Hayatımızın bütün evrelerinde ötekileştirme, yalan, talan, sömürü, işgal, sürgün, ölüm gibi uluslararası emperyalist iradenin faşizan eylemlerinin hedefinde kaldık. Daha kötüsü, bu hedeflere maruz kalan mazlum halkların katledilmelerine tanıklık ettik.
Dolayısıyla bizim ömrümüz acıyla, çileyle, hüzünle, yeis ve yıkıntılarla iç içe geçti.
Hatırlayalım, gençlik yıllarımızda Filistin’de Sabra ve Şatilla katliamı, terör devleti İsrail tarafından yapılmıştı. Yüzlerce Filistinli; çocuk, kadın, ihtiyar şehit edildi. İsrail tarafından kanlı bir soykırım yapıldı. O zaman da Müslüman halkların yaşadığı coğrafyalarda beddualar söylendi, protestolar yapıldı. O günden bugüne, Filistinliler evre evre hep öldürüldüler. Fakat kırk yıldır biz gereğini yapmadık. Eylemlerimiz ve dualarımız İsrail’in zulmünün önüne geçemedi.
Aslında 1913’ten beri Müslümanlar bu katliamı seyrediyorlar.
Ömürler böyle geçti gitti. Belki birçok tecrübe edindik. Kalbimizde acı etkiler bıraktı…
Kuşkusuz bizim için en önemli hatıra, bizi Allah’a yaklaştırmak için gayret eden insanlar oldu. Kimisi öldü. Kimisi ise yaşlandı, halen aramızda yaşamaktadırlar. Ölenlere Rabbimizden merhamet diliyorum. Samimi olanlara dua ediyorum. Çünkü onlar bildikleri doğruları yapmaya gayret ettiler.
Biz şimdi hayatımızda birçok duruma sadece şahitlik ediyoruz. Müslümanlar olarak bu durum bizi yaralıyor. Birbiriyle cepheden konuşmak ve beden dilimizi öne çıkarmak utanç vericidir. Eğer biz tarihi acıları düşünerek okumuş olsaydık, birbirimize merhamet ederdik. Sekülerist anlayış üzerimizde etkili olmazdı. Varlıklar, makamlar, şöhretler öne çıkmazdı. Bunlara itibar etmezdik.
Şimdi gelin görün, halimiz içler acısı! Biz bir türlü bütünlüğü sağlayamadık ve kardeş olmayı beceremedik. Güven oluşmadı aramızda, Vakıflar, sendikalar, sivil toplum örgütleri ayrılıklarından dolayı. Onlar, milyarlarca harcama yapmaktadırlar, fakat onları bencillikleri yüzünden bir araya getirmek mümkün görünmüyor. Bu dağınıklık emperyalist güçlere cesaret veriyor. Sömürgecileri şımartıyor. Birlik sağlansaydı, emperyalizm şımarma şansı bulamazdı. Onların uykuları kaçardı.
Müslümanların yapacağı en büyük devrim birleşmeyi sağlamaktır. Birlikte olmak, İsrail’in yok olma günüdür. Bütünlüğü sağlayamayanlar yok olmaya mahkûmdur. Tarih bunun tanığıdır. Kutsal kelam bize bunu söylüyor. İslam Peygamberi bize bunu emretti. “Ayrılmayın, dağılmayın, parçalanmayın, düşmanlarınız sizi yutar.” diye uyarıldık kutsal kitabımızda. Ama biz aksini yaptık, binlerce parçaya bölündük. Eyvah eyvah! Onun için hesabımız çok zor. Mazeretimiz ne olursa olsun, Allah’ın dini her tür çıkarların üstünde olmalıydı. Hissî davranmamalıydık.
Şu bilinmelidir ki, “Dostlarıyla uğraşanlar düşmanlarıyla hiçbir zaman baş edemez!” Bu tarihi ikazı Müslümanlar dikkate almadıklarından dolayıdır ki sömürgeciler insanımızı öldürüyor, ülkelerimizi talan ediyor.
İslam Peygamberinin stratejisini esas alıp onu içselleştirmiş olsaydık, bu ramazanı ve bayramı hüzünle geçirmezdik. İsrail’in Filistinlilere olan zulmü, insanlığın yüreğini derinden yaralamıştır.
Unutmayalım, biz birlik olursak, İsrail yok olur gider. Birlik olmayı beceremeyenler köle olmaya mahkûmdurlar!
Siyasal, ekonomik, kültürel emperyalizme karşı bir devrim çabası içinde olanların bayramı kutlu olsun.
Hüzünle geçen bu bayram, gerçek bayramlara vesile olsun.