Almanya diğer Avrupa ülkelerine göre salgın sürecini daha kontrollü götüren bir ülke. 90 milyonu bulan nüfusuna rağmen salgın bu ülkede çok trajik noktalara ulaşmadı. Ayrıca bu kontrollü salgın sürecini yönetmek için de hükümet diğer ülkeler gibi aşırı önlemler almadı. Mesela hiç sokağa çıkma yasağı olmadı ve hayatın her alanında geçerli bir maske zorunluluğu getirilmedi. Bu durumu ben kurallara riayet eden bir toplumsal yapıya bağlıyorum daha çok. Bizim hep dile getirdiğimiz disiplin böyle bir şey olsa gerek. Diğer Avrupa ülkelerinde (özellikle İtalya, İspanya ve Fransa) ise salgına dönük çok ağır kısıtlamalara rağmen hem vak’a sayısı hem de ölüm sayıları çok yüksekti.
Konuşulması gereken başka bir konu da bu ülkede salgının başından beri korona kısıtlamalarına dönük eylemler. Başkent Berlin başta olmak üzere sokak eylemleri aylardır sürüyor. Eylemlerde hükümetin salgın politikaları başta olmak üzere küresel güçlere dönük eleştiriler öne çıkmakta. Bu eylemlerde ilginç olan taraf ise sağ ve sol eğilimli tüm politik tarafların beraber yürümesi. Geçenlerde ülkedeki önemli sol aktör olan sol parti Die Linke, bir açıklama yaparak aşırı sağcılarla hiçbir şekilde hiçbir platformda yan yana durmayacağını açıkladı. Buna mukabil Berlin’de yapılan son eylemde alanlarda sadece aşırı sağcılar toplanmıştı.
Salih Kaya, Almanya
