Connect with us

Haberler

2021’in İlk 5 Ayında 1000’e Yakın İşçi Öldü  

Yayınlanma:

-

Emekçiler, kapitalizmin çarklarında can vermeye devam ediyor!

İSİG (İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği) Meclisi tarafından yayımlanan Mayıs-2021 raporuna göre 2021 yılının ilk beş ayında bine yakın işçi, iş cinayetlerinde can verdi.

İSİG Meclisinin rapor ve değerlendirmesi şu şekilde:

Mayıs Ayında En Az 232, Yılın İlk Beş Ayında En Az 972 İşçi Hayatını Kaybetti

Pandemi koşullarında ikinci kez 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı geride bıraktık. İşçi sınıfının üzerindeki sömürü baskısının iş cinayetlerine sebep olan aşırı çalışmayla, patron şiddetiyle, SGK kodlarıyla, işsizlikle arttığı bu dönemde 1 Mayıs, iktidar tarafından kapanma yasaklarına denk getirildi. İşçi konfederasyonları ise pandemiyle artan sömürüye ve anti-demokratik yasaklara karşı gerekli tepkinin gösterilebileceği 1 Mayıs’ta sembolik kutlamalar ve anma programlarını tercih etti.

Mayıs ayında önce “tam kapanma” sonra “kısıtlamaların esnemesi” denirken Türkiye’de her gün çalışmak zorunda olan milyonlarca işçi için değişen bir şey olmadı. Kapanma döneminde e-Devlet üzerinden 3 milyon 21 bin 778 ‘Çalışma Muafiyet İzni Belgesi’ düzenlendi. İşçiler, toplu taşımada, fabrikalarda, şantiyelerde, depolarda, marketlerde, atölyelerde, tarlalarda, bürolarda çalıştı, çalışmak zorunda bırakıldı. Neoliberal sağlık politikaları nedeniyle her gün virüs maruziyetiyle karşı karşıya olan işçiler aşılama programlarına giremedi.

Tedavisi mümkün olan bir salgın yüzünden emekçiler ölmeye devam ediyor. Bu ölümlerin en çıplak gerçekliğini sağlık alanında gördük. DSÖ Genel Direktörü’nün açıklamasına göre dünyada en az 115 bin sağlık çalışanı Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti.

Aşı üretiminde patent ve fikri mülkiyet nedeniyle erişimde küresel eşitsizlik yaşanmasaydı, daha da önemlisi insanlığın bilimsel birikiminin ve kaynaklarının ortak bir ürünü olan aşı üzerindeki piyasa zincirleri olmasaydı, başta yoksul ülkeler olmak üzere pek çok ülkede emekçiler aşılanabilecekti.

Öte yandan çalışma olgusu işçi sınıfı için başlı başına sağlık sorunu haline geldi. Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından bu konuda yapılan ilk küresel araştırmada, 2016 yılında yüz binlerce işçinin uzun çalışma saatlerinin yol açtığı inme, kalp hastalıkları ve kalp krizi gibi nedenlerle yaşamını yitirdiği belirtildi. Araştırma, haftada en az 55 saat çalışan bir işçinin, 35-40 saat çalışan bir işçiye göre felç geçirme riskinin yüzde 35, kalp hastalıkları riskinin de yüzde 17 arttığını ortaya koydu. Bu araştırma sonucunda söyleyebiliriz ki, fazla çalışmak sağlığa zararlıdır!

Kadın işçiler açısıdan sömürü koşulları hem ev içinde, hem kamusal alanda, hem işyerinde yoğunlaşıyor. Milyonlarca kadın, gündelik yaşamda ekonomik şiddet ve erkek şiddeti ile baş etmeye çalışıyor. Bu ay odağımıza ev işçisi kadınları alıyoruz. Dünyada yüzde 75’i kayıt dışı çalışan toplamda 67 milyon ev işçisi bulunuyor. Türkiye’de ise bu sayı yaklaşık 1 milyon 300 bin. Çalışma saatleri ve ücret konusunda belli bir standarta sahip olmayan ev işçisi her 10 kadından 3’ü cinsel, fiziksel şiddete ya da mobbinge uğruyor. Düşük ücretler ve angaryaya zorlanan ev işçisi kadınların örgütlenme ve sendikalaşma mücadelesinin yaygınlaşması gerekiyor.

