Connect with us

Haberler

2021’in İlk 5 Ayında 1000’e Yakın İşçi Öldü  

Yayınlanma:

-

Emekçiler, kapitalizmin çarklarında can vermeye devam ediyor!

İSİG (İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği) Meclisi tarafından yayımlanan Mayıs-2021 raporuna göre 2021 yılının ilk beş ayında bine yakın işçi, iş cinayetlerinde can verdi.

İSİG Meclisinin rapor ve değerlendirmesi şu şekilde:

Mayıs Ayında En Az 232, Yılın İlk Beş Ayında En Az 972 İşçi Hayatını Kaybetti

Pandemi koşullarında ikinci kez 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı geride bıraktık. İşçi sınıfının üzerindeki sömürü baskısının iş cinayetlerine sebep olan aşırı çalışmayla, patron şiddetiyle, SGK kodlarıyla, işsizlikle arttığı bu dönemde 1 Mayıs, iktidar tarafından kapanma yasaklarına denk getirildi. İşçi konfederasyonları ise pandemiyle artan sömürüye ve anti-demokratik yasaklara karşı gerekli tepkinin gösterilebileceği 1 Mayıs’ta sembolik kutlamalar ve anma programlarını tercih etti.

Mayıs ayında önce “tam kapanma” sonra “kısıtlamaların esnemesi” denirken Türkiye’de her gün çalışmak zorunda olan milyonlarca işçi için değişen bir şey olmadı. Kapanma döneminde e-Devlet üzerinden 3 milyon 21 bin 778 ‘Çalışma Muafiyet İzni Belgesi’ düzenlendi. İşçiler, toplu taşımada, fabrikalarda, şantiyelerde, depolarda, marketlerde, atölyelerde, tarlalarda, bürolarda çalıştı, çalışmak zorunda bırakıldı. Neoliberal sağlık politikaları nedeniyle her gün virüs maruziyetiyle karşı karşıya olan işçiler aşılama programlarına giremedi.

Tedavisi mümkün olan bir salgın yüzünden emekçiler ölmeye devam ediyor. Bu ölümlerin en çıplak gerçekliğini sağlık alanında gördük. DSÖ Genel Direktörü’nün açıklamasına göre dünyada en az 115 bin sağlık çalışanı Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti.

Aşı üretiminde patent ve fikri mülkiyet nedeniyle erişimde küresel eşitsizlik yaşanmasaydı, daha da önemlisi insanlığın bilimsel birikiminin ve kaynaklarının ortak bir ürünü olan aşı üzerindeki piyasa zincirleri olmasaydı, başta yoksul ülkeler olmak üzere pek çok ülkede emekçiler aşılanabilecekti.

Öte yandan çalışma olgusu işçi sınıfı için başlı başına sağlık sorunu haline geldi. Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından bu konuda yapılan ilk küresel araştırmada, 2016 yılında yüz binlerce işçinin uzun çalışma saatlerinin yol açtığı inme, kalp hastalıkları ve kalp krizi gibi nedenlerle yaşamını yitirdiği belirtildi. Araştırma, haftada en az 55 saat çalışan bir işçinin, 35-40 saat çalışan bir işçiye göre felç geçirme riskinin yüzde 35, kalp hastalıkları riskinin de yüzde 17 arttığını ortaya koydu. Bu araştırma sonucunda söyleyebiliriz ki, fazla çalışmak sağlığa zararlıdır!

Kadın işçiler açısıdan sömürü koşulları hem ev içinde, hem kamusal alanda, hem işyerinde yoğunlaşıyor. Milyonlarca kadın, gündelik yaşamda ekonomik şiddet ve erkek şiddeti ile baş etmeye çalışıyor. Bu ay odağımıza ev işçisi kadınları alıyoruz. Dünyada yüzde 75’i kayıt dışı çalışan toplamda 67 milyon ev işçisi bulunuyor. Türkiye’de ise bu sayı yaklaşık 1 milyon 300 bin. Çalışma saatleri ve ücret konusunda belli bir standarta sahip olmayan ev işçisi her 10 kadından 3’ü cinsel, fiziksel şiddete ya da mobbinge uğruyor. Düşük ücretler ve angaryaya zorlanan ev işçisi kadınların örgütlenme ve sendikalaşma mücadelesinin yaygınlaşması gerekiyor.

