Köşe Yazıları

Umut Olurlar

Yayınlanma:

-

Küçük yaşlardaki kişilerden kahvedeki yaşlılara, entelektüel muhitlerden şair-yazar çevrelerine kadar herkes ekonomiyi, hayat pahalılığını konuşuyor.

Çok farklı çevreler geniş yoksul kitleye katılmaya devam ediyor, orada kendisi gibilerle birleşiyor.

Sonuçta büyük bir yıkım tablosuyla karşı karşıyayız.

Hayat geniş kitleler için tatsız.

Halk örgütsüz. İktidar ve sermaye çevrelerinin açık nesnesi haline gelmiş durumda. Bir inisiyatif geliştiremiyor.

Demokrasi dedikleri oyunun tarafları olarak vâr olduklarını ilan eden düzen partileri devredip duran seçim düzeninde sıra bekliyor. Emanet kendilerine tevdi edilince her şeyi düzelteceklermiş.

İşte bu devr-i dâim, halkı, geniş yoksul kitleleri, bu büyük toplama her gün dâhil olup duranları yutuyor. Hayatlarını anlamsızlaştırıyor. Tek gündem olarak aynı çıkmazı onlara dayatıp duruyor.

Asgari ücretin genel ücret hâline geldiği, tezgâhtaki maydanoz demetinden tavan yapıp duran ev kiralarının hayatları boğduğu; halkın vergilerinin bankalara, faiz lobilerine, kur sapkınlarına peşkeş çekildiği bir vasatta yaşam, enerjisini nereden alacak?

Elbette devrimci bir eşitlik ve adalet mücadelesinden! “Hakça Üretimle Bölüşüm, Adil Paylaşım” ilkesinin bütün toplumsal katmanlara bir çıkış imkânı olarak ulaştırılma çabasından! Köleliği pekiştirip duran, bu sûretle sahte rablik iddialarıyla insanlar üzerinde egemenlik kurmaya devam edenlere karşı ayağa kalkmaktan!

Örgütsüzlük, işte o enerjiyi üretme imkânlarını ortadan kaldırıyor. Kişiler de sosyal medya mecralarındaki mesajlarla yetiniyorlar; kendi halkalarında birbirlerine verdikleri vaazlarla, egemenlerin işitmediği ateşli tartışmalarla…

Hâlbuki bütün kurtuluşçu fikir ve hareketler büyük tıkanıklık hâllerinde çok büyük kıvılcımlanmalarla boy gösterirler. Umut olurlar.

İslamcı cenahtaki umumi kötürümleşme hâlleri, yoksulluğun kalıcı ve genel bir zincir olarak halkın boynuna geçirilmesine ses edemiyor. Böyle bir güç ve perspektifi kalmadı.

Bu umumiyetin dışında kalanlara da teessüf etmeden geçemiyoruz. On yılı aşkındır doğrudan asgari ücret temasına yoğunlaşan eylemlilik ve söylem üretme çabamıza karşı izahı zor büyük bir kayıtsızlık sergilediler.

Egemen zulüm düzenine karşı ayağa kalkıp birtakım kurtuluşçu işaretler üreten çaba karşısındaki bu umarsızlık dikkat çekicidir. Hangi nedenle olursa olsun kabul edilemez.

Küreselleşmiş zulüm ve adaletsizlik düzenine, kalıcılaştırılmak istenen ve arzın bütün coğrafyalarında pekiştirilmek istenen kölelik işleyişine karşı verilecek mücadele sloganlardan başlayarak nasıl bir sistematiğe ulaşacak, zorba sistemlere karşı nasıl yol alacak, bütün bir yeryüzündeki direniş adacıkları birbirine nasıl bağlanacak?

İşte bunları çalışacak irade aktif, fiili siyasal pozisyonlara adım atarak başlar.

Siyasal tavırların, eylemselliğin uzağında kalan tutumlar yeni bir işleyişi, güzergâhı mümkün kılacak gayretleri tetikleyip üretemeyecektir. Ezilenlerin, bütün mazlum ve mustazafların yanında fiili olarak saf tutulmadıkça o sınıflar, devasa kütlelere dönüşecek, bu ateşin körüklediği herhangi bir teorik zemin de oluşamayacaktır.

Devreden düzenin halkı katman katman devirip durmasına daha ne kadar müsaade edeceğiz?

Tıklayın, yorumlayın

GÜNDEM

Exit mobile version