Ve Soma Davası…
301 madencinin yaşamını yitirdiği, Türkiye’nin en büyük iş cinayeti olan Soma Katliamında adalet yine yerini bulmadı. Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ikinci duruşmada madenci ailelerinin avukatları, dava hakimi ile dava heyetinin tarafsızlığını yitirdiği gerekçesiyle ‘reddi hakim’ talebinde bulundu ancak avukatların red talebindeki iddiaları somut delillerinin olmadığı gerekçesiyle kabul edilmedi. Avukatların esas hakkındaki savunmalarını sunması ve redd-i hakim talebinin bir üst mahkemeye itiraz sürecinin tamamlanması amacıyla duruşma 14 Haziran tarihine erteledi. Siyasetin doğrudan müdahil olduğu davada adalet yerini buluncaya kadar mücadelemiz devam edecek.

Mayıs ayında 232 iş cinayeti!
Yüzde 60’ını ulusal basından; yüzde 40’ını ise yerel basın, işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri, meslek örgütleri ve sendikalardan öğrendiğimiz bilgilere dayanarak tespit ettiğimiz kadarıyla Mayıs ayında en az 232 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti…

İş cinayetlerinin aylara göre dağılımına baktığımızda:
• Ocak ayında en az 203 işçi,
• Şubat ayında en az 141 işçi,
• Mart ayında en az 144 işçi,
• Nisan ayında en az 252 işçi,
• Mayıs ayında en az 232 işçi hayatını kaybetti.
• 2021 yılının ilk beş ayında iş cinayetlerinde en az 972 işçi arkadaşımızı kaybettik.

232 emekçinin 193’ü ücretli (işçi ve memur), 39’u kendi nam ve hesabına çalışanlardan (çiftçi ve esnaf) oluşuyor.

İş cinayetlerinde ölenlerin 20’si kadın işçi, 212’si erkek işçi. Kadın işçi cinayetleri tarım, eğitim, büro, metal, sağlık ve belediye/genel işler işkollarında gerçekleşti.

Üç göçmen/mülteci işçi hayatını kaybetti: 2’si Afganistanlı ve 1’i Türkmenistanlı.

3’ü çocuk 84’ü 51 yaş ve üzerinde işçi…
Üç çocuk işçi can verdi: 7 yaşındaki Urfalı Fadime mevsimlik tarım işçisi ailesine yardım etmek için gittiği Antalya’da traktör çarpması sonucu, 15 yaşındaki Fevzi Balıkesir’de tarlalarına çalışmaya giderken traktör devrilmesi sonucu; 17 yaşındaki Ağrılı Muhammet Marmaris’te sigortasız olarak çalıştığı villa inşaatında yüksekten düşme sonucu…

51 yaş ve üstünde ise çalışırken ölen 84 emekçi bulunuyor: Çiftçi ve esnaflar ile tarım, maden, kimya, basın, sinema, eğitim, ticaret, büro, metal, inşaat, demiryolu, gemi, sağlık, konaklama ve belediye işçileri…

Genel olarak yaş gruplarına göre ölümlere bakarsak:
• 14 yaş ve altı yaş grubunda 1 işçi,
• 15-17 yaş grubunda 2 işçi,
• 18-27 yaş grubunda 17 işçi,
• 28-50 yaş grubunda 122 işçi,
• 51-64 yaş grubunda 71 işçi,
• 65 yaş ve üstü yaş grubunda 13 işçi,
• Ve yaşını bilmediğimiz/öğrenemediğimiz 6 işçi hayatını kaybetti.

Eğitim, tarım, inşaat, sağlık, belediye işçileri…
Ölümler en çok ticaret/büro/eğitim, tarım/orman, inşaat/yol, belediye/genel işler, sağlık, taşımacılık, güvenlik, konaklama, enerji, kimya, basın ve metal işkollarında gerçekleşti:

  • Tarım işkolunda 21 çiftçi ve 16 işçi hayatını kaybetti.
  •  İnşaatlardaki 20 iş cinayetinin 12’si Mayıs ayının son haftasında meydana geldi.
  •  Tespit edebildiğimiz en az 5 moto kurye arkadaşımızı kaybettik.

Mayıs ayında iş cinayetlerinde ölenlerin 29’u (yüzde 12,5) sendikalı işçi. Sendikalı işçiler tarım, kimya, eğitim, büro, ticaret, metal, taşımacılık, sağlık, güvenlik ve belediye işkollarında çalışıyordu. Genel olarak baktığımızda da salgından evvel yüzde 1-2 olan sendikalı işçi ölüm oranı salgın sürecinde yüzde 10’un üzerinde.

Covid-19, ezilme, yüksekten düşme, intihar, kalp krizi…
En fazla ölüm nedenleri Covid-19, trafik/servis kazası, ezilme/göçük, yüksekten düşme, intihar, kalp krizi, elektrik çarpması ve boğulma.

Mayıs ayında Covid-19 nedenli ölümler yüzde 52 ile ilk sırada ve en çok meydana gelen işkolları ise şöyle: Ticaret/büro/eğitim, sağlık, belediye, güvenlik ve basın.

