Yazılar

Ara Ara Gelip Kalanlar – Mustafa Zahid Ergün

Yayınlanma:

-

-Cemiyeti kasıp kavuran tüm acı ekşimelerin, hafızamdaki acı kelimelerin şiddet ve hakaret dolu çağrışımları, sevgi sözlerinden fazla ise bunun müsebbibi kim ola?

-Bu memlekette meseleler yıllarca tartışma programlarında masaya yatırıldı enine boyuna ölçüldü tartıldı, bazısı uyutuldu bazısı iğdiş ve bazısı iğfal edildi. Ameliyat çok az. Derin deyince hemen dondurucuyu akla getirenler anlayamadı tabii.

-Kendini ahmaklarla kıyas etme. Ee, o zaman yaptıklarımın ahmakça olup olmadığını nasıl anlayacağım? Bak meselâ bu söylediğin hikmet kitaplarında bir ahmak sözü olarak geçer. Sana öyle yapma diyorum, sen yine bir ahmağın lafıyla karşılık veriyorsun. Ne yapmalı o zaman, doğrusunu söyle! Kendini ariflerle kıyasla, bu kadar tarif yeter. Onların mihengine vur sözünü ve dahi tüm varlığını. Bu meselenin hâl yolu budur. Hal yolu mu, o yol üst mahallede değil miydi ağabey?

-Musahhih, kitaba, basit bir meta gibi demeyelim de, sadece şekil açısından bakma saçmalığına düşebilir. Saçmalık değil aslında, bizatihi işi budur. İlk defa tashih başına oturanda özellikle bir şekilciliktir başlar. Fikrin önü, bırak bilgiyi, şekille örtülür.

-Ham fikir, yeni semerin eşeğin sırtında gıcırdaması gibi rahatsızlık verir.

-Bana günümü gösterecekmiş. İyi eder. Geçmiş ve gelecekten sarih bir şekilde haberi olmayan ben, bari günümü göreyim, iyi olmaz mı?! Bu zihnen biraz hayvanca bir tutku, ama insan düşer bazen. Hayvanat vasiyet edemez. Onda ne geçmiş nedameti, gelecek endişesi, ne de mülkiyet davası vardır. İnsan vasiyet eder. Bu da bir ayrımdır.

-Bebekler hareketli ve yeni her şeye tepki verirler. Şaşırır, güler, ağlarlar. Bir engelin arkasından ce’ee yaparsanız buna gülerler. Güneş ve ay her akşam bir taraftan kaybolup diğer taraftan geliyor ya. Herhâlde diyorum, insanlar onun için bu kadar mutlular. Bunu bir ce’ee zannediyorlar.

-Ayakta durmak için çabalayan bebeğe el uzatırsınız, bir an elinizi bırakır ve başka yöne bakar. Âniden tekrar elinize yöneldiğinde sıkıca sarılır ya, işte öyle…

-Tencereyi ocaktan alırken masadan düşürdüğün salata turşusunu olduğu gibi bırakıp işine devam edemezsin. Süt tencerenin içinde, tezgâhın üstünde güvenle duruyorsa önce halının üstündeki turşuları kaldırmalısın. Çünkü iz ve koku bırakır turşu suyu.

-İsraf, yoklukta yetebilen miktardan bir ölçü fazlasını sair zamanlarda kullanmaktır.

-Bilinen büyük göçlerden başka bir de bizim fert ve cemiyet planında yaşadığımız muazzam göç var ki, biri kıtaların çehresini değiştirmiş, diğeri ruh atlasımızı karman çorman etmiştir.

-Bir floresan lambanın yanana kadar titremesi bizi sinirlendirir de, bir mumun titrek ışıkları şiire konu olabilir.

Tıklayın, yorumlayın

GÜNDEM

Exit mobile version