Köşe Yazıları

Diri Kalma Fragmanları-II

Yayınlanma:

-

Bilmek yapmaya yetmeyince

Mazlum kendine yapılanları aklından çıkaramaz, huzursuzdur. Başına gelenler kabullenilecek gibi değil ki affetsin de bu konuda rahatlasın. İçindeki öfke, nefret özsaygısını zedeler, kendi içinde boğulur. İntikamdan kararır, adaletten kopar, affedemediklerine benzemeye başlar. İşte böyle sıklaşır kötülüğün safları.

Kötülük, mazlumları zalimlerine yaklaştırırken kötülüğün farkında olanları da sinizme sürükleyebilir. Sinik kişi olanları değiştirme gücü olmadığından karamsarlıktan, çaresizlikten işi ironiye vurur. Yaşanan pespayeliğe karşı çok hırçındır ve rezâlet dediği olan bitenden kendini zamanla uzaklaştırır. Kimi zengin olma çabasına girer, kimi kırsala çekilir, kimi kendini bir şekilde uyuşturacak uğraşlar edinir.

Birbirini tanımayan iki arkadaşımın bana söylediği benzer ifadeleri sinizme örnek olarak vereyim: Kötülüklerin  iyiye, güzele doğru değişeceğini unut. Umudun yakasını bırak. İnsanlara bir şeyler anlatmayı bırak, yazmayı bırak. Batalım, daha beter olalım. Kötülük her yeri mahvederse düze ancak çıkarız. Kurtuluş en kötü hâldedir.

Kimliğin direnen yönü

Tarihsel süreçte ortaya çıkmış, kişinin kendini bağlı hissettiği kimlik yaşanmışlıklarla doludur. Orada zaferler, yıkımlar, kırılmalar vardır. Kişi kendini konumlandırır, anlam atfeder kimliğe. Kimlik özgürleştirdiği gibi esir de edebilir. Yerele, tikele kapatıp kısıtlayabilir tersinden küresele açabilir de. Sömürge karşıtı hareketlerin pratiğinde aşağı görünen, tanınmayan  ya da yanlış tanınan ezilenlerin kimlikleriyle mücadele verdiğini görürüz. Bağımsızlık sonrasında bu kurtuluşçu kimlik(milliyet) ezilenlerin aleyhine dönebilmekte. Diğer ezilenlerle dayanışma içerisinde olan kimlik yerelden küresele giden yolu kapamamış olacaktır. Onun bu direnen, küresele açılan hâlini savunmalıyız.

Tıklayın, yorumlayın

GÜNDEM

Exit mobile version