Connect with us

Haberler

Şişhane’de “Filistin Toprak Günü” Eylemi

Yayınlanma:

-

30 Mart 2024 günü “Filistin Toprak Günü” vesilesiyle “Filistin İçin 1000 Genç Hareketi” Şişhane’de bir eylem düzenledi. Tünel’den Şişhane meydanına yürüyüşle başlayan eylem boyunca İsrail’le yapılan ticaret kınandı; siyasi, ekonomik ve askeri ilişkiler lânetlendi. Sık sık “Küresel İntifada” çağrısı yapıldı.

Eylem boyunca “İşbirlikçi AKP Hesap Verecek, Gemiler Yürüyor Soykırım Sürüyor, İsrail’le Ticaret Filistin’e İhanet, Siyonist Sermaye Hesap Verecek, Yaşasın Küresel İntifada” gibi sloganlar atıldı.

Eylemde okunan açıklamanın tam metni şu şekilde:

76 senedir işgale boyun eğmeyen, 48 sene önce bugün, “Bu toprak bizim!” diyerek işgalin ve işgalcinin üstüne üstüne yürüyen onurlu Filistin halkını ve başta Filistin Halk Kurtuluş Cephesi ve Hamas olmak üzere tüm Filistinli direniş gruplarını ve direnişlerini selamlıyoruz! Dünyanın tüm onurlu halkları, imkânları yettiğince bu mücadeleye omuz vermeye çalışıyor, dört bir yandan işgali ve işgalciyi ifşalamaya ve işgalin karşısında durmaya devam ediyor. Biz de Toprak Gününü anmak, Filistin direnişini bulunduğumuz topraklara taşımak ve aylardır defaatle devam ettiğimiz gibi yerli işbirlikçileri ifşa etmek adına bugün burada buluştuk.

NEHİRDEN DENİZE ÖZGÜR FİLİSTİN!

30 Mart 1976 tarihinde Filistin halkı işgalci siyonist İsrail hükümetinin yeni yerleşim yerleri açmak ve işgali yaygınlaştırmak amacıyla çıkarttığı yasa tasarısına karşı yüzbinlerle birlikte şenlik havasında bir yürüyüş organize etmişti. Filistin halkının onlarca yıldır süren sistematik işgale ve soykırıma bu güçte bir cevap vermiş olması üzerine saldırıya geçen İsrail, 6 sivili öldürdü ve yüzlercesini yaraladı. Filistin halkı o gün bu gündür işgalciye karşı 30 Mart tarihini topraklarını geri alacağı iradesiyle kutluyor.

Aynı iradeyi kuşanan ve 7 Ekim tarihinde işgalcinin yıllardır propagandasını yaptığı duvarların, kubbelerin ne kadar kâğıttan olduğunu bize gösteren direnişi selamlıyoruz.

YAŞASIN KÜRESEL İNTİFADA!

Arkasına ABD başta olmak üzere; tüm küresel emperyalist batıyı alan İsrail, 7 Ekim’den bu yana Gazze’nin her bir köşesini bombalayarak, on binlerce sivili katlederek bu güçlü iradeyi kırmaya çalışıyor. Emperyalistler açısından bu soykırım; bir ileri karakol olarak dizayn edilen İsrail devletinin güçsüz görünmesi ihtimalini ortadan kaldırmak amacıyla meşrulaştırılıyor.

Tüm ideolojik ve zor aygıtlarını devreye sokan emperyalist devletler direnişi ve Filistin halkını öldürülmesi gereken hayvanlar diye niteleyerek soykırımı ve ortaklıklarını gizleyebileceklerini zannediyorlar. Ama onurlu dünya halkları bu uygulamaları Nazilerden hatırlayacaktır.

Türkiye’deki soykırım ortakları ise ya ticaret yaptığını reddediyor ya devletin şemsiyesi altına saklanıyor ya da açıktan soykırım propagandası yapıyor. Aylardır en küçük sermaye grubundan en büyük tekeline kadar ifşaladığımız bu emperyalist ilişki ağının tamamı bu soykırımın ortağıdır ve düşmanımızdır.