Ve Soma Davası…
301 madencinin yaşamını yitirdiği, Türkiye’nin en büyük iş cinayeti olan Soma Katliamında adalet yine yerini bulmadı. Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ikinci duruşmada madenci ailelerinin avukatları, dava hakimi ile dava heyetinin tarafsızlığını yitirdiği gerekçesiyle ‘reddi hakim’ talebinde bulundu ancak avukatların red talebindeki iddiaları somut delillerinin olmadığı gerekçesiyle kabul edilmedi. Avukatların esas hakkındaki savunmalarını sunması ve redd-i hakim talebinin bir üst mahkemeye itiraz sürecinin tamamlanması amacıyla duruşma 14 Haziran tarihine erteledi. Siyasetin doğrudan müdahil olduğu davada adalet yerini buluncaya kadar mücadelemiz devam edecek.

Mayıs ayında 232 iş cinayeti!
Yüzde 60’ını ulusal basından; yüzde 40’ını ise yerel basın, işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri, meslek örgütleri ve sendikalardan öğrendiğimiz bilgilere dayanarak tespit ettiğimiz kadarıyla Mayıs ayında en az 232 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti…

İş cinayetlerinin aylara göre dağılımına baktığımızda:
• Ocak ayında en az 203 işçi,
• Şubat ayında en az 141 işçi,
• Mart ayında en az 144 işçi,
• Nisan ayında en az 252 işçi,
• Mayıs ayında en az 232 işçi hayatını kaybetti.
• 2021 yılının ilk beş ayında iş cinayetlerinde en az 972 işçi arkadaşımızı kaybettik.

232 emekçinin 193’ü ücretli (işçi ve memur), 39’u kendi nam ve hesabına çalışanlardan (çiftçi ve esnaf) oluşuyor.

İş cinayetlerinde ölenlerin 20’si kadın işçi, 212’si erkek işçi. Kadın işçi cinayetleri tarım, eğitim, büro, metal, sağlık ve belediye/genel işler işkollarında gerçekleşti.

Üç göçmen/mülteci işçi hayatını kaybetti: 2’si Afganistanlı ve 1’i Türkmenistanlı.

3’ü çocuk 84’ü 51 yaş ve üzerinde işçi…
Üç çocuk işçi can verdi: 7 yaşındaki Urfalı Fadime mevsimlik tarım işçisi ailesine yardım etmek için gittiği Antalya’da traktör çarpması sonucu, 15 yaşındaki Fevzi Balıkesir’de tarlalarına çalışmaya giderken traktör devrilmesi sonucu; 17 yaşındaki Ağrılı Muhammet Marmaris’te sigortasız olarak çalıştığı villa inşaatında yüksekten düşme sonucu…

51 yaş ve üstünde ise çalışırken ölen 84 emekçi bulunuyor: Çiftçi ve esnaflar ile tarım, maden, kimya, basın, sinema, eğitim, ticaret, büro, metal, inşaat, demiryolu, gemi, sağlık, konaklama ve belediye işçileri…

Genel olarak yaş gruplarına göre ölümlere bakarsak:
• 14 yaş ve altı yaş grubunda 1 işçi,
• 15-17 yaş grubunda 2 işçi,
• 18-27 yaş grubunda 17 işçi,
• 28-50 yaş grubunda 122 işçi,
• 51-64 yaş grubunda 71 işçi,
• 65 yaş ve üstü yaş grubunda 13 işçi,
• Ve yaşını bilmediğimiz/öğrenemediğimiz 6 işçi hayatını kaybetti.

Eğitim, tarım, inşaat, sağlık, belediye işçileri…
Ölümler en çok ticaret/büro/eğitim, tarım/orman, inşaat/yol, belediye/genel işler, sağlık, taşımacılık, güvenlik, konaklama, enerji, kimya, basın ve metal işkollarında gerçekleşti:

  • Tarım işkolunda 21 çiftçi ve 16 işçi hayatını kaybetti.
  •  İnşaatlardaki 20 iş cinayetinin 12’si Mayıs ayının son haftasında meydana geldi.
  •  Tespit edebildiğimiz en az 5 moto kurye arkadaşımızı kaybettik.

