Haberler

Tarım İşçileri, Kürtler, Bitmeyen Saldırılar

Yayınlanma:

-

Sakarya’daki Kürt mevsimlik tarım işçilerine dönük saldırı ve linç girişimini sitemiz için Alaattin Uras değerlendirdi.

Her türden linç kültürünün, siyasal söylemlerle beslendiği bir düzende dezavantajlı gruplar savunmasız, kolayca saldırıların hedefi haline gelebilmektedirler. Bu gruplar gün geçmiyor ki yeni faşist bir saldırının hedefi haline gelmesin.

Mevsimlik işçiler bu grupların en başına koyabiliriz. Her yıl bahar ve yaz aylarında isimlerini duyabildiğimiz mevsimlik işçilerin hikâyeleri mevsimlik göçle başlıyor. Kamyonlarla, tıklım tıkış minibüslerde görmeye alıştığımız mevsimlik işçiler, bu göçlerde yaşanan kazalarda hayatlarını kaybetmekte veyahut yaralanmaktalar. Sağ salim çalışacakları yere varanları ise çeşitli sorunlar beklemekte. Sağlığın sınırlarını zorlayan şartlarda kalmak-yaşamak durumunda kalan mevsimlik işçiler bir de salgınlarla baş etmek durumunda.

Mevsimlik işçiler bu kadar sorunun yanında aynı zamanda gittikleri yerlerdeki derin-yerleşik linç kültürünün saldırılarıyla baş etmek durumunda.

Yine en son Sakarya’da meydana gelen mevsimlik işçilere yönelik saldırılarla sarsıldık. Mardin’in Mazıdağı ilçesinden Sakarya’ya fındık toplamaya giden Demir ailesinin başına gelenleri sosyal medyada da sıkça paylaşılan videoda görmek mümkün. Olayın iç boyutunu ise ailenin medyaya da yansıyan anlatımlarında görebiliyoruz.

Ailenin anlatımına göre saldırının başlangıcı şöyle: “Adamın (bahçenin sahibi) torunu da tarlada yeğenlerime ‘biraz yana kayın’ demiş, bizimkiler de yana kayınca tarla sahibi ‘Ne öyle it sürüleri, koyun sürüleri gibi oraya buraya kayıyorsunuz!’ demiş. Size burada dile getiremeyeceğim bir sürü küfür ve hakaret edince, tepki gösterdik, hakaretleri kabul etmediğimizi belirtip işi bıraktığımızı söyledik ve gece kaldığımız barakalara geldik. Bizden hemen sonra adam, çocuklarını topladı, sopalarla bize saldırdılar.”

Bu ve buna benzer anlatımlara dayanarak diyebiliriz ki ortada kronik hale gelen büyük bir mesele var. Mevsimlik tarım işçiliği zaten kanayan sosyal bir yarayken, bir de mevcut politik dilin ve çözümsüz bırakılan Kürt meselesinin ağırlığı altında ezilmekte, gittikleri yerlerde barınamaz hale getirilmekteler.

Olayın medyaya yansımasıyla resmi makamlardan bu tip saldırıları inkâr eden açıklamalar da gecikmedi. Valilik olayı inkâr ederken, iktidar partisinden bir milletvekili böyle bir olayın yaşanmadığını belirterek üstüne ‘Türkiye’nin, Balkanların ve Kafkasların her yerinden gelerek yerleşen insanların barış ve kardeşlik içinde yaşadığı bir yer’ diyerek Sakarya güzellemesi bile yaptı. Bu makamdaki kişilere göre jandarmaya intikal eden bir olay yoksa, olay asla yaşanmamıştır.

Tek başına bu açıklama bile kesif inkâr politikalarını anlatmak için yeter. Böyle büyük bir sorunda bile olayın vahameti ortadayken, yapılan sadece kafayı kuma gömmektir!

AKP milletvekilinin “Oysa Sakarya’da ne bugün, ne de bundan önce, anlatıldığı şekilde herhangi bir olay asla vuku bulmamıştır’ sözleri ise büyük çarpıtma. Olayı inkâr edeyim derken birde geçmişi temize çekmeye çalışıyor. Pes. Öyleyse anlatalım:

İlk olay 16 Aralık 2018’de meydana gelen bir cinayet. 43 yaşındaki Kadir Şakçı ve oğlunun önünü Kürtçe konuştuklarını duyan bir gurup kesiyor ve “Siz Kürt müsünüz?” diye soruyorlar. “Evet” cevabını alan gruptaki kişiler baba Kadir Şakçıyı öldürüp, oğlunu da yaraladılar.

Başka bir olay ise 2019 yılında gerçekleşen saldırıda ölen Şirin Tosun (19) ve arkadaşının başına gelenler. Diyarbakır’dan Sakarya’ya mevsimlik işçi olarak kardeşleriyle gelmişti Şirin Tosun. Arkadaşıyla 21 plakalı bir araçtaki insanlara Kürtçe selam verdikleri için 6 kişinin silahlı saldırısıyla öldürüldü. Arkadaşı yara almadan kurtuldu.

Elbette AKP milletvekilinin “Sakarya’da böyle şeyler olmaz!” demesiyle sadece Sakarya’da gerçekleşen olayları andık. Bu gibi olaylar sadece Sakarya’da değil birçok yerde yaşanmakta. Sadece mevsimlik işçiler dolayımında değil, örneğin Kürt inşaat işçilerinin yaşadıkları ayrımcılık da buna dâhil!

Siyasi erkler ise öncelikle doğru tespit ve analizlerle bu saldırıların varlığını kabul etmelidir. Bu ifade çok absürt gelebilir ama en başından böyle bir niyet gösterilmezse bu ve yukarıda saydığımız saldırılarının ardı arkası kesilmez. Daha büyük ölçekte ise beklemeye alınan Kürt meselesinin çözülmesidir.

Tıklayın, yorumlayın

GÜNDEM

Exit mobile version