İŞBİRLİKÇİ ŞİRKETLER HESAP VERECEK!

Düşmanımız TÜSİAD, üye şirketleri ile birlikte değişen Ortadoğu piyasasında emperyalist pazar bölüşümünde yerini garanti etmek amacıyla İsrail ile olan ticareti devam ettiriyor, işgalcinin nerede bir ihtiyacı varsa ilk koşan soykırım ortağı oluyor.

Düşmanımız Zorlu, 3 elektrik santrali ile işgalciye elektrik sağlıyor.

KATİL İSRAİL, İŞBİRLİKÇİ TÜSİAD!

Düşmanımız MÜSİAD, bir yandan Filistin halkının yanındaymış gibi gözükürken, yardım kampanyaları ve kitlesel yürüyüşler düzenlerken, karşısına dikildiğimizde ticarete devam eden üyelerini uzaklaştıracağını söylerken ticarete ve bir avuç üye patronun sermaye biriktirmesi için soykırım ortaklığına devam ediyor.

Düşmanımız İÇDAŞ, işgalciden aldığı ödüllerle övünüp soykırımın başladığı tarihten beri ticaretini sürdürüyor.

KATİL İSRAİL, İŞBİRLİKÇİ MÜSİAD!

Düşmanımız SOCAR, bir yandan Türkiye’deki en büyük dış yatırımcı olarak devletler arası ilişkileri belirlerken, Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı üzerinden Azerbaycan ve Kazakistan petrolünü Türkiye taşımacılığı yoluyla işgalciye taşıyor ve soykırım devam ettikçe karına kar katıyor.

Tüm bunlar yaşanırken, düşmanlarımızın garantörü Türkiye hükümeti ise bir yandan meydanlarda Filistin halkına dua gönderip, kitlesel mitingler düzenlerken diğer yanda ise işgalcinin en büyük destekçilerinden biri. Türkiyeli sermayedarlar, işgal askerlerini iç çamaşırına kadar giydirirken, İsrail’in en büyük meyve sebze tedarikçisi olurken, hükümet uluslararası ticaret anlaşmalarıyla bu işe önayak olup kolaylaştırıyor.

KATİL İSRAİL, İŞBİRLİKÇİ AKP!

Düzen muhalefeti, kendi sandık hesapları için Filistin halkının onurlu direnişini hamaset siyasetlerine meze ediyor. Soykırımcı sermayeyi küçük hesapları gereği direkt olarak karşılarına almaktan aciz oldukları için, Filistin halkının sesini bu topraklara taşıyanları görmezden geliyor veya bu bağımsız inisiyatifleri içermeye çalışıyor. Bir yandan 7 Ekim’den sonra Hamas’a “terörist” diyenler, bugün çıkarları uğruna “Ticareti kes!” çağrısında bulunuyor.

Öte yandan şunu da vurgulamalıyız ki Türkiye’nin İsrail’le normalleşme politikalarında fail olan ya da buna sessiz kalan siyasi figürler, bugünkü muhalefet siyasetlerine bizi ve Filistin davasını alet edemezler!  Kendi sandık hesaplarınız uğruna tutturduğunuz dille ellerinizdeki kanı da bugüne dek yaptıklarınızın izlerini de halktan silemeyeceksiniz! Tebriklerinize, “alnımızdan öpmeleriniz”e ihtiyacımız olmadığı gibi siyasi çıkarlarınıza âlet olmayı da reddediyoruz!

İŞBİRLİKÇİ SERMAYE HESAP VERECEK!

Bahsetmiş olduğumuz tüm bu emperyalist ablukaya, kesintisiz soykırıma rağmen Filistin halkının onurlu direnişi kırılmıyor, kırılamıyor! Filistin halkı elbet işgalciyi Gazze’nin her bir karışında yenilgiye mahkûm edecek ve işgalciyi defedecektir! 76 yıldır parça parça işgal edilen, sivil yerleşimciler tarafından yağmalanan topraklarını geri alacak! Tüm dünyada ayağa kalkan onurlu halkların iradesi bu ablukayı da dağıtacak, zafer direnen Filistin halkının olacaktır!

