Tağut diktatörlüğü yıkılmadan İslam adı altında partiler, kurumlar, topluluklar oluşturulabilir ama bunlar kalıcı ve sonuç alıcı olmazlar.
İslam, kendi bütünlüğü, yaşamı, ontolojisiyle vardır.
Tağut ve kapitalizm diktatörlüğünün egemenliği altında İslam gerçekleşemez. Müslümanların tüm çalışma görevleri ibadetleri Tağutu yıkmak için mücadeleci olmalıdır.
İslam devrimi mücadelesi, aynı zamanda mevcut yapılara karşı her alanda savaştır. Müslüman amaçlarımız, mevcut toplumsallık içinde gerçekleşemez ve bundan dolayı Müslüman devrimciler, mevcut yapıyla uzlaşmaz. Uzlaşmak, düzenle uzlaşmaktır. Zira mevcut toplum Tağut egemenliği altındadır. Bu durumda uzlaşmak bu toplumu düzenlemektir. Müslüman devrimcilik toplumla uzlaşma temelinde yürümez. Çatışma, toplumsal çelişkileri derinleştirerek mevcut toplumsallığı çözme temeline oturur.
Tarihe baktığımızda kimi toplumlar Tağut iktidarlarını yıkan karşı iktidar kurumları oluşturdular. Ve bugün hepsi vahyî dönüşüm yapamadıkları için karşıtlarına dönüşmüştür. Tüm karşı iktidar yapan örgütler ya çöktü, işlevsizleşti veya taş gibi iktidar organlarına dönüştüler.
Evet biz, eskiyi yıkmak için ve bu yolda yürürken her an, her saniye, her adımda yeni bir yaşam için savaştığımızı unutmayacağız. Kendimize, “Yeninin ve özgürlük toplumunun temsilcileriyiz!” diyorsak, bu yeninin en güzel örneklerini kişiliğimizde de somut olarak yaratmalıyız.
Müslüman toplumun her bireyi, bulunduğu her ortamda farkındalık yaratır, bilinç ve ışık taşır. İlişkilendiği her kesimde mücadele ve devrim azmini güçlendirir, Tâğutî egemeni korkutur, halka umut taşır. Bu düzeyi kendisine düstur edinir, kendini buna göre ölçer, daha gerisini kabul etmez. Geri düştüğünü hissederse çabalar, çırpınır.
Müslüman, devrimci olma düzeyini yakalar. Hatta bir adım ileri atarak yeni çıtayı kendisi çizer.
Tüm Müslüman topluluk, Müslüman bireyler ve bize güvenen çevre ilişkilerimiz kendilerini bu zor zamanda bu yeni ölçü ve hedeflere göre hazırlamak ve yeniden oluşturmak durumundadır.
Eğer başarabilirsek artık dünyaya söyleyecek sözümüz var demektir.
