Köşe Yazıları

Haysiyete Vurulmak İstenen Kelepçe

Yayınlanma:

-

Bırakalım insanı, herhangi bir canlının, Rabbimizin yarattığı bir varlığın haysiyetinin ayaklar altına alınmasından daha kötü, feci ne olabilir?

Onca insan, şu varlık âleminde bir arada nasıl yaşayacak? Türlü çeşit varlığın münasebeti hangi eksende, hangi zeminde vücut bulacak?

Elbette hukukla…

Herkesin razı olduğu hukuk/lar, haysiyetin muhafaza edildiği işleyişlerle bütün o münasebetler toplamı hayatı anlamlı hâle getirecektir.

Haysiyetin imhâsının Orwell’ın “1984” adlı romanında nasıl örneklendiğini gördük. Hatırdan çıkmayan, akıldan silinmeyen bir final…

İç parçalayıcı. Utandırıcı.

Orwell, faşizanlık dersini tersinden iyi vermişe benziyor. “Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek” deyimi ile son derece uyumlu. Akla bir kez düşürüldü mü, Allah muhafaza! Karşımıza nasıl çıkıvereceği kestirilemez.

Allah’ın razı olduğu bir siyasallıkta/düzende yaşamadıkça hırpalanmaya devam edeceğiz.

Allah’ın, aldatıcıların niyetlerinde dolaşıma sokulduğu bir dünyada adalet tecelli etmediği gibi ilahî kurtuluş çağrısı da suikasta kurban gidecektir.

Bu suikasttan kötüsü yoktur çünkü bedelini insanlık, börtü böcek ve cümle mevcûdât ıslâhı zor bir ifsat ile ödeyecektir.

Bu durumda kuşkusuz, fatura yüklü olacaktır.

İstismarın, Seyyid Kutup’un “cahiliye toplumu” kavramlaştırmasından yola çıkarak varacağımız bir aydınlıkta nasıl gündelik dolaşıma sokulduğunu görüyoruz. Evet, her an şahidiz buna.

Duyan “İslam” der, “İslam” galiba! Maruz kalan ise zulmü, hakikatsizliği tecrübe eder.

Tecrübe ettiği İslam mıdır bu durumda? Hakikat midir? Tevhid’in somut karşılığı mıdır?

Egemen çerçeve ile herhangi bir nedenle tenakuz içinde olmanın bedeli haysiyetin pây-mâl edilişi midir? Tezvirata kurban gitmek, çıplak aranmak ve lohusalıkla kelepçeyi, bebekle cezaevini bir ve beraber eylemek midir? KHK’larla belirsizliklere savrulmak mıdır meselâ? Dilsizlik ve kimliksizlik cenderesinde sıkışıp kalmak mıdır?

Sonra, haysiyeti hedef alan saldırılara muhatap olanları zamanında bunları dillendirmedikleri için suçlama pervasızlıklarına muhatap olmak… Yabancılaşmanın her türlüsüne, sayısız kere muhatap olmak…

İnsanın hakikate, kendine yabancılaşması; hem de sayısız ve sonsuz kere…

Varlığın her bir parçasını ahenkle bir arada tutması gereken hukuk saldırıya uğrayıp katledilince, tevhid ve adaletin ikamesi farklı ikballer için engellenince haysiyetten, adaletten yana dönen diller burulmak istenir, söze kelepçe vurulur!

Tevhidle şirkin hercümerç olduğu bir toplumsallığın Seyyid Kutup lisânındaki karşılığını hareket noktası olarak almak icap eder. Islahın kalkış zemini orasıdır.

 

 

 

Tıklayın, yorumlayın

GÜNDEM

Exit mobile version