  • 43 eğitim, 15 sağlık ve 14 belediye emekçisi Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti.
  • İnşaatlardaki iş cinayetlerinin 11’i yüksekten düşme nedenli.
  • Mayıs ayında en az 13 emekçi ‘borç ve işsizlik’ nedenleriyle intihar ederek hayatına son verdi.

İstanbul, İzmir, Muğla, Bursa, Denizli, Mersin, Samsun…
36 ölüm İstanbul’da; 14 ölüm İzmir’de; 10 ölüm Muğla’da; 9 ölüm Bursa’da; 8’er ölüm Denizli, Mersin ve Samsun’da; 7 ölüm Kocaeli’de; 6’şar ölüm Ankara ve Antalya’da; 5’er ölüm Çanakkale, Konya, Sivas ve Şanlıurfa’da; 4’er ölüm Aydın, Bolu, Hatay, Manisa ve Zonguldak’ta; 3’er ölüm Adıyaman, Balıkesir, Bartın, Kahramanmaraş, Kayseri, Kırıkkale, Sakarya, Trabzon ve Tunceli’de; 2’şer ölüm Adana, Afyon, Diyarbakır, Elazığ, Iğdır, Kastamonu, Mardin, Niğde ve Uşak’ta; 1’er ölüm Aksaray, Amasya, Artvin, Bayburt, Bilecik, Bitlis, Burdur, Çorum, Düzce, Edirne, Erzincan, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Gümüşhane, Isparta, Karabük, Karaman, Kars, Kırklareli, Kütahya, Malatya, Ordu, Osmaniye, Rize, Siirt, Şırnak, Tekirdağ, Tokat, Van, Yalova, Yozgat, Irak, Rusya ve Somali’de meydana geldi.

Kaynak: isigmeclisi.org

Tıklayın, yorumlayın

Yorum yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Beşiktaş’ta Eylem: NATO’dan Çıkılsın, Üsler Sökülsün, İsrail’le Ticaret Kesilsin!

Yayınlanma:

-

Eğitim İlke-Sen, TOKAD, ÖYB, Sağlık İlke-Sen “Emperyalist-Siyonist Kuşatma ve Katliama Karşı Somut Adımlar” nöbetlerine devam ediyor.

21 Nisan 2024 pazar günü, Beşiktaş İskeleye bakan Barbaros Meydanında yapılan eylemde Eğitim İlke-Sen başkanı Ahmet Örs, emperyalistlerin desteğiyle Siyonist İsrail’in katliamlarına devam ettiğini söyledi. İsrail’le Türkiye arasında devam eden ticareti eleştiren Örs, göstermelik adımların atıldığını söyledi ve emperyalist blokta yer alan Türkiye’nin bir an önce NATO’dan çıkmasını, Kürecik ve İncirlik gibi emperyalist üslerin kapatılmasını istedi.

Eylem boyunca, “Katil İsrail Filistin’den Defol, Yaşasın Küresel İntifada, Gazze’de Çocuklar Açlıktan Ölüyor, Emperyalistler Yenilecek Direnen Halklar Kazanacak, Katil ABD Ortadoğu’dan Defol, NATO’dan Çıkılsın Üsler Sökülsün, Kürecik Radarı İsrail’in Kalkanı, Yaşasın Gazze Direnişimiz, İşbirlikçi Rejimler Hesap Verecek, İhanetten Vazgeç Ticareti Kes, Kısıtlama Yetmez Ambargo Gerek, İsrail’le Ticaret Filistin’e İhanet, Vanaları Kapat Gemileri Bağla, Eli Kanlı İÇDAŞ Hesap Verecek, Eli Kanlı Zorlu Hesap Verecek, Siyonist Sermaye Hesap Verecek, İşbirlikçi AKP Hesap Verecek, Katliama Değil Direnişe Ortak Ol, Siyonistler Yenilecek Direnen Filistin Kazanacak” sloganları atıldı, Tekbir getirildi.

Eylemde okunan açıklamanın tam metni şu şekilde:

NATO’DAN ÇIKILSIN, EMPERYALİST ÜSLER  KAPATILSIN!

KISITLAMA YETMEZ AMBARGO GEREK!

İSRAİL’LE TİCARET, FİLİSTİN’E İHANET!

 Bismillahirrahmânirrahim

 Filistin dostları!

Filistin halkı aylardır, dünya tarihinde eşine az rastlanır bir katliam ve kuşatmaya maruz kalıyor.

Siyonist İsrail rejimi bir asrı aşan işgal ve katliamlarının en büyüğünü dünyanın gözü önünde, kameralara göstere göstere yapıyor!