Nehirden Denize özgür Filistin!

BİRRÛH, BİDDEM, NEFDÎKE YÂ GAZZE!

Tıklayın, yorumlayın

Yorum yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Üsküdar’da Eylem: Yoksulluk Artıyor, Açlık Derinleşiyor!

Yayınlanma:

-

Eğitim İlke-Sen, Sağlık İlke-Sen, TOKAD ve Özgür Yazarlar Birliği, Üsküdar’da bir eylem düzenleyerek yoksulluk ve açlığı derinleştiren ekonomi politikalarını protesto etti ve “Hakça Bölüşüm, Adil Paylaşım” teklifini paylaştı.

“Yoksulluk Artıyor Açlık Derinleşiyor, Aileler Yoksul Çocuklar Aç, Zam Sömürü Yağma Düzenine Hayır, Asgarî Ücret Köleliktir, Kahrolsun Kapitalist Köle Düzeni, Sermaye Düzeninde Emekliler Aç, Irkçılık Değil Dayanışma, Zulme Karşı Omuz Omuza, Kahrolsun Faizci Sömürü düzeni, Yağma Sürüyor İsraf Büyüyor, İşçiler Ölüyor Sermaye Büyüyor, Esnaf Batıyor Sermaye Büyüyor, Hakça Bölüşüm Adil Paylaşım, Allah Adaleti Emreder, Sermayenin Değil Rabbimizin Kuluyuz” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

Eylemde okunan açıklamanın tam metni şu şekilde:

“ÇÜNKÜ AÇLIK ÇOĞUNLUKTADIR”

ZAM, SÖMÜRÜ, YAĞMA DÜZENİNE HAYIR!

 BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM

Kıymetli arkadaşlar,

Şair Turgut Uyar’ın mısralarıyla karşınızdayız: “Açlık Çoğunluktadır!”

İnsan haysiyet ve onurunun iyice ayaklar altına alındığı zamanlardayız.

Pervasız sömürü düzeni açlığı çoğunluk kılmıştır ki açlık, bir kişiyle sınırlı olsa bile utanç vericidir, asla kabul edilemez!

Farklı araştırmalar gösteriyor ki açlık sınırı 20 bin lira seviyesine ulaşmıştır.

Yoksulluk sınırı ise 60 bin lirayı çoktan geçmiş durumda!

Buna göre dört kişilik bir ailenin hayatta kalabilmesi için en az 20 bin liralık gıdaya erişmesi gerekiyor.

Açlık sınırı denilen çizgi budur, sadece dört kişilik bir ailenin ulaşması gereken gıda ederi!

Elbette ki insanın ihtiyacı sadece gıda değildir.

Soruyoruz size:

İnsan; barınmaya, eğitime, ulaşıma, sağlığa, kültüre ihtiyaç duymaz mı?

Ülke genelinde kiralar 15 bin liradan başlıyor.

Ulaşım masrafları ailelerin belini büküyor.

Anne-babalar, evlatlarını uzak şehirlerdeki üniversitelere göndermekten çekiniyor.

Öğrencilerin barınma sorunu zirveye çıkmış durumda.

Okul kantinlerinden bir tost alıp yiyebilen bir öğrencinin şanslı addedildiği dönemlerden geçiyoruz.

Şehir içi, şehirler arası ulaşım halkımıza adeta hapishane hayatını dayatıyor.

Ekonomik yetersizlikler, halkımızın tedavi imkânlarını ellerinden alarak sağlık sorunlarını derinleştiriyor.

Kültürel ilgiler artık tümüyle lüks kabul ediliyor.

Mesela kitap fiyatları alıp başını gitmiş durumda!

Şimdi size tekrar soruyoruz:

Açlık sadece gıdayla ilgili bir durum mudur?

Barınma, sağlık, ulaşım, eğitim, kültür alanlarındaki açlıktan bahsetmeye bu ülkede sıra bile gelmiyor!

