Connect with us

Haberler

Fatih’te Küresel Mülteci Politikaları Protesto Edildi (Video)

Yayınlanma:

-

Eğitim İlke-Sen, TOKAD, ÖYB ve Sağlık İlke-Sen, Belarus-Polonya sınırında yaşanan mülteci krizi vesilesiyle dünya düzenini protesto eylemi düzenledi, mültecileri rehine ve şantaj aracı olarak kullanan devletleri kınadı. Türkçe ve İngilizce olarak yapılan açıklamada dünyayı ateşe veren emperyalist politikaların çok daha kötü sonuçlara sebebiyet vereceği ve korunaklı batı ülkelerini de içine alacağı belirtildi, ırkçı tutumlar eleştirildi.

Topluluk adına Melike Belkıs Örs’ün okuduğu Türkçe ve İngilizce açıklamanın tam metni şu şekilde:

REFUGEES ARE NOT HOSTAGES OF STATES

OPEN THE BORDERS!

MÜLTECİLER DEVLETLERİN REHİNESİ DEĞİLDİR!

Kıymetli halkımız!

Dünyanın dört bir yanında insanlar savaştan, ölüm ve yokluktan kaçıyor.

Dünya düzeni, Suriye’den Filistin’e, Rojava’dan Afganistan’a, Libya’dan Arakan’a, Irak’tan Yemen’e kadar coğrafyaları kan ve gözyaşına bulamış durumda.

Sömürü, yoksulluk ve bitmeyen çatışmalar, büyüyen savaşlar insanları yurtlarından koparıyor.

Göç yollarında can veriyor mülteciler: Deniz ve ırmaklarda boğuluyor, soğuklarda donuyor, umutları tel örgülere takılıyor.

Daha çok Avrupa’ya yönelen göçün önüne sahil güvenlik gemileri, askerler, polisler, tel örgüler, utanmaz hükümetler ve ırkçılar çıkarılıyor.

Savaş, ölüm ve yoksulluktan kaçıp yollara düşen insanların üzerine köpekler sürülüyor, su ve gaz sıkılıyor, kışın ayazında aç-sefil bırakılıp ölüme terk ediliyor.

Modern kapitalist medeniyetin sömürüye dayalı dünya düzeninin yaldızlarını mülteci akınları döküyor.

Sömürü düzenlerinin kurucuları ateşe verdikleri coğrafyalardan kaçanları bu defa sınırlarından içeri almak istemiyor.

Emperyalistler, savaş çarklarını döndürdükleri dünyada kendi rahatları bozulsun istemiyorlar.

Görüyoruz ki mülteciler devletlerin rehinesi ve birbirlerine karşı kullandıkları şantaj malzemesidir!

Bu durum çağın utancıdır! Açık ahlaksızlıktır!

Bu utanç dün Ege’de, Meriç’te Türkiye-Yunanistan sınırında; Akdeniz’de İtalya-Libya açıklarındayken bugün Belarus-Polonya sınırında, Avrupa’nın doğusunda yaşandı.

İnsanlar kadın-erkek, genç yaşlı, çoluk çocuk soğuğun, açlığın insafına ve ölüme terk edildi!

Yarın kim bilir başlarına neler gelecek!

Devletler yangına çevirdikleri dünyayı görmeden mültecileri adeta rehine olarak kullanıyorlar.

Mülteciler rehine değildir!

Kimse ülkesini keyfinden terk etmez!

İçimiz parçalanıyor arkadaşlar!

Denizlerde boğulan, kamplarda sefalet içinde yaşayan mülteciler her an başka bir zulümle karşı karşıya geliyorlar!

Tekrar sesleniyoruz:

Yeryüzü Allah’ındır; doğu da, batı da O’nundur! Mültecilere yasaklanamaz!

Sınırları açın!

Sahte ve geçici çözümleri kabul etmiyoruz!

Çitlerle çevirdiğiniz sahte cennetlerinizde rahat rahat yaşayabileceğinizi sanıyorsanız aldanıyorsunuz!