On binlerce Filistinli bombalarla, açlıkla katledildi. Hastaneler yıkıldı, mahalle ve şehirler harap oldu. İnsanlık, bir kez daha büyük bir utancın içine sürüklendi.

Bu vahşet tablosuna itiraz eden temiz fıtratlar, pâk vicdanlar dünyanın dört bir yanında ayağa kalktı. Yemen’den Kanada’ya, Endonezya’dan İngiltere’ye, Güney Afrika’dan Norveç’e kadar yeryüzünün her bir noktası Gazze Direnişinin yükselttiği “Küresel İntifada” çağrısıyla yankılandı.

Egemen dünya düzeni Siyonist katliama gözlerini kapatırken soykırımı engellemeye çalışan çığlıkları, feryatları duymazdan geldi.

Emperyalizmin devasa savaş makinesi bir bütün hâlinde Siyonist İsrail’in arkasında durdu! Onun yaptığı her bir katliama ortak oldu! Diplomatik ve siyasi şeytanlıklarını silah sanayini Siyonistler lehine seferber ederek desteklerken katliam ve soykırıma karşı çıkan halklara gözdağı vermeyi asıl amaç olarak benimsedi.

ABD, İngiltere, Almanya başta olmak üzere NATO ile ete kemiğe bürünen emperyalist blok, Filistin halkına reva gördüğü katliam ile bütün bir insanlığı ipotek altına alma isteğini açık etti.

Ortadoğu’nun pek çok yerine yayılmış üsleri vasıtasıyla halkları, coğrafyaları kontrolü altında tutmaya çalışan emperyalistler, ileri karakol olarak kurup işlettikleri İsrail’i tahkim etmeyi her zaman olduğu gibi öncelikli sorumlulukları olarak gördüler.

Arkadaşlar,

Türkiye; 1952 yılından bu yana, emperyalizmin jandarması NATO’nun üyesidir. Başta Filistin halkı olmak üzere Ortadoğu halklarının, uzak yakın demeden dünyanın farklı coğrafyalarındaki halkların düşmanı olan ve onların coğrafyalarının işgal ve sömürüsü için faaliyet gösteren NATO bünyesinde yer almak, temel ve öncelikli itiraz maddelerimizden olmalıdır.

Ülkemizde emperyalizmin hizmetinde faaliyet gösteren çok sayıda merkezi temsil eden iki sembolik üs var. Biri İncirlik, diğeri Kürecik.

Bu üslerin birinde Ortadoğu’daki askeri hareketlilik hava yoluyla organize edilirken diğerindeki radar faaliyetleriyle ABD-NATO-İsrail bütünlüğü, cephesi korunmaktadır. 2012 yılından bu yana faaliyet gösteren Kürecik NATO Radarı, İsrail’in kalkanı olarak çalışmaktadır. Bunu bizzat, önceki NATO Genel Sekreteri söylemiştir.

Son günlerde İsrail’le İran arasında yaşanan saldırı ve misilleme sürecinde bile Türkiye hava sahasının NATO üyesi ülkelerin savaş uçakları ve bu uçakların havada yakıt ikmali için kullanıldığı görülmüştür. Kürecik Radarının İsrail’e dönük tehditleri bertaraf etmek amacıyla çalıştırıldığı su götürmez bir hakikattir.

Bu durumda, itiraz sahiplerine sormak gerekir: Bunda şaşılacak ne var! Türkiye, zaten bir NATO üyesi değil midir? Eğer bundan rahatsız olunuyorsa yapılması gereken bellidir: NATO’dan çıkmak, emperyalist üsleri sökmek!

Gazze Direnişinin Dostları!

Tarihin eşine az rastlanır direnişlerinden birine tanıklık ediyoruz. İnsanlığın yüzünü ağartan böyle bir örneklik her türlü desteği hak etmektedir.

Dünyanın pek çok yöresinde “Küresel İntifada” çağrısıyla ayağa kalkan vicdanlar, Siyonist katliam rejimini besleyen damarları kurutmak için seferber olmuşken bizi de kendi ülkemiz ve bölgemizde benzer bir sorumluluğa davet etmektedir.

Bu davete uyarak, bu sorumlulukla yola çıkarak Ortadoğu’daki işbirlikçi rejimlerin Siyonistler için hangi manevralarla nasıl güçlü bir dayanak olduklarını kavramak ve hakikatleri direniş alanlarında haykırmak durumundayız.

Ortadoğu’daki pek çok işbirlikçi rejim en son İbrahim Anlaşmaları ile Siyonist varlığın meşruiyeti için çırpınıyor, Filistin’in doğal gazını çalarak İsrail doğal gazı diye Batıya satmaya çalışan projeyi hayata geçirmeye çalışıyordu.

