İstanbul’da, Eminönü’nde yapılan eylemde asgari ücret ve yoksulluk protesto edildi; hakça bölüşüm, adil paylaşım çağrısı yapıldı.
Eğitim İlke-Sen, Sağlık İlke-Sen, TOKAD ve Özgür Yazarlar Birliği tarafından düzenlenen eylemin başında konuşan Eğitim İlke-Sen başkanı Ahmet Örs, her yeni yılın açlık sınırında seyreden asgari ücret köleliği ile başladığını, halkın sefalet politikalarıyla köleleştirilmek istendiğini, buna itiraz etmeye devam edeceklerini söyledi.
Açıklamadan önce konuşan emek hareketi isimlerinden Cemal Bilgin, yoksulluk ve sefalete karşı birlikte mücadele çağrısı yaptı.
Topluluk adına açıklamayı ise Hasret Aktaş okudu.
Eylem boyunca “Asgari Ücret Köleliktir, Rakamlar Sahte Sömürü Gerçek, Kahrolsun Kapitalist Köle Düzeni, Sermayenin Kölesi Olmayacağız, Zulme Karşı Direneceğiz, Emekçiler Köle Olmayacak, Zam Sömürü Yağma Düzenine Hayır, İşçiler Ölüyor Sermaye Büyüyor, Sermayenin Değil Rabbimizin Kuluyuz, Rekabet Değil Dayanışma, Hakça Bölüşüm Adil Paylaşım” sloganları atıldı, tekbir getirildi.
Haber:Elif Aydın
Eylemde okunan açıklamanın tam metni şu şekilde:
ASGARÎ ÜCRET KÖLELİĞİNE, YOKSULLUK VE SEFALET DAYATAN POLİTİKALARA KARŞI
HAKÇA BÖLÜŞÜM VE ADİL PAYLAŞIMI SAVUNACAK; DAYANIŞMAYI YÜKSELTEREK KÖLELİK DÜZENİNİ ALT EDECEĞİZ!
Bismillâhirrahmânirrahîm
Arkadaşlar,
Biliyorsunuz, her yeni yılın başında aynı tabloyla karşılaşıyoruz.
Çünkü bu tablo hiç değişmiyor.
Her yeni yıl, açlık sınırında seyreden asgari ücret köleliği ile başlıyor.
Biz hesap yapmaktan bıktık.
Ne kadar hesap yaparsanız yapın ulaşacağınız netice aynıdır:
Neresinden ele alırsanız alın, günün sonunda kaybedenler geniş yoksul emekçi kitlelerdir.
Açlık sınırı 4 bin lirayı çoktan geçti arkadaşlar.
4 bin 253 lira 40 kuruş olan 2022 asgari ücretinin işçinin cebine girmesine daha 30 gün var.
Güya yükseltilen asgari ücret henüz sene başında açlık sınırı seviyesindedir!
Bugünün hesabıyla, güya yükseltilen ve henüz işçinin cebine girmeyen asgari ücret, geçen sene başından 60 dolar daha düşüktür!
Halkımız,
Dediğimiz gibi, her sene başında aynı hesabı yapıyoruz.
Hiçbir şey değişmiyor.
Onca laf, onca açıklama tiyatrodan öte geçmiyor.
Sermaye ve devlet emeği kıskaca alıyor, zihinsel ve siyasal tahakküm için fiili köleliği dayatıyor.
Bu ülkede, 10 milyona yakın emekçi asgari ücretle çalışıyor.
Bu sayının en az yarısı kadar emekçi ise asgari ücret bile alamıyor.
Prekarya için teklif edilen ücret ise artık asgari ücrettir.
Genel ücret haline gelen bir asgari ücret gerçeği ile karşı karşıyız arkadaşlar.
Mülteci emeğinin sömürüsü ise had safhaya çıkmış durumda!
Yetişkin, çocuk demeden mülteci emeği en vahşi koşullarda sömürüye maruz kalıyor.
Siyasal aktörler ülkeye Çin modelini layık görüyor.
Üretimden kopartılan halkımız küresel sermayenin fason ayağının ucuz iş gücü olarak tanımlanıyor.
Emeğin ve hakikatin dostları,
İş cinayetleri, kapitalist tahakküm, yağma ve sömürü düzeninin bir sonucu olarak tüm hızıyla devam ediyor.
Her ay 200 kadar emekçi, iş cinayetlerinde can veriyor.
Dikkat edilsin:
Bu, süregiden bir katliam biçimidir!
Bu vahşi kapitalist düzen, yaşarken köle kıldığı, alın terinin son damlasına kadar sömürdüğü emekçileri birer birer katlediyor.
Bu durumda egemenler tarafından emekçiler için layık görülen senaryo şudur:
Yaşarken kölelik, ölürken cinayet!
Bütün olup bitenin tek anlamı budur!
Herkes duyup bilsin ki artık, sermayenin azgın iştihasına yoksul halkımızı kurban vermeyeceğiz!
Kur’an’ın tabiriyle tuğyan etmiş, yani her türlü ölçüyü aşarak azgınlaşmış efendilere hesap sormak boynumuzun borcudur!
Yeni bir dünyayı, yeni bir baharı muştulamak temel görevimizdir.
Kardeşler,
Tarımdan, köyden, tabiattan yani bir bütün halinde özgürlüğünden kopartılarak şehirlere, sanayi bölgelerine tıkış tıkış doldurulmuş halkımızın bir kurtuluş çağrısına, yeni bir paradigmaya ihtiyacı vardır.
Hakça üretimle bölüşüm ve adil paylaşım bu paradigmanın, kurtuluş çağrısının temelleridir.
Bunu açmak, vâroluşsal boyutlarını ete kemiğe büründürmek bizim sorumluluğumuzdadır.
Zalimlerin çemberini, ifsad ve kölelik mekanizmasını kırıp parçalamak elimizdedir.
İşçi-işveren döngüsünü, ücret çevrimlerini reddedip başka bir işleyişi, yaşamı mümkün kılacak modeller hayal değildir.
Bu bilinç ve kararlılıkla başkalarından, güç merkezlerinden kurtuluş dilenmeyen; kendi irade ve kararlılığından hareket eden, dayanışmayı esas alan bir duruşu kuşanmalıyız.
Arkadaşlar,
Sefalet ve kölelik koşullarının her geçen gün daha da ağırlaştığı dönemleri direniş bilinç ve kararlılığını pekiştiren başlangıçlar kılalım!
Direnişimiz egemenleri şaşırtsın; eşitlik ve adalet mücadelemiz tezgâhlarını dağıtsın!
Bilmekteyiz ki Rabbimiz, halkına açlık sınırını reva gören, yoksuldan alıp zengine veren düzeni lanetlemektedir.