Olağanüstü hâlin hukukî temeli Roma’nın cumhuriyet dönemine dayandırılır. Roma’da siyasi kaos, savaş sebebiyle senato OHAL ilan ediyordu. Devleti içinde bulunduğu krizden, kargaşadan kurtarmak için bir diktatör atanıyordu. Diktatör orduyu yönetme, vatandaşların haklarını askıya alma yetkilerine sahipti. Altı aylığına göreve getirilen diktatörlere yargı yolu kapalıydı. Olağanüstü hâl altı aydan evvel ortadan kalkarsa diktatörün görevi de sona ermiş olurdu. Fakat kendini ölene dek diktatör ilan Sezar örneğinde olduğu gibi bu, geçici değil mutlak bir hâl almıştır. Muktedirler, olağan hale geçildikten sonra da OHAL yetkilerini kullanmaya devam etmiştir.
Olağanüstü hâlin siyaset felsefesinde nasıl ele alındığına “Carl Schmitt, Walter Benjamin, Giorgio Agamben ve Aliya İzzetbegoviç” üzerinden bir göz atalım. Carl Schmitt’e göre siyasi veya ekonomik kaos varsa olağanüstü hâlden söz edebiliriz. Egemen, acil bir durumun olduğuna ve bunu savuşturmak için nelerin yapılması gerektiğine karar verendir. Schmitt’in tabiriyle “Egemen, olağanüstü hâle karar verendir.”
Egemen, düşmana karşı OHAL ilan eder. Schmitt’e göre siyaset dost ile düşman ayrımına dayanır. Düşman, hukukun dışına atılmalı ancak toptan da yok edilmemeli. Düşman hepten ortadan kalkarsa siyasetin dayanağı ikilik sıkıntıya girer. Gerçi yeni düşmanlar icat etmekte zorlanmayacaklardır.
Olağanüstü hâl sürecinde devlet kendini korumak, bütünlüğünü sağlamak için hukuku askıya alır. Hukuka karşı üstünlüğünü ilân ederek ondan kurtulur. Ne de olsa Hobbes’un dediği gibi “Yasayı yapan hakikat değil otoritedir.” Hukuku oluşturan, belirleyen egemen olduğuna göre yeri geldi mi onu işlemez kılma hakkını kullanabilir. Bu hakkı yasayı oluştururken yasanın içine yerleştirir zaten. Schmitt hukuku askıya alan egemeni hâlâ hukukun içinde tutmaya çalışır. Benjamin ile Agamben ise egemenin hukukun dışında olduğunu belirtir.
Schmitt’e göre olağanüstü hâl bir istisnadır, geçicidir. Kuruculuğu olan istisna normun, normalin üstündedir. Ona göre donmuş, katılaşmış yapıyı parçalayan istisna gerçek hayatın gücüdür. Schmitt, olağanüstü hâle karar verenle kaosun oluşum şartları arasında ilişki görmese de böyle bir bağ elbette vardır.
Walter Benjamin’e göre olağanüstü hâli yürütülen siyaset üretir. Savaş, kaos OHAL için gerekçe olunca olağanın dışı da iktidarın kullanımına araç olur. İstisna kurala dönüşür ve OHAL insan hak ihlallerini ayyuka çıkarır. Benjamin, bu istisnadan sonra düzen yeniden kurulsun istemez. Ona göre “Ezilenlerin geleneği gösteriyor ki içinde yaşadığımız olağanüstü hâl istisna değil kuraldır. Onların yapay olağanüstü hâline karşın gerçek olağanüstü hali yaratmak bize düşen bir görevdir. Böylece faşizme karşı mücadelede daha iyi bir konuma ulaşacağız.”
Giorgio Agamben’e göre istisna geçici olmaktan çıkmış, sürekli bir hâle dönüşmüştür. Batı demokrasileri KHK’ların onay mercii konumuna gelmiştir. O, konuyu Roma Hukuku üzerinden homo sacer(kutsal insan) kavramını kullanarak ele alır. Homo sacer, kurban edilecek nitelikte olmayıp katledilmesi cinayet sayılmayan insan demektir. Bu kavram, istisna hâli olarak kabul edilen olağanüstü hâl karşısındaki insanların durumunu çok iyi anlatmaktadır. İstisnaya alınan kişiler hukukun dışına atılıp bütün hakları elinden alınmakta çırılçıplak bir hayata(salt biyolojiye) terk edilmektedir.
Biyolojinin siyasetin odağına yerleştirildiğini Agamben biyopolitika kavramıyla ele almaktadır. Kimin homo sacer olacağına yani hangi yaşamın değerli hangisinin değersiz olduğuna egemen karar vermektedir. Ona göre Antik Yunan’dan beri yürütülen politika biyopolitikadır.
Aliya İzzetbegoviç için siyaset dost – düşman ayrımına dayanamaz. Müslüman siyasetini tevhid, adalet ilkesiyle şirk, zulüm ve fitneye karşı yürütür. Schmitt’e göre kaosa işleyecek bir hukuk yoktur dolayısıyla bütün normlar iptal durumdadır. Aliya’ya göreyse yönetenler hukukun, adaletin dışına hiçbir şartta çıkamaz. Güçleri var diye her şeyi yapma hakkına sahip değillerdir. Savaşın en çetin zamanlarında düşmanlarına borcunun adalet olduğunu söyleyen Aliya olağanüstü durumlarda hukukun askıya alınamayacağını vurgular.