Allah’a itaat, müslümanı sadece sükûnetle değil, aynı zamanda isyanla da sınar. İtaat, sadece boyun eğmekle değil, cesur bir şekilde karşı durmakla da gerçek anlamını bulur. Müslümanın Allah’a itaat etmesi, sadakatini kanıtlaması için haksızlığa, zulme, putlara ve zalimlere karşı isyan etmesi gerekmektedir. Bu itaat, yürekli bir direnişle birlikte gerçekleştiğinde gerçek gücünü ve derinliğini ortaya koyar.
İtaat, kölece boyun eğmek anlamına gelmez; tam tersine, özgür iradenin bilinçli bir şekilde kullanılmasıyla ortaya çıkar. İtaat, her türlü zorbalığa karşı dik durmak, adaletsizlikle mücadele etmek ve doğru olanı savunmakla birleşir. Müslümanın imanı, içinde yanan isyan ateşiyle beslenir ve bu ateş, zalimlerin ve haksızlıkların karşısında dimdik durmayı sağlar.
Allah’a itaat, inancın gücünü ortaya koymaktır. Bir müslüman, adaletsizliği gördüğünde sessiz kalmayıp adaletin peşinden koşmalıdır. İnsanların hakkını aramak, zulme karşı durmak, haksızlığa isyan etmek, Allah’ın rızasını kazanmak için gereklidir. İtaat; pasiflik değil aktif bir duruştur, içindeki inançla birlikte adaletin peşinden koşmaktır.
Bu sebeple müslümanlar, toplumda haksızlıkla karşılaştıklarında sessiz kalmayıp adaletin sesi olmalıdır. Zulme, zorbalığa ve hukuksuzluğa boyun eğmeyip, hakkaniyetin, adaletin peşinden koşmalıdır. İtaat, sadece Allah’ın emirlerine uymakla sınırlı kalmaz aynı zamanda insanlık değerlerine ve adalet ilkesine uygun hareket etmeyi de içerir. İslam, insanı yok saymaz. Zulme, haksızlığa uğrayan kim ve hangi inanç grubundan olursa olsun onun için ayağa kalkmak, isyan etmek itaat etmektir. Bu nedenle insanı yüceltmek itaati yüceltmektir. Çünkü itaat fıtrî olanı açığa çıkartmak, fıtrat üzerine atılmış pislikleri temizlemektir.
İtaatle sınanan müslümanlar, doğruluk yolunda korkusuzca ilerlerken, bilinç ve farkındalıklarını da ortaya koyarlar. İslam’ın özünde yer alan adalet anlayışı, müslümanlara çeşitlilik, hoşgörü ve yaratıcılık gibi değerleri benimsemelerini öğütler ve örgütler. İtaat, bu değerlerin hayata geçirilmesindeki mihenk taşıdır. Müslümanlar, bu değerlerin ışığında toplumlarını zenginleştiren fikirler ve projeler üretirler.
Allah’a itaat, müslümanları sadece bireysel olarak değil, aynı zamanda toplumsal düzeyde de etkilemelidir. İsyan etmek, haksızlıklara karşı tek başına direnmekle sınırlı kalmaz; aynı zamanda adaleti yaymak, iyiliği teşvik etmek ve toplumu dönüştürmek için bir güçtür. Müslümanlar, Allah’a olan itaatleriyle insanlık ailesine örnek olmalı, adaletin ve doğruluğun egemen olduğu bir dünya için çaba sarf etmelidir.
Müslüman, isyan ederek evrensel vicdanı çoğaltır. Böylelikle itaatin serin selamet bahçesine girmek için adil şahitlerden olur.