Buradan bir kez daha ilan ediyoruz ki, bütün dünya halkları ya hep birlikte selamete ulaşacak ya da her bir yan aynı ateşte yanacaktır!

Şüphesiz ki Allah adaleti emreder, her türlü kötülüğü yasaklar!

 

REFUGEES ARE NOT HOSTAGES OF STATES!

OPEN THE BORDERS!

All over the world, people are fleeing war, death and poverty.

The world order condemns regions from Syria to Palestine, from Rojava to Afghanistan, from Libya to Arakan, from Iraq to Yemen, to blood and tears.Exploitation, poverty and endless conflicts, growing wars are driving people from their homeland.

People are forced to leave their country due to exploitation, poverty, endless conflicts and wars.

Refugees die on migration routes, drown in seas and rivers, freeze in the cold, and lose hope.

Coast guard ships, soldiers, police, wire fences, shameless governments and racists stand in the way of immigration, mostly towards Europe.

Dogs are being released on people who escape from war, death and poverty and fall on the roads. Water is sprayed and gas is squeezed out. They are left to die starving and miserable in the cold of winter.

Refugee flows are unmasking the exploitative order of modern capitalist civilization.

The perpetrators of the exploitation order do not want to let those who escaped from the regions they set fire to within their borders this time.

The imperialists do not want their comfort to be disturbed in the world on which they spin the wheels of war.

We see that refugees are hostages of states and blackmail material they use against each other!

This is the shame of the age! It is blatant immorality!

This shame was yesterday in the Aegean Sea, on the Turkish-Greek border in Meriç, off the Mediterranean Sea in Italy-Libya; It happened today on the Belarus-Polish border, in eastern Europe.

Many people, men and women, young and old, were left to die at the mercy of cold and hunger!

Who knows what will happen to them tomorrow!

States are using refugees as hostages without seeing the world they have set in fire.

Refugees are not hostages!

Nobody leaves their country for arbitrary reasons!

Our hearts are falling apart, friends!

Refugees drowning in the seas and living in misery in camps are faced with another persecution at every moment!

We call out again:

The earth is God’s; East and West are His! It cannot be banned to Refugees!

Open the borders!

We do not accept workarounds!

If you think that you can live comfortably in your fake paradise surrounded by fences, you are deceived!

We hereby declare once again that all the peoples of the world will either reach salvation together or everywhere will burn in the same fire!

Undoubtedly, Allah commands justice and forbids all kinds of evil!

 

EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.egitimilkesen.org)

SAĞLIK İLKE-SEN (İlkeli Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.saglikilkesen.org)

TOKAD (Toplumsal Dayanışma, Kültür, Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği, www.tokad.org)

ÖYB (Özgür Yazarlar Birliği, www.ozguryazarlarbirligi.org)

Haberler

Üsküdar’da Kudüs Günü Eylemi: “Kudüs Günü, Küresel İntifada Çağrısıdır!”

Yayınlanma:

-

Eğitim İlke-Sen, TOKAD, ÖYB ve Sağlık İlke-Sen, 06 Nisan 2024 günü Üsküdar’da Kudüs Günü eylemi tertip etti. “Kudüs Günü, Küresel İntifada Çağrısıdır” başlığıyla düzenlenen eylemde topluluk adına Türkçe açıklamayı Nazlı Nesibe Kılıçoğlu, İngilizce açıklamayı ise Melike Belkıs Örs okudu.

Eylem boyunca “Yaşasın Küresel İntifada, Kudüs Günü İntifada Çağrısı, Mazlumlar Tutsak İşgal altında Yaşasın Küresel İntifada, Emperyalistler Yenilecek Direnen Halklar Kazanacak, Kudüs’e Selam Direnişe Devam, İşbirlikçi Zalimler Hesap Verecek, Direniş Var Yılgınlık Yok, Özgür Kudüs İsrail’siz Bir Dünya, Katliama Değil Direnişe Ortak Ol, Uyan Diren Özgürleş, İşbirlikçi AKP Hesap Verecek, Gazze’de Çocuklar Açlıktan Ölüyor, İsrail’le Ticaret Filistin’e İhanet, Siyonist Sermaye Hesap Verecek, Katil ABD Ortadoğu’dan Defol, Yaşasın Gazze Direnişimiz” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

Eylemde okunan Türkçe açıklamanın tam metni şu şekilde:   

KUDÜS GÜNÜ, KÜRESEL İNTİFADA ÇAĞRISIDIR!