Mayıs ayında iş cinayetlerinde ölenlerin 29’u (yüzde 12,5) sendikalı işçi. Sendikalı işçiler tarım, kimya, eğitim, büro, ticaret, metal, taşımacılık, sağlık, güvenlik ve belediye işkollarında çalışıyordu. Genel olarak baktığımızda da salgından evvel yüzde 1-2 olan sendikalı işçi ölüm oranı salgın sürecinde yüzde 10’un üzerinde.

Covid-19, ezilme, yüksekten düşme, intihar, kalp krizi…
En fazla ölüm nedenleri Covid-19, trafik/servis kazası, ezilme/göçük, yüksekten düşme, intihar, kalp krizi, elektrik çarpması ve boğulma.

Mayıs ayında Covid-19 nedenli ölümler yüzde 52 ile ilk sırada ve en çok meydana gelen işkolları ise şöyle: Ticaret/büro/eğitim, sağlık, belediye, güvenlik ve basın.

  • 43 eğitim, 15 sağlık ve 14 belediye emekçisi Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti.
  • İnşaatlardaki iş cinayetlerinin 11’i yüksekten düşme nedenli.
  • Mayıs ayında en az 13 emekçi ‘borç ve işsizlik’ nedenleriyle intihar ederek hayatına son verdi.

İstanbul, İzmir, Muğla, Bursa, Denizli, Mersin, Samsun…
36 ölüm İstanbul’da; 14 ölüm İzmir’de; 10 ölüm Muğla’da; 9 ölüm Bursa’da; 8’er ölüm Denizli, Mersin ve Samsun’da; 7 ölüm Kocaeli’de; 6’şar ölüm Ankara ve Antalya’da; 5’er ölüm Çanakkale, Konya, Sivas ve Şanlıurfa’da; 4’er ölüm Aydın, Bolu, Hatay, Manisa ve Zonguldak’ta; 3’er ölüm Adıyaman, Balıkesir, Bartın, Kahramanmaraş, Kayseri, Kırıkkale, Sakarya, Trabzon ve Tunceli’de; 2’şer ölüm Adana, Afyon, Diyarbakır, Elazığ, Iğdır, Kastamonu, Mardin, Niğde ve Uşak’ta; 1’er ölüm Aksaray, Amasya, Artvin, Bayburt, Bilecik, Bitlis, Burdur, Çorum, Düzce, Edirne, Erzincan, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Gümüşhane, Isparta, Karabük, Karaman, Kars, Kırklareli, Kütahya, Malatya, Ordu, Osmaniye, Rize, Siirt, Şırnak, Tekirdağ, Tokat, Van, Yalova, Yozgat, Irak, Rusya ve Somali’de meydana geldi.

Kaynak: isigmeclisi.org

Haberler

MESEM Uygulaması Yoksul Çocuklarımızı Sömürü-Ölüm Kıskacına Sokuyor!

Yayınlanma:

-

Eğitim İlke-Sen, Manisa’nın Alaşehir ilçesinde elektrik tesisatı döşeme işinde çalıştığı inşaatın beşinci katından düşerek can veren 16 yaşındaki MESEM (Mesleki Eğitim Merkezi) öğrencisi Zekai Dikici ve MESEM uygulaması hakkında bir açıklama yayımladı.

Çocuk emeği sömürüsünün sistematik hâle geldiği vurgulanan açıklamanın tam metni şu şekilde: 

MESEM Uygulaması Yoksul Çocuklarımızı Sömürü-Ölüm Kıskacına Sokuyor!

Manisa’nın Alaşehir ilçesinde 16 yaşındaki MESEM (Mesleki Eğitim Merkezi) öğrencisi Zekai Dikici, elektrik tesisatı döşeme işinde çalıştığı inşaatın beşinci katından düşerek can verdi.