Kıymetli halkımız!

Hâl-i hazırda asgarî ücret, 17 bin 2 lira olarak uygulanıyor.

Açlık sınırı 20 bin, yoksulluk sınırı 65 bin liraya ulaşmış durumda!

Milyonlarca emekçi, kölelik ücreti dediğimiz asgarî ücret karşılığında çalışıyor.

Çok sayıda emekçi kardeşimiz asgarî ücret bile alamıyor.

Çalışma saatleri ise neredeyse tümüyle keyfî uygulamalara tâbi!

Asgarî ücretin, giderek genel geçer ücret olduğunu görüyoruz.

Artık çalışanların ücretleri asgarî ücrete kıyasla belirleniyor.

Asgarî ücret ise bugün itibariyle açlık sınırının tam 3 bin lira altındadır!

Biliyorsunuz, önceki yıllarda asgarî ücret ocak ve temmuz aylarında olmak üzere yılda iki defa artmaktaydı.

Sermaye sahipleri ve AKP iktidarı 2024 itibariyle bu uygulamadan vazgeçerek asgarî ücret artışını sadece Ocak ayı ile sınırlandırdı.

Zaten sene başlarında açlık sınırına neredeyse eşit seviyelerde uygulanmaya başlanan asgarî ücret, şu anda açlık sınırının çok çok altına düşerek eşi benzeri görülmemiş bir köleliğin emekçilere dayatıldığını kanıtlıyor!

“Hakça Üretim ve Bölüşüm, Adil Paylaşım” ilkesini reddederek halkımızı açlık ve sefalete, köleliğe mahkûm eden kapitalist sömürü düzeni bir karabasan gibi hayatlara çökmüştür!

 Arkadaşlar!

Milyonlarca emekli 10-15 bin liralık maaşlarıyla adeta ölümü arar hâle getirilmiştir.

Yıllarca çalışıp didinerek emekli olanlar için hayat artık çekilmez bir işkencedir.

Halkımız açlığın, köleliğin pençesine terk edilmiş, tabiattan ve üretimden kopartılarak bir avuç azgın sermayedarın insafına bırakılmıştır.

2019’da ortalama emekli aylığı en düşük emekli aylığının 2 katı iken 2024’te yüzde 16 fazlasına gerilemiştir.

Tıpkı asgari ücrette olduğu gibi emekli aylıklarını da en dipte eşitlediler.

Şimdi hükûmet en düşük emekli aylıklarını 12 bin lira seviyesine yükselterek sözüm ona lütufta bulunuyor!

12 bin lira onların bir öğün yemek parasıyken bu oranları ailelere bir aylık geçim için teklif ediyorlar!

Böyle bir arsızlık ve utanmazlığı reddediyoruz!

Kıymetli dostlar!

Sermaye sahipleri tarafından mülteci emeği sınırsızca sömürülmektedir.

Egemen dünya düzeni, coğrafyaları talan ederek halkları mültecileştirmektedir.

Yaşama tutunabilmek için oradan oraya savrulan sığınmacıların çaresizliğini kullanan kapitalist zalimler; uzun çalışma saatlerini, zorlu çalışma koşullarını ve çok çok düşük ücretleri güvencesiz ve sosyal haklarından mahrum mülteci emekçilere dayatmaktadır.

Bu insanlık dışı uygulamalar yetmezmiş gibi sığınmacılar, kim oldukları bilinen ırkçı çevrelerin linç girişimlerine maruz kalarak katledilmekte, ev ve iş yerleri yağmalanmaktadır.

Hâlbuki hesap, yerli-sığınmacı demeden hepimizi sömüren yerel ve küresel kapitalist düzenden sorulmalıdır.

Öfke, o sömürücü zalimlere yöneltilmelidir.

En alttaki savunmasız insanlara yapılan saldırılar başka bir zulümdür ve gerçek zalimin işine yarar!

Ezilenler dayanışma içinde olmalı, kendilerini birbirlerine kırdırmak isteyenlere fırsat vermemelidir.