 Bismillahirrahmânirrahim

Kıymetli dostlar,

Bir Kudüs Günü mevsimini daha yine bütün bir yeryüzünü ayağa kaldıran direnişle idrak ediyoruz.

Eşine az rastlanır günlerden geçiyoruz.

Direnişi birkaç merhale ileri taşıyan Aksâ Tûfânı, sadece Filistin halkını, Gazze’yi değil; dünyanın farklı coğrafyalarını, farklı halklarını da direniş zincirinin bir halkası kılmıştır.

Kudüs Günü; bütün ezilenlerin, yoksulların, hürriyeti gasp edilenlerin büyük emek ve fedakârlıklarla yükselttiği mücadelelerin sembol günlerindendir.

Tam 6 aydır korkunç bir kuşatma ve katliama karşı verilen destansı Gazze Direnişi, Kudüs Günü’nün işaret ettiği anlamların zirvesi olarak insanlığın ufkuna kalıcı olarak yerleşmiştir.

Kanada’dan Yemen’e, Norveç’ten Güney Afrika’ya, Malezya ve Endonezya’dan İngiltere ve Fransa’ya, Amerika limanlarından Ortadoğu’daki sıcak kapışma alanlarına kadar insanlık, Gazze Direnişinin yanında durmak, onun temsil ettiği değerleri haykırmak için kıyam etmiştir!

Küresel İntifada’nın ayak sesleri, zalimleri korkutan bir gür sada olarak sokak ve meydanlarda yankılanmaktadır!

Zulüm ve sömürünün pençesinde kıvranan insanlık için Filistin Direnişi yeni bir İntifada çağrısı yükseltmiştir.

Bu çağrı, anlamsızlık batağında çırpınan, türlü çeşit sömürü mekanizmalarının tutsağı olmuş insanlık için tekrar hayata ve umuda tutunma fırsat ve imkânı üretmiştir.

İşte Kudüs Günü, bütün bu çerçevenin, bu anlam ve ufuk dünyasının sembolüdür. Emperyalizmin ve Siyonizm’in esir etmek istediği dünya halklarının kurtuluşunun mümkün yollarını işaret eden bir çıkış kapısıdır.

Ey Kudüs Yârenleri,

Kudüs’ün 57 yıldır tümüyle esir düşürülüşüne giden kilometre taşları öncelikle bizim kendi düşünce evrenlerimizde, coğrafyalarımızda esir düşmemizle birlikte anlaşılmalıdır.

İslam halklarının yaşadığı çok boyutlu sefalet ve perişanlık önce zihniyet ve ufuk olarak büyük mağlubiyetler getirmiş, sonra da Kudüs ve başka başka Kudüslerimiz düşmüştür.

İslam ümmeti, yaşadığı coğrafyalarda gerçek anlamda tutsaktır.

Küresel kapitalizm, yerel taşeronları ve işbirlikçi siyasal aktörleri vasıtasıyla coğrafyalarımızın altını üstünü sınırsızca talan etmekte, halklarımızı alenen köleleştirmektedir!

Yeryüzünün dört bir yanını yağmalayan egemen dünya düzenine karşı gücünü, dayanışma azim ve kararlılığını, özgürleşme ufuklarını kaybeden halklarımız; Kudüs ve Gazze için üzülüp sızlamakta ancak içinde bulunduğu kendi tutsaklıkları ile yüzleşememektedir.

Şunu peşinen söylemeliyiz ki, Direniş hâli üzere bulunmak çok büyük bedeller ödemeyi gerektirse de bir özgürleşme durumunu ifade etmektedir.