Bu acı ve kabul edilemez hâdise, henüz çocukluk ve ilk gençlik dönemlerinde emekleri sınırsızca sömürülen yoksul aile evlatlarının iş cinayetlerinde de sıraya sokulduğunun açık kanıtı olarak okunmalıdır.

MESEM uygulamasıyla haftada bir gün okula, diğer günler işletmelerde çalışmaya giden yüz binlerce çocuğa ileri düzeyde bir emek sömürüsü örneği olarak 9, 10 ve 11. sınıflarda asgari ücretin yüzde 30’u; 12. sınıflarda ise ancak yarısı verilmektedir.

Öğrencilere verilen ücretler devlet tarafından karşılanmakta, bu yolla yine halkın kesesinden sermayeye ucuz iş gücü transferi yapılmaktadır. Çalışan öğrencilerin iş güvenliğinin ne durumda olduğuna dair en açık ve çarpıcı cevapları ise daha önce Ali Sait Karpınar’ın, şimdi de Zekai Dikici evlatlarımızın iç parçalayan ölümleri vermiştir!

MESEM marifetiyle sermayenin sömürüsüne terk edilen yoksul gençlerimiz, iktidar sahiplerinin dillerine doladıkları Çin modeline geçişin kurbanları olmaktadırlar! Mevsimlik tarım işçisi çocuklarımızdan mülteci yavrularımıza, MESEM’lerde küçük yaştan itibaren kapitalist tezgâha köle edilen öğrencilerimize kadar kitlesel bir çocuk emeği sömürüsü ile karşı karşıyayız.

Çocuk/öğrenci emeğini sınırsızca sömürmesi için sermayenin önüne fırlatıp atan MEB politikaları suçludur, derhâl iptal edilmelidir. Yoksul halkımızın evlatlarının yanında değil de sömürü düzeninden yana duranlardan hesap sorulmalıdır.

EĞİTİM İLKE-SEN YÖNETİM KURULU

Devamını Okuyun

Haberler

Yoksulluk Derinleşiyor: Açlık Sınırı 13.334 Liraya Yükseldi

Yayınlanma:

-

TÜRK-İŞ’in açıkladığı Eylül-2023 araştırmasına göre açlık sınırı 13.334, yoksulluk sınırı ise 43.433 liraya yükseldi. Açlık sınırı böylece, 11.402 lira olan Asgari Ücreti yaklaşık 2 bin lira geçmiş oldu.

Aynı araştırmada gıda harcamalarında 12 aylık ortalamalara göre değişim oranı ise % 106,21 olarak hesaplandı.

Araştırma ile ilgili TÜRK-İŞ açıklamasının tamamı şu şekilde:

  • MUTFAK ENFLASYONU AYLIK %9,31 ON İKİ AYLIK %84,04, YILLIK ORTALAMA %106,821 ORANINDA ARTTI.
  • DÖRT KİŞİLİK AİLENİN AYLIK GIDA HARCAMASI TUTARI (AÇLIK SINIRI) 13.334 TL,
  • GIDA İLE BİRLİKTE DİĞER TÜM TEMEL HARCAMALARI İÇİN HANEYE GİRMESİ GEREKEN TOPLAM GELİR TUTARI(YOKSULLUK SINIRI) İSE 43.433 TL,
  • BEKÂR BİR ÇALIŞANIN AYLIK YAŞAMA MALİYETİ 17.336 TL‘YE ULAŞTI.

2021 Ocak’tan 2023 Eylül ayına 4 kişilik ailenin aylık gıda harcaması tutarı tam 5 katına çıktı!

TÜRK-İŞ Açlık Sınırı Endeksi (TASE Ocak 2021=100) Eylül’23: 500,80

Başta iktisaden dar ve sabit gelirlileri olmak üzere, toplumun tüm kesimlerini etkileyen ve halkın en temel sorunu olarak nitelenebilecek enflasyon, resmi verilerin ötesine geçen bir gerçeklikle günlün yaşam üzerinde etkili olmaya devam etmektedir. Türkiye’de yaşanan yüksek enflasyonun önümüzdeki kısa vadeli dönemde de etkili olacağı öngörülmektedir.