Aksâ Tûfânı bu oyunu bozdu, bütün taraflara suçüstü yaptı.

Biz de Siyonist rejimin Türkiye’deki dayanaklarını birer birer ortadan kaldırmalı, onu besleyen damarları parçalamalıyız.

İsrail’le Türkiye arasındaki yıllık 9 milyar dolarlık ticaret derhal kesilmelidir. Uzun süre ticaretle ilgili iddiaları savuşturmaya çalışan AKP iktidarının, gelen tepkileri dizginlemek için sözüm ona pek çok ürün için kısıtlama kararı çıkarması bir yandan itiraf, diğer yandan ise yine bir gayrı ciddilik ve aymazlıktır.

Belirsiz bir ateşkes şartına bağlı olarak ilan edilen bu karar, tümüyle samimiyetsizdir. Onca katliama ortaklık eden bütün bu ticari faaliyetler, sorumluluk taşıyan her kişi ve kurum için alınlarına kazınmış birer kara lekedir. Bunun hesabını ahirette Âlemlerin Rabbi Allah, bu dünyada ise mazlum halklar elbette soracaktır!

Aylardır meydanlarda anlatıyoruz:

İsrail’in petrol ihtiyacının yüzde 60’ı Azerbaycan ve Kazakistan’dan sağlanıyor ve Bakü-Ceyhan boru hattı marifetiyle limanlara, oradan da gemilerle İsrail’e ulaştırılıyor. İsrail de aldığı bu yakıtı Filistin halkını katletmek için kullanıyor!

İsrail’in çelik ihtiyacının yüzde 65’i Türkiye’den sağlanıyor. Buradaki aslan pay İÇDAŞ’a ait.

Zorlu Holding, kurduğu üç adet santral aracılığıyla İsrail’in elektrik ihtiyacının yüzde 7’den fazlasını karşılıyor!

İsrail’in çimento ihtiyacının tamamına yakını Türkiye’den sağlanıyor, AKÇANSA gibi firmalar başı çekiyor.

Kolin’i, Limak’ı, MNG’si derken yoğun lojistik trafiği savaşın başından itibaren aksamadan sürüyor.

Filistinli Müslümanlar girmesin diye Mescid-i Aksâ’ya çekilen dikenli teller Türkiye’den gidiyor!

AKP genel başkan yardımcısı Nihat Zeybekçi’nin açıklamaları ise, bütün bu gerçekleri kabul etmeye yanaşmayan herkesin suratına atılan bir tokat olmuştur. Zeybekçi’nin kısaca, “Katliamı kınıyoruz ama ticaretten, paradan da vaz geçmeyiz!” anlamına gelen ve arsız işbirlikçiliği alenen beyan eden ifadeleri bu mesele için esasen son söz olma makamındadır.

Burada sayılması imkânsız uzun bir listeye sahip olan bu Siyonistsever tüccarlık, katliama ortak olmanın açık beyanından başka bir şey değildir.

Sahada ve diplomaside türlü zorluklarla boğuşan Direniş öncülerine dönük göstermelik ağırlamalarla, süslü laflarla bu işbirlikçilik gizlenemez. ABD-İsrail öncülüğünde Gazze’de sözde insani yardım faaliyetleri için kurulan işgal limanı örneğinde olduğu gibi Direniş’in bertaraf edilme projesine karşı uyanık olunmalıdır.

Gıdadan enerjiye, çöp ithalatından Varlık Fonu şirketinin bor madeni satışına, bakır kablosundan askeri malzeme parçalarına kadar sayısız ürünün gemi gemi ihracı yapılmaya devam ediyorsa bize düşen de bu işbirlikçiliğe itiraz etmek olacaktır.

Kıymetli halkımız,

Emperyalizmin jandarması NATO’da üye kalarak, yetmedi bu terör şebekesinin daha da büyümesi için onaylar vererek, Irak işgalinden Gazze katliamına kadar emperyalistlere destek vererek, yine emperyalist üslere ev sahipliği yaparak mazlum halklar için adalet talep edilemez!

Siyonistlerle serbest ticareti savunarak, onca katliama rağmen paradan vazgeçmeyerek Filistin halkından yana durulamaz!

Ey egemenler; siz, kimi kandırıyorsunuz! Bu tutarsızlıklarınıza kargalar bile güler!

Ülkenin, İstanbul’un pek çok noktasından itiraz seslerimizi yükseltmeye devam edeceğiz!