Dünyanın geri kalan çok büyük kısmı egemen dünya düzeni tarafından esir edilmiştir ancak Kudüs’te, Gazze’de başta Büyük Şeytan ABD olmak üzere emperyalistlerin alenî destek ve korumasıyla büyüyen dev katliam ve soykırım mekanizmasına karşı koyan Direniş, teslim alınmaya itiraz ettiği ve bu yolda büyük bedeller ödediği için özgürdür.

İnsanlığa ufuk olma hakkını da işte bu özgürleşme hâlinden, örnekliğinden almaktadır!

 Kudüs’ün, Gazze Direnişinin Yoldaşları,

Tutsak beldeler ve halklar olarak özgürleştirmemiz gereken Kudüslerimizi görmezden gelerek Kudüs’ü esaretten kurtaramayız.

Yaşadığımız coğrafyalardaki kölelik zincirlerini parçalamadan yol alamayız.

Tabiatımıza, şahsiyetimize, emek ve haysiyetimize saldıran kapitalizmi geriletmeden, kanayıp duran ve Ortadoğu coğrafyasının yumuşak karnı olan Kürt sorununa adil ve barışçıl çözümler üretmeden, ülke ve halklarımıza tasallut etmiş işbirlikçi ve soyguncu düzenlerle hesaplaşmadan sağlam ve kuşatıcı adımlar atamayız.

Emperyalist – Siyonist kuşatma ve katliama karşı yıllardır, özelde ise Aksâ Tûfânı sürecinde İstanbul’un, Türkiye’nin farklı noktalarında, farklı gruplar olarak aylardır eylemler yapıyor ve Siyonistleri besleyen damarların kurutulması çağrısında bulunuyoruz.

Özellikle son on yıllar boyunca görünürdeki iniş çıkışlara rağmen Siyonist çeteyle arsızca derinleşen diplomatik ilişkiler ve kapitalist hırslarla yükselen ticaret hacmi Siyonistlerin lehine, Direniş’in aleyhine çalışmaktadır.

Bu arsızlık ve işbirlikçilikte ısrar eden AKP iktidarı ve onun yol verdiği Siyonist sermayenin eylemlerinin burada durdurulması özgürleştirmemiz gereken öncelikli bir Kudüs’ümüzdür!

İsrail’i bölgesel düzlemde besleyen damarları kurutmak önceliğimiz olmalıdır.

Gazze’de bombalardan ve açlıktan ölen yavrularımızın çığlıklarında bu işbirlikçiliğin büyük bir payı olduğunu kim reddedebilir!

Çeliğinin yüzde 65’ini, petrolünün yüzde 60’ını, sebze meyvesinin büyük kısmını, enerjisinin yaklaşık yüzde 10’unu, inşaatından savaş sanayiine temel ihtiyaçlarının mühim bir kısmını limanlarımızdan ve boru hatlarımızdan tedarik eden İsrail’i geriletmenin yolunun elbette buradan, buradaki Kudüslerimizi özgürleştirmekten geçtiği açıktır.

Siyonistsever sermayenin teşviklerle büyüyen ticaret hacmi ya da doğrudan Varlık Fonuna bağlı Eti Maden’in İsrail ordusuna hizmet veren şirketlere sattığı bor madeni örnekleri bize kuşatmanın boyutlarını göstermektedir.

Ey Kudüs Gününün İşaret Ettiği Anlamlar İçin Bir Araya Gelen Yürekler!

Kudüs Günü, açık bir Küresel İntifada çağrısıdır!

Bu çağrı; Gazze’nin, Kudüs’ün, Ramallah’ın sokak ve meydanlarından, birer hapishane olan mülteci kamplarından, taş atan yiğit çocukların minik ellerinden yükselerek Ortadoğu sokaklarına, uzak Asya’nın anti-emperyalist duruş ve mücadelelerine, Avrupa ve Amerika’nın vicdanlı yüreklerine, Güney Afrika’nın ırkçılık karşıtı sağlam duruşlarına, bütün mazlum ve mustazaf halkların isyanlarına uzandı ve insanlığın önüne yeni ve başka bir dünyanın mümkün olabileceği gerçeğini koydu.