TÜRK-İŞ çalışmasının ortaya koyduğu gibi, bilhassa son iki yıl içinde aşırı yükselen gıda fiyatları bireyleri ve aileleri çok olumsuz etkiledi. Gıda fiyatlarının artmasında öncelikle yetersiz üretimin olması, tarımsal üretim girdilerinde maliyet artışları ile üretim, tedarik ve satış zinciri içerisinde orantısız fiyat değişimleri önemli rol oynadı.

Kuşkusuz emeğin milli gelirden aldığı payın giderek gerilemesinin bir sonucu olarak yoksul daha da yoksullaştı. Bu süreçte, artan ücret gelirine rağmen devam eden yüksek fiyat artışları hayat pahalılığını dayanılmaz noktalara taşıdı. Özellikle dolaylı vergilerdeki artış, gelir vergisinde bu aylarda giderek yükselen oranlar ücretli çalışanların gelirlerini daha da aşındırdı. Uygulanması gereken gelir politikasında esas olması gereken, gelirlerin gerçek enflasyon seviyesinden daha fazla artması ve insana yakışır yaşam koşullarını sağlayacak düzeyde harcamayı karşılayacak seviyede refahın adil paylaşılmasıdır.

TÜRK-İŞ Araştırmasının 2023 Eylül ayı sonucuna göre;

  • Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı)  13.334,13 TL’ye,
  • Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarınıntoplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 43.433,65 TL’ye,
  • Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 17.336,25 TL’ye yükseldi.
Çizelge 1: Dört Kişilik Ailenin Açlık ve Yoksulluk Sınırı (TL/Ay)*
Eylül   2022 Aralık 2022 Temmuz 2023 Eylül  2023
Yetişkin Erkek Gıda Harcaması 2.187,42 2.451,55 3.652,83 4.004,67
Yetişkin Kadın Gıda Harcaması 1.735,46 1.951,20 2.993,12 3.246,01
15–19 Yaş Grubu Çocuk Gıda Harcaması 2.157,42 2.421,55 3.604,08 3.952,17
4–6 Yaş Grubu Çocuk Gıda Harcaması 1.164,88 1.306,27 1.947,99 2.131,26
Açlık Sınırı (4 Kişilik Ailenin Gıda Harcaması) 7.245,18 8.130,57 12.198,04 13.334,13
Yoksulluk Sınırı (4 Kişilik Ailenin Toplam Harcaması) 23.599,93 26.483,94 39.733,03 43.433,65

* Harcama tutarları, yuvarlama nedeniyle, toplamda farklı olabilmektedir.

TÜRK-İŞ’in verilerine göre “mutfak enflasyonu”ndaki değişim Eylül 2023’te şu şekildedir:

  • Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin “gıda için” yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış bir önceki aya göre % 9,31 oranında gerçekleşti.
  • Sekiz aylık değişim oranı ise % 64,00 olarak tespit edildi.
  • Son on iki ay itibariyledeğişim oranı  % 84,04 oldu.
  • On iki aylık ortalamalara göre değişim oranı ise % 106,21 olarak hesaplandı.
Çizelge 2: Gıda Harcamasındaki Değişim %
Eyl’21 Eyl’22 Aralık’22 Eyl’23
Bir Önceki Aya Göre Değişim Oranı 0,17 5,15 4,41 9,31
Bir Önceki Yılın Aralık Ayına Göre Değişim Oranı 76,80 98,41 64,00
Son On İki Ay İtibariyle Değişim Oranı 130,01 98,41 84,04
On İki Aylık Ortalamalarla Değişim Oranı 106,28 106,21

TÜRK-İŞ hesaplamasında temel alınan ve doğrudan piyasadan derlenen fiyatlara göre, gıda ürünlerinde Eylül 2023 itibariyle gözlemlenen değişim harcama gruplarına göre şu şekilde oldu:

  • Süt, yoğurt, peynir grubunda;

Bir ayda süt ortalama %8 zamlanırken, peynir fiyatı sınırlı düzeyde geriledi, yoğurt fiyatı sınırlı düzeyde arttı. Yeni beslenme kalıbıyla araştırıya başlandığı Ocak 2022’den bu yana bu gruptaki ürünler 3 kattan fazla fiyat artışı göstermiştir.

