Haberler

Sermayenin Gözü Yeraltı Barajlarında – Civan Kızılyaprak

Yayınlanma:

-

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın web sitesindeki 23.01.2021 tarihli habere göre “Son 18 yılda 600 adet baraj, 423 gölet yapılmış ve 2023 yılına kadar da 150 yeraltı barajı tamamlanacakmış.”

Yer üzerindeki dereleri, ırmakları kurutup ekolojik yıkıma sebep olan yüzlerce baraj ve HES’ten sonra gözler yerin altına dikilmiş. Yer yüzeyindeki suyun metalaşması yüksek seviyeye ulaştıktan sonra yeraltına müdahele edilmesi sermaye birikimi açısından normal gözüküyor.

Yeraltı barajlarının deprem, heyelan riski nedir? Yeraltında setin su seviyesi plânlanandan fazla olunca suyun tahliyesi nasıl mümkün oluyor? Aşırı yapılan sondajlar yeraltı sularında azalmaya sebep olmuşken yeraltı barajlarıyla suyun yollarını değiştirmesi, akması gerekenin tutulması yeni ekolojik yıkımlara yol açmaz mı? Misal, Konya’daki obrukların oluşumunda yeraltı sularının azalmasına dikkat çekilmiyor mu?

İçme suyu sağlamak ve tarım alanlarını sulamak için ölçülü miktarda baraj yapılabilinir. Ancak kuraklık sorunu varsa yerin altındaki ve üstündeki bütün tatlı suları sermayeye teslim etmek anlaşılır bir şey değil.

Yeraltı suları daha sağlıklıdır. Ölçülü şekilde çıkarıldığında küçük şehirlerin su ihtiyacı karşılanabilinir. Nüfusu çok fazla olan betona teslim metropollerde bu mümkün olmayabilir.

Temiz suya ulaşım adına öne sürülen görüşlerin bir kısmını sayalım:

– Mecbur kalınmadıkça içme suyu ve sulama için baraj yapmamalı.

– Suyu enerji elde etmek için rahatsuz etmemeli.

– Sanayi suyunu içme suyu şebekesinden ayırmalı.

– Su israfını azaltmaya gitmeli.

– Yeraltı sularını ölçülü şekilde kullanmalı.

– Deniz suyunu arıtmalı.

Binlerce yıldır akan sulara müdahele ederek, maden ocaklarını pervâsızca çoğaltarak toprakları betona boğarak, ormanları yakıp yıkarak -hangi birini sayalım- ekolojik denge alt üst edildi.  Su insanlarla beraber bütün canlıların müştereğidir. Bütün canlılar adına su hakkını savunmalıyız.

Tıklayın, yorumlayın

GÜNDEM

Exit mobile version