepinizin rahatınızı bozacağız!
Gemileri gönderen, limanları açık tutan, Siyonistleri besleyen damarları kollayanlar, artık saklanamayacaksınız!
Kuzuyu kurtla yiyip çobanla ağlayan; Filistin için slogan atıp İsrail ile iş tutanlar gizlenemeyeceksiniz!
İnşallah, yarın gireceğimiz mübarek Ramazan ayı zulme karşı direnenler için bir kurtuluş, hâlen zalimlerle ilişkilerini sürdürenler için ise bu suça ortak olmaktan vazgeçmek için ilahi bir fırsat olur.
Direnen ve bu haklı mücadeleyi meydanlara taşıyan tüm vicdanlı insanları selamlıyoruz!
Duamız ve çabamız “Nehirden Denize Özgür Filistin”dir.