Biliyoruz ki artık yeryüzü aynı yeryüzü değildir.

Artık insanlık, aynı insanlık değildir.

Artık hakikat arayışı aynı hakikat arayışı değildir.

Çok şükür ki Kudüs’ün özgür ve aydınlık şafağı kendini göstermeye başlamış; huzmelerini, bütün bir insanlığın, tabiatın ve cümle mevcûdâtın üzerine salmıştır.

Bu yeni dünyaya selam olsun!

Selam olsun Kudüs Gününü nakış nakış işleyen Gazze Direnişine!

Selam olsun Küresel İntifada çağrısına kulak veren milyonlara!

 

EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.egitimilkesen.org)

SAĞLIK İLKE-SEN (İlkeli Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.saglikilkesen.org)

TOKAD (Toplumsal Dayanışma, Kültür, Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği, www.tokad.org)

ÖYB (Özgür Yazarlar Birliği, www.ozguryazarlarbirligi.org)

Devamını Okuyun

Haberler

Üsküdar’da “Filistin Toprak Günü” Eylemi

Yayınlanma:

-

Eğitim İlke-Sen, TOKAD, ÖYB, Sağlık İlke-Sen “Emperyalist-Siyonist Kuşatma ve Katliama Karşı Somut Adımlar” nöbetlerine devam ediyor.

30 Mart 2024 pazar günü, Üsküdar Mimar Sinan Meydanında yapılan eylemde Eğitim İlke-Sen başkanı Ahmet Örs, “Filistin Toprak Günü”nün yıl dönümünde olduklarını, 1976’da Kuzey’deki Filistinlilerin on binlerce dönüm toprağına el konulmasıyla başlayan sürecin aşama aşama derinleşerek bugünlere geldiğini söyledi.

Emperyalistlerin desteğiyle Siyonist İsrail’in katliamlarına devam ettiğini söyleyen Örs, İsrail’le Türkiye arasında devam eden ticareti eleştirdi ve İsrail’le iş yapan şirketleri sıraladı, bir an önce bu ilişkilerin kesilmesini istedi. Türkiye’nin NATO üzerinden emperyalist blokla birlikte hareket ettiğinin altını çizen Örs, bir an önce NATO’dan çıkılarak İncirlik ve Kürecik üslerinin kapatılması gerektiğini sözlerine ekledi.

Azerbaycan ve Kazakistan petrollerinin Bakü-Ceyhan boru hattından İsrail’e akıtıldığını, halk olarak bunu engellemeye kararlı olduklarını vurgulayan Ahmet Örs, İsrail’in çelik ihtiyacını çok büyük oranlarda Türkiye’nin karşıladığını, bu çeliğin petrolle birleşerek Filistin halkına ölüm olarak yağdığını sözlerine ekledi.

Eylem boyunca “İsrail’le Siyaset Filistin’e İhanet, NATO’dan Çıkılsın Üsler Sökülsün, Kürecik Radarı İsrail’in Kalkanı, İncirlik Üssü Kapatılsın, Katil ABD Ortadoğu’dan Defol, İşbirlikçi AKP Hesap Verecek, Katil İsrail Filistin’den Defol, Eli Kanlı Zorlu Hesap Verecek, Eli Kanlı Sermaye Hesap Verecek, Rachel’e Selam Direnişe Devam, Aaron’a Selam Direnişe devam, Yaşasın Gazze Direnişimiz, Vanalar Kapansın Gemiler Bağlansın, İşbirlikçi Sermaye Hesap Verecek, İsrail’le Anlaşmalar İptal edilsin,  İşbirlikçi Rejimler Hesap Verecek, Siyonist Sermaye Hesap Verecek, Siyonistler Yenilecek Direnen Filistin Kazanacak” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

Devamını Okuyun

Haberler

Şişhane’de “Filistin Toprak Günü” Eylemi

Yayınlanma:

-

30 Mart 2024 günü “Filistin Toprak Günü” vesilesiyle “Filistin İçin 1000 Genç Hareketi” Şişhane’de bir eylem düzenledi. Tünel’den Şişhane meydanına yürüyüşle başlayan eylem boyunca İsrail’le yapılan ticaret kınandı; siyasi, ekonomik ve askeri ilişkiler lânetlendi. Sık sık “Küresel İntifada” çağrısı yapıldı.