  • Et, tavuk, balık, yumurta, kuru baklagiller, yağlı tohum ürünlerinin bulunduğu grupta;

Et ve Süt Kurumu’nun (ESK), Ankara Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Perakendeciler Derneği bünyesinde faaliyet gösteren marketlerin bir kısmına, Nisan sonu itibariyle ithal edilmiş olan karkas etleri düşük fiyattan vermesi sayesinde dana kıyma 190 TL, kuşbaşı 210 TL’den satılmaya başlanmıştı. Bu ürünler sırasıyla bu ay 289 TL ve 329 TL’den satıldı. Bunun yanında ulusal zincir marketler ve Ankara’nın dernek üyesi olmayan ve olup da yerli et satmaya devam eden yerel marketlerinden pek çoğunda dana kıyma ortalama 330, kuşbaşı ortalama 373 TL’den reyonlardaki yerini aldı. Av yasağının sona ermesiyle hamsi 100 TL’den, en çok talep gören deniz balıkları bir ayda %5 fiyat düşüşüyle beraber tezgâhlarda ortalama 164 TL’den satılmaya başladı. Bir ayda nohut %28, yağlı tohumlar (kuruyemiş) %27, yeşil mercimek %20, tavuk yumurtası ve kuzu eti % 17, kırmızı mercimek %13, kuru fasulye % 11, dana eti %9, tavuk sınırlı seviyede zamlandı.

Yeni beslenme kalıbıyla araştırıya başlandığı Ocak 2022’den bu yana balık, kuru fasulye, kırmızı mercimek, yağlı tohum 2 kattan; yumurta, tavuk, kuzu, yeşil mercimek 3 kattan; nohut 4 kattan; dana 5 kattan fazla fiyat artışı göstermiştir.

  • Ekmek ve tahıllar grubunda;

Bir ay içinde irmik %13, pirinç %10, bulgur %9, ekmek %8, makarna %5, un sınırlı seviyede fiyat artışı yaşadı. Ankara’da 7 TL’ye satılan 200 gramlık beyaz ekmek üzerinden hesaplandığında 4 kişilik ailenin aylık sadece ekmek masrafı 735 TL oldu. Ocak 2022’den bu yana ekmek, pirinç, bulgur, makarna 3 kattan; un ve irmik 2 kattan fazla fiyat artışı göstermiştir.

  • Taze sebze-meyve grubunda;

Semt pazarlarında hem yeşil soğan, maydanoz gibi salata yeşilliklerinin hem de ıspanak, pazı gibi yeşil yapraklı sebzelerin fiyatları yükseldi. Kuru soğan 20 TL’ye dayanırken patates 20 TL’nin üzerine çıktı. Brokoli, karnabahar, kabak, patlıcan, sivri biber, fasulye, barbunya, havuç ve limon fiyatları artarken karalahana, turp, köy biberi, domates fiyatları geriledi. Bu ayın zam şampiyonu %60’lık fiyat artışıyla barbunya oldu. Nektarın, çilek, üzüm, şeftali armut fiyatları yükseldi. Karpuz, kavun, muz, erik fiyatları düştü. En düşük fiyatlı meyve bu ay yine 20 TL ile elma oldu. Ortalama sebze (ana yemekleri tamamlayan maydanoz, kıvırcık vb. salata yeşillikleri dâhil değil) kg fiyatı 29,40 TL, ortalama meyve kg fiyatı 32,96 TL oldu. Hesaplamada -bu ay- 23’ü sebze ve 9’u meyve olmak üzere toplam 32 üründeki fiyat değişimi dikkate alındı. Ortalama meyve-sebze kg fiyatı 26,95 TL olarak tespit edildi (ana yemekleri tamamlayan maydanoz, kıvırcık gibi salata yeşillikleri bu hesaplamada “Ortalama Meyve-Sebze Fiyatı”na dâhil edilmektedir). Yeni beslenme kalıbıyla hesaplamanın yapıldığı Ocak 2022’den bu yana meyve 7 kattan; sebze 5 kattan fazla fiyat artışı göstermiştir.

