Ekolojik vâr oluş insanî vâr oluş çabasının mütemmim cüzüdür. Öyledir, çünkü insan ancak diğer varlıklarla insan olabilmektedir.
Çılgın kapitalist tüketiş hâlâ insanlığın alarm zillerini çalmış değilse buna şaşılmalıdır. İnsanın bindiği dalı kesmesinin vahametini Nasreddin hocamız vakt-i zamanında vurgulamıştı lâkin ders alan bulunur mu?
Fikret Başkaya hocamız da birçok kitap ve yazısında kapitalizmden vakitlice çıkılmazsa tükenişin kaçınılmaz olacağını yazdı durdu ancak hikmet sahiplerini kim dinleyecek?
Hocalarını dinlemeyen insanların önemli bir kısmı hırslarına teslim olmuş müfsidlerin sözüne kulak verdi ya da onlar tarafından ayartıldılar. Rabbimizin sözünü dinleyense her dönemde zaten çok azdı.[1] Neticede herkese yazık oldu.
Kapitalizm bu dünyada bir bölük insan için cennet yaratma ideali idi ama herkes için cehennem vâr etmekten başka bir sonuç üretemedi.
Sermayenin bütün bir yeryüzünü boydan boya ifsat ettiği hakikati son yangınlarla tekrar tescil edilmiş oldu.[2] Peki, bu tescilin karşılığı nedir, ne olmalıdır?
Türkiye İslamcılığı pek ilgi göstermese de ülkede alttan alta ilerleyen ve son dönemde iyice alenîleşen bir ekoloji mücadelesi var ancak mezkûr cenahın kâhir ekseriyeti vahye de, Nasreddin ve Fikret hocalara da mugayir olarak bu mücadeleye gözlerini kapatmakla yetinmedi, yıkım cephesini destekledi.
Olumlu örnekler de olmadı değil[3] ama bu örnekler yaygınlaşamadı maalesef.
Modern ulus devlet söylencelerine kendilerini sınırsız bir iştiha ile kaptıran İslamî çevrelerden artık entelektüel, dinî bir kavrayış; bağlantılı olarak da devrimci bir siyaset beklemek neredeyse imkânsızken dışarıda kalanlarda da düşünsel ve fiilî bir tutukluk kendini her fırsatta ele veriyor.
Bugün temel yükümlülük, arzın ifsadıyla kapışmaktır ancak bu kapışmanın pek çok farklı uğrakları olacaktır. Her bir uğrağın başında da elbette birbiriyle bağlantılı bir başka Firavunluk düzeni…
Firavunluk düzenleri, tâğûtî karakterlerinden ötürü öyle kolay geçit vermeyecektir ıslah mücadelelerine. Efendileri olan Şeytanın yönergeleri doğrultusunda türlü tuzaklarla yollara pusu kuracaklardır.[4]
Bugün, çoğu zaman aldatıcı bir ekoloji/çevre duyarlılığına muhatap olmaktayız. Yeryüzünün ifsadında baş müsebbipler olan büyük kapitalist şirketlerin sözüm ona ekolojik hassasiyetli propagandaları tam bir ironi örneğidir. Mide bulandırıcı bu tutuma karşı müteyakkız olunmalı.
Sınırsız kâr tutkusuyla silahtan gündelik kullanıma uzanan hemen bütün alanlarda üretim yapan sanayi çevreleriyle yine sermayenin çekip çevirdiği turizm talanı da karşı durduğumuz müfsid bütünlüğün yıkıcı veçhelerindendir. Bu parçaların oluşturduğu bütünü ve bu bütünün arkasındaki şeytanlığı işaret etmeyen duyarlıklar yine sermaye ve onun beslediği ulus devletler tarafından mutlaka ele geçirilecektir.[5]
Otomobile, pet şişeye, çılgın yıkıcı silahlanmaya, plastiğin yaygın kullanımına dâir eleştirileri ciddiye almayanlar aslında birbiriyle bağlantılı birçok sürecin mevcut yaşam tarzlarını kökünden ve radikal bir şekilde değiştireceğinden endişeye kapılmakta ve böyle bir zahmete girmekten endişe etmekte, dolayısıyla sorumluluklarından geri durmak istemektedirler ancak biz ne kadar geri dursak da ifsad üzerimize gelmektedir. Yutulmamıza ramak kaldı.
Açıkçası durum pek parlak değil. Son orman yangınları da vaziyetin vahametini tekrar ve ürkütücü bir biçimde ortaya koydu. Hazlarını putlaştıran kişi, grup ve rejimlerin ise sayageldiğimiz adımlardan uzak duracağı aşikârdır.
Bu tablonun sonunda bir tufandan başkası yok. Vazgeçemediğimiz müfsit medeniyet o zaman tümüyle yok olacaktır.[6]
Bindiğimiz dalı kesmenin diğer bir kötü sonucu da kurunun yanında yaşın da yanması… O da bütün bu toplamın bilincinde olmalarına rağmen mücadele örgütlemeyenlerin karşılaşacağı acı sondur![7]
Dipnotlar:
[1] Araf Sûresi, 56: İyi bir düzene sokulmuşken yeryüzünde bozgunculuk yapmayın.
[2] Rum Sûresi, 41: [Allah’ın buyruklarını umursamaz hale gelen şu] insanların kendi elleriyle yapıp-ettikleri sonucunda karada ve denizlerde çürüme ve bozulma başladı: Bu şekilde [Allah], belki [doğru yola] geri dönerler diye yaptıklarının bazı [kötü] sonuçlarını onlara tattıracaktır.
[3] http://www.tokad.org/2015/03/22/selam-olsun-heslere-karsi-suyunu-topragini-savunan-tokat-halkina-kahrolsun-kapitalist-yagma-duzeni/
https://www.youtube.com/watch?v=fHDeWY0boUk
https://www.youtube.com/watch?v=-KorOpAklMc
http://egitimilkesen.org/ikizdereden-marmaraya-deniz-ve-ormanlardan-kanal-istanbula-ekolojik-ifsada-hayir/
[4] Araf Sûresi, 16-17: [Bunun üzerine İblis]: “Madem ki, benim yoldan çıkmamı istedin” dedi, “ben de, gidip senin doğru yolunun üzerinde onlar için pusuya yatacağım, ve hem açıktan açığa, hem de akıllarının ermediği yol ve yöntemlerle, sağlarından sollarından sokulacağım onlara: Ve sen onlardan çoğunu nankör kimseler olarak bulacaksın.”
[5] https://www.evrensel.net/haber/120808/greenpeace-petrolculuk-as
[6] Hûd Sûresi, 67-68: O zulmedenlere gelince, onları [Allah katından cezalandırıcı] bir sayha yakalayıverdi de kendi evlerinde cansız olarak yere yığılıp kaldılar; sanki (daha önce) orada hiç yaşamamışlar gibi. Bakın, işte Rablerini böyle yok saydı Semûdlular! Bakın, işte böyle yok olup gitti Semûd!
[7] Enfal Sûresi, 25: Ve sizlerden yalnızca zulmedenlere isabet etmekle kalmayan bir fitneden korkup-sakının. Bilin ki, gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.