Eyüpsultan’da iftar menüsü 170 lira olmuş.
Sık sık uğradığım Eyüp meydanındaki lokantalardan birinin kapısında, müşterileri içeri davet etmekle yükümlü bir çalışanla ayaküstü biraz sohbet ettik. Öğrencilerimle gelirsem topluluk indirimi yapabileceklerini, menüyü 150 liradan sunabileceklerini söyledi.
Salgın nedeniyle iki yıldır pek iftar menüsüne denk gelememiştik. Son dönemdeki ekonomik kriz de üzerine eklenince gözlemine ara verdiğimiz iftar menü rakamlarındaki seviye açıkçası yüreğimi hoplattı. Kısa süreli bir şok yaşamadım desem yalan olur.
Sanırım bu meselenin en az dört boyutu var.
Öncelikle bir iftar menüsü nasıl 170 lira oluyor? Demek ki memlekette her şeyin fiyatı alabildiğine uçmuş durumda, ki bizler bunun tanığıyız. Biliyoruz ama yine de şaşırıyoruz. Sonra bu şaşkınlığa da şaşıyoruz. Muvazenemizi iyice kaybetmiş olmalıyız.
Peki, bu yoksulluk ve perişanlık ortamında nasıl olur da birileri bir iftar menüsüne 170 lira verebiliyor? Bu da meselenin ikinci yönü… Hem de dünyevî tutkulardan arınılması salık verilen fevkalâde “dinî” olarak bilinen bir mıntıkada! Ailecek iftar ettiklerinde bin liralık bir faturayı bir çırpıda ödemiş olacaklar. Bu da elbette ciddi bir mevzu!
Üçüncüsü ise insani bakımdan bence yürek paralayıcı… Onca aile, bir akşam olsun dışarıda birlikte bir iftar edemeyecektir. Dört-beş kişiden mürekkep bir aile, mütevazı bir menünün etrafında oturup ev dışındaki bir mekânda oruçlarını açıp bir hatıra biriktiremeyecekler çünkü öyle bir imkânları asla yok ve yakın vadede de olacağa pek benzemiyor.
Dördüncü adımda ise bambaşka bir çelişkinin ortasına düşüveriyoruz. Bütün bu tablonun orta yerinde, merkezi aktör olan o esnaf ne yapacak? Fiyatların yüksek oluşundan en çok onlar şikâyetçi olmalı. O dükkânlar nasıl dönecek? Aşçısı, garsonu evine nasıl ekmek götürecek!
İşte memleketi toplamda içinden çıkılmaz bir kaos ve karmaşaya sürükleyen, alabildiğine bir çelişkiler yumağına çeviren süreç Eyüpsultan’da kendini böyle gösteriyor; yetmeyip somut bir hakikat halinde yoksulluğun zirvelerde gezindiği ta Ağrı’da iktidar meftunlarının eğlenceli sahur yemeklerinde karşımıza çıkıyor.
Yoksulluk ve çaresizlikle arsızlığın buluştuğu bu tarihsel an ve dönemecin tam ortasında debelenip duruyoruz.
İnsanlık onur ve haysiyeti, Müslüman kimliği hiç olmadığı derecede kıymetsizleştirildi. İktidar çevrelerinin hoyratlık ve vurdumduymazlıkları, açlık ve yoksulluğun üzerinde sırıtan bir şov programı gibi memleketin ufkuna asılıp kaldı.
170 liralık iftar menüsünden başlayıp çalgılı çengili sahur programına vardırdığımız mezkûr fotoğrafın asgari düzey olduğunu, bu noktadan yukarıya doğru dudak uçuklatan seviyelerin iyice sıradanlaştığını da yazımızın sonunda vurgulamış olalım.
Yoksulların öfkesi hakikat temelinde bu arsızlığa artık bir şey söylemeli, bir şeyler yapmalıdır.
Öyle değil mi?