Eylem boyunca “İşbirlikçi AKP Hesap Verecek, Gemiler Yürüyor Soykırım Sürüyor, İsrail’le Ticaret Filistin’e İhanet, Siyonist Sermaye Hesap Verecek, Yaşasın Küresel İntifada” gibi sloganlar atıldı.

Eylemde okunan açıklamanın tam metni şu şekilde:

76 senedir işgale boyun eğmeyen, 48 sene önce bugün, “Bu toprak bizim!” diyerek işgalin ve işgalcinin üstüne üstüne yürüyen onurlu Filistin halkını ve başta Filistin Halk Kurtuluş Cephesi ve Hamas olmak üzere tüm Filistinli direniş gruplarını ve direnişlerini selamlıyoruz! Dünyanın tüm onurlu halkları, imkânları yettiğince bu mücadeleye omuz vermeye çalışıyor, dört bir yandan işgali ve işgalciyi ifşalamaya ve işgalin karşısında durmaya devam ediyor. Biz de Toprak Gününü anmak, Filistin direnişini bulunduğumuz topraklara taşımak ve aylardır defaatle devam ettiğimiz gibi yerli işbirlikçileri ifşa etmek adına bugün burada buluştuk.

NEHİRDEN DENİZE ÖZGÜR FİLİSTİN!

30 Mart 1976 tarihinde Filistin halkı işgalci siyonist İsrail hükümetinin yeni yerleşim yerleri açmak ve işgali yaygınlaştırmak amacıyla çıkarttığı yasa tasarısına karşı yüzbinlerle birlikte şenlik havasında bir yürüyüş organize etmişti. Filistin halkının onlarca yıldır süren sistematik işgale ve soykırıma bu güçte bir cevap vermiş olması üzerine saldırıya geçen İsrail, 6 sivili öldürdü ve yüzlercesini yaraladı. Filistin halkı o gün bu gündür işgalciye karşı 30 Mart tarihini topraklarını geri alacağı iradesiyle kutluyor.

Aynı iradeyi kuşanan ve 7 Ekim tarihinde işgalcinin yıllardır propagandasını yaptığı duvarların, kubbelerin ne kadar kâğıttan olduğunu bize gösteren direnişi selamlıyoruz.

YAŞASIN KÜRESEL İNTİFADA!

Arkasına ABD başta olmak üzere; tüm küresel emperyalist batıyı alan İsrail, 7 Ekim’den bu yana Gazze’nin her bir köşesini bombalayarak, on binlerce sivili katlederek bu güçlü iradeyi kırmaya çalışıyor. Emperyalistler açısından bu soykırım; bir ileri karakol olarak dizayn edilen İsrail devletinin güçsüz görünmesi ihtimalini ortadan kaldırmak amacıyla meşrulaştırılıyor.

Tüm ideolojik ve zor aygıtlarını devreye sokan emperyalist devletler direnişi ve Filistin halkını öldürülmesi gereken hayvanlar diye niteleyerek soykırımı ve ortaklıklarını gizleyebileceklerini zannediyorlar. Ama onurlu dünya halkları bu uygulamaları Nazilerden hatırlayacaktır.

Türkiye’deki soykırım ortakları ise ya ticaret yaptığını reddediyor ya devletin şemsiyesi altına saklanıyor ya da açıktan soykırım propagandası yapıyor. Aylardır en küçük sermaye grubundan en büyük tekeline kadar ifşaladığımız bu emperyalist ilişki ağının tamamı bu soykırımın ortağıdır ve düşmanımızdır.

İŞBİRLİKÇİ ŞİRKETLER HESAP VERECEK!

