Yazılar

Adaletle Hükmetmek – Aydın Işık

Yayınlanma:

-

İnsanî değerlere hitap eden bir uygarlık, sağlıklı ve güven üzerinde yaşaması için yaratılmış varlıkların içinde insanı muhatap alıyor. Ona yol tarif eden bizatihi Yaratıcıdır; tevhid buna işaret ediyor ve bunu, böyle tanımlıyor.

Yeryüzünde tevhide inanan insanlar teslim oldukları ilkeler üzerinde hayatı tanımlarlar, Allah’ın şanını yüceltir ve O’nun iradesini bütün iradelerin üstünde tutarlar, hayatın inşasını Âlemlerin Rabbi şanı yüce olan, yaşatan, rızıklandıran, ikramda bulunan Allah’tır. Şehadetin tarifi Kur’an, Allah’ın şanını yüceltmek, zalim egemenlere karşı canını feda edenler için açık bir tanımlama yapmaktadır.

Kur’an’ı okuyanlar bilirler: “Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyin, onlar hakikatte adalete şahitlik etmektedirler. Ey insanlar, siz de şahitlik ediniz!” der Kitabımız. İslam Peygamberinin amcası Hz. Hamza, Cafer-i Tayyar, Mus’ab bin Umeyr’in canlarını feda ettikleri, hakikat uğruna canını feda eden bir toplumun davasına sahip olmayan, şehadeti, mücâhedeyi, imanı ifade edemez.

Onlar Allah’ın davası için mallarını, canlarını seve seve feda ettiler. Saltanat için, kendi egemenlikleri için, iktidarları için, zalimlikleri için, zulümleri için, canilikleri için, adaletsiz egemenlikleri için, onların ayakta durmaları için, insanlara ve ölenlere şehitlik dağıtabilirler, verme yetkileri varsa verebilirler.

Bugün çağdaş firavunların toplumsal, sosyal, siyasal hayatlarında İslam yok ve İslam onlar tarafından toplumsal hayatın dışına itilmiştir. İslam’ı savunan insanlara ve toplumlara bühtan etmekteler.

Hangi irade Allah ve Resulünün tarifinin dışında bize şehitlik nimetini verebilir? Çıkar için, toprak için, şan için, şöhret için, bağ-bahçe için: Şehitlik, istismara açık bir kavram, şehit diye rastgele bu makamı verme yetkisi kimde olacak, onu kim verecek? İnsan, insana verecekse sorun yok, Allah verecekse O’nun değerleri için ve tarifi doğrultusunda olmalıydı; O’nun rızasına dayalı olmayan hiçbir şeyin  kıymet-i harbiyesi yoktur Kitab-ı Kerim’de.

Size ne oluyor da çocukların, kadınların, pir-i fanilerin imdadına koşmuyorsunuz? Peygamber bütün inananlara önemle tavsiye etti ki zalim, kim olursa olsun karşısında olunuz; mazlum, kim olursa olsun yanında durunuz ve onu kollayınız. Adalet dinin esasıdır, adaletin olmadığı yerde din bir anlam ifade etmez. Allah, adaleti emreder, İslam peygamberi adaleti emreder: Âdil olun ey Allah’ın kulları! Bütün bir insanlığa sesleniyor kutsal Kelam-ı Kadim: Taşkınlık yapmayınız,  birbirinizin haklarını haksız yere ihlal etmeyiniz,  adil olunuz ve adaletle şahitler olunuz. Şehadet de buradan gelmektedir. Allah’ın, Resulün, müminlerin hakkını koruyunuz. Ey inananlar, bu durum hakikatin dilinden ifade edilmektedir.

Faşizm yeryüzünde fesada giden bütün yollara başvuruyor, kavramları işine geldiği gibi istismar ediyor. Nerede durulması gerektiği konusunda tarih boyunca faşizm karar vermiştir. Irkçılık vasfını öne çıkararak zulmüne devam etmektedir, ötekileştirmektedir ve öteki muamelesi yapanların kirlenmiş zihinlerinde adalet olamaz! Siz ve biz, sen ve ben yaklaşımında medeniyet, çağdaşlık, hak, hukuk, adalet olmaz, vahşet olur ve faşizm olması kaçınılmazdır.

İslam medeniyeti sizin akrabalarınızın, aşiretinizin, kabilenizin hatta annenizin, babanızın aleyhine de olsa adil olunuz. Bir bireye ve topluma olan kininiz ve öfkenizden dolayı sakın ola ki adaletin önüne geçmesin, diye muhataplarını önemle uyararak emretmektedir. Kimseyi küçümsemeyiniz, kimseye hakaret etmeyiniz, diyen bir medeniyetin mensupları unutmayınız ki, İslam Peygamberini medeniyete götüren buydu. Medeniyet, adalet, hakkaniyet… Geliniz adil olalım ey insanlar, mensup olduğunuz/olduğumuz inancımızın belirlediği uygulama adalet üzere olmaktır; haklının yanında durmaktır.

Tıklayın, yorumlayın

GÜNDEM

Exit mobile version