 Emeğin dostları!

Temel ihtiyaç ürünlerine zamlar, TÜİK’in sahte enflasyon verilerinin çok çok ötesindeki yüksek oranlarla gelmektedir.

Kapitalistlerin hizmetindeki siyasal düzenin temsilcisi AKP iktidarı, memleketin bütün kaynaklarını yerel ve küresel sermayeye aktarmak için çırpınmaktadır.

Halkın ve ülkenin sırtından servetine servet katan bu asalak zümre, AKP’nin yüksek faiz cenneti yaptığı Türkiye’de yoksuldan zengine servet transferinin yarattığı sonuçların keyfini sürmektedir.

Bir yandan finansal yağma; diğer yandan neoliberalizmin dağ-taş, nehir-ova, ırmak-göl demeden sınırsız talanına açılarak delik deşik edilen Anadolu coğrafyası bize, azgın sermaye düzeninin fotoğraflarını sunmaktadır.

Halkımız vergi sağanağı altında perişan olurken büyük şirketlerin devâsâ vergi borçları silinmektedir.

Filistin’de katliam yapan İsrail’le ticaret rekor seviyelerde sürdürülerek sermaye ve devlet şirketleri kan ve katliamdan beslenmektedir.

TÜİK verilerine göre 2023 yılı itibariyle Türkiye nüfusunun yüzde 20’sini oluşturan yüksek gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre artarak yüzde 50’ye ulaşmış; en düşük gelire sahip yüzde 20’nin aldığı pay daha da azalarak yüzde 6’nın altına inmiştir.

Necip Fazıl’ın, “Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul;/ Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul./ Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa!” diye tasvir ettiği bu sömürü tezgâhı işte böyle işlemektedir!

 Kıymetli halkımız,

2024 bütçesinden faiz ödemelerine ayrılan pay 1 trilyon 254 milyar liradır.

Bu büyük pay, çoluk çocuk ve yetişkiniyle yoksul halkımızdan çalınarak faiz lobisine ikram edilmiştir.

Bu örnekle kendini gösteren servet transferi bu düzenin karakteridir.

Yüksek enflasyon ve vergi üstüne vergilerle halkı canından bezdiren; sermaye sahiplerinin değil de motokuryelerin gelirine, garsonların bahşişine göz diken bu zam, sömürü, yağma düzenine karşı sesimizi daha çok yükseltmeliyiz.

Siyasetçisi ve sermayedarıyla egemenler zevk ü sefa içinde yaşarken, lüks uçak ve otomobilleriyle keyf ederken doğudan batıya memleketi saran yangınlara müdahale edecek yangın söndürme uçak ve araçları bulunamıyor!

UEFA şampiyonasına giden 613 kişilik kalabalık kafile, hiçbir ülkenin yapmadığı harcamayı halkın kesesinden karşılıyor.

NATO zirvesi için devlet kafilesi ABD’ye 5 uçakla giderken kemer sıkma politikalarının ve tasarruf genelgelerinin sadece yoksul halka dönük olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır!

Bankalar, holdingler büyürken esnaf batıyor, küçük köylü yok oluyor, işçiler her ay yüzlercesiyle iş cinayetlerine kurban gidiyor!

Haysiyet mücadelesi veren dostlar!

Her gün derinleşen, her gün hayatı daha da çekilmez hâle getiren bu düzene mahkûm değiliz!

“Hakça Üretim ve Bölüşüm, Adil Paylaşım” şiârı bizim önerimizdir.

Yeni ve başka bir işleyiş mümkündür.

Tabiatla uyum içinde, kendine ve hakikate yabancılaşmamış, sömürüyü ve kula kulluğu reddeden bir işleyiş Âlemlerin Rabbi Allah’ın emridir.

Ekolojik ve sosyolojik ifsadın karşısına dikilmek ancak bu ilkelerle mümkündür.

Ancak bu ilkeler ülkemizi, halkımızı ve bütün insanlığı bu yağma düzeninden, kölelik sarmalından kurtarabilir.