  • Temel yağ ürünlerinin bulunduğu grupta;

Bir ay içinde margarin %17, zeytinyağı %8, ayçiçek yağı %4 zamlandı. Tereyağı fiyatı sabit kaldı. Ocak 2022’den bu yana ayçiçek yağı 1 kattan; tereyağı ve margarin 3 kattan; zeytinyağı 5 kattan fazla fiyat artışı göstermiştir.

  • Son grup içinde yer alan gıda maddelerinden;

Bir ay içinde ıhlamur %64, baharat %49, siyah zeytin %39, yeşil zeytin %34, çay ve reçel %7, salça %6, şeker %5, pekmez %4 fiyat zamlandı. Tuz fiyatı %7 geriledi. Ocak 2022’den bu yana zeytin 5 kattan; tuz, baharat, şeker, pekmez 4 kattan; çay, ıhlamur, reçel, salça 3 kattan fazla fiyat artışı göstermiştir.

Kaynak: www.turkis.org.tr

 

Devamını Okuyun

Videolar

Fatih’te Eylem: Zamlar, Vergiler İptal Edilsin

Yayınlanma:

-

Son dönemde ileri düzeyde artan zam ve vergiler İstanbul’da protesto edildi.

Eğitim İlke-Sen, Sağlık İlke-Sen, TOKAD ve ÖYB tarafından Fatih İtfaiye Parkında yapılan eylemde “Derinleşen Yoksulluğa; Zam, Sömürü ve Yağma Düzenine Hayır!”, “Yoksulları Vuran Zamlar, Vergiler İptal Edilsin!” pankartları taşındı ve “Zamlar Vergiler İptal Edilsin, Emeği Ekmeği Savunacağız, Sermayenin Değil Rabbimizin Kuluyuz, Kahrolsun Kapitalist Yağma Düzeni, Emekçiler Köle Olmayacak, Yağmacı AKP Hesap Verecek, Sermayeye Değil Halka Hizmet Et, Zam Sömürü Yağma Düzenine Hayır” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

Eylemin başında konuşan Eğitim İlke-Sen başkanı Ahmet Örs, ağır ekonomik koşullara, zam yağmuruna maruz kalan halkın sesi olmak, sömürü düzenine itiraz etmek için meydanlara çıktıklarını söyledi.

Topluluk adına Cahit Erdem Örs’ün okuduğu açıklamanın tam metni şu şekilde:

DERİNLEŞEN YOKSULLUĞA;

ZAM, SÖMÜRÜ, YAĞMA DÜZENİNE HAYIR!

 YOKSULLARI VURAN ZAMLAR, VERGİLER İPTAL EDİLSİN!

Arkadaşlar,

İleri derecede ağır sömürü koşulları altındayız.

Halkımızın ekmeği elinden pervasızca ve arsızca çalınıyor.

Sermaye düzeni ve onu ikame eden egemen siyaset, son yıllarda iyice belini büktüğü insanımıza son darbeyi indirmek üzere!

Ülkenin ekonomisi zaten berbatken AKP, seçimlerden sonra halkımızın yaşama tutunma umuduna tümüyle kast eden bir ekip ve yol haritası tercih etmiştir!

Biz de bu tercihe karşı direniş tercihini öne çıkarıyoruz.

Bu zam, sömürü ve yağma düzenine meydanlarda açıktan itiraz ediyoruz.

Egemen kapitalist düzenin karşısına dikiliyor ve ezilenlerin, yoksulların yanında saf tutuyoruz.

Kıymetli Dostlar!

Asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı, yoksulluk sınırının 40 bin liraya dayandığı, ekmeğin 10 lira olduğu, şehir içi ulaşımın 15 liraya çıktığı, en düşük ev kiralarının 15 bin düzeylerinde seyrettiği bir vasatta sessiz kalınabilir mi; soruyoruz sizlere!