Filistin halkının, Gazze Direnişinin yükselttiği “Küresel İntifada” çağrısı Filistin’in, bütün mazlum coğrafyaların, bütün mustazaf halkların, ezilenlerin, yoksulların, hürriyeti gasp edilenlerin kurtuluşuna vesile olana kadar hakikatin, Direniş’in yanında durmaya devam edeceğiz!

Herkesi bu hat üzerinde buluşmaya, bu yolda dayanışmaya davet ediyoruz!

Yaşasın Gazze Direnişimiz!

Yaşasın Küresel İntifada!

Siyonistler Yenilecek, Direnen Filistin Kazanacak!

EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.egitimilkesen.org)

SAĞLIK İLKE-SEN (İlkeli Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.saglikilkesen.org)

TOKAD (Toplumsal Dayanışma, Kültür, Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği, www.tokad.org)

ÖYB (Özgür Yazarlar Birliği, www.ozguryazarlarbirligi.org)

Devamını Okuyun

Haberler

Üsküdar’da Kudüs Günü Eylemi: “Kudüs Günü, Küresel İntifada Çağrısıdır!”

Yayınlanma:

-

Eğitim İlke-Sen, TOKAD, ÖYB ve Sağlık İlke-Sen, 06 Nisan 2024 günü Üsküdar’da Kudüs Günü eylemi tertip etti. “Kudüs Günü, Küresel İntifada Çağrısıdır” başlığıyla düzenlenen eylemde topluluk adına Türkçe açıklamayı Nazlı Nesibe Kılıçoğlu, İngilizce açıklamayı ise Melike Belkıs Örs okudu.

Eylem boyunca “Yaşasın Küresel İntifada, Kudüs Günü İntifada Çağrısı, Mazlumlar Tutsak İşgal altında Yaşasın Küresel İntifada, Emperyalistler Yenilecek Direnen Halklar Kazanacak, Kudüs’e Selam Direnişe Devam, İşbirlikçi Zalimler Hesap Verecek, Direniş Var Yılgınlık Yok, Özgür Kudüs İsrail’siz Bir Dünya, Katliama Değil Direnişe Ortak Ol, Uyan Diren Özgürleş, İşbirlikçi AKP Hesap Verecek, Gazze’de Çocuklar Açlıktan Ölüyor, İsrail’le Ticaret Filistin’e İhanet, Siyonist Sermaye Hesap Verecek, Katil ABD Ortadoğu’dan Defol, Yaşasın Gazze Direnişimiz” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

Eylemde okunan Türkçe açıklamanın tam metni şu şekilde:   

KUDÜS GÜNÜ, KÜRESEL İNTİFADA ÇAĞRISIDIR!

 Bismillahirrahmânirrahim

Kıymetli dostlar,

Bir Kudüs Günü mevsimini daha yine bütün bir yeryüzünü ayağa kaldıran direnişle idrak ediyoruz.

Eşine az rastlanır günlerden geçiyoruz.

Direnişi birkaç merhale ileri taşıyan Aksâ Tûfânı, sadece Filistin halkını, Gazze’yi değil; dünyanın farklı coğrafyalarını, farklı halklarını da direniş zincirinin bir halkası kılmıştır.

Kudüs Günü; bütün ezilenlerin, yoksulların, hürriyeti gasp edilenlerin büyük emek ve fedakârlıklarla yükselttiği mücadelelerin sembol günlerindendir.

Tam 6 aydır korkunç bir kuşatma ve katliama karşı verilen destansı Gazze Direnişi, Kudüs Günü’nün işaret ettiği anlamların zirvesi olarak insanlığın ufkuna kalıcı olarak yerleşmiştir.

Kanada’dan Yemen’e, Norveç’ten Güney Afrika’ya, Malezya ve Endonezya’dan İngiltere ve Fransa’ya, Amerika limanlarından Ortadoğu’daki sıcak kapışma alanlarına kadar insanlık, Gazze Direnişinin yanında durmak, onun temsil ettiği değerleri haykırmak için kıyam etmiştir!

Küresel İntifada’nın ayak sesleri, zalimleri korkutan bir gür sada olarak sokak ve meydanlarda yankılanmaktadır!

Zulüm ve sömürünün pençesinde kıvranan insanlık için Filistin Direnişi yeni bir İntifada çağrısı yükseltmiştir.

Bu çağrı, anlamsızlık batağında çırpınan, türlü çeşit sömürü mekanizmalarının tutsağı olmuş insanlık için tekrar hayata ve umuda tutunma fırsat ve imkânı üretmiştir.

İşte Kudüs Günü, bütün bu çerçevenin, bu anlam ve ufuk dünyasının sembolüdür. Emperyalizmin ve Siyonizm’in esir etmek istediği dünya halklarının kurtuluşunun mümkün yollarını işaret eden bir çıkış kapısıdır.