 Buradan halkımıza sesleniyoruz:

Egemenlerin zam, sömürü, yağma düzenine itiraz edelim!

Hâl-i hazırımızı, geleceğimizi, tabiatımızı yağmalayan; gençlerimizi geleceksiz bırakan; emeklilerimizi ölmüşten beter eden; alın terini değersizleştirip sermayeye peşkeş çeken; çalışırken köleleştirdiği emekçileri iş cinayetleriyle hayattan koparan; halkımızın bir bütün hâlinde yaşam umudunu öldüren zalim düzen, biz itiraz etmezsek daha da pekişecektir.

Bu sömürü çarkını ancak adalet ve eşitliği hedefleyen ıslah mücadelesini yükselterek kırabiliriz.

İnsan onur ve haysiyetini Beled Sûresi 13. ayette “Fekkü Raqabe!-Kölelere Özgürlük” beyanıyla işaret edilen güzergâhı takip edip bu sömürü düzenine “Hayır!” diyerek savunabiliriz.

Şüphesiz ki Allah eşitlik ve adaleti emreder; kötülüğün her çeşidini yasaklar, lânetler!

EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.egitimilkesen.org)

SAĞLIK İLKE-SEN (İlkeli Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.saglikilkesen.org)

TOKAD (Toplumsal Dayanışma, Kültür, Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği, www.tokad.org)

ÖYB (Özgür Yazarlar Birliği, www.ozguryazarlarbirligi.org)

Devamını Okuyun

Haberler

The Lancet: Gazze’de En Az 186 Bin İnsan Katledildi

Yayınlanma:

-

Dünyanın en eski tıp dergilerinden The Lancet, İsrail’in Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de en az 186 bin insanı katlettiğini savunan bir makale yayımladı. Buna göre soykırım savaşının başından bu yana Gazze nüfusunun %8’i yok edildi.

Gazze’deki Ölümleri Saymak: Zor Ama Gerekli

BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi tarafından bildirildiği üzere, Gazze Sağlık Bakanlığı’na göre 19 Haziran 2024 tarihi itibariyle, Hamas’ın saldırısı ve İsrail’in Ekim 2023’teki işgalinden bu yana Gazze Şeridi’nde 37.396 kişi öldürülmüştür. Bakanlığın rakamları İsrail istihbarat servisleri, BM ve DSÖ tarafından doğru olarak kabul edilmesine rağmen, İsrail makamları tarafından itiraz edilmiştir. Bu veriler, BM Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA) personelinin ölüm sayısındaki değişiklikleri Bakanlık tarafından bildirilenlerle karşılaştıran ve veri uydurma iddialarını mantıksız bulan bağımsız analizler tarafından desteklenmektedir.

Altyapının büyük bölümünün tahrip olması nedeniyle Gazze Sağlık Bakanlığı için veri toplamak giderek zorlaşıyor. Bakanlık, hastanelerinde ölen veya ölü olarak getirilen insanlara dayanarak yaptığı olağan raporlamayı güvenilir medya kaynaklarından ve ilk müdahale ekiplerinden gelen bilgilerle yapmak zorunda kaldı. Bu değişiklik kaçınılmaz olarak daha önce kaydedilen ayrıntılı verileri bozmuştur. Sonuç olarak, Gazze Sağlık Bakanlığı artık toplam ölü sayısı içinde kimliği belirlenemeyen cesetlerin sayısını ayrı olarak bildirmektedir. 10 Mayıs 2024 itibariyle, 35 091 ölümün %30’unun kimliği tespit edilememiştir.

Bazı yetkililer ve haber ajansları, veri kalitesini artırmak için tasarlanan bu gelişmeyi, verilerin doğruluğunu zayıflatmak için kullandı ancak, bildirilen ölüm sayısı muhtemelen düşük bir rakamdır. Sivil toplum kuruluşu Airwars, Gazze Şeridi’ndeki olaylarla ilgili ayrıntılı değerlendirmeler yapmakta ve çoğu zaman kimliği tespit edilebilen kurbanların isimlerinin tamamının Bakanlığın listesinde yer almadığını tespit etmektedir. Ayrıca BM, 29 Şubat 2024 itibariyle Gazze Şeridi’ndeki binaların %35’inin yıkılmış olduğunu tahmin etmektedir. Dolayısıyla hâlen enkaz altında bulunan ceset sayısının 10.000’den fazla olduğu tahmin edilmektedir.