Her bir ürün ve hizmet için zamlar peşi sıra geliyor. Bir zam yağmuru, fırtınası altındayız. Vergiler görülmemiş seviyelere ulaşmış durumda! Soygun düzeni zam ve vergi marifetiyle derinleşmiş, yaygınlık kazanmıştır! Üretimden koparılan halkımız bu vergi ve zam sarmalının boğuculuğunda iyice nefessiz kalmıştır.

Hiçbir akıl ve izan sahibi bu politikaları kabul edemez! Hiçbir adil, insaflı yürek bu zulüm ve sömürü düzenini onaylayamaz! Biz buradan halkımıza sesleniyor ve bu egemen zulüm düzenine karşı herkesi hakikatin yanında saf tutmaya ve mücadelede dayanışmaya çağırıyoruz. Biliyoruz ki sömürü ve zulüm, sessizlikten güç almaktadır. Ezilenler, yoksullar, emekçiler bu yağma ve talan düzenini layıkıyla tanımalı, haktan ve hakikatten yana başka bir işleyiş için mücadele etmelidir!

Arkadaşlar,

Müsrif, gösterişçi, ulûfeci, sermaye hizmetkârı AKP zihniyeti ekonomik imkânları saçıp savururken de, sözüm ona toparlarken de halkımızın boğazına sarılmış, her seferinde elindeki ekmeğe göz dikmiştir.

AKP’nin faiz politikaları bunun en açık örneği olmuştur. Faizle ilgili popülist ve dönemsel söylem ve tavırlar sergileyen Erdoğan iktidarının tutarsızlıklarının bedelini her seferinde yoksul kitleler en ağır bir şekilde ödemek zorunda kalmıştır. Temelsiz “nas” söylemi, İslami ilkelerin altını oyarken oradan küresel sermaye çevrelerini fazlasıyla memnun ve mutlu eden yüksek faiz kararlarına sıçrayan tutarsızlıklar korkunç bir yıkım sürecini de beraberinde getirmiştir.

Halkın ve Hakikatin Dostları!

Aileleri ve kendileri barınamayan öğrenciler, kalıcı kölelik ücretine mahkûm edilen asgari ücretli milyonlar, göstermelik görüşme süreçlerinde işbirlikçi sarı sendikalar marifetiyle hakları gasp edilen kamu çalışanları, iş cinayetlerinde her ay yüzlerce ölüp duran emekçiler, işsizler, mevsimlik tarım işçileri, emekleri sonuna kadar yağmalanıp sömürülen mülteciler bu soygun düzeninin mağdur ve mazlumlarıdır. Çözüm de ancak bu sınıf ve kitlelerin “Hakça Bölüşüm, Adil Paylaşım” düsturuyla ayağa kalkıp “Tevhid ve Adalet” cephesini ikame etmeleriyle mümkün olacaktır!

Sahte enflasyon oranları üzerinden rakamsal manipülasyonlarla hakikati gizlemeye çalışan etkisiz artışlarla ücretlileri güya rahatlatmanın bir karşılığının olmadığı ortadadır. Faiz ve ihale düzeni, imkânları halktan ve tabiattan alıp sermayeye devretmeyi sürdürmektedir.

Biz bu sarmalı kıracağız!

Buradan sesleniyoruz, talep ve ilkelerimiz nettir:

Gıdadan akaryakıta kadar zamlar derhâl geri alınsın, vergiler iptal edilsin!

Ekonomik kriz denilen şey sermayenin iştihasıdır, bir fatura varsa onu kendileri ödesin!

Derinleşen yoksulluğa; zam, sömürü ve yağma düzenine teslim olmayacak ve zulme karşı direnerek halkın ve Hakkın yanında saf tutmaya devam edeceğiz.

Şüphesiz ki Allah adaleti emreder, her türlü zulmü, fesadı yasaklar!

EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.egitimilkesen.org)

SAĞLIK İLKE-SEN (İlkeli Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.saglikilkesen.org)

TOKAD (Toplumsal Dayanışma, Kültür, Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği, www.tokad.org)

ÖYB (Özgür Yazarlar Birliği, www.ozguryazarlarbirligi.org)

(Topluluk adına, Cahit Erdem Örs)                                                        

Devamını Okuyun

GÜNDEM