Yeşil alan savunması, mülteci hakları, evsizlerle dayanışma, kadın hakları gibi birçok konuda majöritenin dışında minör siyaset yapan bir sürü oluşum var. Majör-minör ayrımına Deleuze ve Guattari üzerinden yaklaşınca ortaya kabataslak şöyle bir tablo çıkıyor: Majör siyaset; iktidar, ideoloji, kuram, parti gibi insanın üstünde konumlanmış şeylerle yürür. Dolayısıyla temsilî, merkezî, dikey ve aşkındır. İçkin bir biçimde yapılan minör siyaset ise temsiliyete yani özdeşliğe karşı olup farklılık ve tekilliği öne çıkarır. Kamusal alanda yapılan majör siyasete karşın kamusal-özel ayrımını reddeden minörlük için her şey siyasaldır. Minörlük hiyerarşiye karşı, lidersiz, düz ve yataydır.
İstişare temelli, liderli, majör-minör karışımı bir siyasetten yanayım. Siyaset; açıklama yazmaktan, bildiri dağıtmaktan, pankart açmaktan, slogan atmaktan elbette ibaret değildir. Ama kötülüğü duyurmanın, haykıranlara katılmanın, ezilenlerin sözünü yükseltebilmenin yollarındandır bu. Minörlüğün vurguladığı gibi burada gaye ezilenleri temsil etme bahanesiyle kendi sözünü söylemek değil onlarla dayanışma içerisinde olmaktır.
Minör siyasetin elden geleni yapmaya odaklanması çok kıymetlidir. Göçmenlerle dayanışmak, batık bir tekstil atölyesini işçilerin patronsuz işletmesi, bir korunun ranta kurban gitmesini engellemek, hapishane ortamının iyileştirilmesi için uğraşmak gibi bir sürü iş minör siyaset yapan oluşumlarca yürütülür. Ancak bu oluşumlar, örnek olarak sayılan işlerden sürekli olarak birine odaklandığı için bütün ıskalanabiliyor. Doğal olarak insan her şeye yetişemez ve ortaya bir şeyler çıkması için bir işe odaklanmak gerekir. Hâl böyleyken minör yapıların çoğunlukla birbirlerinden kopuk iş yürütmesi etki alanlarını dar kılar. Yaşamın her alanında koşturan minör yapıların şehir, bölge, ülke derken dünya çapında örgütlü işler yaptığını bir hayal etsenize.
Çoğu minör oluşumda kişilerin ideolojisi kimsenin umrunda değildir ve önemli olan ortaya konan müşterek iştir. Sonuçta temsiliyetin dışında, kendi özgürlüğüne düşkün bireyler eylemektedir. Özgürlük başat etken olduğundan aidiyetin, adanmışlığın adı anılmaz.
Küresel kötü egemenlerle iç içe olan yerel kötülük her yere sızmışken kendi içine kapanmış bir siyaset kabul edilemez. Adaletin tecelli etmesi adına yürütülen siyaset, yerel-küresel iktidarı hedeflemelidir. Bunu egemenlere salt muhalefet ederek değil minör siyasetteki gibi yaşamın bütün alanlarına yayarak yapmalıdır. Her yerden minör yapıların organizeli biçimde eyledikleriyle taban tavanı tabanlaştıracaktır.
Kendi varlığını olumsuzlama üzere kurmayan bir siyasal hareketin eylemliliklerinin salt tepkisellik olarak görülmesi yanlıştır. Minörlükte her şey politiktir ve mültecilerle dayanışma temelli bir yapının uğraşı aynı şekilde politiktir. Ancak dayanışmakla kalmayıp sosyal adalet, emek sömürüsü, iş cinayetleri, eleştirel pedagoji, ana dilde eğitim hakkı, HES’lere direnme, asgari ücret sorunu, neoliberal talanı ifşa, siyonizm ve emperyalizme karşı uyarma gibi kabarık bir listeyle hayatın birçok alanında eylemlilikler içerisinde olan bir yapı esas politiktir.