Düşmanımız TÜSİAD, üye şirketleri ile birlikte değişen Ortadoğu piyasasında emperyalist pazar bölüşümünde yerini garanti etmek amacıyla İsrail ile olan ticareti devam ettiriyor, işgalcinin nerede bir ihtiyacı varsa ilk koşan soykırım ortağı oluyor.

Düşmanımız Zorlu, 3 elektrik santrali ile işgalciye elektrik sağlıyor.

KATİL İSRAİL, İŞBİRLİKÇİ TÜSİAD!

Düşmanımız MÜSİAD, bir yandan Filistin halkının yanındaymış gibi gözükürken, yardım kampanyaları ve kitlesel yürüyüşler düzenlerken, karşısına dikildiğimizde ticarete devam eden üyelerini uzaklaştıracağını söylerken ticarete ve bir avuç üye patronun sermaye biriktirmesi için soykırım ortaklığına devam ediyor.

Düşmanımız İÇDAŞ, işgalciden aldığı ödüllerle övünüp soykırımın başladığı tarihten beri ticaretini sürdürüyor.

KATİL İSRAİL, İŞBİRLİKÇİ MÜSİAD!

Düşmanımız SOCAR, bir yandan Türkiye’deki en büyük dış yatırımcı olarak devletler arası ilişkileri belirlerken, Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı üzerinden Azerbaycan ve Kazakistan petrolünü Türkiye taşımacılığı yoluyla işgalciye taşıyor ve soykırım devam ettikçe karına kar katıyor.

Tüm bunlar yaşanırken, düşmanlarımızın garantörü Türkiye hükümeti ise bir yandan meydanlarda Filistin halkına dua gönderip, kitlesel mitingler düzenlerken diğer yanda ise işgalcinin en büyük destekçilerinden biri. Türkiyeli sermayedarlar, işgal askerlerini iç çamaşırına kadar giydirirken, İsrail’in en büyük meyve sebze tedarikçisi olurken, hükümet uluslararası ticaret anlaşmalarıyla bu işe önayak olup kolaylaştırıyor.

KATİL İSRAİL, İŞBİRLİKÇİ AKP!

Düzen muhalefeti, kendi sandık hesapları için Filistin halkının onurlu direnişini hamaset siyasetlerine meze ediyor. Soykırımcı sermayeyi küçük hesapları gereği direkt olarak karşılarına almaktan aciz oldukları için, Filistin halkının sesini bu topraklara taşıyanları görmezden geliyor veya bu bağımsız inisiyatifleri içermeye çalışıyor. Bir yandan 7 Ekim’den sonra Hamas’a “terörist” diyenler, bugün çıkarları uğruna “Ticareti kes!” çağrısında bulunuyor.

Öte yandan şunu da vurgulamalıyız ki Türkiye’nin İsrail’le normalleşme politikalarında fail olan ya da buna sessiz kalan siyasi figürler, bugünkü muhalefet siyasetlerine bizi ve Filistin davasını alet edemezler!  Kendi sandık hesaplarınız uğruna tutturduğunuz dille ellerinizdeki kanı da bugüne dek yaptıklarınızın izlerini de halktan silemeyeceksiniz! Tebriklerinize, “alnımızdan öpmeleriniz”e ihtiyacımız olmadığı gibi siyasi çıkarlarınıza âlet olmayı da reddediyoruz!

İŞBİRLİKÇİ SERMAYE HESAP VERECEK!

Bahsetmiş olduğumuz tüm bu emperyalist ablukaya, kesintisiz soykırıma rağmen Filistin halkının onurlu direnişi kırılmıyor, kırılamıyor! Filistin halkı elbet işgalciyi Gazze’nin her bir karışında yenilgiye mahkûm edecek ve işgalciyi defedecektir! 76 yıldır parça parça işgal edilen, sivil yerleşimciler tarafından yağmalanan topraklarını geri alacak! Tüm dünyada ayağa kalkan onurlu halkların iradesi bu ablukayı da dağıtacak, zafer direnen Filistin halkının olacaktır!

Nehirden Denize özgür Filistin!

BİRRÛH, BİDDEM, NEFDÎKE YÂ GAZZE!

Devamını Okuyun

GÜNDEM