Ey Kudüs Yârenleri,

Kudüs’ün 57 yıldır tümüyle esir düşürülüşüne giden kilometre taşları öncelikle bizim kendi düşünce evrenlerimizde, coğrafyalarımızda esir düşmemizle birlikte anlaşılmalıdır.

İslam halklarının yaşadığı çok boyutlu sefalet ve perişanlık önce zihniyet ve ufuk olarak büyük mağlubiyetler getirmiş, sonra da Kudüs ve başka başka Kudüslerimiz düşmüştür.

İslam ümmeti, yaşadığı coğrafyalarda gerçek anlamda tutsaktır.

Küresel kapitalizm, yerel taşeronları ve işbirlikçi siyasal aktörleri vasıtasıyla coğrafyalarımızın altını üstünü sınırsızca talan etmekte, halklarımızı alenen köleleştirmektedir!

Yeryüzünün dört bir yanını yağmalayan egemen dünya düzenine karşı gücünü, dayanışma azim ve kararlılığını, özgürleşme ufuklarını kaybeden halklarımız; Kudüs ve Gazze için üzülüp sızlamakta ancak içinde bulunduğu kendi tutsaklıkları ile yüzleşememektedir.

Şunu peşinen söylemeliyiz ki, Direniş hâli üzere bulunmak çok büyük bedeller ödemeyi gerektirse de bir özgürleşme durumunu ifade etmektedir.

Dünyanın geri kalan çok büyük kısmı egemen dünya düzeni tarafından esir edilmiştir ancak Kudüs’te, Gazze’de başta Büyük Şeytan ABD olmak üzere emperyalistlerin alenî destek ve korumasıyla büyüyen dev katliam ve soykırım mekanizmasına karşı koyan Direniş, teslim alınmaya itiraz ettiği ve bu yolda büyük bedeller ödediği için özgürdür.

İnsanlığa ufuk olma hakkını da işte bu özgürleşme hâlinden, örnekliğinden almaktadır!

 Kudüs’ün, Gazze Direnişinin Yoldaşları,

Tutsak beldeler ve halklar olarak özgürleştirmemiz gereken Kudüslerimizi görmezden gelerek Kudüs’ü esaretten kurtaramayız.

Yaşadığımız coğrafyalardaki kölelik zincirlerini parçalamadan yol alamayız.

Tabiatımıza, şahsiyetimize, emek ve haysiyetimize saldıran kapitalizmi geriletmeden, kanayıp duran ve Ortadoğu coğrafyasının yumuşak karnı olan Kürt sorununa adil ve barışçıl çözümler üretmeden, ülke ve halklarımıza tasallut etmiş işbirlikçi ve soyguncu düzenlerle hesaplaşmadan sağlam ve kuşatıcı adımlar atamayız.

Emperyalist – Siyonist kuşatma ve katliama karşı yıllardır, özelde ise Aksâ Tûfânı sürecinde İstanbul’un, Türkiye’nin farklı noktalarında, farklı gruplar olarak aylardır eylemler yapıyor ve Siyonistleri besleyen damarların kurutulması çağrısında bulunuyoruz.

Özellikle son on yıllar boyunca görünürdeki iniş çıkışlara rağmen Siyonist çeteyle arsızca derinleşen diplomatik ilişkiler ve kapitalist hırslarla yükselen ticaret hacmi Siyonistlerin lehine, Direniş’in aleyhine çalışmaktadır.

Bu arsızlık ve işbirlikçilikte ısrar eden AKP iktidarı ve onun yol verdiği Siyonist sermayenin eylemlerinin burada durdurulması özgürleştirmemiz gereken öncelikli bir Kudüs’ümüzdür!

İsrail’i bölgesel düzlemde besleyen damarları kurutmak önceliğimiz olmalıdır.

Gazze’de bombalardan ve açlıktan ölen yavrularımızın çığlıklarında bu işbirlikçiliğin büyük bir payı olduğunu kim reddedebilir!

Çeliğinin yüzde 65’ini, petrolünün yüzde 60’ını, sebze meyvesinin büyük kısmını, enerjisinin yaklaşık yüzde 10’unu, inşaatından savaş sanayiine temel ihtiyaçlarının mühim bir kısmını limanlarımızdan ve boru hatlarımızdan tedarik eden İsrail’i geriletmenin yolunun elbette buradan, buradaki Kudüslerimizi özgürleştirmekten geçtiği açıktır.

Siyonistsever sermayenin teşviklerle büyüyen ticaret hacmi ya da doğrudan Varlık Fonuna bağlı Eti Maden’in İsrail ordusuna hizmet veren şirketlere sattığı bor madeni örnekleri bize kuşatmanın boyutlarını göstermektedir.