Silahlı çatışmalar, şiddetten kaynaklanan doğrudan zararın ötesinde dolaylı sağlık etkilerine sahiptir. Çatışma hemen sona erse bile, önümüzdeki aylarda ve yıllarda üreme, bulaşıcı ve bulaşıcı olmayan hastalıklar gibi nedenlerle çok sayıda dolaylı ölüm yaşanmaya devam edecektir. Çatışmanın yoğunluğu, sağlık altyapısının tahrip olması; ciddi gıda, su ve barınak sıkıntısı; halkın güvenli yerlere kaçamaması ve Gazze Şeridi’nde hâlâ aktif olan çok az sayıdaki insani yardım kuruluşundan biri olan UNRWA’nın finansman kaybı göz önüne alındığında toplam ölü sayısının çok daha fazla olması beklenmektedir.

Yakın geçmişteki çatışmalarda, bu tür dolaylı ölümler doğrudan ölümlerin üç ila 15 katı arasında değişmektedir. Rapor edilen 37.396 ölüme, her bir doğrudan ölüme dört dolaylı ölüm şeklinde ihtiyatlı bir tahmin uygulandığında, 186.000 veya daha fazla ölümün Gazze’deki mevcut çatışmayla ilişkilendirilebileceğini tahmin etmek mantıksız değildir. Gazze Şeridi’nin 2022 yılı nüfus tahmini olan 2.375.259 sayısı kullanıldığında, bu rakam Gazze Şeridi’ndeki toplam nüfusun %7-9’una tekabül etmektedir. Doğrudan ölü sayısının 28.000 olduğu 7 Şubat 2024 tarihli bir raporda, ateşkes olmaması halinde 6 Ağustos 2024’e kadar 58.260 (salgın hastalık veya tırmanma olmadan) ve 85.750 (her ikisi de gerçekleşirse) ölüm olacağı tahmin edilmiştir.

Tıbbi malzeme, gıda, temiz su ve temel insani ihtiyaçlara yönelik diğer kaynakların dağıtımını mümkün kılacak tedbirlerle birlikte Gazze Şeridi’nde derhal ve acil bir ateşkes sağlanması elzemdir. Aynı zamanda, bu çatışmada yaşanan acıların ölçeğinin ve niteliğinin de kayıt altına alınması gerekmektedir. Gerçek ölçeğin belgelenmesi, tarihsel hesap verebilirliğin sağlanması ve savaşın tüm maliyetinin kabul edilmesi açısından hayati önem taşımaktadır. Bu aynı zamanda yasal bir gerekliliktir. Uluslararası Adalet Divanı tarafından Ocak 2024’te belirlenen geçici tedbirler, İsrail’in “… Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki eylem iddialarıyla ilgili delillerin yok edilmesini önlemek ve korunmasını sağlamak için etkili tedbirler almasını” gerektirmektedir. Gazze Sağlık Bakanlığı, ölüleri sayan tek kuruluştur. Dahası, bu veriler savaş sonrası toparlanma, altyapının yeniden kurulması ve insani yardımın plânlanması için hayati önem taşıyacaktır.

Kaynak: https://www.thelancet.com/

Devamını Okuyun

Haberler

Irkçılığa ve Göçmenleri Hedef Gösteren Saldırılara Karşı Dayanışmayı Yükseltme Çağrısı

Yayınlanma:

-

İHD öncülüğünde bir araya gelen çağrıcıların 03 Temmuz Çarşamba günü Şişhane meydanında düzenlediği eylemde son günlerde Suriyeli sığınmacılara yönelen saldırılar protesto edildi ve faşizme karşı dayanışma çağrısı yapıldı.

Devamını Okuyun

GÜNDEM