Ey Kudüs Gününün İşaret Ettiği Anlamlar İçin Bir Araya Gelen Yürekler!

Kudüs Günü, açık bir Küresel İntifada çağrısıdır!

Bu çağrı; Gazze’nin, Kudüs’ün, Ramallah’ın sokak ve meydanlarından, birer hapishane olan mülteci kamplarından, taş atan yiğit çocukların minik ellerinden yükselerek Ortadoğu sokaklarına, uzak Asya’nın anti-emperyalist duruş ve mücadelelerine, Avrupa ve Amerika’nın vicdanlı yüreklerine, Güney Afrika’nın ırkçılık karşıtı sağlam duruşlarına, bütün mazlum ve mustazaf halkların isyanlarına uzandı ve insanlığın önüne yeni ve başka bir dünyanın mümkün olabileceği gerçeğini koydu.

Biliyoruz ki artık yeryüzü aynı yeryüzü değildir.

Artık insanlık, aynı insanlık değildir.

Artık hakikat arayışı aynı hakikat arayışı değildir.

Çok şükür ki Kudüs’ün özgür ve aydınlık şafağı kendini göstermeye başlamış; huzmelerini, bütün bir insanlığın, tabiatın ve cümle mevcûdâtın üzerine salmıştır.

Bu yeni dünyaya selam olsun!

Selam olsun Kudüs Gününü nakış nakış işleyen Gazze Direnişine!

Selam olsun Küresel İntifada çağrısına kulak veren milyonlara!

 

EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.egitimilkesen.org)

SAĞLIK İLKE-SEN (İlkeli Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.saglikilkesen.org)

TOKAD (Toplumsal Dayanışma, Kültür, Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği, www.tokad.org)

ÖYB (Özgür Yazarlar Birliği, www.ozguryazarlarbirligi.org)

Devamını Okuyun

Haberler

Üsküdar’da “Filistin Toprak Günü” Eylemi

Yayınlanma:

-

Eğitim İlke-Sen, TOKAD, ÖYB, Sağlık İlke-Sen “Emperyalist-Siyonist Kuşatma ve Katliama Karşı Somut Adımlar” nöbetlerine devam ediyor.

30 Mart 2024 pazar günü, Üsküdar Mimar Sinan Meydanında yapılan eylemde Eğitim İlke-Sen başkanı Ahmet Örs, “Filistin Toprak Günü”nün yıl dönümünde olduklarını, 1976’da Kuzey’deki Filistinlilerin on binlerce dönüm toprağına el konulmasıyla başlayan sürecin aşama aşama derinleşerek bugünlere geldiğini söyledi.

Emperyalistlerin desteğiyle Siyonist İsrail’in katliamlarına devam ettiğini söyleyen Örs, İsrail’le Türkiye arasında devam eden ticareti eleştirdi ve İsrail’le iş yapan şirketleri sıraladı, bir an önce bu ilişkilerin kesilmesini istedi. Türkiye’nin NATO üzerinden emperyalist blokla birlikte hareket ettiğinin altını çizen Örs, bir an önce NATO’dan çıkılarak İncirlik ve Kürecik üslerinin kapatılması gerektiğini sözlerine ekledi.

Azerbaycan ve Kazakistan petrollerinin Bakü-Ceyhan boru hattından İsrail’e akıtıldığını, halk olarak bunu engellemeye kararlı olduklarını vurgulayan Ahmet Örs, İsrail’in çelik ihtiyacını çok büyük oranlarda Türkiye’nin karşıladığını, bu çeliğin petrolle birleşerek Filistin halkına ölüm olarak yağdığını sözlerine ekledi.

Eylem boyunca “İsrail’le Siyaset Filistin’e İhanet, NATO’dan Çıkılsın Üsler Sökülsün, Kürecik Radarı İsrail’in Kalkanı, İncirlik Üssü Kapatılsın, Katil ABD Ortadoğu’dan Defol, İşbirlikçi AKP Hesap Verecek, Katil İsrail Filistin’den Defol, Eli Kanlı Zorlu Hesap Verecek, Eli Kanlı Sermaye Hesap Verecek, Rachel’e Selam Direnişe Devam, Aaron’a Selam Direnişe devam, Yaşasın Gazze Direnişimiz, Vanalar Kapansın Gemiler Bağlansın, İşbirlikçi Sermaye Hesap Verecek, İsrail’le Anlaşmalar İptal edilsin,  İşbirlikçi Rejimler Hesap Verecek, Siyonist Sermaye Hesap Verecek, Siyonistler Yenilecek Direnen Filistin Kazanacak” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

Devamını Okuyun

GÜNDEM